1 / 31

HAYATIN BAŞLANGICI İLE İLGİLİ GÖRÜŞLE VE

HAYATIN BAŞLANGICI İLE İLGİLİ GÖRÜŞLE VE. EVRİM. I.Hayatın başlangıcı ile ilgili görüşler. A.Kendiliğinden Oluş (abiyogenez) Görüşü

booth
Télécharger la présentation

HAYATIN BAŞLANGICI İLE İLGİLİ GÖRÜŞLE VE

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. HAYATIN BAŞLANGICI İLE İLGİLİ GÖRÜŞLEVE EVRİM

  2. I.Hayatın başlangıcı ile ilgili görüşler A.Kendiliğinden Oluş (abiyogenez) Görüşü Yunan filozofu Aristo’nun üzerinde durduğu bugörüş; canlımaddelerin cansız maddelerden kendiliğinden türediğiniyani canlınınkendiliğinden oluştuğunu savunur. Bu görüşe göre bircanlı kendinden tamamenfarklı diğer bir canlıdan hattacansızmaddelerden meydana gelir.

  3. Aristo’ya göre kendiliğinden oluş görüşüne göredöllenmiş yumurta gibi bazı maddelerin biraktif öztaşıdığı var sayılmıştır.Bu aktif öz uygun koşullar meydana getirilirse bir canlı oluşturabilecektir.Bu aktif özü bir madde gibi düşünmeyip, daha çok bir iş yapma yeteneği olarak kabul etmiştir. • Örneğin; böcekler yapraklardaki çiy taneciklerinden,sinekler ölü hayvan etlerinden,kurbağalar çamurdan oluşur. • İnsanlar bu görüşe uzun süre inanmışlardır.Bununnedeni isekontrollü deney yapmamalarıve deneyverilerini tarafsızolarak yorumlayamamalarıdır. • 17.y.y ’da yaşayan Belçikalı bir fizikçi olan Van Helmont kirli insan gömleğiyle buğday taneleri bir araya konduğunda farelerin oluştuğunu kanıtlamaya çalışmıştır.

  4. Bunun üzerine ;İtalyan biyolog Redi kontrollüdeneylerlecanlıların yinekendine benzer canlılardan üreme yoluyla oluştuğunuaçıklamıştır. • Ve Fransız bilim adamı Pasteur’ün yaptığıkontrollü deneylerleabiyogenezgörüşü yerinibiyogenezgörüşüne bırakmıştır. • Biyogeneze göre “canlılar kendiliğinden değildaha önceki atalarından türemiştir.” Ancak bugörüş de ilk canlının nasıl olduğunu açıklayamamıştır.

  5. B. Panspermia Görüşü

  6. Bu görüşe göre ilk canlı uzayda meydana gelmiş ve göktaşı ile yeryüzüne ulaşmıştır. • Kanıt olarak göktaşları üzerinde saptanan değişik amino asit ve protein molekülleri gösterilmiştir. • Bu görüş günümüzde geçerliliği olmayan bir görüştür.Çünkü bu maddeler dünyaya gelene kadar değişik atmosferlerden geçeceği için bozulmalara uğrama ihtimali fazladır.(sıcaklık farkı,basınç,zararlı ışınlar v.s)

  7. C.Ototrof Görüşü • Bu görüşü göre ilk canlıkendi besininikendi üretenototrof bir canlıdır.Bunlardanda diğer canlılar meydana gelmiştir. • Bu görüş ilk ototrofun nasıl meydana geldiğini açıklayamadığı için geçersiz sayılmıştır.Canlının oluşumunu açıklamak yerine ,ilk canlının nasıl beslendiğini açıklayan bir görüştür.

  8. D.Heterotrof Görüşü • İlk canlının çok basit heterotrof bir canlı olarakkomplekskoşullarda oluştuğunu savunur.Yani ilk canlı kompleks bir çevrede basit yapılı olarak beslenip yaşamsal olaylarını sürdürebilir. • Günümüzdeki bilimsel bulgularla ve evrim teorisi ile desteklenmektedir. • Heterotrof görüşe göre canlılık olayından önce kimyasal evrim olmuştur ve heterotrof canlıda cansız maddelerin uzun süre kimyasal evrimi sonucu ortaya çıkmıştır. • Bu görüşe göre; atmosferde oksijenin serbest olmadığı, su ve diğer oksitlere bağlı olduğu söyleniyor.

  9. İlk atmosfer gazlarıamonyak, metan,hidrojen ve subuharımor ötesi ışınlarınınyüksek enerjisi ile dahakarmaşık yapılı bileşikleri oluşturarak kimyasal reaksiyona giriyor. • Bu reaksiyonlar sonucunda oluşan maddeler önce küçük su birikintisinde çoğalıp zamanla denizlere okyanuslara taşınmış ve basit organik bileşikleri meydana getirmişlerdir. • Yaşam başlamadan önce hangi organik bileşiklerin ortaya çıktığı sorusuna cevap bulmak için Harold Urey ilkel yerküre koşullarına benzer ortam yaratmayı düşünmüştür. • 1953 yılında Urey’ in öğrencisi Stanley Miller bunu bir deneyle açıklamaya çalışmıştır.

  10. Miller kapalı bir deney düzeneği kurarak, düzeneğe amonyak ,metan,hidrojen ve su koymuştur.Bu karışımı ısıtarak üzerine çok yüksek enerjili elektrik kıvılcımları uygulamıştır. 7 gün süren deneyin sonucunda toplama kabında a.asitler,üre,HCN(hidrojen siyanür),asetik asit ve laktik asit gibi organik maddelerin oluştuğu görülmüştür. • Bu deney sonucunda;ilkel yerküre koşullarında okyanuslarda ve denizlerde organik moleküller oluştuğu varsayılır.Birbirini etkileyen bu moleküller, birikerek proteinlere dönüşmüştür.Proteinlerin bir kısmı enzim olarak iş görmüş ve bu enzimler diğer moleküllerin oluşumunu hızlandırmıştır. • Bu ortamda oluşan nükleik asitler proteinlerle kümeler oluşturarak “nükleoproteinleri” oluşturmuştur.N.proteinler önce koaservat adı verilen ön hücrelere sonra kendi kopyalarını yapabilen basit canlılara dönüşmüştür.Bu çalışmalar günümüzde devam etmektedir .

  11. E. Yaratılış Görüşü • Yaratılış görüşüne göre ;evrenin Tanrı’nın koyduğu kurallar çerçevesinde belirli bir düzene göre işlediğini ve bu düzenin tesadüfen ve kendiliğinden oluşamayacağını belirtir. • Bu görüşe göre evrendeki her bir varlık bir amaca yönelik olarak yaratılmıştır. • Bu amacı belirleyen de Tanrı’nın kendisidir

  12. II.EVRİM ve CANLILARIN EVRİMİ İLE İLGİLİ GÖRÜŞLER

  13. A.Evrim • Canlıların oluşumundan günümüze kadar geçmiş oldukları değişimlerin tümüne“evrim”denir.

  14. Evrim teorisi ; • bugün yaşayan canlıların daha önce yaşamış olan canlıların değişim geçirmesiyle oluştuğunu, • bu değişimin halen devam ettiğini • değişen çevre koşullarına uyan canlıların yaşamlarına devam edip uymayanların yok olduğunu, • canlıların ortak bir kökenden geldiğini kabul eden teoridir.

  15. B. Lamarck’ın Evrim ile İlgili Görüşleri • 19. y.y başlarında Lamarck doğadaki türleri inceleyerek hayvanları basitten karmaşığa doğru sıralamıştır. • Doğada türlerin değişeceğini, bununda nedeni olarak çevre şartlarının türleri etkilediğini ve bu etkilenmeler sonucunda meydana gelen değişikliklerin yeni bireylere aktarıldığını savunmuştur. • Lamarck’a göre canlının kullandığı organ gelişir, kullanmadığı organ ise küçülür, körelir.

  16. Lamarck otsuz ve kurak bölgelerde yaşayan zürafalarının beslenebilmek için çalılara,ağaçlara doğru zorlama yaptıklarından boyunlarını ve ön ayaklarının uzadığını savunmuştur. • Ve bu kazanılmış özelliklerin dölden döle aktarıldığını söylemiştir.

  17. Lamarck ayrıca, köstebeklerin atasının yer altında yaşadığını ve gözlerini kullanmadıkları için görme işlevine gerek kalmadığı için ,birkaç nesil sonra gözlerin tümüyle köreldiğini; daha sonra başka bir savla karşımıza çıkarak doğan çocukların gözlerinin birinin devamlı çıkarılmasıyla bir zaman sonra tek gözlü insanların meydana gelebileceğini savunmuştur.

  18. Lamarck’ın savlarına karşı söylenebilecek açıklamalar şunlardır; • Kullanılan organın gelişmesi bir modifikasyondur, dölden döle geçmesi söz konusu değildir. • Bugün artık biliyoruz ki ancak üreme hücrelerindeki değişiklikler kalıtsal olarak yavruya geçer, vücut hücrelerindeki değişiklikler yavruya aktarılmaz.

  19. C. Darwin’in Evrim ile İlgili Görüşleri • Darwin Atlas Okyanusu’ndaki adalarda, Güney Amerika’da, Galapagos adalarında,Yeni Zelanda’da Avustralya’da ve Güney Afrika’da çok uzun gözlemler yapmıştır. • Gözlemlerinde bu bölgedeki türlerin birbirlerinden neden farklılık gösterdiğini, nasıl değiştiğini,bu farklılıkların oluşumunda nelerin etkili olduğunu düşünmüştür.

  20. Gözlemleri sonunda şu hipotezi ileri sürmüştür: • “Türler belirli sayıda ve değişmez olmayıp,çok uzun zaman boyunca değişmektedir.”

  21. Darwin’in evrim görüşünün temeli,onun evcil türler arasındaki değişiklikler üzerindeki çalışmalarına kadar iner.Farklı özellikteki güvercinleri çiftleştirerek, yeni güvercin çeşidi elde etmiştir.

  22. Bu yolla her biri ayrı, istenilen özellikteki canlıların çiftleştirilmesiyle;istenen özelliklerin hepsine sahip yeni canlı elde edilebilir.Buna seçilim(seleksiyon) denir. • Darwin insanlar tarafından yapılan seçilimin kısa zamanda yeni tipler ortaya çıkardığına;doğada olan seçilimin daha yavaş olduğuna inanmıştır. • Doğal seçilim hipotezi ile yeni bir türün eski bir türden nasıl geliştiğini ve yeryüzünde büyük bir canlı çeşitliğinin nasıl ortaya çıktığını açıklamaya çalışır.

  23. Darwin’in araştırma yaptığı adanın birinde adada böceklerle beslenenler,ağaç kabuklarından böcekleri çıkarmak için ince uzun gagaya;diğer bir adada tohumla beslenenler ise kalın ve kısa gagaya sahipti.Ayrıca renkleri de bulunduğu adanın renklenmesine uyum yapmıştır.Bu kuşlar bugün “Uyumsal Açılım” kuralına en iyi örnektir.

  24. Doğal seçilim hipotezinin dayandığı görüşler; • Organizmalar büyük bir üreme potansiyeline sahiptir.Tüm popülasyonlarda çok sayıda gamet üretilmektedir;öyleyse,her kuşakta çok sayıda bireyin ortaya çıkması beklenir. • Küçük dalgalanmalar dışında, normal olarak popülasyonlar,büyüklük bakımından sabit kalmaktadır. • Doğal kaynaklar sınırlıdır.(Canlılar geometrik,besinler aritmetik dizi şeklinde artar.) • Bir türe ait organizmaların hepsi bireysel varyasyonlara sahiptir.Büyüklük,renk,fizyoloji v.s özellikler bakımından sabit kalmaktadır. • Bu varyasyonlar,dölden döle aktarılır.

  25. Darwin’in gözlemleri sonucu vardığı diğer yargılar; • “Doğadaki sınırlı kaynakları kullanma bakımından popülasyonlarda bireyler arasında sürekli mücadele vardır.Bu mücadelede üstün gelenler yaşamlarını sürdürerek gelecek kuşaklara kalıtsal özelliklerini aktarırlar.Diğerleri bu mücadelede kaybederek doğal seçilim sonucu ortadan kalkarlar.” • “Bir popülasyondaki bireylerin sahip olduğu varyasyonlara bağlı bazı özellikler,popülasyon içinde,o bireylere diğerlerine oranla çevresel kaynakları daha etkin kullanma,daha iyi yaşam sürme ve daha iyi üreme avantaj sağlar.”

  26. D.Evrimin Kanıtları • Paleontolojik(fosil)Kanıtlar Buaraştırmada yerkabuğu katmanları incelendiğinde bazı fosiller bulunmuştur. Bulunan fosillerin bugün yaşayan türlere benzemediği,soylarının tükendiği görülmüştür.Örn;dinozor. Bazı fosiller bugün yaşayan türlere benzer fakat aralarında farklılıklar vardır.Örn;atın evrimi

  27. 2.Embriyolojiden Elde Edilen Kanıtlar • Her canlı kendi embriyolojik gelişimi sırasında türünün bugünkü halini alıncaya kadar geçirdiği değişimi geçirir.O halde embriyolojik gelişimleri benzeyen canlılar,ortak atadan gelmiştir.

  28. 3.Biyokimya ve Fizyolojiden Elde Edilen Kanıtlar: • Evrim açısından birbirine yakın olan grupların protein yapılarının benzer olduğu;uzak olanların ise protein yapılarının farklı olduğu gözlenmiştir. • Örn;Memelilerin çoğunda aynı ya da benzer enzimlerin sindirimde görev yapması gibi.Yine kanın biyokimyasal yapısına bakılarak,canlıların akrabalık dereceleri tespit edilmektedir.

  29. 4.Morfolojiden Elde Edilen Kanıtlar • Canlılar arasında homolog organların ve körelmiş organların bulunması,canlıların ortak bir atadan geldiğini kanıtlar.

  30. 5.Sistematikten Elde Edilen Kanıtlar • Canlıların sınıflandırma kurallarına göre tür,cins,familya,ta kım,sınıf,şube şeklinde belli bir hiyerarşik sıraya göre dizilmeleri evrimin en belirgin kanıtlarından biridir.

More Related