html5-img
1 / 6

Köprüden Önce Son Çıkış

larya
Télécharger la présentation

Köprüden Önce Son Çıkış

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. Son çıkış tabelası o an hayattaki tercihlerimi hatırlattı bana. Hayat da bir otoban gibi sanki. Her an farklı güzergâhlara dönme ve değişik olaylarla karşılaşma durumu sözkonusu. Her tercih başka başka köprülere sürükler insanı. İnsan doğru yaptığını zanneder, akıl fenerine güvenir, ‘Benden daha iyi kim bilebilir ki?’ der. Doğru bildiği ve inandığı istikamete doğru harekete devam eder. Oysa kaderin de bir planı vardır ve gidilen istikamet, hakkında hayırlı değilse bir şekilde ikazlar gönderir insana. ‘Köprüden önce son çıkışın bu, çıktın çıktın yoksa karşı yakadasın’ der. ‘Yanlıştan dönmek için son fırsatın bu’ der. Son çıkış da kaçarsa elden geri dönüş olmaz artık. Ya da bazı durumlarda olur ama o da çok pahalıya mal olur. Pişmanlıkların sonu gelmez... Hasan Yükselten

  2. Köprüden Önce Son Çıkış Mümtaz SOYSAL mumtazsoysal@gmail.com

  3. BOĞAZİÇİ'NİN iki yanındaki otoyollardan köprülere doğru araba sürenler bilir: Köprüye yaklaşınca sağda bir uyarı levhası görülür; yöredeki bir semtin adıyla birlikte "Köprüden önce son çıkış" diyen bir levhadır bu. O semte gitmek istediğiniz halde dalıp çıkışı atladınız mı, akan trafikle birlikte kısa sürede kendinizi yüzlerce metrelik bir köprünün üzerinde ve öbür ucunda bulursunuz. Artık, geri dönüp istediğiniz yere gidebilmek uğruna uzak kavşaklardan dönmek için hayli vakit harcamak zorundasınızdır. Türkiye'nin bugünkü durumunda da böyle. Cumhuriyetçi devrimin yolu üzerine konan engellere doğru sürüklenirken bu son çıkış fırsatı kaçırılırsa gerici iktidar sizi önüne katar ve uzaklara sürer. Kısa zamanda hiç beğenmeyeceğiniz sahillere sürüklenmiş, içinden çıkılmaz kuyulara atılmış bulabilirsiniz kendinizi. Büyük olasılıkla, bataklığından kurtulmak için uzun yıllar didinmek, bin bir eziyete katlanıp ağır bedeller ödemek zorunda kalacağınız durumlardır bunlar. Uyanık durma, karşı çıkma, direnme zamanıdır. Çünkü ülke korkunç bir akıbete doğru itiliyor.

  4. Karşıdevrimciler azmış, pervasızca ve kıra döke korkunç bir işe girişmişlerdir: Örtünme konusunu bahane edip Cumhuriyeti yıkacak dinamitleri aynı Cumhuriyetin mevzuatına sokmak için kollarını sıvamışlardır. Bunun, üniversite yerleşkelerinde kalmayıp aşama aşama kamu yaşamının her alanını kapkara bir kapanışa götüreceğini ve görüntüdeki karanlığın yavaş yavaş zihinlere, bilim ve hukuk alanına bulaşacağını bile bile.

  5. Şaşırtıcı olan, Cumhuriyetin kuruluş yıllarından beri böyle bir yıkım fırsatı beklemiş bir irtica canavarının sözde din özgürlüğü ve yükseköğrenim hakkı adına yeniden baş kaldırmış olması değildir. Şaşırtıcı olan, yine aynı Cumhuriyeti kuranların büyük çabalarla bağımsızlaştırmış, okutmuş, yetiştirmiş milyonlarca insanın bu çullanışı, sanki bir başka devletin yıkılış filmini seyreder gibi, sessiz, tepkisiz seyrediyor olmasıdır. Oysa Cumhuriyet dönemlerinde doğup büyümüş birkaç kuşağın birden ayağa kalkma ve "Yıktırmayız" diye haykırma günüdür.Herkesin.Yalnız geçmişin onurlu yıllarını görmüş yaşlıların değil, gelecekleri karartılmak istenen gençlerin de.Yalnız üniversitelilerin değil, devletten herhalde böyle bir edilginlik için maaş almayan devlet görevlilerinin de.

  6. Yalnız memurların değil, emekleri ve çabalarıyla Cumhuriyeti üretken kılan işçilerin ve işverenlerin de.Yalnız sivillerin değil, Cumhuriyet için ölmeye ant içmiş askerlerin de.Çünkü Cumhuriyet kendisinin hançerlenişini sessiz seyretsinler diye yetiştirmedi bu kuşakları. Onlara verdiği bilimin aydınlığı, tekniğin becerisi, silahın caydırıcılığı, kısacası bütün bu donanım hep o korunsun diye verildi. AÇI 26.01.2008MÜMTAZ SOYSALSon Çıkışmumtazsoysal@gmail.com SUNUM:Doğan Özgezgin ozgezgin@yahoo.com

More Related