1 / 46

Hayvanlarda K imyasal Kontrol

Hayvanlarda K imyasal Kontrol. timus. PANKREAS. Adrenaller. Tiroyit. Hipofiz ve Hipotalamus Hipofiz; beynin hemen altında yer alan bir bez, ön ve arka lobtan oluşur. Arka hipofiz, oksitosin ve vazopressin hormonlarını salgılar. Oksitosin uterusun kasılmasını sağlayarak doğumu başlatır.

thanh
Télécharger la présentation

Hayvanlarda K imyasal Kontrol

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. Hayvanlarda Kimyasal Kontrol

  2. timus

  3. PANKREAS

  4. Adrenaller

  5. Tiroyit

  6. Hipofiz ve Hipotalamus • Hipofiz; beynin hemen altında yer alan bir bez, ön ve arka lobtan oluşur. • Arka hipofiz, oksitosin ve vazopressin hormonlarını salgılar. • Oksitosin uterusun kasılmasını sağlayarak doğumu başlatır. • Vazopressin arteriyollerin kasılmasına neden olur, kan basıncı yükselir. Böbrek tübüllerinin daha fazla su geri emmesini sağlar.(20lt)

  7. Epifiz (Pineal) Bezi • Epifiz ön beynin arka kısmında yer alır. Aşağı omurgalılarda ışığa duyarlı (sinir impulsları iletir) ve melatonin salgılar. Memelilerde ise melatonin salgılar fakat ışığa duyarlı değil. Melatonin ön hipofizden gonatropik hormonların salgılanmasını etkiler. Melatonin ayrıca beynin biyolojik ritmlerle ilgili kısımlarını da etkiler. Kış depresyonu- melatonin üretimin aşırı olması duyarlılık

  8. Ön hipofiz: salgılanan bazı hormonlar • Prolaktin: (PRL) bebeğin doğumunu takiben annede süt yapımını uyarır.Süt yapımının devamı emmeyle oluşan mekanik uyarıma bağlıdır. • Büyüme Hormonu (BH veya STH): tiroid hormonu ile birlikte büyümede kritik bir rol oynar. • Hipotalamus: • Hipotalamustan salgılanan hormonlar ön hipofizin hormon salgılamasını düzenler.

  9. Hormonal Etki Mekanizmaları • Hormonlar hedef hücrelere çeşitli yollardan girerler. Steroyitler hücre zarını doğrudan veya reseptöre bağlanarak girerler. Daha sonra hormonun etkisini göstermesi için DNA’ya bağlanırlar. Bazı hormonlarsa hücre içine hiç girmeden dış reseptörlere bağlanırlar. • Steroyitler hedef hücrenin genetik materyaliyle etkileşir ve çekirdekten ribozomlara protein sentezi için hangi komutların gönderileceğini belirler.

  10. Lokal Kimyasal Aracılar: • Histamin: Bağ dokudaki mast hücrelerince yapılır. Bölgedeki kılcal damarların genişlemesini ve geçirgenliğin artmasını sağlarlar. Soğuk algınlığına bağlı burun dokusunun şişmesi histamin etkisi sonucudur. Allerjiler • Prostaglandinler: düz kasların kasılma ve gevşemesi, kan damarlarının kasılma ve gevşemesi, bağırsak hareketlerinin uyarlması vs.

  11. Nitrik oksit: bu gaz makrofajlar tarafından yabancı hücreleri öldürmekte kullanırlar. Düz kasların gevşemesini ve kan basıncının düşmesini sağlar • Endorfinler: kan akımıyla taşınırlar, asıl hedefleri sinir hücreleridir. Elektriksel aktiviteyi etkilerler. Ağrı dindirici opiatlar

  12. Çevredeki kimyasal ve fiziksel değişikliklerin sinirsel mekanizmalara dönüştürülmesine duyu dönüştürülmesi diyoruz. • Basınç ve sıcaklık değişimleri, kimyasal değişimler, ışık, elektrik, magnetik alan gibi çevresel değişiklikler almaç hücrelerin depolarize veya hiperpolarize olmalarına neden olur. • Almaçlar farklı yanıtlar oluşturur. Gerilme-almaç hücreleri sadece uyarıldıklarında impuls çıkarırlar. Duyu hücreleri ise uyarılmadıklarında bile düşük belirli bir bazal hızda impuls çıkarırlar.

  13. Duyusal ve Motor Mekanizmaları Duyu Alınması

  14. Duyu reseptörlerince alınan duyular beyne iletilmeden önce elektriksel uyarılara dönüştürülür. Talamusa gider • Temporal bölgeler – ses yada gördüğümüz nesneler ile ilgili veriler • Pariyetal bölge – nesnelerin hareket ve yerleşimleri ile ilgili bilgiler • Beyin duyuları algıladığında bunları yorumlar – renk koku ses ve tat beyin tarafından oluşturulur.

  15. Duyu reseptörlerinin çoğu özelleşmiş nöron veya epitel hücreleridir. • Dış reseptörler: (eksteroreseptör): sıcaklık, ışık, basınç gibi vücut dışı uyarılara duyarlı • İç reseptörler (interoreseptör): kan basıncı veya vücut pozisyonu gibi içsel uyarılar • Reseptör hücreler 4 işlevde uyarıları sinir sistemine iletir; duyunun dönüştürülmesi, yükseltilmesi, iletilmesi, bütünleştirilmesi

  16. duyunun dönüştürülmesi: uyarının zar potansiyeline dönüştürülmesi • Yükseltilmesi: zayıf olan uyarının sinir sistemine taşınabilecek seviyede yükseltilmesidir. • İletilmesi: uyarının merkezi sinir sistemine iletimi • Bütünleştirilmesi: bir tip duyu adaptasyonu – uyarı sürekli olursa tepki azalır. (olmadan kalp atıışını sürekli duymak veya kıyafetleri sürekli hissetmek)

  17. Gerilme Almaçları uyarı şiddetine bağlı olarak belirli hızda uyarı çıkarırlar. • Duyu hücrelerinde ise adaptasyon (uyum) vardır. Yüksek hızda başlayan uyarı zamanla hücrelerin daha az duyarlı hale gelmesiyle azalır. ( derideki sıcaklık duyu hücreleri) • yavaş uyum gösteren almaç hücreleri, uyum sürecine göre; fazik (hemen uyum sağlayan) hücreler ve tonik (uyum sağlamayan) hücreler. Toniklere örnek eklem almaç hücresi, kastaki yüklenmeyi uyum sağlamadan doğrulukla saptar.

  18. Duyarlı oldukları enerji tipine göre reseptörler 5 çeşittir; • mekanik reseptörler: basınç, dokunma, gerilme, hareket, ses. Ör: kıl hücresi • ağrı reseptörleri, • sıcaklık reseptörleri, • kimyasal reseptörler: beyindeki ozmoreseptörlerin kandaki toplam madde yoğunluğunu algılayıp ozmolarite artışında susuzluk duygusunu uyarması • elektromanyetik reseptörler: görünür ışık, elektrik, mıknatıs gibi elektromanyetik enerji tiplerini algılar

  19. Derinin Duyu Almaçları • Omurgalıların derisinde birkaç çeşit duyu almacı vardır. Dokunma, basınç, sıcak, soğuk, ve ağrı almaçları. Almaçların dağılımı işlevselliğe bağlı olarak değişir. • Ağrı almaçları soğuk algılayan almaçlardan 30 kat fazla , soğuk algılayan almaçlar sıcaklık algılayanlardan 10 kat fazla • Almaç dağılımı tekdüze değil

  20. Proprioseptorlar ve İç Duyu Almaçları • Vücudun kendi durumu hakkında bilgi alma amacına hizmet ederler. • Kas ve tendonlardaki gerilme almaçları - proprioseptörler. Kas gerilimindeki değişimlere duyarlı. Vücudun çeşitli kısımlarındaki hareket ve pozisyonları merkezi sinir sistemine impuls olarak gönderirler. • İç duyulardan sorumlu almaçlar iç organlarda yer alırlar. Genelde otonom sinir sistemi bu almaçlara yanıt verir. Bazıları ise susuzluğun ve mide bulantısının hissedilmesinde etkendirler. Kalp atışının otomatik kontrolu

  21. Tat ve Kokunun Hissedilmesi • Kemoreseptörler sorumludur. Tat ve koku reseptörlerinin eş zamanlı ürettiği his – tat. • Tat almakla görevli almaçlar dilin üst yüzeyinde bulunan tat alma tomurcukları içerisinde yer alırlar. 4 temel tat duyusu; tatlı, tuzlu, ekşi ve acı. Tatlı ve tuzlu dilin önünde, acı dilin gerisinde ve ekşi dilin yanlarında yer alır. • Almaç hücreleri sinir değil fakat sinir liflerinin uçları bu almaç hücrelerine yakın geçer ve uyarılmayı takiben sinir lifinde impuls oluşur

  22. Tat alımında bireysel farklılıklar vardır. Bireyler şeker, acı ve ekşiyi farklı tolere ederler. • Koku: koku almaçları gerçek sinir hücreleridir. Hücre gövdeleri epitel tabakası içine gömülüdür. İnsan 10.000 kokuyu ayırt edebilir. Insanda 100-1000 özgül almaç olduğu düşünülmektedir. Koku avlanmada, kokuya bağlı kaçma, çiftleşme amaçlı eş bulma, saldırı,

  23. Görme Duyusu: • Hayvanların hemen hemen hepsi ışığa yanıt verir. Tek hücreli hayvanlarda bile ışık şiddetine bağlı değişimler gözlenir. Yer değişimi gibi. İçerdikleri bir pigment ışıkla kimyasal reaksiyon verir. Fotoreseptör. Birçok omurgasızın almaçları da göz olarak işlev görmez. Işık şiddeti algılama fakat görüntü oluşturmama. • Göz tipleri: • Çukur göz: planaria’da ışık kaynağı ve yüksekliğini belirler. Görüntü oluşturmaz

  24. Bileşik gözler: (bal arıları) her biri ommatidium adı verilen değişikliğe uğrayarak tüp şeklini almış ve sıralar halinde düzenlenmiş çok küçük göz çukurları. • Herbir ommatidiumun kristal konisi ve merceğinden geçen ışık retiküler hücreler olarak bilinen 7-9 adet ince almaç hücresine odaklanır. • Rhabdomer denilen özel bir alan bu hücreler boyunca uzanır ve ışığa duyarlı pigmentlerin yayıldığı mikrovillüs tabakasına sahiptir. Rhabdomerler spektrumun belli kısımlarını absorblarlar. • Bileşik gözler küçük ve hafif dolayısıyla uçan böcekler için avantaj teşkil eder. Çok hızlı ayrıntıları görebilmeyi sağlarlar.

  25. Kamera gözler: • omurgalılar ve yumuşakcalar. 2 tip; iğne deliği ve mercekli göz. • İğne deliği göz, küçük bir delikle dışarı açılan basit bir çukur gözdür. Nadir rastlanır. Gelen ışık delikten geçer ve arkada dizilmiş almaç hücrelerin (retina) üzerine düşer. Az ışık geçişi bir dezavantaj, ışık geniş olsa görüntü bulanık olur.

  26. İğne deliği göz

  27. Mercekli göz: ışığın geçtiği daha geniş bir açıklık vardır. Mercek görüntüyü retinaya odaklar fakat herhangi bir zamanda sadece belirli mesafedeki bir nesneye odaklanabilir. • Kuşlar, memeliler ve bazı sürüngenler göz merceklerinin biçimini değiştiren kaslara sahiptirler. • Balıklar da ise tüm merceklerini retinaya yaklaştırma veya uzaklaştırmak suretiyle odaklama yaparlar. Kamera göz hacimce fazladır bal arısı vs dezavantaj

  28. İnsan gözü: küre şeklinde bir merceği vardır ve yaklaşık 2.5cm çapındadır. Göz sclera denilen dayanıklı ve esnek bir kılıf ile çevrilir. Skleranın ön kısmı saydam ve kıvrıktır (kornea). • Skleranın iç tarafında choroid adı verilen çok sayıda kan damarı bulunan koyu pigmentli doku tabakası vardır. Koroyit göze kan sağlar ve ışığı absorblayarak ışığın içeriden yansımasını engeller böylece görüntü bulanıklaşmaz. Gececil canlılar için bu tabaka yansıtıcıdır ve kedi gözlerinin karanlıkta parlamasından sorumludur.

  29. Sklera ve korneanın birleşme yerinin hemen gerisinde koroyit biraz daha kalınlaşır kendi içine gömülü düz kaslar içerir buraya silli cisim denir. Silli cisimin önünde koroyit, göz küresinin yüzeyinden ayrılarak irisadı verilen pigmentli doku halkasını oluşturur. Halka kas hücreleri kasıldığında iris merkezindeki açıklık (göz bebeği – pupil) küçülür. (fotoğraf makinalarındaki mercek). Mercek, göz bebeğinin hemen gerisinde askı ligamentleri ile askıya alınmıştır. Merceğin biçimi buraya bağlanmış bir sıra küçük kasla kontrol edilir. Esneklik yaşla birlikte azalır.

  30. Retina; almaç hücrelerini içerir ve koroyidin iç yüzeyini örten ince tabakadır. Almaçlar çubuk ve koni olmak üzere 2 tiptir. Çubuk hücreler ışığa karşı aşırı duyarlıdırlar, mum ışığında görme yeteneği kazandırırlar. Koni hücreleri, retinanın merkezinde yoğundurlar ( bu alan fovea olarak bilinir) ve ayrıntıları görmemizi sağlar. • Retinadaki çubuk ve koniler kısa duyu nöronları ile, duyu nöronları da retinadaki gangliyon hücreler ile sinaps yapar.

  31. Edinilmiş (Kazanılmış) Bağışıklık • Kazanılma yöntemine göre gruplandırılır. • Aktif bağışıklık: antibadi (Ig) üretimine yol açan yabancı bir madde ile temas sonucu oluşur • Pasif : bir başkasından antibadi alımı ile oluşur.

More Related