1 / 68

Ergenlikte Duygusal Gelisim

ERGENLERDE DUYGULARIN GELISIMI. Duygu ve heyecan ruhsal degisimler iin kullanilan kelimelerdir.Duygularla ilgili gelisme dogumdan itibaren hayat boyu devam eder.Yasamin degisik dnemlerinde bireylerin duygusal tepki biimleri, duyguyu doguran olaylar, ve duygusal durumlardaki degisiklikler farkli

desma
Télécharger la présentation

Ergenlikte Duygusal Gelisim

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


    1. Ergenlikte Duygusal Gelisim

    2. ERGENLERDE DUYGULARIN GELISIMI Duygu ve heyecan ruhsal degisimler için kullanilan kelimelerdir. Duygularla ilgili gelisme dogumdan itibaren hayat boyu devam eder. Yasamin degisik dönemlerinde bireylerin duygusal tepki biçimleri, duyguyu doguran olaylar, ve duygusal durumlardaki degisiklikler farklilik gösterir.

    3. Duygu Yogunlugu daha az olan ruh halleridir. Örn:Sevme, begenme, mutlu olma, gurur duyma, hoslanma, kiskanma, alinma, gücenme

    4. HEYECAN Kisa süreli ve yogun olan ve genellikle denetlenemeyen duygusal tepkilere denir. Örn: Korkma, dehsete düsme, öfkelenme, ürkme, irkilme, cosku duyma, asiri sevinme, hayrete düsme

    5. Ergen Duygularinin Genel Özellikleri Çocukluk dönemi ile ergenlik dönemi arasinda duygusal yönden en belirgin fark nedir?

    6. Çocuklar öfke sevinç ve kizginlik gibi duygularini daha açik davranislarla ve aninda ifade edebilir. Ergenlerde ise bu duygular daha fazla gizlenir ve maskelenir.

    7. Ergenlikte genel olarak kizlarin erkeklerden daha önce duygusal olgunluga ulastiklari söylenebilir. Ayni yastaki kizlar daha heyecan dengesine sahip ve duygularini kontrol etme bakimindan daha olgundur.

    8. Duygularin yogunlugunda artis Ergenligin basinda büyümenin hizli olusu, biyolojik-cinsel degismeye eslik eden hormonsal salgilar bulug çagi ve onu izleyen yillarda ergenin hem duygularinda hem de davranis ve tutumlarinda belirgin farkliliklar sergilemesine neden olur.

    9. Ergenlikle birlikte, üzüntü, sevinç, öfke, korku gibi duygularin ifadesinde bir yogunluk göze çarpar.

    10. Artan çosku hali ve yogun duygular, ergende bunlari disa vurma ve ifade etme ihtiyacini dogurur.

    11. Olumsuz duygular el kol hareketleri, yüz ifadeleri ve bagirma gibi sessiz ya da sesli davranislarla disa vurulur,

    12. Heyecan, cosku ve karsi cinse yönelik duygular, siirler, öyküler ya da hatira defterlerinin satirlarinda kagida yansitilir.

    13. Duygularda Istikrarsizlik Ergenin duygusal tepkileri düzensizdir. Ayni olaya bir gün ara ile gösterdigi tepki farkli olabilir. Neseli ve mutlu iken birden duygusal durumu degisebilir.

    14. Asik olma Karsi cinse yönelik ilgiler bulug öncesinden baslar. Ergenlikteki cinsel içerikli begenme ve begenilme arzusu bireye heyecan veren bir duygudur. Önceleri grupta bir arada olma istegi sonralari karsi cinsten belirli bireylere yönelmis romantik duygulara dönüsür.

    15. Saf bir sevgi tasiyan gençlik asklarinda duygular bazen karsi tarafa iletilmeden kalir. Ergen çocukluktaki her iki cinse yönelik sosyal iliskilerin yogunluguna ve kiz-erkek iliskisinin aile ve kültürel çevre tarafindan karsilanisina bagli olarak karsi cinsle kuracagi iliski biçimini belirler.

    16. Mahcubiyet ve Çekingenlik Çiplak görünmekten utanma ve mahçup olma bulug öncesinde baslar ve ergenlikte de devam eder. Anne-babasi tarafindan baskici bir sekilde yetistirilmis çocuklarda çekingenlik ve mahçubiyet kalici bir özellik olarak devam eder.

    17. Asiri Hayal Kurma Biyolojik-cinsel gelisme, duygululuktaki artis ve zihinsel gelisme nedeni ile ergenin aklindan geçenler ve bunlarin yogunlugu ve niteligi degisir.

    18. Ergen hayal kurma yolu ile arzularini düsüncelerine yansitir. Hayal etme yaratici düsünceyi besleyen en önemli itici güçtür.

    19. Gündüz rüyalari Ergenin gerçeklestiremedigi istekleri sanki olmus gibi hayal ediliyorsa, o zaman hayal etme ergenler için bir siginma ve telafi etme araci haline gelebilir.

    20. Ergenlikteki yogunlugu bu eylemin ‘gündüz rüyasi’ olarak adlandirilmasina neden olmustur. Hayaller o kadar artabilir ki ergen yolda yürürken, ders dinlerken, baskasi ile konusuyorken aslinda hayal kuruyor olabilir.

    21. Tedirgin ve Huzursuz Olma Bu duygu ergenin karsi karsiya kaldigi stres uyaranlarinin etkisine göre ve uyaranlari algilayis biçimine göre degismektedir. Nedenler: Biyolojik, cinsel ve bedence gelismenin getirdigi yeni duruma alisma çabalari, Akranlari ve yetiskinlerle olan sosyal iliskilerdeki aksamalar Bir isteginin engellenmesi

    22. Yalniz Kalma Istegi Bulugdaki bir kiz veya erkek zaman zaman baskalarindan uzaklasmak, kendisi ile basbasa kalmak ister. Bazen anne-baba ve arkadaslarin beraber olma istegini reddetip içe dönebilir.

    23. Çalismaya Karsi Isteksizlik Hizli büyümenin oldugu dönemde ergenin durgun ve atil oldugu adeta hareket etmeye üsendigi zamanlar vardir. Çalisirken ve oyun oynarken yorulur, çalismaya daha az isteklidir. Vücut enerjisi adeta büyümeye harcaniyor gibidir. ( Hurlock, 1987:120). Ögrencilerin 7. ve 9. siniflarda ders basarisinin düsmesi biraz da buna baglidir.

    24. Çabuk Heyecanlanma Ergen yeni bir durumla karsilastiginda bu kendisi için alisik olmadigi bir durumsa heyecanlanip korkabilir. Heyecan dengesi tam olusmadigi için duygularin kontrolü zordur. Çogu ergen heyecan verici durumlar karsisinda kolayca kizarabilir. Bu da onu korkutan kaygisini artiran bisr durumdur.

    25. Çünkü kendisinin aciz, korkak, güvensiz gibi algilanacagini düsünür ve bu izlenimi birakmaktan dolayi üzüntü duyar. Heyecanlarin kontrolü ögrenme ve olgunlasma ile kazanilir. Zamanla duygusal tepkilerde dengelilik artar.

    26. Belirli Duygularin Ergenlikteki Ifadesi Üç türlü ögrenilmemis duygunun var oldugu bilinmektedir: 1-Sevgi 2-Korku 3-Öfke ( Crow & Crow, 1956:145) Ancak bu duygulari hissetme ve ifade etme donanimina kalitsal olarak sahibiz.

    27. Sevgi, korku ve hiddet duygulari ve buna iliskin duygularin ergenlikteki ifadesi asagidaki gibidir.

    28. SEVGI Ergenlik dönemindeki bireyin duygusal durumunu belirleyen en önemli etken onun baskalari tarafindan sevilme ihtiyaci ve baskalarina sevgi gösterme kapasitesidir.

    29. Insan, dogumdan itibaren sevilme ve korunma ihtiyacindadir ve çocuklar kendilerine yöneltilen sevgi gösterilerine olumlu cevaplar verirler. Ilgi ve sevgi görme ihtiyacinin karsilanmasi ruhsal sagligin ilk kosuludur.

    30. Sevgi ve sevkat görerek yetisen çocuklar baskalarina sevgi göstermede ve baskalarindan gelen sevgi mesajlarini almada daha basarilidirlar.

    31. Sevgi ve kabul görerek büyüyen ergenler dis dünyanin zorluklarina, dislanan ve yeterince sevgi görmeden büyüyenlere göre daha kolay alismakta, onlarla bas edebilmektedirler (Jersild, 1978: 160)

    32. Baskalarini begenme, gurur duyma, takdir etme, hoslanma, deger verme sevgi duygusunun farkli biçimde ifade edilmesidir.

    33. Ebeveynlerin çocuklarina olan sevgilerini açik bir biçimde ifade etmeleri ergenler için önemli bir güven kaynagidir.

    34. Sevgiden mahrum büyüyenler dikkatleri üzerlerine çekmek için uyumsuz davranabilir veya isyankar biçimde hareket edebilirler. Ortada belirgin bir neden olmadan gösterilen olumsuz davranislarin ardinda yeterince sevgi ve kabul görmemeye karsi tepki yatmaktadir.

    35. Duygularin bastirildigi sevginin belli edilmedigi ortamlarda yetisen gençlerde donukluk, duygusal tepkilerde azalma görülür. Bu gençler baskalari ile sosyal iliski kurma konusunda daha az girisimde bulunurlar, benlik degerlerini gerçekçi bir biçimde algilayamadiklarindan kendilerini degersiz bulmaktadirlar. (Jersild, 1978:161-163)

    36. KORKU Korku, tehlikeli bir durumdan kaçinma-sakinma belirtisidir. Insanin hayatini korumasi için tehlikelerden sakinmasi korku sayesinde mümkündür. Dogustan sahip oldugumuz korkular; yüksek sesten korkma, bir destegin yoklugundan duyulan korku ve bosluga düsme korkusu gibi korkulardir.

    37. Buna karsilik, karanliktan, yangindan, yabancidan, yilandan vb. den korkma ögrenme ve sartlanmaya baglidir. Sartlanma olmadan korku hissedilmez. Ergenlikteki korku tepkisi çocukluktaki ile hemen hemen aynidir. Çocukluktaki korku türleri ergenlikte de devam eder.

    38. Olgunlastikça korkunun nedeni veya korku doguran olay ve durumlarin türü de degisir.

    39. Ergen Korkulari 1-Olay veya nesnelere karsi duyulan Korkular: Yilan,acayip ses, yangin vb. 2-Genel Korkular: Ölümden, hasta olmaktan, fakirlikten, okul basarisizligindan, gelecekten duyulan korkular. 3-Sosyal Iliskilerden Duyulan Korkular Yeni insanlarla tanisma, karsi cinsten tanimadigi akranlarinin oldugu grupta bulunma, grup içinde konusmak zorunda olma, bir grupta yanliz kalma. (Origlia&Ourillon, 1987:169)

    40. Korkunun ifadesi çevreden gelen uyarilarla biçimlenir. Korkak olmak kültürümüzde erkekler için onaylanmaz. Ergenlikteki korkular yasa, zeka düzeyine, sosyal olgunluga, kendine olan güvene, çocuklukta ne tür korkulara karsi sartlandirildigina bagli olarak degisebilir.

    41. 224 erkek-135 kiz 359 lise ögrencisi ile yapilan arastirma (Özkan, 1984:82) 1-hayvan korkusu, 2-savasla ilgili korkular, 3-üniversiteye girememe, 4-Basarisizlik, 5-Kendini gerçeklestirememe,6-Ölümden sonrasina dair kaygilar, 7-Insanlara güvenmeme

    42. KAYGI Kaygi nedeni yeterince tanimlanamayan tedirgin edici bir duygu veya mantiksiz korku olarak tanimlanabilir.

    43. Kaygiyi Korkudan Ayiran Farklar 1-Kayginin kaynagi çok belli degildir, 2-Korku kaygidan daha siddetli hissedilir, 3-Korku kisa sürelidir, kaygi ise uzun sürer.

    44. Durumluk ve Sürekli kaygi Kaygi iki sekilde incelenir. Durumluk kaygi: Tehlikeli olarak adlandirilan durumlar ya da olaylar sirasinda ortaya çikar. Çogu kez mantiki sebeplere baglidir, baskalarinca da nedeni anlasilir.

    45. Sürekli Kaygi: Belirli olay ve duruma bagli olmayan genel ve devamli kaygililik halidir. Bireyin içinde bulundugu durumla dogrudan bagdasmayan, baskalarinca nedeni açikça anlasilamayan kaygilardir.

    46. Bu bireyler baskalarinca hiç de tehdit edici ya da rahatsizlik verici algilanmayacak durumlarda bile kaygililik gösterirler. Bu bireylerin özellikleri: bulundugu durumdan hosnut olmama, genel hosnutsuzluk, her an basina kötü bir sey gelecekmis gibi durma.

    47. Üzülme ve Kirikliga Ugrama Ergende üzüntü ve kirikliga yol açan olaylar ve durumlar çok çesitlidir. Karsi cins tarafindan begenilmememe, Askta hayal kirikligina ugrama, Arkadaslari arasinda yeterince kabul görmeme, Reddedilme

    48. Ekonomik seviyesi ortanin altinda olan ergenler, daha üst gelir grubundaki akranlari tarafindan giyim tarzlari, ilgilerindeki farkliliklar ve para harcama aliskanliklari bakimindan dislanabilir veya daha az benimsenebilirler (Jersild,1978:166).

    49. Babalarinin meslekleri, ailelerin statüleri (orunlari) arasindaki farklilik da ergenler arasinda ayrismaya yol açtigi, düsük statülülerin yüksek statülülerce daha az kabul edildigi anlasilmistir.

    50. Üzüntü ve Kirikligin Disa Yansitilmasi Kiz ve erkek çocuklar, küçüklüklerinden itibaren duygularini ifade etmekte aile ve kültürün etkisi altinda kalirlar. Kizlar, erkeklere göre daha kolay üzüntülerini aglayarak ifade edebilirler. Ana-baba, ögretmen, arkadas tarafindan yapilan tenkit ve azar da ergenlere üzüntü veren onlari kiran, yaralayan bir unsurdur.

    51. Bireylerin kendilerine yönelik üzüntü veren olaylara karsi tepkisi onlarin kisiligine, yasina bu olayla ilgili önceki yasantilarina bagli olarak degisebilir. Ergenlik döneminde kedere, kirikliga ugratan durumlarda ‘tolerans esigi’ dardir.

    52. Bu darlik, olumsuz olaylardan sonra ergenin kolaylikla umutsuzluga kapilmasina ve kederli halin hiç bitmeyecegine dair bir duyguya kapilmasina neden olur.

    53. Ögrenilmis Çaresizlik Yapilan arastirmalarda insanlarin da çaresizlik veya acizlik duygusunu ögrendigi, onlara aci veren olumsuz durumlari bir süre sonra kabul edip boyun egdikleri ve bu durumdan kurtulmak için herhangi bir çaba göstermedikleri ortaya çikmistir.

    54. Deney (Cüceloglu, 1991:317) Maymun, köpek, tavsan gibi hayvanlar bir deney kutusuna konur veonlara devamli elektrik soku verilir. Bir süre sonra deney düzenegi isterlerse elektrik sokundan kurtulabilecekleri sekilde degistirilir. Ancak hiç bir hayvanin soktan kurtulmak için çaba harcamadigi görülmektedir.

    55. Aglama Çocukluktan Ergenlige geçiste aglamanin sikliginda azalma olur ve aglamaya yol açan nedenler de degisir (Jersild,1978:179). Üzüntü verici bir duygudan sonra aglama ortaya çikabilri bazen de öfkenin dogrudan disa vurumu aglama ile olur.

    56. Aglamaya neden olan uyaran, aglama biçimi, aglamaya eslik eden sözler, çikarilan sesler, yapilan hareketler, mimikler çocukluktan getirilen aglama ile ilgili aliskanliklar, cinsiyete, o kültürde aglama ile ilgili kabullere bagli olarak degisebilir.

    57. Öfke ve Kizginlik Çocuklukta öfke ve kizginlik duygusunu yaratan durum ve olaylarla bu duygularin disa vurumu anne-baba ve ailedeki diger yetiskinlerin taklit edilmesi ile ögrenilir.

    58. Öfke ve kizginligin her durumda disa vurulmasinin olumlu bir davranis olmadigi, aile ve yakin çevrenin etkisi ile çocuga ve ergene kazandirilir.

    59. Böylece ergen öfke ve kizginligini ne zaman kimlere karsi disa vuracagini, ne zaman bastiracagini bilerek yetisir. Türk kültüründe erkeklerin bu tür duygularini saldirganca söz ve hareketlerle disa vurmasi kizlara göre daha çok tesvik görmektedir.

    60. Çocuk ve ergenin yasi da kizginligin disa vurumunda ebeveyn tutumunu etkiler. Ergenler büyüdükçe kizginliklarini açiga vurma bakimindan daha fazla hosgörü görürler.

    61. Ergeni Öfkelendiren Nedenler Anne-babasi ile olan iliskisinde bagimsizlik isteklerinin engellenmesi, baskici-otoriter davranilmasi, evdeki yasaklar, kisitlamalar ergeni öfkelendirir. Gururunun zedelenmesi üzüntüye, kirikliga ve öfkeye neden olur.

    62. Eger herhangi bir durum birey için engelleyici olarak algilaniyorsa kizginlik ve öfkeye neden olur. Öfke duygusuna saldirganca davranislar gösterme tepkisi eslik eder.

    63. Bazi ergenler, distan sakin görünmelerine ragmen çok gergin ve hirçin bir iç dünyalari olabilir. Bu durumda öfke ve düsmanlik duygularini ya kendilerine yöneltirler ya da kendilerini daha güçlü hissettikleri çevrelerde daha güçsüz kisilere yansitirlar.

    64. Bagirma: Kizginligin ve öfkenin yüksek tonda sözle ifade edilmesi küçük yaslardan itibaren gösterilen bir davranis biçimidir.

    65. Küfretme: Öfkenin disa yansitilmasinda kullanilan bir araçtir. Çocuklar, söyledikleri küfürlerin ne anlama geldigini bilmeseler de bunlari tekrarlarlar. Ergenlikte küfür etme davranisi yayginlasir. Kizlar yetistirilis biçimi ve toplumsal baski nedeni ile daha az küfür kullanirlar.

    66. Ailede küfür etmeye karsi takinilan tavir, akran grubunun ve çevrenin küfürü kullanma sikligi ergenin bu sekilde konusmasini etkiler (Jersild, 1978:180)

    67. Saldirganlik Öfke ve kizginligin ifade edilis yollarindandir. Ifadesinde farkli davranislar sergilenir. Örn: Tokatlama, Yumruk, Tekme Atma, Itme, Sarsma, Isirma, Çimdikleme vb. hareketlerin siddeti sopa vb. Araçlarin kullanilip kullanilmadigi saldirganligin derecesini belirler.

    68. Bu davranislarin hangileri olacagina kizginligin derecesinden çok, yasadigi kültür, ailenin baskici-otoriter mi oldugu, dayak atip atmadiklari, bastirilmis saldirganca duygularinin derecesi, model aldigi kisi ve çevrelerin benzer hareketleri disavurma sikligi, ergenin cinsiyeti gibi degiskenler belirler.

More Related