1 / 20

OTİZM

OTİZM. OTİZM NEDİR?. Otizm; Ruhsal Bozukluklar Tanı ve İstatistik El Kitabı’nda (DSM- 4) Yaygın Gelişimsel Bozukluklar başlığı altında tanımlanır.

vianca
Télécharger la présentation

OTİZM

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. OTİZM

  2. OTİZM NEDİR? • Otizm; Ruhsal Bozukluklar Tanı ve İstatistik El Kitabı’nda (DSM- 4) Yaygın Gelişimsel Bozukluklar başlığı altında tanımlanır. • Yaşamın erken dönemlerinde başlayan ve yaşam boyu süren; sosyal ilişkiler, iletişim, davranış ve bilişsel gelişimde gecikmeye neden olan nörobiyolojik kökenli bir bozukluktur . • Otizm ya kendi başına ya da zeka geriliği, öğrenme güçlüğü, epilepsi gibi diğer gelişimsel bozukluklarla birlikte ortaya çıkabilir. • Otizm, önemsiz belirtilerden ciddi sorunlara uzanan bir yetersizlik olarak düşünülebilir. Engellilik sayısı ve zeka geriliğinin derecesi, bireyin, bu yelpazenin neresinde yer aldığını belirler.

  3. Otizm Ne Değildir ? • Otizm, bir ruh hastalığı değildir, ancak belirtileri zaman zaman bazı ruh hastalıklarının (Örneğin, çocukluk şizofrenisi) belirtileri ile karışabilir. • Duygusal yoksunluk veya emosyonel stres sonucu değildir. • Sosyal temastan kaçınmak için inatçı bir arzu değildir .

  4. Anne babanın reddinden veya soğuk ebeveynlerden kaynaklanmaz. • Herhangi bir sosyoekonomik veya sosyokültürel sınıfa özgü değildir. • Bazı dar alanlarda özel yetenekleri olan (örneğin 2-3 yaşında okuyabilen,500 parçalı yap-bozu yapabilen) otistikler üstün zekalı olarak değerlendirilmemelidir.

  5. Otizm Neden Ortaya Çıkar ? • Otizm beyinsel bir rahatsızlıktır, doğuştan gelir ve beyinin bilgiyi kullanma şeklini belirler. Otizmin nedeni hala tam olarak bilinmemektedir

  6. Otizmin belirtileri nelerdir? Otizmin belirtileri 3 alanda ortaya çıkar; • Dil gelişimi ile ilgili belirtiler. • Duygusal ve sosyal gelişimle ilgili belirtiler. • Kısıtlı ilgi alanı ve tekrarlayıcı davranışlarla ilgili belirtiler.

  7. Dil gelişimi İle İlgili belirtiler: • Çoğunlukla konuşma gecikmesi (1 yaşında tek kelimeler, 2 yaşında 2 kelimelik cümlelerin olmaması) ya da hiç konuşamama kliniğe en sık başvuru nedenidir. • Ses tonları genellikle monotondur, 'robot' veya mekanik ses tonu ile konuşabilirler, ses tonlarını ayarlamada problemleri olabilir. • Kendilerinden 'Ben' yerine 'O' veya kendi ismiyle söz edebilirler. Örneğin 'Ben süt içmek istiyorum' yerine 'O süt içmek istiyor' gibi. • Konuşmaları 'papağan' gibi tekrarlayabilirler ya da bir cümleyi saatlerce aynı şekilde söyleyebilirler.

  8. Müziğe karşı çok ilgili olabilirler. Şarkı sözlerini ezberleyebilirler ancak konuşma dilini kullanmakta zorlanırlar. • Çoğunlukla konuşmayı kendiliğinden başlatma ve sürdürmede zorlanırlar. • Konuşan otistikler bile, daha çok ihtiyaçlarını ifade etmek için konuşurlar. Ya da ilgilendikleri konularla ilgili tekrarlayıcı bir konuşmaları söz konusudur. • Sohbet etmek, uzun anlatmak, karşı tarafın görüşlerini merak etmek pek görülmemektedir.

  9. Duygusal ve sosyal gelişimle ilgili belirtiler: • Çoğu ilk bebeklik döneminden beri göz göze bakmaktan kaçınır ya da hiç göz kontağı kurmaz. • Genelde ilk bebeklik dönemlerinden itibaren normal çocuklarda görülen gülümsemeye karşılık verme, bu çocuklarda görülmez veya seyrektir. Bazen anlamsız gülümsemeleri olabilir. • İlgi duyduğu bir nesneyi gösterirken annenin yüzüne bakmaksızın gösterirler. • Genellikle 7-8 ay civarında 'ce-e' oyununa tepki vermezler. • Genellikle 1 yaş civarında 'bay- bay' yapmayı öğrenemezler ya da farklı biçimde ve çok daha geç taklit ederler. • Donuk yüz ifadeleri vardır. • Kucağa alınmaktan, dokunulmaktan pek hoşlanmazlar.

  10. Seslenildiğinde bakmazlar (çoğu zaman aileler duymadıklarını düşünerek doktora götürebilirler), özellikle insan sesine ilgileri zayıftır. • Çevrede olup bitenlere karşı ilgisizdirler. • Yaşıtlarına ilgi göstermezler, onlarla oynamak yerine yalnız başlarına olmayı tercih ederler. • İnsanları bir 'eşya' gibi kullanabilirler.(Örneğin istedikleri şeyleri annelerinin elini tutarak işaret ederler ve istendiği verildikten sonra da yanlarında kimse yokmuş gibi davranabilirler) • Hep aynı şekilde ve hep aynı tür oyuncaklarla oynamak isteyebilirler.(Örneğin bir arabayı sürmek yerine arabanın tekerleğini uzun süre döndürerek ilgilenebilirler veya arabaları, legoları yan yana dizebilirler ya da bir ip parçasıyla uzun zaman uğraşırlar) • Oyunları genelde tek düze ve tekrarlayıcıdır. • Bazen diğer çocukların ilgi gösterdiği oyuncaklara hiç ilgi göstermezler. Bunlar yerine örneğin, tencere, tava gibi ses çıkaran eşyalara ya da küçük yaşlardan itibaren gazete ve kitaplara ilgi gösterebilirler. • Evcilik, hırsız-polis gibi taklide dayalı oyunları çoğunlukla oynayamazlar.

  11. Kısıtlı ilgi alanı ve tekrarlayıcı davranışlarla ilgili belirtiler: • Değişikliklerden hoşlanmazlar.(Örneğin yeni kıyafetler alındığında diğer çocuklar gibi sevinip kabul etmek yerine uzun süre yeni eşyaları reddedebilirler veya odanın düzeni değiştiğinde aşırı tepki verebilirler) • Bazı tekrarlayıcı davranışları olabilir.(Örneğin, parmak ucunda yürüme, sallanma, kendi etrafında dönme, aynı çizgi üzerinde koşturup durma, kanat çırpar gibi el hareketleri) • Bazen okula gitmeden televizyondaki ya da gazetelerdeki marka isimlerini (araba markaları, cep telefonu markaları gibi) öğrenebilirler. Ancak bu gerçek bir okuma değildir. • Bazı eşyalara aşırı tutkun olabilirler.(Örneğin gazoz kapakları, deterjan kutuları, cep telefonları, elektrik kabloları gibi)

  12. Uzun süre dönen eşyaları izleyebilirler.(Örneğin çamaşır makinesi, pervaneler, araba tekerlekleri, saatler gibi) • Bazıları eşyaları tatma ve koklama yoluyla tanımayı seçebilirler. Her türlü şeyi koklayabilirler veya ağızlarına götürebilirler. • Pek çok otistik çocukta duyusal aşırı duyarlılık olabilir. Kimsenin almadığı kokuyu alma, bazı kokulara aşırı tepki (bazı yiyecekler, deterjan, vs), normal bir gürültüde tahammülsüzlük, ellerini kulaklarına götürme, bazı kıyafetlerden rahatsız olma ve giyememe, gıdaları tadıp sonra yeme bu özelliklerden bir kaçıdır.

  13. Otizmin yaygınlık durumu nedir? • Toplumda otistik bozukluğun 12 yaşın altındaki çocuklarda görülme sıklığı 10.000'de 2-5'dir. • Yaygın gelişimsel bozukluklar veya tüm otistik bozukluk yelpazesi ele alındığında sıklık 10.000’de 21’e kadar çıkmaktadır. • Erkek çocuklarda kız çocuklarına oranla 3-4 kat daha fazla gözlenmektedir. • Türkiye'de yaklaşık 100.000 otistik insanın yaşadığı sanılmaktadır (Dünya Sağlık Örgütü Raporu).

  14. OTİZM TANISI EN ERKEN HANGİ YAŞTA KONABİLİR? • Ortalama tanı koyma yaşı 36 aydır. Ancak otizm belirtileri 18 aydan önce ortaya çıkar. • Bazı çocuklar 12-18 ay arası normal gelişim gösterirler, daha sonra gerilemeye başlarlar. • Otizm tanısı 18. ay ve daha önce konulabilir. Otizmin fiziksel bulguları olmadığı için, tanı koyma ve değerlendirme gözlem ve ölçeklerin verdikleri bilgilere dayalıdır. • Erken tanı için erken ipuçlarını bilmek ve gözlemlemek çok önemlidir.

  15. Otizmin tedavisi var mıdır? Nasıl tedavi edilir? Tedavinin temel olarak iki ayağı vardır: • 1. Eğitsel tedavi ile dil gelişimi, sosyal gelişim, kendine bakım ve zihinsel becerilerin kazanılması ve istenmeyen davranışların ortadan kaldırılması hedeflenmektedir. • 2. İlaç tedavisi ile çoğunlukla eşlik edebilen aşırı hareketlilik, hırçınlık, dikkat dağınıklığı, saldırgan davranışlar, depresyon ve epilepsi nöbetlerinin düzeltilmesi amaçlanmaktadır

  16. Ne kadar düzelir? • Önceleri yapılan çalışmalarda 100 otistik çocuktan yaklaşık 30 kadarının yaşamlarını bağımsız olarak sürdürebilecekleri bildiriliyordu. Geri kalanların ise yaşamlarında birinin denetimine ve desteğine ihtiyaç duydukları söylenmekteydi.

  17. Son zamanlardaki çalışmalarla erken dönemde tanı, erken ve yoğun özel eğitim alanlarının, otizm belirtilerinin büyük kısmında düzelme sağladığı, bağımsız ve kaliteli yaşam sürdürme şansını arttırdığı bulunmuştur. Erken dönemde tanı konması ve erken / yoğun eğitsel tedavinin iyileşmede daha önce bildirilen faktörlerin yanı sıra çok önemli bir değeri olduğu ortaya konmaktadır

  18. Otistiklerin tanı ve tedavisini geciktiren yanlış inanışlar… • '4 - 5 yaşına dek bekleyelim, konuşmazsa doktora gidelim.' • 'Bizim ailede konuşma gecikmesi ırsidir. Herkes geç konuşur ancak sonra konuşur.' • 'Sessizdir ve uysaldır, rahat çocuktur.' • 'Doktor tam otizm tanısı koymadı, sadece şüphelendi, eğitime başlamayalım.' • 'Çocuğumuz dahidir, konuşmadan önce okumayı söktü, oyuncaklar ve arkadaşlıklardan ziyade gazeteler ve elektronik eşyalara ilgi duyuyor

  19. Artık biliyoruz ki… • Ne kadar erken tanı konulup tedaviye başlanırsa gidişat o kadar iyi olabilir. • Eğer konuşma gecikmesi veya başka belirtiler ailede de varsa, bu otizm lehine bir bulgu olabilir. • Bu durum eğer doktor tam otizm tanısı koymayıp, kısmi benzerlikten söz ederse, benzeyen yönler için eğitsel tedavi gerektirir. • Otistik çocukların bir kısmı konuşmadan okur! Bu bir deha belirtisi olmayabilir!

  20. TEŞEKKÜR EDERİZ!!!!

More Related