1 / 60

SELÇUKLU MİMARİSİ

SELÇUKLU MİMARİSİ. Sosyal Yaşam ve Ekonomik Durum. 12-14 yüzyıllarda Anadolu’nun türkleştiği kabuledilir. Bu dönemde sanat üretim merkezleri kentlerdir ve sanat koruyucuları da sultanlardır. Ancak kent yaşantısının yanısıra göçebe gelenekleri de devam etmekteydi.

chelsia
Télécharger la présentation

SELÇUKLU MİMARİSİ

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. SELÇUKLU MİMARİSİ

  2. Sosyal Yaşam ve Ekonomik Durum 12-14 yüzyıllarda Anadolu’nun türkleştiği kabuledilir. Bu dönemde sanat üretim merkezleri kentlerdir ve sanat koruyucuları da sultanlardır. Ancak kent yaşantısının yanısıra göçebe gelenekleri de devam etmekteydi. Türklerin yeni elde ettiği bu topraklar eski hiristiyan kültürü ile doluydu.Dolayısıyla yeni gelen türkler ve yerleşik kültür arasında devamlı bir kültürel alışveriş söz konusu idi. Şekillenen bu yeni kültür islam-Hiristiyan ve Türk kültürünün bir karışımı olması kaçınılmazdı.

  3. Bu yeni toplum bir islam toplumuydu ve anadolu topraklarının dışında belirlenmiş bazı yapı tiplerini istemesi (islam yapıları) son derece normaldi. Bu yeni islam ülkesine islam kültürünün simgesi olan camiiler, medreseler, zaviyeler, türbeler yapılması gerekiyordu. Bu yapıların yapım tekniği ve bezemesi dinin sınırlamalarından çok bölgesel malzeme ve işçilik olanaklarının sunduğu imkanlar doğrultusunda biçimlenmiştir. Dolayısıyla kullanılan malzeme İşciliğin kaynağını göstermektedir. -Taş işçiliği=Suriye ve anadolu kültürü, -Ağaç işciliği= Mısır’dan Gürcistan’a kadar uzanan bir alan, -Alçı işçiliği = İran kültürü -Tuğla ve çini bezeme=Azerbaycan kültürü

  4. Ön cephede çeşme, pencere gibi öğeler Anadolu’da daha önce de kullanılmıştı, geometrik süsleme yerini bitkisel motiflere bırakması Orta Asya’nın tekstil sanatına bağlanır. Lotüs, akantüs ve palmet türünden stilize birimler Antik Küçük Asya’da Mezopotamya ve Mısır’da vardı. Bunun yanı sıra aslan kaplan gibi hayvan motifleri İran sanatından alınmıştı. Diğer figürler ise Orta Asya göçebe kültürü, Şamanizm’e bağlı inanç dünyasının kozmolojik, astrolojik, mitolojik simgeleriydi. Ölümsüzlüğü öbür dünyada yaşamak, göğü kutsallaştırmak hemen hemen her dinin ana temasıydı.

  5. Selçuklu Devleti 1277’de İlhanlı hakimiyeti altına girmiştir. 14. yy başında Selçuklu mimarisi ve taş süslemeleri kuvvetini ve canlılığını kaybetmiştir. Selçuklu devleti yıkılarak birçok beyliklere bölünecek ve Osmanlı sancağı altında birleşeceklerdi. İlhanlılar Müslüman olmadıklarından dini amaçlı yapı mimarisinde etkili olamadılar, sadece ulaşım ve konaklama yapıları olan han ve kervansarayları kullandılar. Saldırgan bir toplum olan İlhanlılar Selçuklu yapılarını ve dolayısı ile onların mimarisini kullanmış ve mimari açıdan bir yenilik getirmemişlerdir. Bulundukları farklı bölgelerin farklı kültürleri etkisinde kalmışlardır.

  6. Yapı Tipolojisi Yapıda kullanılmaya en uygun malzeme taş idi. Anadolu’da en yaygın bulunan taş çeşidi olan tüf beyaz ile siyah arasında pek çok tonu olan bir malzemedir. Yapıda bulunan dikey taşıyıcılar ahşap direk, sütun ve Kargir ayaklardır. Taş sütunların çoğu devşirmedir. Anadolu Selçuklu mimarisinde beşik tonoz çok sık kullanılan üst örtü biçimidir. Bununla birlikte, mihrap önü, eyvan, türbe, giriş, Revak gibi öğeler kubbe ve çapraz tonoz ile örtülerek yapı içerisinde vurgulanır.

  7. Bu dönemde tonoz çeşitlerinin çok çeşitli olması, Selçukluların geometri bilgisinin ve taş şekillendirme bilgisinin çok ileri düzeyde olduğunun bir göstergesidir. Yapının işlevi ve strüktürü göz ardı edilerek sadece ön cephe düzeni üzerinde durulur. Ancak bu düzenleme yüzeysel olduğundan kısa ömürlü olur.

  8. Eyvan:Anadolu anıtsal ve anonim mimarisinde görülen eyvan, Mezopotamya mimarisinin erken çağlarında ortaya çıkmıştır. Tonozla örtülü, dikdörtgen planlı, bir tarafı açık, üç tarafı kapalı bu hacim sonradan İslam mimarisine geçmiştir. Saraylarda da kullanılan eyvanlar kralların kabul salonu olarak kullanılmaktaydı. Diğer yapılarda ise bulunduğu iklim bölgesinin koşullarına uygun olarak gölgeli, yarı açık oturma mekanı idi.

  9. Taç kapı: Ortaçağ Türk-İslam mimarisinde kullanılan ve genellikle çok az pencereli ya da penceresiz, sağır duvarlarla çevrili camilerin, medreselerin, kervansarayların girişlerinde çoğunlukla yüksekliği yapının yüksekliğine eşit ve cepheden dışarı doğru büyük bir niş şeklinde taşan yapı ögesidir. Zengin taş oyma bezemeleriyle süslüdür.

  10. Kökeni yine eyvan gibi İran mimarisinden gelir. Taç kapı dikdörtgen bir çerçeve içerisinde tonoz ya da kubbe parçası ile örtülü, dikdörtgen planlı bir giriş mekanıdır. Bu mekanın iki yanında nişler vardır. Dış yüzeyi bitkisel ve geometrik bezemeyle, girinti genellikle mukarnasla (stalaktit) örtülür. Girintinin dış köşelerinde çoğunlukla ikitane taşıyıcı olmayan sütun yer alır.

  11. Türk Üçgeni; küresel bir bingi elemanı olan pandantifin yanı sıra farklı açılarda yerleştirilmiş üçgen yüzeylerle zemin planını çokgene taşıyan bir geçiş kuşağıdır. Trompise; kare zemin planını örtü planında sekizgene taşıyan kemerlerden oluşan kemer bingili geçiş kuşağıdır

  12. YAPI ÇEŞİTLERİ CAMİİLER: -Çok ayaklı camiler: Çoğunlukla ahşap malzeme ile örtülü Tavan,yineahşap malzeme ya da taş sütunlarla taşıtılır. Bu strüktürün kökeni eski İran cami mimarisine dayanır. Bu döneme ait örnekler; 11.yy sonunda inşa edilen Sivas Ulu Camii (Danişmentliler), 12 yy da inşa edilen Niksar Ulu Camii, 13 yy da yapılan Beyşehir Ulu Camii (ahşap sütunlu), Konya Alaeddin Camii (Ulu Cami) devşirme malzeme ile yapılan ahşap tavanlı ilk camiilere örnektir.

  13. Camilerin genel özellikleri • Düz, eğimsiz toprak malzeme ile kaplı üst örtü • Çok az pencereli sağır duvarlar • Sonradan eklenen minareler • Süslü taç kapılar • Dış cepheler son derece sade ve gösterişsiz, iç mekanda çini, alçı ya da taş oyma mihrapları, iyi işçiliği olan minberleri, boya ile süslü duvar ve üst örtüleri dikkat çeken özelliklerdir. • Arap camiilerinin aksine mihrapduvarına paralel mekan anlayışının tersine, mihrap duvarına dik bir iç mekan oluşumu söz konusudur.

  14. Konya Alaaddin Camii

  15. Niksar Ulu Camii

  16. Mardin Ulu Camii

  17. Erzurum Ulu Camii

  18. Bursa Ulucami 1399 ‘da inşa edilen Bursa Ulucami yaklaşık 10 m den oluşan kubbelerden meydana gelir. Tamamen kesme taştan yapılmış, planda yer alan aydınlık fenerinin altında havuz yer alır. Etkileyici bir taç kapısı ve iki yan girişi vardır. Bursa Ulucami Planı

  19. Bursa Ulucami Görünüş Giriş Cephesi Taç Kapı Detayı

  20. Bursa Ulucami Mihrap detayı İç Mekan Görünüşü

  21. Çok ayaklı camiilerin varyasyonları; Bu yapılarda iç mekanda mihrap duvarı önündeki açıklığın bir kubbe ile örtülerek bu alan vurgulanır, sonraki dönemlerde bu kubbeli hacim boyutları büyüyerek sütunlarla taşınan bölümlere egemen olmuş ve plan bu yönde gelişerek cami mimarisi değişmeye başlamıştır. 1031’de inşa edilen Silvan Ulu Camii 12. yy’da bugünkü şeklini almıştır. 12. yy sonu Van Ulu Camii, 13. yy başında Mardin yakınlarında inşa edilen Kızıltepe Ulu Camii

  22. Silvan Ulu Camii

  23. Mardin Kızıltepe Ulucamii

  24. Anadoluya özgü camii tipi: bu tipin 12. yüzyılda ortaya çıktığını görüyoruz. Bu tip camilerde girişten mihraba uzanan aks üzerinde mihrabın önünde bulunan kubbeden başka camiinin ortasında büyük bir aydınlık yada fenerli kubbe denilen tam kapatılmamış bir örtü bulunmaktadır. Bu ana aks diğer kolon dizilerinin açıklığından daha geniştir. Örnekleri; Divriği Ulu Camii (1228-29), Kayseri Honat Hatun Camii (1236)

  25. Divriği Ulu Camii

  26. Kayser Honat Hatun Ulu Camii

  27. Kilise Tipolojisinden Türemiş Camii; Bu tipin ilginç örnekleri, Divriğ Kale Camii, Niğde Alaaddin Camii.

  28. Niğde Alaeddin Camii (1223)

  29. Medreseler Kökeni Horasan ve Türkmenistan konut tipine dayanan iç avlulu ve eyvanlı, eğitim amaçlı inşa edilen yapılardır. 12.yy’ dan itibaren Anadolu’da gelişmeye başlamıştır. Ortada yer alan avlunun üzeri açık ya da bir kubbe ile örtülü olmasına göre açık ya da kapalı medrese olmak üzere ikiye ayrılırlar. Avlu çevresinde yer alan “hücre” denilen mekanlar oturma ve okuma işlevine hizmet eder. Bu odalar ile avlu arasında revaklı bir bölüm de bulunabilir. Medrese planlarında kuvvetli bir simetri dikkat çeker. Giriş aksı karşısında büyük bir eyvan bütün avluya hakimdir. Medreselerin çoğunda kurucuların türbesi de bulunur. Taş oyma bezemeler duvarları süsler.

  30. Medrese çeşitleri Kapalı medreseler; Anadolu’da ilk ortaya çıkan medrese çeşididir. Tokat ve Niksar’da 12. Yy ın ikinci yarısında yapılmış Yağıbasan Medresesi ilk örneklerdendir. Avluyu örten kubbede bir açıklık bulunur. Diğer örnekler Konya Karatay Medresesi (1251) ve İnce Minareli Medrese (1265-67). Kırşehir Cacabey Medresesi (13. yy), Taş Medrese (1278).

  31. Tokat Yağıbasan Medresesi

  32. Konya Karatay Medresesi (1251)

  33. İnce Minareli Medrese (1265-67).

  34. Kırşehir Cacabey Medresesi (13. yy),

  35. Açık medreseler; Eyvanların sayısı ve avluyu çevreleyen revağın düzenlenmesine göre farklı çeşitleri vardır. İki katlı örnekleri de vardır. Kayseri Çifte Medrese (1205), Sivas’ta Büyük Keykavus Şifahanesi (1218),

  36. Kayseri Çifte Medrese (1205)

  37. Sivas’ta Büyük Keykavus Şifahanesi

  38. Sivas Buruciye Medresesi Hacı Mesud Medresesi olarak da bilinen Buruciye Medresesi, kapısındaki yazıttan anlaşıldığı üzere 1271’ de Muzafferiddin Barucirdi tarafından yaptırılmıştır. Mimarı bilinmemektedir. Açık medreselere örnek olan bu yapı dört eyvanlıdır ve eyvanlardan birisi giriş olarak düzenlenmiştir. Avlusunda yer alan yazılardan medresenin bir mescidi ve kütüphanesinin olduğu anlaşılmaktadır. Yapı iki katlı kesme taştan yapılmıştır.

  39. Giriş cephesi Kesit

  40. Medresenin giriş cephesinde taç kapının iki yanında mukarnaslarla süslü pencereler, köşelerde yivli kuleleri ile düzenli bir görünüşe sahiptir. Planda ve cephede kuvvetli bir simetri göze çarpar. Bu simetri iç ile dış arasında uyumu sağlar. Genellikle medreselerde iç ve dış uyumuna önem verilmezken bu yapıda bir bütünlük oluşturmaktadır. Taç kapıdaki geometrik ve bitkisel bezemeler dışarı taşmamaktadır, yer yer yüzeyden taşan motifler de görünüşü ağırlaştırmamaktadır. Taç Kapı görünüşü

  41. Kervansaraylar 12. yy sonunda Akdeniz çevresi ile doğu arasında ticaretin yollarının gelişmesi, bu yollar üzerinde konaklama gereksinimini ortaya çıkarmıştır. Kervansaraylar ve hanlar bu amaçla inşa edilen yapılardır. Bu yapılar genellikle iki tarafı revaklarla çevrili bir avlu ile büyük kapalı hacimden oluşur. Üstü açık avlu develerin barınağı olarak kullanılırken kapalı bölüm yolcuların barınağı olarak kullanılır.

  42. Giriş kısmında yapının idari bölümü yer alır. Büyük kervansaraylarda avlunun ortasında küçük bir mescit de olabilir. Duvarlar kalın, sağır ve çok yüksektir. Plan sistemi Orta Asya ve Horasan mimarisinden gelir, geleneksel Anadolu mimari karakteri ile birleştirilmiştir. Biçimlenişlerine göre guruplara ayrılırlar: -Yanlızca kapalı bölümleri olanlar, bunlar da kendi içinde üçe ayrılır: Tek Sahınlı, Üç sahınlı, Beş sahınlı. -Açık ve yarı açık bölümleri olanlar -Hem kapalı bölümü hem de açık bölümü olanlar

  43. Yanlızca kapalı bölümleri olanlar

  44. Sarafşa Han

  45. Ezine Pazar Han

  46. Öresin Han

  47. Açık ve yarı açık bölümleri olanlar

  48. Evdir Han

  49. Hem kapalı bölümü hem de açık bölümü olanlar

  50. Eshab-ı Kehf Han

More Related