1 / 29

KLASİK KOŞULLAMA

I VAN PAVLOV (1849 – 1936). KLASİK KOŞULLAMA. K lasik K oşullanma.

sharis
Télécharger la présentation

KLASİK KOŞULLAMA

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. IVAN PAVLOV (1849 – 1936) KLASİK KOŞULLAMA

  2. Klasik Koşullanma Yiyeceklerin sindirilmesinde salyanın rolünü inceleyen Rus Fizyoloğu Pavlov, deneylerini daha çok köpekler üzerinde yapmıştır. Pavlov köpeklerin yalnız yiyecek verildiği zaman değil, boş yemek tabağını gördüklerinde hatta yemeği getiren kişinin ayak seslerini duyduklarında da salya çıkardıklarını görmüştür. Böylece doğal tepkilerin koşullandırılabileceğini ve zamanla tarafsız uyaranlarla oluşturulabileceğini keşfetmiştir.

  3. KLASİK KOŞULLAMA • Bir davranışın (tepkinin) geçirilen yaşantılar sonucunda normal şartlarda bu davranışa neden olmayacak başka bir uyarıcıya bağlı olarak ta gösterilmesine klasik koşullanma denir.

  4. Klasik Koşullamanın Gerçekleşmesi İçin GerekenKoşullar • Koşullamanın olması için doğal bir uyarıcı tepki bağının olması gereklidir. • Koşullu uyarıcının koşulsuz uyarıcıdan hemen önce verilmesi, iki uyarıcının birleştirilmesi gerekir. • Koşullu uyarıcı ile koşulsuz uyarıcı bağının tekrarlanması gereklidir.

  5. KLASİK KOŞULLAMA SÜRECİ Nötr uyarıcı ( zil ) Koşulsuz tepki (salya) Koşulsuz uyarıcı (et)

  6. KLASİK KOŞULLAMA SÜRECİ + Koşulsuz tepki (salya) Koşulluuyarıcı (zil) Koşulsuz uyarıcı (et) Koşullu uyarıcı (zil) Koşullu tepki (salya)

  7. Köpeğin koşullanması

  8. Deneme • Doğal uyarıcı ile koşullu uyarıcının bilikte verildiği her tekrara deneme denir.

  9. Kazanma • Organizmanın iki uyarıcı arasındaki ilişkiyi öğrendiği devreye denir.

  10. Genelleme • Bireyin şartlı uyarıcılar veya bunlara benzer uyarıcılar karşısında, koşullu tepkiler yapabilme gücünü kazanmasıdır. • 1. Uyarıcı genellemesi: Bir uyarıcıya benzeyen diğer uyarıcılara da aynı tepkinin verilmesidir. ÖRN: Bebek bıyıklı bir adam tarafından korkutulmuş ise daha sonra gördüğü tüm bıyıklı adamlardan korkabilir. • 2. Tepki genellemesi: Aynı uyarıcı duruma farklı tepkilerin verilmesidir.

  11. Ayırt Etme • Genellemenin tersidir. Organizmanın koşullanma sürecinde kullanılan koşullu uyarıcıyı diğerlerinden ayırt ederek tepkide bulunmasıdır(Senemoğlu, 2005).

  12. Sönme (Deneysel Çözülme) • Klasik koşullanma yoluyla kazanılan davranışlar koşullu uyarıcı-koşulsuz uyarıcı bitişikliği ortadan kaldırıldığı zaman giderek azalır ve kaybolur. Buna davranışın sönmesi denir (Erden, Akman, 2001).

  13. SÖNME Zil koşullu uyarıcıdır. + Uzun zaman zil et ile beraber verilmez. Zil salyaya neden olmaz.

  14. Bitişiklik • Koşullu ve koşulsuz uyarıcıların art arda verilmesi durumuna bitişiklik adı verilmektedir(Senemoğlu, 2005).

  15. Kendiliğinden Geri Gelme • Şartsız uyarıcılar ya da onu çağrıştıran bir uyarıcı zamanla tekrar verildiğinde şartlı tepki yenide ortaya çıkar. Sönen davranışın ya da sönen şartlı tepkinin bu şekilde yeniden ortaya çıkmasına kendiliğinden geri gelme denir (Elden, 2003).

  16. Habercilik • Klasik koşullanmanın meydana gelebilmesi için koşullu uyarıcının, kendisinden sonra koşulsuz uyarıcının geleceğine ilişkin haber verici nitelikte olması gerektiğini ortaya koymuşlardır. • Olumlu haber vericilik (ileriye koşullama): Koşullu uyarıcının koşulsuz uyarıcının geleceğini haber vermesidir. (zil-et) (Siren –yangın) her zaman olumlu bir durum yoktur. • Olumsuz haber vericilik (Geriye koşullama): koşullu uyarıcı koşulsuz uyarıcının bittiğini haber verir (zil-elektirik şoku bitti).

  17. Üst düzey koşullanma (BirdenFazlaUyarıcıyaKoşullama/dereceli koşullanma) • Koşullu uyarıcı (ses) ve koşulsuz uyarıcı (et) birçok kez birlikte verilerek koşulsuz uyaranın meydana getirdiği etkiyi, koşullu uyarıcının da oluşturması sağlanır. Yani tek başına ses verildiğinde de köpek salya salgılar hale gelir. Bundan sonra ikinci bir koşullu uyarıcı koşullanma sürecine sokulabilir. Örneğin; ışık (ikinci koşullu uyarıcı) önce, ses (birinci koşullu uyarıcı) sonra olmak koşuluyla birkaç kez ikisi birlikte verildiğinde, daha sonra tek başına ışığın da salya tepkisi meydana getirdiği gözlenmektedir (Senemoğlu, 2005). • NOT: Üst düzey koşullanmada önce koşullu uyarıcı sonra nötr uyarıcı verilirse koşullanma engellenir. Buna Engelleme denir.

  18. Ön koşullanma (Duyusal ön şartlanma) • Nötr olan ve genelleştirilme özelliği bulunmayan uyarıcıların birlikte uygulanmasından sonra birisinin koşulsuz uyarıcı ile eşleşmesi sonucu, her iki nötr uyarıcının da koşullu uyarıcı özelliği kazanmasıdır. Örneğin: Önceden herhangi bir köpeğin saldırısına uğramış birisi bir arabada köpek görüyor. Organizma araba ile olumsuz bir yaşantı geçirmediği halde daha önce koşullu uyaran (köpek) ile geçirilen yaşantı sonucunda koşullu tepki ortaya çıktı ve ön koşullanma oluştu: araba görünce korkma.

  19. Karşıt Koşullanma • Organizmada bir tepkiye neden olan uyarıcıların değiştirilmesiyle karşıt tepkinin oluşturulmasıdır • (Aşıdan dolayı doktordan korkan çocuğa doktorun çikolata vermesiyle doktora karşı oluşan ilgi gibi).

  20. Gölgeleme • İki koşullu uyarı birlikte verildiğinde ise, koşullama daha çok dikkati çeken uyarıcıya karşı meydana gelmektedir, diğeri ise etkisiz kalmaktadır. Bu duruma gölgeleme (Overshadowing) adı verilmektedir. Örneğin; ışık ve şiddetli gürültü koşullu uyarıcı olarak kullanıldığında koşullamanın şiddetli gürültüye karşı meydana geldiği, hayvanın zayıf olan uyarıcıya tepkide bulunmadığı gözlenmektedir.

  21. Pekiştirme • Koşullanmanın bir başka ilkesi de pekiştirmedir. Klasik koşullanmada pekiştirme, koşulsuz uyarıcının meydana getirdiği etkidir. Koşulsuz uyarıcı pekiştireç rolü görmektedir. Pavlov, koşulsuz tepkiyi (salya) meydana getiren koşulsuz uyarıcıya (et) birincil pekiştireç; koşullu tepkiyi (salya) meydana getiren koşullu uyarıcıya (ses) da ikincil pekiştireç adini vermektedir. • Klasik koşullamada pekiştireç tepkiye bağlı olarak verilmez. Tepkinin meydana gelmesinden önce sunulur ve tepkiyi doğuran uyarıcıdır.

  22. Öğrenilmiş Çaresizlik • Köpeklerin, ne yaparlarsa yapsınlar şoktan kurtulmaları mümkün değilse çaresizliği öğrendiklerini ve bunu da tüm istenmeyen durumlara genellediklerini gözlemişlerdir. Diğer bir deyişle, organizma ne kadar çaba harcarsa harcasın durumu değiştiremeyeceğini öğrenerek pasif kalmakta ve bu pasifliği de tüm istenmeyen durumlara genellemektedir.

  23. Garcia Etkisi (olumsuz tat koşullanması). • 1. Nötr uyarıcı ile koşulsuz uyarıcı arasındaki bitişikliğin olmamasıdır. Yani sürenin olmamasıdır. • 2. Her türlü uyarıcı ile koşulsuz uyarıcı arasında bağ kurulamaz. • 3. Bir olayla ilgili olumsuz-olumlu durumun bu olayla ilgi olduğu düşünülen diğer öğelere de genellenmesidir. • (genellemedeki gibi benzer öğeler değil ve üst düzey koşullanmadaki gibi sıralamada yoktur. Genelleme organizma tarafından zihinsel olarak yapılır).

  24. Alışma ve Duyarsızlaşmabir uyarıcıyla sürekli karşı karşıya kalınması sonucu başlangıçta verilen tepkinin verilmemesi. Her iki kavramda benzer olmakla birlikteAlışma daha çok duyu organlarında meydana gelen biyolojik temelli ve fizyolojik özelliktekitepkilerin ortadan kalkmasıyla ilgiliyken, Duyarsızlaşma ise duygusal özelliklerin ortadan kalkmasıyla ilgilidir.ÖRN: kokuya, gürültüye alışma, heyecanı yenme duyarsızlaşma.

  25. Örnekler: • 1. Önceden midesi bulanmayan bir kadının hamileyken yemek kokusundan midesinin bulanması (Duyarlılaşma) • 2. Köpekten korkan çocuğun bu korkusunu yenerek köpeğe dokunması (duyarsızlaşma) • 3. Boyacıların tiner kokusundan rahatsız olmaması (alışma)

  26. İtici uyarıcıya koşullama • Organizmanın koşullandığı uyarıcının çekiciliğini azaltmak için bu uyarıcı itici (istenmeyen) bir uyarıcıyla eşleştirilir. Koşullu uyarıcının itici (istenmeyen/hoşa gitmeyen) bir uyarıcıyla eşleştirilmesi sonucu olur. • ÖRN: Yaşı geçmiş olmasına rağmen hala emzik emen çocuğun emziğine acı biber sürülmesi gibi. Yada sigara bıraktırıcılar. (sigara içildiğinde içindeki maddenin harekete geçmesiyle mide bulantısına yol açan ilaç)

  27. Karşı karşıya getirme • Organizmanın korktuğu nesneyle yüz yüze bırakılmasıdır.

  28. Tepkisel Koşullanma yoluyla oluşan davranışları yok etmede kullanılan yöntemler: • 1. Karşıt koşullama • 2. Alışma • 3. Sönme • 4. Karşı karşıya getirme • 5. Sistematik duyarsızlaştırma • 6. İtici uyarıcıya koşullama

  29. Okul Öğrenmelerinde KlasikKoşullanmanın YeriVe Önemi • Öğrencilerin okulla ilgili duyuşsal özelliklerinin oluşmasında da klasik koşullanma rol oynayabilir. Bazı öğrencilerin okula, öğretmene ya da belli bir derse yönelik kaygıları ve yersiz korkuları olduğu gözlenmektedir. Bunlara okul içi ve dışı yaşantıları sırasında meydana gelen koşullanmalar neden olmuş olabilir. • Okulda bu tür olumsuz koşullanmaların meydana gelmemesi için, okul ve sınıf ortamının öğrencinin hoşuna gidecek biçimde düzenlenmesi, okulda öğrencinin olumsuz yaşantı geçirmesine neden olacak durumlardan kaçınılması gerekir. Ayrıca, öğrencilerin geçmiş yaşantılarında kazandıkları olumsuz koşullanmalar varsa, bu davranışlar söndürülmeye çalışılmalıdır.

More Related