1 / 24

Giriş

FISTIKÇAMI ( Pinus pinea L. )’NDA TOHUM ÖZELLİKLERİNDEN HAREKETLE COĞRAFİK VARYASYONLARIN BELİRLENMESİ Prof. Dr. Zeki YAHYAOĞLU KTÜ ORMAN FAKÜLTESİ 4 MART 2010 ARTVİN. Giriş.

cissy
Télécharger la présentation

Giriş

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. FISTIKÇAMI (Pinus pinea L.)’NDA TOHUM ÖZELLİKLERİNDEN HAREKETLE COĞRAFİK VARYASYONLARIN BELİRLENMESİ Prof. Dr. Zeki YAHYAOĞLU KTÜ ORMAN FAKÜLTESİ 4 MART 2010 ARTVİN

  2. Giriş • Fıstıkçamı, Portekiz’den başlayıp İspanya, İtalya, Arnavutluk ve Yunanistan üzerinden Anadolu’ya kadar Akdeniz kıyılarında yayılmış bir ağaç türüdür. En geniş yayılışını Anadolu’da yapar. Türkiye’de 30-35 bin hektar olan yayılış alanı içinde toplu yayılış gösterdiği yer 20 bin hektar ile Aydın ve Muğla-Mazon yöreleridir. Bergama-Kozak dolayında da 8-10 bin hektarlık büyükçe bir yayılışı bulunmaktadır. Ayrıca Antalya yakınında Manavgat kıyılarında, Marmara çevresinde Gemlik körfezi kıyılarında, Maraş yakınında, Hatay’da, Artvin Çoruh vadisinde (Fıstıklı köyü) ve Trabzon Kalanama vadisinde küçük yayılışları görülmektedir. Büyük yayılışının bulunduğu Ege bölgesinde en çok 860 m yükseğe çıkar ve kıyıdan 60-70 km içerilere girer.

  3. Şekil 1. Fıstıkçamı (Pinus pinea L.)’nın doğal yayılışı

  4. Fıstıkçamı, kızılçamdan daha ılıman iklim isteğinde, kara ikliminden kaçınan ve denizden fazla uzaklaşmayan bir çam türüdür. Sıcaklığa ve kuraklığa dayanıklıdır. Toprak isteği bakımından kanaatkardır. Gevşek, taze balçıklı kum topraklarında en iyi gelişmeyi yapar. Fıstıkçamı engelsizce büyüdüğünde, derine giden güçlü bir kazık kök oluşturur. Tipik bir ışık ağacıdır. Irkları, daha çok meyve verimi bakımından önemli olabilir. Bazı bireylerin, çevrelerindekilerden daha çok kozalak verdikleri görülmüştür ki, bunların üretilip yaygınlaştırılması yoluna gitmek yerinde olacaktır.

  5. Fıstıkçamı’ndan elde edilen çam fıstığı Ege bölgesinde kırsal kesimde yaşayan nüfusunun önemli bir gelir kaynağı durumundadır. Bu nedenle fıstıkçamı ormanları halk tarafından benimsenmekte korunmakta ve yetiştirilmektedir. • Yöre halkı aynı zamanda Fıstıkçamı ormanlarının altında yem bitkileri (korunga v.b.) yetiştirmekte, arıcılık ve bağcılık çalışmaları yapmaktadır. Böylece aynı alandan aynı anda farklı ürünler alınabilmektedir (Kırdar 1998). • Fıstıkçamı’nın meyve hasılatı bu türün en değerli ürününü ve yetiştirilmesinde amaç oluşturur, kalitatif ağaç yetiştirme ikinci planda kalır. Çam fıstığı Türkiye’nin ihraç mallarından olup , bazı yıllar 500 bin kg’a kadar ihraç edilmiştir (Saatçıoğlu, 1969).

  6. Fıstıkçamı, odunundan daha çok meyvesi bakımından değer taşıyan bir türdür. Son yıllarda yıllık çam fıstığı üretimi ortalama 1200-1300 tona ulaşmıştır. Bu bakımdan ana yayılış mıntıkalarında halkın geçim kaynağını oluşturmaktadır. Çam fıstığı üretimi vatandaşın verimsiz alanları verimle hale getirmesi açısından da büyük önem taşımaktadır (Ata, 1995). • Odunundan İspanya’da travers, maden direği, ambalaj sandığı imal edilmekte ve ayrıca deniz inşaatında kullanılmaktadır. İtalya da ise bu türden reçine, terebantin ve kabuğundan da tanen elde edilmektedir (Huş, 1954).

  7. Her yıl üretimi yapılan çamfıstığı, iç piyasanın ihtiyacını karşıladıktan sonra Lübnan, Ürdün, İtalya, Suudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, ABD, Almanya, Avusturya, Avusturalya, Danimarka, Finlandiya, Fıransa, Hollanda, İngiltere, İsrail, İsveç, İsviçre, Kanada, Polonya ve Yunanistan’a ihraç edilmektedir. 1994 yılı rakamlarına göre kabuksuz çamfıstığı ihracatı 186.4 ton olup tutarı 2.056.400 dolar, kabuklu çamfıstığı olarak da 1.63 ton olup tutarı 5900 dolar olduğu bildirilmektedir (Yazıcı ve Gavcar, 1989).

  8. Fıstıkları kabuklu ve kabuksuz olarak ihraç edilmektedir. Bir hektardan yaklaşık 300-350 kg kozalak, bundan da 200 kg kadar tohum elde edilir. 100 kg kabuklu çam fıstığından 25 kg kabuksuz fıstık elde edilmektedir (Kırdar, 1998; Arpacı, 2005).

  9. 13-15 yaşındaki fıstık çamlarını kozalak tutmaya başlarlar, ancak 20-25 yaşlarındaki ağaçlar ekonomik anlamda kozalak tutarlar. Kozalak verimi 60-100 yaşlarında maksimuma ulaşır. Fıstıkçamı tarımsal ormancılık uygulamalarında, örneğin zeytinliklerin üstünde kullanılabilecek ve sevilen bir ağaç türümüzdür (Saatçioğlu 1969).

  10. 2. Materyal ve Yöntem • 2.1. Materyal •   Bu çalışmada kullanılan materyal, Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgelerindeki Pinus pinea L. meşcerelerinden 15 farklı populasyondan toplanmış karışık tohum örnekleridir. Araştırmada kullanılan tohum örneklerinin alındığı populasyonların yerleri Şekil 1’de verilmiştir.

  11. Şekil 2. Araştırmada kullanılan Pinus pinea L. populasyonlarının dağılımı

  12. Populasyonlara ilişkin bazı özellikler ise Tablo 1’de verilmiştir. Tablo 1. Çalışmalarda Kullanılan Pinus pinea L. Fıstıkçamı Orijinlerine İlişkin Genel Bilgiler

  13. 2.2. Yöntem • Çalışmada 15 orijinden temin edilen karma tohum örneklerinden, her bir orijin için toplam 30 tohum ve her yineleme içinde 10 tohum alınarak bunların boyları, enleri ve kalınlıkları dijital çap ölçer ile milimetre hassasiyetinde ölçülmüştür. • Elde edilen veriler SPSS 17.0 istatistik programı yardımıyla değerlendirilmiş ve varyans analizi, Duncan testi, cluster (kümeleme) analizi ve korelasyon analizi yapılmıştır. Varyans analizi sonucunda istatistiksel bakımdan anlamlı (P ≤ 0,05) farklılıklar bulunması durumunda “Duncan” testi uygulanarak homojen gruplar oluşturulmuştur. Duncan testi ile ölçülen karakter bakımından hangi populasyonların aynı grupta yer aldığı yada farklılık gösterdiği ortaya konulmuştur.

  14. Çalışmada kullanılan Cluster (Kümeleme) analizinin amacı ise orijinlerin tüm değişkenler itibariyle benzerliklerini esas alarak benzer orijinlerin aynı toplumlarda veya kümelerde toplanması, bu kümelerin tanımlanması işlemidir. Kümeleme analizi, orijinlerin benzerliklerine göre gruplarda veya kümelerde toplanmasını amaçlayan çok değişkenli bir analizdir. Bu analiz, istatistiksel anlamda, birbirlerinden farklılıklar gösteren grupları oluşturur. Ayrıca, ölçülen karakterler arasındaki ilişkiyi ortaya koymak için korelasyon analizi yapılmıştır. Korelasyon analizi, iki değişken arasındaki ilişkinin büyüklüğünü, yönünü ve önemliliğini ortaya koyan istatistiksel bir analizdir. Korelasyon analizi sonucunda hesaplanan korelasyon katsayısı r ile gösterilir ve –1 ile +1 arasında değerler alabilir. Katsayının +1’e yakın olması iki değişken arasında iyi bir ilişkinin olduğunu, -1 yakın olması ise yine iyi fakat ters yönde bir ilişkinin olduğunu yani değişkenlerden biri artarken diğerinin azaldığını ifade etmektedir.

  15. 3. BULGULAR •   3.1. Tohum Boyutlarına İlişkin Bulgular • Çalışmaya konu olan 15 farklı Fıstıkçamı meşceresine ilişkin tohum eni, tohum boyu ve tohum kalınlığı bakımından farklılık olup olmadığı varyans analizi ile test edilmiş ve sonuçlar Tablo 2’de verilmiştir. • Tablo 2. Populasyonlar arasındaki tohum eni, boyu ve kalınlığına ilişkin varyans analizi sonuçları Tablodan da görülebileceği gibi, her üç karakter bakımından da önem düzeyi 0.05’ten küçük çıkmış, istatistiksel olarak populasyonların birbirinden farklı olduğu belirlenmiştir.

  16. Tablo 3. Populasyonlar arasındaki tohum eni, boyu ve kalınlığına ilişkin Duncan testi sonuçları • Populasonlar arasında gerek tohum eni gerek tohum boyu gerekse tohum kalınlığı bakımından farklılıklar olduğu belirlendikten sonra, bu karakterler bakımından nasıl gruplar meydana geldiğini belirlemek amacıyla Duncan testi yapılmış ve sonuçlar Tablo 3’de verilmiştir.

  17. Tablo 3’e baktığımızda Duncan testi sonuçlarına göre tohum eni bakımından 9 farklı grubun oluştuğunu görmekteyiz. Buna göre Yalova-Orhangazi, İzmir-Dikili ve Adana-Akyatağan populasyonları en düşük tohum enine sahip olup, aynı grupta yer aldıkları görülmektedir. Muğla-Yatağan populasyonu ise 9.94 mm’lik ortalama tohum eni ile en yüksek ortalamaya sahip populasyon olup, tek başına bir grubu meydana getirdiği anlaşılmaktadır. • Tohum boyu bakımından ise 8 farklı grup meydana gelmiştir. Yalova-Orhangazi ve İzmir-Dikili populasyonları en düşük ortalama ile aynı grup içerisinde yer alırken yine Muğla-Yatağan populasyonu en yüksek tohum boyu ortalaması ile tek başına bir grubu meydana getirmiştir. • Tohum kalınlığı bakımından, tohum boyunda olduğu gibi Duncan testi sonucunda 8 farklı grup meydana gelmiştir. Bu gruplar içerisinde ortalama 9.66 mm tohum kalınlığı ile Adana-Akyatağan populasyonu en düşük ortalama ile tek başına bir grubu meydana getirmiştir. Muğla-Yatağan populasyonu ise tohum eni ve tohum boyunda olduğu gibi, ortalama tohum kalınlığı bakımından da en yüksek ortalamaya sahip olup yine tek başına bir grup oluşturmuştur.

  18. 3.4. Cluster (Kümeleme) Analizine İlişkin Bulgular • Fıstıkçamı tahumlarında, tohum eni, tohum boyu ve tohum kalınlığı bakımından populasyonların meydana getirdiği gruplar Duncan testi ile ayrı ayrı belirlenmişti. Tohuma ilişkin olarak ölçülen bu morfolojik karakterlerin üçü birden istatistiksel analize sokulduğunda populasyonların grafiksel olarak nasıl bir kümeleme içerisinde yer aldıklarını belirlemek amacıyla hiyerarşik kümeleme analizi yapılmıştır. Kümeleme analizi ile meydana gelen kümeler Şekil 2’de verilmiştir. Şekil 2. Tohum eni, boyu ve kalınlığına göre kümeleme (cluster) analizi ile elde edilen dendogram

  19. Şekil 2’ye baktığımızda tohuma ilişkin ölçülen tüm morfolojik özellikler bakımından kümeleme analizi sonucu 3 farklı grubun meydana geldiği belirlenmiştir. Bu gruplandırma içerisinde Samsun-Tekkeköy, İzmir-Dikili, Yalova-Orhangazi, Bartın-Çakraz, Artvin, Yalova-Armutlu, Adana-Akyatağan populasyonları (meşcere) aynı grupta, Antalya-Kumluca, Çanakkale-G.M.P., Manisa-Gördes, Aydın-Koçarlı, İzmir-Bergama, Tarsus-Karabucak, K.Maraş-Hartlap populasyonları aynı grupta yer alırken, Muğla-Yatağan populasyonu ise tek başına üçüncü bir grupta yer aldığı anlaşılmaktadır. Tablo 3’te verilen Duncan testi sonuçlarında tohuma ilişkin ölçülen karakterler bakımından Muğla-Yatağan populasyonu en yüksek ortalama ile tek başına bir grup oluşturmuştur. Kümeleme analizi sonucunda bu üç karakterin aynı anda analize sokulması ile yapılan kümeleme analizi sonucunda da buna uyumlu olarak Muğla-Yatağan populasyonu tek başına diğer populasyonlardan ayrılmıştır.

  20. Meydana gelen bu grupların populasyonlara göre harita üzerindeki dağılımı Şekil 3’te verilmiştir. Şekil 3. Tohum eni, boyu ve kalınlığına göre kümeleme (cluster) analizi ile elde edilen grupların harita üzerindeki dağılımı

  21. Tablo 4. Morfolojik karakterlere ilişkin korelasyon analizi sonuçları • 3.4. Korelasyon Analizine İlişkin Bulgular • Tohum eni, tohum boyu ve tohum kalınlığına ilişkin olarak yapılan korelasyon analizinin sonuçları Tablo 4’te verilmiştir. ** % 99 güven düzeyi ile karakterler arasında korelasyon anlamlı TE:Tohum eni, TB:Tohum boyu, TK:Tohum kalınlığı Ölçülen karakterler arasında yapılan korelasyon analizi sonuçlarına baktığımızda, tohum boyutlarının birbiriyle istatistiksel olarak anlamlı korelasyonlar gösterdiği anlaşılmaktadır.

  22. 4. SONUÇLAR VE ÖNERİLER • Bazı fıstıkçamı (Pinus pinea L.) orijinlerinin tohum özelliklerinin değerlendirildiği bu çalışma ile ülkemizde bulunan 15 fıstıkçamı orijinine ait tohumların morfolojik özellikleri (tohum eni, boyu ve kalınlığı) ölçülmüş ve morfolojik karakterler bakımından birbirine yakın olan ve ayrılan orijinler belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışma sonuçlarına göre populasyonların tohum eni, boyu ve kalınlığı bakımından istatistiksel olarak farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Duncan testi sonuçlarına göre tohum eni ve kalınlığı bakımından 8 farklı grup, tohum boyu bakımından ise 9 farklı grubun oluştuğu belirlenmiştir. Duncan testi sonucunda Muğla-Yatağan populasyonu her üç morfolojik karakter bakımından da en yüksek değeri alıp tek başına bir grubu meydana getirdiği tespit edilmiştir. Her üç morfolojik özelliğin bir arada tutulduğu cluster (kümeleme) analiz sonucu üç farklı grubun meydana geldiği ortaya koyulmuştur. Bu gruplandırma sonuçlarında Muğla-Yatağan orijini diğer orjinlerden ayrılmıştır. Bunun yanında Samsun-Tekkeköy, İzmir-Dikili, Yalova-Orhangazi, Bartın-Çakraz, Artvin, Yalova-Armutlu, Adana-Akyatağan orjinli populasyonları aynı grup içerisinde yer alırken, Antalya-Kumluca, Çanakkale-G.M.P., Manisa-Gördes, Aydın-Koçarlı, İzmir-Bergama, Tarsus-Karabucak, K.Maraş-Hartlap populasyonları diğer grubu oluşturmuştur.

  23. Fıstıkçamı ağaçlandırmalarında birinci öncelik çam fıstığı üretmek olduğu için diğer ağaçlandırma çalışmalarından ayrılmaktadır. Özellikle yayılış gösterdiği bölgelerde orman köylüsünün önemli bir gelir kaynağı olan fıstıkçamı bu yönüyle orman köylüsü için oldukça büyük bir öneme sahiptir. Bu yüzden fıstıkçamı ağaçlandırmalarına gereken önem verilmeli ve var olan fıstıkçamı meşcerelerinde iyi durumda olanların yapısı muhafaza edilmeli, bozuk yapıda olanlar için ise gerekli rehabilitasyon çalışmaları yapılmalıdır. • Kozalak verimi yüksek bireyleri bulup ortaya çıkarmak ve bunları klonal olarak çoğaltıp, klon arşivleri ve plantasyonlar kurulmalı, böylece gen kaynakları korunmalıdır (in-situ, ex-situ). • Ağaçlandırma uygulama projelerinde uygun yetişme ortamlarında bırakılan tampon bölgenin bitiminden sonra, ikincil ürün (çamfıstığı) veren Pinus pinea L. kullanılabilir. • Önemli gelir kaynağı olan Pinus pinea L. ormanlarının yaygınlaştırılması için yeni plantasyonların kurulması teşvik edilmelidir. Böylece çamfıstığı üretimi artırılmış olacaktır. • Varolan ormanların devamlılığı ve ıslahı sağlanmalıdır. Diğer taraftan tarımsal ormancılık çalışmalarında fıstıkçamından yararlanılabilir (zeytinliklerin üstünde, altta korunga ekimi vb. yapılarak). • Ayrıca gelecek nesiller için var olan genetik miras mutlaka korunmalı ve genetik çeşitlilik generasyondan generasyona aktarılmalıdır.

  24. TEŞEKKÜRLER

More Related