1 / 19

EKONOMİK PROGRAMIN BİR ARACI OLARAK: DÖVİZ KURU REJİMİ VE KUR POLİTİKALARI

INSTITUTE FOR STRATEGIC STUDIES. S A E. STRATEJİK ARAŞTIRMALAR ENSTİTÜSÜ. ARALIK 2003. EKONOMİK PROGRAMIN BİR ARACI OLARAK: DÖVİZ KURU REJİMİ VE KUR POLİTİKALARI ÇALIŞMASI, ETKİLERİ, SONUÇLARI, ÖNERİLER. DR. CAN FUAT GÜRLESEL . İÇİNDEKİLER

phila
Télécharger la présentation

EKONOMİK PROGRAMIN BİR ARACI OLARAK: DÖVİZ KURU REJİMİ VE KUR POLİTİKALARI

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. INSTITUTE FOR STRATEGIC STUDIES S A E STRATEJİK ARAŞTIRMALAR ENSTİTÜSÜ ARALIK 2003 EKONOMİK PROGRAMIN BİR ARACI OLARAK: DÖVİZ KURU REJİMİ VE KUR POLİTİKALARI ÇALIŞMASI, ETKİLERİ, SONUÇLARI, ÖNERİLER DR. CAN FUAT GÜRLESEL

  2. İÇİNDEKİLER  I. EKONOMİK PROGRAMIN TEMEL HEDEFLERİ II. EKONOMİK PROGRAMIN TEMEL POLİTİKA ARAÇLARI  III. POLİTİKA UYGULAMALARI VE SONUÇLARI; 2001 ŞUBAT KRİZİ VE BUGÜN  IV.DÖVİZ KURLARI; PROGRAMIN BAŞARISI VE BAŞARISIZLIĞI İÇİN ÖNEMİ  V.EKONOMİK PROGRAMIN ÖNÜNDEKİ RİSKLER  VI.DALGALI DÖVİZ KURU REJİMİ; DOĞRU, VAZGEÇİLMEZ AMA ETKİN ÇALIŞMIYOR  VII.SERMAYE HAREKETLERİ VE MALİ PİYASALARIN KURLAR ÜZERİNDEKİ HAKİMİYET  VIII.SONUÇ; NEREYE GİDİYORUZ  IX.ÖNLEMLER İÇİN ÖNERİLER  X.EK NOTLAR

  3. I-EKONOMİK PROGRAMIN TEMEL HEDEFLERİ Türkiye 2000 yılı başından buyana kapsamlı reformlar yaparak ve politikalar uygulayarak ekonomik istikrarı sağlamayı hedeflemektedir. Bu amaçla 2000 yılı başında “Enflasyonla Mücadele Programı” uygulamaya konmuş, ancak program yarıda kalmıştır. 2001 yılı Mayıs ayından itibaren ise “Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı” uygulanmaktadır. Her iki programında temel hedefleri aşağıdadır ve bu hedefler öncelikli ve doğru seçilmiş hedeflerdir. 1-Fiyat istikrarının sağlanması ve enflasyonun tek haneli rakamlara indirilmesi 2-Kamu iç borç stokunun azaltılması 3-Sürdürülebilir ekonomik büyüme 

  4. II-EKONOMİK PROGRAMIN TEMEL POLİTİKA ARAÇLARI Yüksek bir enflasyon ve kamu borç stoku ile karşı karşıya bulunan ve cari işlemler açığı vererek bunu dış borçlar ile finanse eden Türkiye’nin, 2000 yılı başında ortaya koyduğu ekonomik hedeflere ulaşmak için kullandığı temel politika araçları; döviz kuru politikası, faiz politikası ve sermaye hareketleri politikası (rejimi) olmuştur. 1-Dönem 1994 – 1999 Döviz kurları, faiz oranları ve sermaye hareketlerinin üçünün de serbest olduğu bu dönemde Türkiye hep yüksek enflasyon, yüksek nominal faiz oranları ve cari işlemler açığı ile karşılaşmış ve 1999 yılı sonunda artık bu durum sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır. 2-Dönem 1 Ocak 2000 – 20 Şubat 2001 Döviz kurları çapa olarak kullanılmış, faiz oranları ve sermaye hareketleri serbest bırakılmıştır. TL’nin aşırı değerlenmesi ile oluşan cari işlemler açığı sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır. 3-Dönem 21 Şubat 2001 – Bugün Döviz kurları ve sermaye hareketleri serbest bırakılmış, faiz oranları kontrollü belirlenmeye başlamıştır. TL yine aşırı değerli hale gelmiştir. Alternatif Politika Tercihi Türkiye’nin ekonomik hedeflere ulaşmak için uygulayacağı bir diğer temel politika aracı ise heterodoks politikalar olarak adlandırılan ve döviz kurları, faiz oranları ve sermaye hareketlerinin hepsinin kontrol edildiği politikalardır ki Türkiye bunu tercih etmemiştir.

  5. III-POLİTİKA UYGULAMALARI VE SONUÇLARI; 2001 ŞUBAT KRİZİ VE BUGÜN Uygulanan iki ayrı program sonucunda karşılaşılan ortak sonuç TL’nin aşırı değerlenmesidir. TL’nin aşırı değerlenmesinin ilk programın sonunda yarattığı sonuçlar ile bugünkü ekonomik çevre şartları nedeniyle ulaşılan sonuçlar arasında farklılıklar oluşmaktadır. Enflasyonla Mücadele Programı; Aşırı değerli TL ve Kriz  Çok düşük TL faizleri ile hızla genişleyen iç talep  Bankaların yüksek açık pozisyonları  Hızla artan ithalat, yavaş genişleyen ihracat  Sürdürülemez cari işlemler açıkları  TL’nin değerinde kırılma, sert düzeltme ve kriz Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı; Aşırı Değerli TL ve Riskli Alana Yaklaşma Yüksek reel faizler ve kontrol edilen iç talep  Bankaların sınırlı açık pozisyonları  Zayıf satın alma gücü ve yetersiz iç talep  Hızla genişleyen ihracat ve ona bağımlı artan ithalat  Finanse edilen cari işlemler açığı  TL’nin aşırı değerliliği ile cari işlemlerin sürdürülemez alana yaklaşma ve TL’nin değerinde kırılma riski

  6. IV- DÖVİZ KURLARI; PROGRAMIN BAŞARISI VE BAŞARISIZLIĞI İÇİN ÖNEMİ Döviz Kurları; Programın Başarısı İçin Önemi Güçlü Ekonomiye Geçiş programında uygulanan dalgalı döviz kuru politikası çerçevesinde TL’nin aşırı değerlenmesi ile birlikte programın iki temel hedefine ilişkin önemli başarılar elde edilmiştir. Enflasyon; Türkiye’de enflasyon ile döviz kurları seviyesi arasında çok yakın bir bağ bulunmaktadır. TL’nin 2003 yılı Nisan ayından buyana (Eylül 2003 sonu) yabancı para birimleri sepeti karşısında yüzde 20 değer kazanması ile enflasyonda yavaşlama ve gerileme trendi içine girilmiştir. TL aşırı değerlenmese idi enflasyonda yıl sonu hedeflerine ulaşılamazdı. Borç Stoku ve Yükü; TL’nin aşırı değerlenmesi ile enflasyon ve böylece faizlerin düşmesi sağlanmıştır. Kamunun hem TL cinsi borç stoku TL faizlerinin düşmesinden olumlu etkilenmiş, hem de döviz cinsi borç stoku ve yükü TL’nin değerlenmesi ile azalmıştır. Döviz Kurları; Programın Başarısızlığı İçin Önemi Cari İşlemler AçığıveKurlarda Kırılma Riski Program çok kritik bir aşamaya gelmiştir. Diğer iki ana hedefte sağlanan başarının devamı ancak cari işlemler açığının sürdürülebilir olması ile mümkün olacaktır. Cari işlemler açığının TL’nin aşırı değerlenmesi ile sürdürülebilir olmaktan çıkması halinde TL’nin aşırı değer kaybı sonucunda (düzeltme değil kırılma) enflasyon ve borç stoku ve yüküne ilişkin hedeflerden uzaklaşılacak ve program yine başarısız olacaktır.

  7. V- EKONOMİK PROGRAMIN ÖNÜNDEKİ RİSKLER  Uygulanan dalgalı döviz kuru politikası sonucu TL’nin aşırı değerlenmesi ile ulaşılan makro ekonomik dengede; ·Reel kesimden ve özellikle ihracatçı kesimden, mali sisteme (yerli ve yabancı) ve kamu kesimine önemli bir servet transferi yapılmakta olup ·TL’nin aşırı değerliliğini sürdürmesi halinde ekonomide 2004 yılında aşağıdaki alanlarda riskler ile karşılaşılacaktır; a-Cari İşlemler Açığı Özellikle 2004 yılının ilk çeyreğinden itibaren daha hızlı genişlemesi ve finanse edilebilir olmaktan çıkması b-Büyüme  Büyüme ve sanayi kapasite kullanımının temel unsuru olan ihracatın yavaşlaması ve büyümenin yavaşlaması c-Vergi Gelirleri ve Kamu Mali Dengesi Ekonominin en dinamik kesimi olan ihracatçı ve onunla çalışan yan sanayilerin yavaşlaması ile vergi geliri potansiyelinin azalması kayıt dışına kaçış arayışlarının artacak olması d-İstihdam ve Yatırımlar  İhracatçı sektörün kâr marjlarının (kurlar nedeni ile) daralması ile verimlilik arayışı daha az iş gücü ile çalışmaya yol açacak, ayrıca kârlılığın olmaması yeni yatırımlar için gerekli sermaye birikimini engelleyecektir.

  8. VI-DALGALI DÖVİZ KURU REJİMİ; DOĞRU, VAZGEÇİLMEZ AMA ETKİN ÇALIŞMIYOR Doğru ve Vazgeçilmez; Türkiye’nin uyguladığı dalgalı döviz kuru rejimi, bugünkü ekonomik koşullar ve hedefler çerçevesinde doğru ve vazgeçilmez kur rejimidir. Dalgalı kur politikasının temel işlevi bir ülkenin para biriminin değerinin ticaret yapılan diğer ülke para birimlerine karşı sahip olduğu rekabet gücü ile belirlenmesidir.  Dalgalı Döviz Kuru Rejiminde; Ülkeler mal ve hizmet ihracatı ile mal ve hizmet ithalatında bulunurlar ve bir cari işlem dengesine sahip olurlar. Bu denge fazla verirse o ülkenin para biriminin değeri diğer para birimlerine karşı artar, bu denge açık verirse o ülkenin para biriminin değeri diğer para birimlerine karşı azalır. Böylece bir dönem sonra ülkelerin cari işlemler açıklarının dengeye geleceğe varsayılır. Ülkeler cari işlemler fazlasına sahip olurlar ise bunu ya döviz rezervlerine ekler yada diğer ülkelere sermaye hareketi olarak yönlendirirler. Cari işlemler açığı olursa o ülke diğer ülkelerin tasarruflarını kullanır ve sermaye girişi ile ve buna bir bedel ödeyerek cari işlemler açığını finanse eder. Birikmiş rezervi var ise içeriden onunla da karşılayabilir. İkincisinin yani sermaye hareketlerinin ülkelerin para birimlerinin değeri üzerindeki etkisi ülke para birimi üzerindeki faiz oranına bağlı olup genellikle çok sınırlı kalmaktadır.

  9. VI- DALGALI DÖVİZ KURU REJİMİ; DOĞRU, VAZGEÇİLMEZ AMA ETKİN ÇALIŞMIYOR Dalgalı Döviz Kuru Rejimi Türkiye’de Etkin Çalışmıyor Dalgalı döviz kuru rejimi Türkiye’de istenilen işlevi yerine getirememektedir.Türkiye’de mal ve hizmet ihracatı ve ithalatı arasındaki cari işlemler açığı artarken TL kur rejiminin özüne aykırı olarak değerlenmeye devam etmektedir. Döviz kuru rejimi bugünkü ekonomik koşullar ve çerçeve içinde a-Cari işlemler dengesi ile oluşan riskleri yönetmekte b-TL’nin aşırı değerliliğini arındırmakta c-Döviz kurlarında bir düzeltme yapmakta etkili ve yeterli olamamaktadır. Bunun önümüzdeki dönemlerde de sürmesi ve bunun riskler yaratması olasılığı yüksektir. Dalgalı Döviz Kuru Rejimi Neden Etkili Çalışmıyor? Türkiye’nin uyguladığı dalgalı kur rejiminde TL’nin değerini rejimin özünde olması gerektiği gibi Türkiye’nin rekabet gücü ve cari işlemler açığı seviyesi değil sermaye hareketleri ve mali piyasalardaki işlemler belirlemektedir.

  10. VII -SERMAYE HAREKETLERİ VE MALİ PİYASALARIN KURLAR ÜZERİNDE HAKİMİYETİ Türkiye’deki dalgalı döviz kuru rejiminde sermaye hareketleri ve mali piyasaların kurlar üzerinde sağlamış olduğu hakimiyetin 5 temel nedeni bulunmaktadır. 1-Makro Ekonomik Koşullar veHedefler Türkiye gelişmiş ülkeler gibi tam istihdam seviyesinde değildir. Yüksek enflasyon ve yüksek kamu borç stokuna ve yüksek nominal ve reel faizlere sahiptir. Bu koşullar altında dalgalı döviz kuru rejiminde; yüksek nominal ve reel faizler sermaye hareketlerini (sermaye girişini) cazip kılmakta, kamu borçlarının sürdürülebilirliği öncelikli olmakta, yüksek kamu borçlanma gereğinin karşılanması için sermaye hareketlerine (girişine) halen yüksek ihtiyaç duyulmaktadır. 2-Merkez Bankası Politikaları Merkez Bankasının temel önceliği enflasyon ile mücadele ve fiyat istikrarıdır. Bunun için kullandığı tek araç ise TL faiz oranlarıdır. Merkez Bankası TL faiz oranlarını kontrol etmektedir. Fiyat istikrarı sağlanana kadar Merkez Bankası bu aracı kullanmaya devam edecektir. Bundan vazgeçmesi beklenmemeli ve talep edilmemelidir. Merkez Bankasının faiz oranlarını gösterge alan mali piyasalarda da faiz oranları nominal ve reel olarak yüksek belirlenmektedir.

  11. VII -SERMAYE HAREKETLERİ VE MALİ PİYASALARIN KURLAR ÜZERİNDE HAKİMİYETİ 3- Global Anlamda TL’de Yüksek Nominal ve Reel Faiz (Getiri) ve Sıcak Para Enflasyon ile mücadele ve yüksek kamu borç stokunun azaltılması sürecinde TL faizleri nominal ve reel olarak yüksek kalmayı sürdürecektir. Dünyada faiz oranlarının ve getirilerinin yıllık bazda çok düşük olduğu bu aynı süreçte, Türkiye’deki yüksek getiriden yararlanmayı hedefleyen kısa vadeli sermaye girişi olmaktadır. Bu sermaye girişi yabancı veya yerli menşeli, mali sistem içi veya mali sistem dışı, yurt içi veya yurt dışı kaynaklı olabilmekte çok kısa vadeli hareketler göstermekte, TL’nin ve kurların değerleri üzerinde çok etkili olabilmektedir. Yurt içinde ters para ikâmesi olarak adlandırılan dövizden TL’ye geçişin ana nedeni de ekonomik programa ve TL’ye duyulan güvenden çok kısa dönemde TL’nin sunduğu getiriden yararlanma isteğidir. 4-Bankacılık Sektörünün Konumu Bankacılık sektörü halen çok kırılgandır. Kârlılık sorunu yaşamaktadır. Kredi işlemlerinden kârlılığı çok düşüktür. Bu nedenle bankacılık sektörü 2003 yılının genelinde TL faizleri ve döviz kurlarındaki aşırı dalgalanmalara bağlı olarak kâr elde etmektedir. Bu nedenle de bankacılık sektörü mali sistemde, tasarruf sahipleri üzerinde ve hatta Merkez Bankası’nın faiz politikası üzerinde etkili ve yönlendirici olabilmektedir. Bankacılık sektörünün kârlılığı açısından TL’nin aşırı değerlenmesi ve faizler gerilerken yüksek reel getiri sunmaya devam etmesi tercih edilmektedir. Bankalar kurlar üzerinde bu anlamda etkili olmaktadır.

  12. VII -SERMAYE HAREKETLERİ VE MALİ PİYASALARIN KURLAR ÜZERİNDE HAKİMİYETİ 5- Dış Borç Yükü ve Borçlanma İhtiyacı Türkiye önemli bir dış borç stokuna sahiptir ve borç servisi de yine önümüzdeki yıllarda oldukça yüksektir. Türkiye’nin normal koşullarda en az cari işlemler açıkları vermesi ve döviz borçlanma ihtiyacını en aza indirmesi beklenmelidir. Ve cari işlemler seviyesi ile dış finansman ihtiyacının seviyesi kurlarda belirleyici olmalıdır. Ancak Türkiye’nin dış borç yükümlülüklerinin vadeye yayılması ve yeni dış borçlanmalar kurlar üzerinde daha etkili olmaktadır. IMF’nin 4.5 milyar dolar kredi ertelemesi ile ABD’den alınması planlanan 8.5 milyar dolar kredi (dış borç) kurlar üzerinde bir baskı yaratmış ve bu baskıyı yaratmaya da 2004 yılı içinde devam edecektir. Dış finansman ihtiyacı artınca bunun kurlar üzerindeki etkisi sınırlı, dış borç bulunduğunda bunun kurlar üzerindeki baskısı daha kuvvetli olmaktadır. Kısa vadede kurlar üzerinde yapılan bu baskı ile orta-uzun vadede Türkiye’nin dış finansman (borç) ihtiyacı daha da artmaktadır.

  13. VIII-SONUÇ; NEREYE GİDİYORUZ Dalgalı döviz kurunun; doğru ve vazgeçilmez olduğu ve 2004 ile 2005 yıllarında mevcut ekonomik hedeflerden ve politikalardan vazgeçilmeyeceği varsayımları altında, Dalgalı döviz kurunun çalışmasında; cari işlemler dengesinin değil sermaye hareketleri ve mali sistemin etkili olmayı sürdüreceği öngörüsü ile, Dalgalı döviz kuru rejiminin; TL’nin aşırı değerlenmesinde zamana yayılan ve makul bir düzeltme yapma yeteneğini ve etkisini kaybetmekte olduğu tespiti sonucunda, cari işlemler açığının giderek artması ve finanse edilebilir olmaktan çıkması halinde mali sistemde ve sermaye hareketlerinde yaşanacak gelişmeler ile TL’nin değerinde sert bir kırılma yaşanması ve böylece programın bozulması olasılığı giderek artmaktadır. Ekonomik programın devamı ve yeni bir ekonomik kriz ile karşılaşmamak için bu şartlar altında ilave önlemler alınmalıdır.

  14. VIII-ÖNLEMLER İÇİN ÖNERİLER 1-Makro Ekonomi Politikaları Cari işlemler dengesindeki açık riskini azaltmak için iç talebin sınırlanması ve bu amaçla bankaların tüketici finansmanı üzerinde ilave vergi uygulanması. Merkez Bankasının faiz oranlarının daha hızla aşağıya çekebilmesine destek verebilmek için, 2004 yılında kamu reformlarında şok iyileştirmelere gitmek; tüm özelleştirmeleri tamamlamak, kamu personel sayısını azaltmak, KİT’lerde radikal kararlar almak, sosyal güvenlik sistemi reformunu hızlandırmak, kamu bankalarının özelleştirilmesini tamamlamak. 2-Bankacılık Sektörü Bankaların döviz pozisyonu oranlarını 2004 yılı için sıkılaştırmak, grup şirketleri, ortakları ve yurt dışı iştirakleri ile olan ve açık pozisyon yaratan işlemlerini sınırlandırmak. 3-Kambiyo Rejimi Mal ve hizmetlerdeki döviz kazandırıcı işlemler ile mali sistemdeki dövizli işlemlerde uygulanan liberalizasyonu aynı seviyeye getirmek; Bunun için iki yöntem bulunmaktadır. Birincisi mali sistemdeki dövizli işlemlere belirli sınırlamalar getirmek, ikincisi ise döviz kazandırıcı işlemlerdeki sınırlamaları azaltmaktır. Tercihen ikincisi yapılarak liberalizasyon eşitlenmelidir.

  15. IX-ÖNLEMLER İÇİN ÖNERİLER Türkiye’ye döviz kazandıran mal ve hizmet ihracatında bulunanlar, elde ettikleri dövizi yurt içine belirli miktarda, belirli sürede getirmek ve satmak zorunda bırakılıp, kayıtlı sistem içinde çalışmaktadır. Mali sistemde ise sisteme giren veya satılan dövizler ile yapılan işlemlere ilişkin hiçbir sınırlama olmayıp, gerektiğinde kayıt dışına da çıkılmaktadır. Bu dengesizlik dalgalı döviz kuru rejiminde döviz kurlarının belirlenmesinde; cari işlemler dengesinin etkisini sınırlamakta, mali sistem ve sermaye hareketlerinin etkisini ise arttırmaktadır. Bu nedenle gerçekçi bir arz ve talebin oluşması için mal ve para (sermaye) piyasalarındaki liberalizasyon seviyesi aynı olmalıdır. 4-Sermaye Hareketleri Dalgalı döviz kuru rejiminde yine gerçekçi arzın ve talebin oluşmasının engelleyen ve şu an için aşırı döviz arzı yaratan ancak ileride aşırı döviz talebi yaratması olası sermaye hareketleri; dalgalı döviz kuru rejiminin etkin ve gerçekçi arz ve talep ile çalışmasına olanak verecek şekilde yeniden düzenlenmelidir.

  16. IX-ÖNLEMLER İÇİN ÖNERİLER Düzenlemeler iki şekilde olabilir. a-Sermaye Hareketleri Üzerinde Vade Farklarına Göre Vergi Uygulaması Sermaye hareketlerinde giriş ve çıkışlara herhangi bir sınırlama getirilmemesi, ancak kısa vadelerde daha yüksek olmak üzere vergi uygulaması yaparak, kısa vadeli ve sıcak para olarak nitelendirilen sermaye hareketlerinin caydırılması. Ancak bu uygulamada vergi oranlarının yaratacağı yükün, faiz oranlarına yansıma olanağı bulunmaktadır. b-Sermaye Hareketlerinin Sınırlanması ve İzlenmesi Sermaye hareketlerinin (portföy yatırımına ilişkin olanlar) belirli vadedeki işlemler ile sınırlanması (3 ay ile sınırlanması) ve bu vadedeki sermaye hareketlerine izin verilmesi, kamu iç borçlanma kağıtlarının nama yazılı hale gelmesi, kamu kağıtları için bonobank (takasbank gibi) kurulması ve kamu kağıtlarının isme ait olarak saklanması.

  17. X-EK NOTLAR 1-İHRACATÇILARIN (MAL VE HİZMET) KONUMU Dalgalı döviz kuru rejiminde TL’nin aşırı değerlenmesine rağmen ihracatın çok hızlı artmasının temel nedenleri bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi de ihracatçı kesimde verimlilik artışıdır. Verimlilik artışı daha çok iş gücü tasarrufu ve iş gücü maliyetlerindeki tasarruf ile sağlanmaktadır. Ayrıca verimlilik artışının sınırları bulunmaktadır. Kurlardaki aşırı gerilemenin, yani TL’deki aşırı değerlenmenin verimlilik artışı ile karşılanması beklentisi yanlıştır. 2003 yılında bu kısmen karşılanmıştır. Ancak yılın geri kalanında ve 2004 yılında verimlilik artışının etkisi azalacaktır. Kalıcı verimlilik artışı sağlayacak unsur ise teknoloji yatırımları ve teknolojik iyileşmedir. Ancak ihracatçı kesim TL’nin aşırı değerlenmesi ile asgariye inen kârlılık oranları karşısında yeni yatırımları finanse etme gücünden giderek uzaklaşmaktadır. 2-ETKİN ÇALIŞMAYAN DALGALI KUR REJİMİNİN MERKEZ BANKASI POLİTİKALARINA OLUMSUZ ETKİSİ Dalgalı kur rejiminde oluşan aşırı (gerçekçi olmayan) döviz arzı karşısında yeterli döviz talebi olmaması nedeni ile TL’nin değerlenmesini sınırlandırmak için Merkez Bankası tek talep yaratıcı konumundadır. Merkez Bankası tek döviz alıcısıdır. Ancak aldığı döviz karşılığında piyasaya TL vermekte ve buda enflasyonist etki yapmaktadır. Bu parayı da piyasadan çekebilmek için TL’ye yüksek faiz vermekte buda TL’nin cazibesini arttırarak dövizden kaçışı hızlandırmaktadır. Merkez Bankasının olası bir döviz talebine karşı döviz rezervini arttırması olumludur. Merkez Bankası döviz talebini miktar olarak karşılayabilecektir. Ancak kurlarda böyle bir dönemde aşırı yükselme yine de programın enflasyon ve faiz oranı hedeflerini olumsuz etkileyecektir.

  18. X-EK NOTLAR 3-ARJANTİN İLE BENZERLİK  Türkiye ile Arjantin iki gelişen ülke olarak birbirlerine yakın dönemlerde ekonomik istikrar programları uygulamaktadır. Arjantin 1996-2000 yılları arasında uyguladığı politikalar ile enflasyonu yüzde 3’e, kamu borçlanma faiz oranlarını yüzde 12’ye indirmeyi başarmıştır. Arjantin bu dönemde para ve döviz kuru politikası yapıcısı ve uygulayıcısı olarak Merkez Bankası yerine para kurulunu kullanmış ve para birimini ABD dolarına bire bir eşitlemiştir.  Bu başarısına rağmen faizler ile enflasyon arasında oluşan yüksek reel faiz yükü borç stokunu arttırmaya devam etmiş ve Arjantin pesosunun aşırı değerlenmesi ile birlikte hem borçların hem de cari işlemler açıklarının sürdürülememesi ile karşılaşılmıştır.  Türkiye’nin de enflasyon ve faiz oranlarındaki gerilemeye rağmen reel faiz yükünü azaltmaması ve TL’nin aşırı değerliliğini koruması halinde Arjantin’de olduğu gibi benzer bir ekonomik kriz ile karşılaşması olasıdır. 4-BİR SONRAKİ KRİZ NASIL OLUR Türkiye’nin karşılaşacağı bir sonraki kriz muhtemelen yine TL’nin aşırı değer kaybı ile oluşacaktır. Ancak bu kez karşılaşılacak krizin sonuçları daha ağır olacaktır; a-İç borçların ödenememezliği ve iç borçların ertelenmesi ve konsolidasyonu ihtiyacı b-Dış borçların ödenememezliği ve dış borçların ertelenmesi c-Mali sistemde ve tasarruf piyasasında aşırı kayıplar Bu nedenle TL’nin aşırı değerliliği konusunda çok hassas olunmalıdır.

  19. INSTITUTE FOR STRATEGIC STUDIES S A E STRATEJİK ARAŞTIRMALAR ENSTİTÜSÜ STRATEJİK ARAŞTIRMALAR ENSTİTÜSÜ İNCESU SOKAK BORA APT. NO:3 / 3 ETİLER - İSTANBUL TEL : (0 212) 263 04 34 FAX : (0 212) 263 04 34

More Related