1 / 64

Hazırlayanlar: Baha KURTBOĞANOĞLU Ceyhun EKER Öğretim Üyesi: Yrd . Doç. Dr. Necmi Emel DİLMEN

Marmara Üniversitesi Bilişim Ana Bilim Dalı. Digital Imaging. Hazırlayanlar: Baha KURTBOĞANOĞLU Ceyhun EKER Öğretim Üyesi: Yrd . Doç. Dr. Necmi Emel DİLMEN İSTANBUL, 2010. İÇİNDEKİLER - I. 1)Renk ve Çözünürlük 1.1. Giriş 1.2. Renk Nedir? 1.3. Renk Derinliği Nedir?

erelah
Télécharger la présentation

Hazırlayanlar: Baha KURTBOĞANOĞLU Ceyhun EKER Öğretim Üyesi: Yrd . Doç. Dr. Necmi Emel DİLMEN

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. Marmara Üniversitesi Bilişim Ana Bilim Dalı DigitalImaging Hazırlayanlar: Baha KURTBOĞANOĞLU Ceyhun EKER Öğretim Üyesi: Yrd. Doç. Dr. Necmi Emel DİLMEN İSTANBUL, 2010

  2. İÇİNDEKİLER - I 1)Renk ve Çözünürlük 1.1. Giriş 1.2. Renk Nedir? 1.3. Renk Derinliği Nedir? 1.4. RGB (RedGreen Blue) Renk Uzayı 1.5. Çözünürlük Nedir? 2)Dijital Görüntüleme 2.1. Bilimsel Görüntüleme Tarihi 2.1.1. İlk Çağ Resimleri 2.1.2. Eski Yunan 2.1.3. Orta Çağ Avrupası 2.1.4. Dijital Görüntüleme Tarihi 2.2. Görüntü Teknolojileri 2.3. Görüntü Çözünürlüğü 2.4. Görüntüyü Ekrana Getiren Yöntem 2.5. Tepki Süresi Nedir? 2.6. Gelecek Teknoloji Ultra HD Nedir? 3)Dijital Fotoğrafın Gelişimi 3.1. Fotoğrafın Bulunuşu 3.2. Fotoğrafı Bulan Kişiler ve İlk Fotoğrafçılar 3.3. Dijital Fotoğrafın Gelişimi 3.4. Dijital Fotoğraf Makinelerinin Gelişimi 3.5. Dijital Fotoğrafçılığa Genel Bakış 3.6. Dijital Fotoğrafın Sağladığı Yararlar

  3. İÇİNDEKİLER - II 4) Matematiksel ve Geometrik Etkiler (DVE-Digital Video Effects) 4.1. Blur (Netsizleştirme) 4.2. Sharpering (Keskinleştirme) 4.3. Grain (Tanecik Ekleme) 4.4. Flare (Parlama) 4.5. Warping (Piksel Çekiştirme) 4.6. Morphing (Dönüşüm) 4.7. 3D Motion Tracking (3 Boyutlu Hareket Analizi) 5)3 Boyutlu Hayat 5.1. Stereoscopic 3 Dimension (S3D) 5.2. Nasıl 3 Boyutlu Görüyoruz? 5.3. Parralax 5.4. Boyutlu Görüntü Yöntemleri 5.4.1. Anaglaphic 3D 5.4.2. Active ShutterGlass (Aktif Örtücülü Gözlük) 5.4.3. Polarize 3D

  4. Renk ve Çözünürlük Dijital elektroniğin gelişmesiyle beraber analog görüntüyü dijital olarak ifade edebilmek için çözünürlük kavramına ihtiyaç duyuldu. Gerçek görüntüyü dijital olarak ifade ederken görüntünün minik noktacıklardan oluşturulabileceği fikrinden hareket edildi. Renk Nedir? Bir tür elektromanyetik dalga olan ışık, bütün renkleri bünyesinde toplayan bir yapıya sahiptir. Gün ışığını prizmadan geçirerek ayırdığımızda sırasıyla, kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivert ve mor renkleri elde ederiz. İnsan tarafından renklerin algılanması, ışığa, ışığın cisimler tarafından yansıtılışına ve öznenin göz yardımıyla beyne iletilmesi sayesinde gerçekleşir.

  5. Renk Derinliği Nedir? Dijital olarak ifade edilen görüntüdeki nokta sayısı ne kadar fazla olursa o kadar gerçeğe yakın netlikte bir görüntü oluşmaktadır. Ayrıca her bir noktanın ifade edeceği renk de ne kadar gerçeğe yakın olursa o kadar gerçeğe yakın netlikte bir görüntü elde edilmiş olur. Görüntüyü oluşturan her bir noktacığın (piksel) alabileceği renk aralığı ne kadar fazla ise o noktacık da renk havuzunda gerçeğe daha yakın bir renk alacaktır. Buna renk derinliği denir. Genelde “ bit ” olarak ifade edilir.

  6. Renk Derinliği Nedir? 1 bit renk derinliğine sahip bir noktacık = 2 adet renk alabilir. (siyah ve beyaz) 2 bit renk derinliğine sahip bir noktacık = 4 adet renk alabilir. 3 bit renk derinliğine sahip bir noktacık = 8 adet renk alabilir. 4 bit renk derinliğine sahip bir noktacık = 16 adet renk alabilir. 6 bit renk derinliğine sahip bir noktacık = 64 adet renk alabilir. 7 bit renk derinliğine sahip bir noktacık = 128 adet renk alabilir. 8 bit renk derinliğine sahip bir noktacık = 256 adet renk alabilir. 11 bit renk derinliğine sahip bir noktacık = 4.096 adet renk alabilir. 16 bit renk derinliğine sahip bir noktacık = 65.536 adet renk alabilir. 24 bit renk derinliğine sahip bir noktacık = 16.777.216 adet renk alabilir.(yaklaşık 16,7 milyon) 32 bit renk derinliğine sahip bir noktacık = 4.292.967.296 adet renk alabilir. (yaklaşık 4,3 milyar)

  7. RGB (Red Green Blue) RenkUzayı Gerçek hayattaki renklerin tamamını yeşil, kırmızı ve mavinin birleşimleri ile elde edebiliyoruz. Aşağıdaki şekilden de görüleceği üzere bu üç renk %100 karışırsa beyaz, %0'lık bir oran olduğunda ise siyah görüntü elde edilir. Hatta eski analog televizyonunuza baktığınızda her bir noktacıkta bu üç rengi çok kolay görebilirsiniz.

  8. Çözünürlük Nedir? A x B ile gösterilen çözünürlük; yatay olarak A tane, düşey olarak B tane nokta anlamına gelmektedir. Yukarıdaki görüntüde 1024 x 768 = 786.432 adet nokta var anlamına gelir. Yani; 786.432 adet nokta bize 1024 x 768 çözünürlüğünde bir görüntü oluşturur. Bu görüntü bir fotoğraf olabileceği gibi bir filmin tek bir karesi de olabilir.

  9. Dijital Görüntüleme Bilimsel Görüntüleme Tarihi İnsanlık tarihi boyunca birçok görüntüyle karşılaşırız. Mağaralardaki resimlerden, kumaş üzerine yapılan yağlı boya tablolara, fotoğraftan elektron mikroskobuna, Hubble teleskobundan elde edilen görüntülere kadar her yanımız görüntülerle çevrelenmiştir. Bu belki de bir görüntünün, herhangi bir şey üzerine söylenmiş pek çok sözcükten çok daha fazla şey ifade etmesindendir.

  10. Dijital Görüntüleme İlk Çağ Resimleri En eski resimleri insanların bir zamanlar sığınak olarak kullandıkları mağaralarda görüyoruz. Pek çok sanat kitabı bu resimlerle başlar ve bunları insanoğlunun ilk sanatsal yapıtları olarak niteler. Mağara resimlerinin pek çoğu hayvanları hareket halinde gösterir. Bunun yanında avlanma sahneleri ve hayvana saldırı yöntemlerini gösteren resimler de vardır.

  11. Dijital Görüntüleme Eski Yunan İznik’liHipparchus astronomiyi bulan kişi olarak bilinir. Güneş tutulmasını hesaplamak için Ay ve Güneş’in hareketlerini inceleyen Hipparchus yaptığı gözlemlerle bir gökyüzü haritası çizmiş ve takım yıldızları belirlemiştir. Onun yaptığı bu belirlemeler modern astronominin temelini oluşturur.

  12. Dijital Görüntüleme Orta Çağ Avrupası Ortaçağ’da bilimsel ve teknolojik gelişmenin yavaşladığını söyleyebiliriz. Resimler Eski Mısır’da olduğu gibi dini açıdan kullanılıyor ve İsa’nın hayatını gösteriyordu. Her ne kadar katı bir anlayış hakim olsa da bilimsel çalışmalar sürdürülüyor, köprü, kilise ve diğer binaların yapımı için teknik çizimin ilk örneklerine dayanılıyordu. OrtçağAvrupası’nda yandaki gravülerde olduğu gibi çeşitli hastalıkların tedavisini anlatan öğretim araçları olarak kullanılmaktaydı.

  13. Dijital Görüntüleme Dijital Görüntüleme Tarihi 1851 İlk Faks Cihazı 1920 İlk Dijital Görüntü 1921 İlk Trans-AtlanticGörüntü 1922 Radyo Dalgalı Faks Cihazı 1927 İlk Elektronik Televizyon 1930 İlk Elektronik Resim Tarayıcıları 1957 İlk Dijital Görüntü 1969 CCD (ChargedCoupled Device) 1973 Uzay Teleskopları 1976 KH-11 İlk Dijital Casus Uydu 1980 İlk Siyah-Beyaz Fotoğraf Makinesi 1986 İlk MegapixelSensörü 1991İlk Profesyonel Dijital Fotoğraf

  14. Dijital Görüntüleme Görüntü Teknolojileri Görüntü birbiri ardına akan resimlerden başka bir şey değildir. O halde görüntünün kalitesini belirleyen unsurlar şunlardır: • Görüntü çözünürlüğü • Resmin renk derinliği • Resimlerin değişme hızı • Görüntüyü ekrana getiren yöntem • Sıkıştırma varsa sıkıştırma oranı ve yöntemi • Görüntünün gösterildiği panelin görüntüye uyumu • Görüntüyü ekrana aktaran malzemelerin kalitesi High DynamicRangeImaging (HDR)

  15. Dijital Görüntüleme Görüntü Çözünürlüğü SD Kavramı (StandardDefination – Standart Çözünürlük) 720 x 576p 720 x 576i 720 x 480p Çözünürlükleri HD kavramından önceki yayın standardına ait olan 720 x 480i çözünürlüklerdir. 720x576i çözünürlüğü SD yayın için standart haline 640 × 480p gelmiştir. 640 × 480i HD Kavramı (High Defination – Yüksek Çözünürlük) 1280x720p ve 1920x1080i çözünürlüğündeki SD kavramından sonraki yayın standardıdır. HD Ready özellikli panel televizyonlar bu yayınları orijinal kalitede izleyebilir.

  16. Dijital Görüntüleme Görüntü Çözünürlüğü Full HD Kavramı (Full High Defination – Çok Yüksek Çözünürlük) 1920x1080p çözünürlüğündeki HD kavramından sonraki yayın standardıdır. Full HD özellikli panel televizyonların bu yayınları orijinal kalitede izleyebilmesine karşılık HD Ready özellikli panel TV’ler bu yayınları orijinal çözünürlükte izleyemez.

  17. Dijital Görüntüleme Görüntü Çözünürlüğü Örnekleri HIGH DEFINITION – STANDART DEFINITION

  18. Dijital Görüntüleme Görüntü Çözünürlüğü

  19. Dijital Görüntüleme Görüntü Çözünürlüğü Örnekleri HIGH DEFINITION – FULL HIGH DEFINITION

  20. Dijital Görüntüleme Görüntü Çözünürlüğü Örnekleri Bu Görüntülerden Hangisi HD, Hangisi FULL HD’dir?

  21. Dijital Görüntüleme Dijital Panel İzleme Mesafesi Görüntü kalitesi arttıkça, görüntüyü daha yakından izleyebilir ve görüntü bütünlüğünün bozulmadığını görebiliriz.

  22. Dijital Görüntüleme Görüntüyü Ekrana Getiren Yöntem ProgresiveScan (p) – Tek Seferde Tarama Yöntemi Nedir? HD kavramı ile görüntü teknolojilerinde kullanımına ağırlık verilen bu yöntem ile görüntü tek bir tarama çevriminde ekrana getirilir. Örnek vermek gerekirse 720p’lik bir görüntüde 720 satır olduğundan yukarıdan aşağıya doğru sırasıyla bu satırlar ekrana getirilir. Frekansın 50Hz olduğu varsayılırsa, bu da 1 saniyede 50 tane 720 satır tarandığı anlamına gelir. Yani 720 satır (bir ekran görüntüsü) 0,02 saniye gibi bir sürede ekrana getirilir. Bu da gözün taranan satırları bir bütünmüş gibi algılayıp ekranda tek bir resim varmış gibi hissetmesi için yeterli bir tarama hızıdır. Tarama hızı azaldıkça göz ekranda dalgalanma hissetmeye başlar. Sonuç olarak bu tarama yönteminde görüntünün bütün satırları sırasıyla ekrana getirilir ve görüntü oluşturulur. InterlaceScan (i) – Birleşik Tarama Yöntemi Nedir? SD yayınlarda kullanılan ve HD tarama yöntemidir. Örnek vermek gerekirse 576i çözünürlüğündeki bir görüntüde 576 satır olduğundan yukarıdan aşağıya doğru önce tek numaralı satırlar taranarak ekrana getirilir ve ardından kalan çift numaralı satırlar ekrana getirilerek görüntü tamamlanmış olur. Frekansın 50 Hz olduğu varsayılırsa bu da 1 saniyede 25 tane 576 satırın tarandığı anlamına gelir. Yani 576 satır (bir ekran görüntüsü) 0,04 saniye gibi bir sürede ekrana getirilir. Tek seferde tarama yöntemine göre daha düşük kalite sunar.

  23. Dijital Görüntüleme Tepki Süresi Nedir? Tek bir pikselin tam beyazdan tam siyaha geçiş süresi olarak adlandırılan tepki süresi görüntünün akış hızından büyükse renk değiştirmesi gereken piksellerin bu değişimi için yeterli süre olmadığından, noktacıkların yüksek karşıtlık değişimlerinde ekranda pikselleşme olacaktır. Hesaplamalarda tepki süresinin akış hızından küçük olduğu varsayılmıştır. 50Hz hızında tek seferde (p) yöntemiyle akan bir ekranın bir görüntüyü taraması için 0,02 saniye gerekir. Örneğin 1920 x 1080 çözünürlüğü varsayarsak 1080 satır 0,02 saniyede ekrana yansır. Yani her bir piksel 20 milisaniyede bir renk değiştirir. Eğer panelin tepki süresi 20ms’den uzunsa renk değiştir komutu geldiği halde, değişmesi için yeterli zaman olmayacağından noktacığın renk değişmesi gecikir ve bu da panelde pikselleşme algılanmasına sebep olur. Konuya ters açıdan yaklaşırsak; panelimizin 8ms tepki süresine sahip olduğunu varsayalım. (1 / 0,008 = 125 Hz (125 fps) ). Bu da, saniyede en fazla 125 görüntünün ekrana geldiği bir filmi ya da oyunu pikselleşme olmadan izleyebileceğimiz anlamına gelir.

  24. Dijital Görüntüleme Gelecek Teknoloji Ultra HD Nedir? Yavaş yavaş adapte olmaya başladığımız HD yayın kalitesi gelecekte yerini Ultra HD çözünürlüğüne bırakacak ve bu görüntünün çözünürlüğü 7680 x 4320 olacaktır. 4320p çözünürlüğündeki bu görüntünün dijital panellerde gösterilebilmesi için, panellerin bu çözünürlüğü desteklemesi ve yayının bu çözünürlükte yapılması zorunluluğunun yanında, görüntünün yüksek boyutlarını depolayabilecek BlueRay veya HD DVD medyalardan çok daha fazla kapasiteye sahip medyalar ile yüksek hızlı HDMI kablolarının üretilmesi gerekmektedir. Ayrıca sesin mevcut sistemlerde 5.1, 6.1 ve 7.1 kodlanabilmesine karşılık Ultra HD yayınında ses, 22.2 gibi 24 kanallı kodlanabilecektir. Bu yayın sistemini NHK Scienceand Technical ResearchLaboratories adlı Japon şirketi geliştirmektedir.

  25. Dijital Fotoğrafın Gelişimi Fotoğrafın Bulunuşu İnsanoğlu ilk günlerinden başlayarak düşüncelerini, duygularını bir yüzey üzerine aktarmaya çalışmıştır. Mağara duvarına bizon resmini çizen insandan başlayarak, tarih içinde çeşitli yüzeyleri; çizerek, boyayarak ve baskı tekniklerini kullanarak gördüklerini ve duygularını sabit bir yüzey üzerine kaydetme eğilimleri göstermiştir. Tüm bu çaba ve arayışları 1800’lü yılların ortalarında, ışığı ve ışığa karşı duyarlı bir yüzeyi kullanarak nesnelerin görüntülerini yüzey üzerine kaydederek sabitleştirme tekniğini bulmayla sonuçlanmıştır.

  26. Dijital Fotoğrafın Gelişimi Fotoğrafın Bulunuşu Yüzeyi, pozlayarak kullanılan bu yöntemin adı fotoğraftır. İnsanın ilk olarak suretini su üzerindeki yansımalarından görebildiği göz önünde bulundurulursa bu buluş muazzam bir ilerlemedir. İngiliz dilinde iğne deliği (pinhole), fotoğraf literatüründe ise karanlık oda ya da karanlık kutu (KAMERA obscura) adıyla anılan fotoğraf tekniği oldukça basit bir ilkeye dayanır. Latince'de "kamera" "oda", "obscura" da "karanlık" anlamlarını taşır. KAMERA obscura

  27. Dijital Fotoğrafın Gelişimi Fotoğrafı Bulan Kişiler ve İlk Fotoğrafçılar Thomas Wedwood (1771-1805) Karanlık kutunun sağladığı görüntüyü, yüzey üzerinde sabitleştirebilmek için ışığa karşı duyarlı olan ve ışıktan etkilenerek tonu değişen bazı kimyasal maddelerle özelliklede gümüş nitrat ve gümüş klorür üzerinde daha detaylı çalışmalar gerekmiştir. Thomas Wedgwood (1771-1805) ilk kez ışığı kullanarak yanı pozlama yoluyla bir nesnenin görüntüsünü yüzey üzerine kayıt etmeyi başardı.

  28. Dijital Fotoğrafın Gelişimi Fotoğrafı Bulan Kişiler ve İlk Fotoğrafçılar NicephoreNiepce (1765-1833) Niepce, taşbaskı tekniği ile çeşitli denemeler yaptı. Mürekkep ve çeşitli vernikleri kimyasal yollarla karıştırdı ve gümüş tuzlarıyla duyarlı hale getirilmiş bir vernik alaşımını kullanarak gravür kopyalamayı başardı. Niepce, helyografiyi gravür kopyalamak için kullandı. 1827 yılında ise fotoğraf makinesini kullanarak tarihin bilinen ilk fotoğrafını çekti.

  29. Dijital Fotoğrafın Gelişimi Fotoğrafı Bulan Kişiler ve İlk Fotoğrafçılar Tarihin İlk Fotoğrafı (1826)

  30. Dijital Fotoğrafın Gelişimi Dijital Fotoğrafın Gelişimi 1960’lı yılların sonlarında, NASA’nın uzay araçlarından yeryüzüne görüntü gönderme zorunluluğuyla ortaya çıkan, “görüntülerin elektrik sinyallerine dönüştürülerek” yeryüzüne iletilmesi düşüncesi, dijital fotoğrafın doğuşuna zemin hazırlamıştır. Yaklaşık 15 yıl boyunca yalnızca uzay çalışmaları ve askeri gözlemler için kullanılan bu teknoloji, 1980’lerin başında ticari amaçlı kullanıma da sunuldu. Baskı sektöründeki hız zorunluluğuyla birlikte fotoğrafın bilgisayar ortamında kullanımı artmaya başladı ve bilgisayarın baş döndürücü gelişimine paralel olarak hızla yaygınlaştı.

  31. Dijital Fotoğrafın Gelişimi Dijital Fotoğraf Makineleri’nin Gelişimi 1963 – Çektiğiniz fotoğrafı anında görmenizi sağlayan ilk ürün ‘Polaroid InstantColor Film’ adıyla Polaroid tarafından tanıtıldı ve bugün dijital makinelerle anında sonuç almanın ilk atası ortaya çıkmış oldu. 1969– WillardBoyle ve George Smith CCD’nin temel tasarım prensiplerini belirleyip basit yapısını tasarladılar. Dijital fotoğrafçılık için atılan bu ilk adım öylesine önemliydi ki bu sene yani 2009 yılında Nobel ödülü aldılar. 1970 – Bell laboratuvarlarında dünyanın ilk CCD kullanan katı-hal depolamalı video kamerası geliştirildi. 1971 – Intel dünyanın ilk tek yongalı mikroişlemcisini, Intel 4004, tanıttı (2250 transistör içermekteydi). Her türlü elektronik alanında olduğu gibi günümüzde kullandığımız dijital makinelerin de bu kadar yetenekli olmalarında çok büyük pay sahibi olan bu mikroişlemciler çok büyük hızla gelişmeye hala da devam etmekteler. 1973 – 100X100 piksellik ilk ticari CCD FairchildImaging tarafından geliştirildi ve satışa sunuldu. 1975 – Kodak tarafından 0.01MP’lik ilk CCD kamera prototipi geliştirildi. CCD’nin bir fotoğrafı çekebilmesi için 23 saniye pozlanması gerekiyordu ve oldukça cüsseli olan cihaz kaydı dijital kasete yapmaktaydı. Henüz gündelik kullanıma hazır değildi ama o günler de çok da uzakta değildi.

  32. Dijital Fotoğrafın Gelişimi Dijital Fotoğraf Makineleri’nin Gelişimi 1976 – …Canon dünyanın bütünleşik mikroişlemcisine sahip ilk 35m fotoğraf makinasını (Canon AE1) geliştirdi. Dijital fotoğraf ekipmanları üzerinde araştırma geliştirme çalışmaları devam ederken mikroişlemcilerin filmli fotoğraf makineleri ile evlilikleri başlamıştı. Şüphesiz ki bu geleceğin DSLR fotoğraf makineleri için daha hazır bir sistemin sunulması için önemli bir hamleydi. 1976 – FairchildImaging, 1973′de geliştirdiği CCD ile ilk ticari CCD kamerayı üretti. Elbette her yeni teknolojik ürün gibi bu da oldukça pahalıydı. 1981 – TTL otomatik odaklama sistemine sahip ilk SLR Pentax tarafından üretildi (Pentax ME-F). Buradan da görülebildiği gibi teknolojik gelişmeler eskiden de bazı firmaların tekelinde değildi. Piyasada hala yenilikler sunabilen Pentax, Olympus ve Minolta gibi iddialı ve yenilikçi firmalar vardı. Minolta artık Sony olmuş olsa da (fotoğraf makinesi bölümü), Pentax ve Olympus dijital dünyada da yenilikçi tavırlarını sürdürmeye devam ediyorlar.

  33. Dijital Fotoğrafın Gelişimi Dijital Fotoğraf Makineleri’nin Gelişimi 1981 – Mihenk taşı olan model: Sony Mavica. Mavica (Magnetic Video Camera) aslında bir dijital fotoğraf makinası değildi ama çalışma mantığı olarak günümüz DSLR’larının atası olarak kabul edebilirz çünkü CCD aracılığı ile yakaladığı görüntüyü 2″ likfloppy disketlere yazmaktaydı. SLR mantığı ile çalışan Mavica’nın içerdiği CCD 10mm x 12mm boyutlarındaydı ve 570 x 490 piksellik çözünürlüğe sahipti. Sony bu modelden sonra da diskete yazan fotoğraf makineleri için Mavica ismini kullanmaya devam etti. Günümüzde Alpha serisi ile DSLR pazarında da önemli bir oyuncu konumundalar.

  34. Dijital Fotoğrafın Gelişimi Dijital Fotoğraf Makineleri’nin Gelişimi 1986 – Canon tarafından Sony Mavica mantığı ile çalışan yani görüntüyü manyetik ortamda saklayan RC-701 modeli piyasaya sürüldü.Bu kameralara ‘Still Video Camera (SVC)’ denmekteydi yani düz çeviri ile ‘Hareketsiz Video Kamerası’. 6.6 x 8.8mm boyutlarındaki CCD 0.2MP çözünürlüğe sahipti. Nikon, Olympus ve Minolta da SVC prototipleri ürettiyse hiçbiri seri üretime geçmedi. Görüntü olarak günümüz DSLR modellerine oldukça benzeyen bu modeller DSLR’lerin çok kısa bir süre sonra gelmesi ile kendilerine çok geniş bir kullanım alanı bulamadılar.

  35. Dijital Fotoğrafın Gelişimi Dijital Fotoğrafçılığa Genel Bakış Geleneksel film fotoğrafçılığının, bilgisayar destekli resim işlemi ile birleştirilmesine, dijital (sayısal) fotoğrafçılıkdenir. Resimler, artık bilgisayarda çizilmek veya yaratılmak yerine taranıyor veya dijital bir fotoğraf makinesi ile çekiliyor. Resim, bilgisayarın okuyabileceği bir düzenlemede hazır olursa, rahatlıkla değiştirilebilir, düzeltilebilir, yabancılaştırılır. Resim işleminin sonunda, hazırlanmış dijital fotoğraf basılabilir, gönderilebilir veya internet sayfalarında kullanılabilir; bunlar, dijital fotoğrafçılığın sunduğu geniş imkânların sadece bazılarını oluşturur. Geleneksel fotoğrafçılığın vazgeçilmez yardımcıları olan rötuş boyaları, fırçalar ve bıçaklar yerlerini, yazılım ve donanımların sınırsız olanaklarına bırakıyorlar. Yeni teknolojiler, kullanıcının yaratıcılığını öne çıkarmak için, çok gelişmiş araçlar sunuyor.

  36. Dijital Fotoğrafın Gelişimi Dijital Fotoğrafın Sağladığı Yararlar • Dijital fotoğrafçılık, doğal olarak, geleneksel fotoğrafçılık temelindedir. Burada da otomatik netleme (AF), diyafram ve enstantane gibi kavramlar geçerlidir. Fotoğrafları çekip, anında kontrol edip, silip, yeniden çekip bilgisayara yükleyerek, işleyebilirsiniz. • Fotoğraflar doğrudan hafıza kartına kaydedilir. • Dijital resimler bilgisayara, daha hızlı aktarılır. • Fotoğraf ile uğraşan herkesin tercih ettiği araçlar hâline getirmişlerdir. • Dijital fotoğraf makineleri çok yönlüdür ve film kullanmaz, düşük işletim masrafları vardır. • Dijital fotoğraf makinelerinin filme, fotoğrafların ise kimyasal banyolara ihtiyacı yoktur. Geleneksel fotoğraf makinelerinin sorunlu olabildikleri ortamlarda dijital makineler, bu faktörlerin getirdiği avantajlar ile birçok durumlarda ve geniş kullanım alanlarında faaliyet gösterebilir.

  37. Dijital Fotoğrafın Gelişimi Dijital Fotoğrafın Sağladığı Yararlar • Dijital fotoğrafçılık, doğal olarak, geleneksel fotoğrafçılık temelindedir. Burada da otomatik netleme (AF), diyafram ve enstantane gibi kavramlar geçerlidir. Fotoğrafları çekip, anında kontrol edip, silip, yeniden çekip bilgisayara yükleyerek, işleyebilirsiniz. • Fotoğraflar doğrudan hafıza kartına kaydedilir. • Dijital resimler bilgisayara, daha hızlı aktarılır. • Fotoğraf ile uğraşan herkesin tercih ettiği araçlar hâline getirmişlerdir. • Dijital fotoğraf makineleri çok yönlüdür ve film kullanmaz, düşük işletim masrafları vardır. • Dijital fotoğraf makinelerinin filme, fotoğrafların ise kimyasal banyolara ihtiyacı yoktur. Geleneksel fotoğraf makinelerinin sorunlu olabildikleri ortamlarda dijital makineler, bu faktörlerin getirdiği avantajlar ile birçok durumlarda ve geniş kullanım alanlarında faaliyet gösterebilir.

  38. Matematiksel ve Geometrik Etkiler (DVE -Digital Video Effects) Bu efektler görüntünün sağa sola çekilmesi, büyütülmesi, küçültülmesi, döndürülmesi, 3 boyutlu uzayda hareket ettirilmesi gibi etkileri içerir. Blur (Netsizleştirme) Görüntünün netsizleştirmesi anlamına gelir. Merceklerin oluşturduğu netsizliğe benzese de aynı değildir. Burada yapılan aslında belli bir piksel grubunun birbirleriyle matematiksel olarak ortalanarak yeni bir resim elde edilmesidir. Özellikle bilgisayarda üretilmiş unsurlara gerçekçilik katmak için mutlaka uygun oranda blur eklemesi yapılır.

  39. Matematiksel ve Geometrik Etkiler (DVE -Digital Video Effects) Sharpering (Keskinleştirme) Bu operatör resmin önce kenarlarını belirler. Daha sonrada sadece kenarların kontrastını arttırır. Böylece gerçekte herhangi bir çözünürlük artışı olmasa da algılanan keskinlik artar. Ancak aşırı kullanımda kenarlarda bozulmalar olur. ÖNCE SONRA

  40. Matematiksel ve Geometrik Etkiler (DVE -Digital Video Effects) Grain(Tanecik Ekleme) Filmin ve videonun kendine has bir tanecik ekleme yapısı vardır. Bilgisayarda üretilmiş görüntülerde bu doüal olarak bulunmaz. Bu nedenle grain operatörleri yaygın olarak kullanılır. Sadece görsel etki sağlamak amacıylada eklenebilir. ÖNCE SONRA

  41. Matematiksel ve Geometrik Etkiler (DVE -Digital Video Effects) Flare (Parlama) Merceğin içine ışık girdiği zaman ''flare'' adı verilen bir yansıma ortaya çıkar. Bu durum her mercekte farklı sonuç verir. Benzer bir etkiyi sayısal olarak gerçekleştiren operatörler kullanılabilir fakat tabiki gerçek bir harenin etkisi kadar gerçekçi olaması beklenemez.

  42. Matematiksel ve Geometrik Etkiler (DVE -Digital Video Effects) Warping (Piksel Çekiştirme) Herhangi bir piksel grubunun tutup çekiştirilmesine (büyütülmesi,küçültülmesi, yan yatılırılması vs.) yarayan operatördür. Böylece bir insanın gözlerini büyütmek, burnunu küçültmek veya bir nesneyi eğip bükmek gibi etkiler sağlanabilir.

  43. Matematiksel ve Geometrik Etkiler (DVE -Digital Video Effects) Morphing (Dönüşüm) Warp operatörünü belli yerlere uygularken aynı zamanda bir sonraki plana yumuşak bir geçiş yaparsanız buna Morphing adı verilir. En çok bilinen örneği 1991'de çekilmiş bir ''Black or White'' Micheal Jackson klibidir. Bu filmde Jackson'un yakın plandaki yüzü sürekli başka insanlara dönüşüyordu.

  44. Matematiksel ve Geometrik Etkiler (DVE -Digital Video Effects) Morphing (Dönüşüm) Bu teknikte birbirine dönüşecek iki resim arasındaki benzer noktalar bulunur. Bunlar warp operatörüyle eğilip bükülür bu sırada da geçme yapılır. Bütün bu iş hızlı olduğu için sonuç bir şeyin başka bir şeye dönüştüğü yanılsamasıdır. ''BuffyThe Vampire Slayer'' adlı tv dizisindeki insan vampir arası geçişler en basit morphing örnekleridir.

  45. Matematiksel ve Geometrik Etkiler (DVE -Digital Video Effects) 3D Motion Tracking(3 BoyutluHareketAnalizi) Bunlar herhangi bir çekimdeki kamera hareketini üç boyutlu olarak analiz edebilen yazılımlardır. Böylece bilgisayarda üretilmiş öğelere de aynı hareket verilebilir. Örneğin helikopterle yapılmış bir çekimin üzerine gerçekte var olmayan öğeler (canavarlar, binalar, yelkenliler vs) eklemek için böyle bir yazılıma gerek vardır.

  46. 3 Boyutlu Hayat 3 Boyutlu Hayat 3D sinema çoğumuza sanki yeni bir şeymiş gibi gelse de tarihine baktığımız zaman böyle olmadığını görüyoruz. Birçok teknolojinin temeli insanın kendi doğasını keşfetme çabasıyla oluşmuştur. İnsanoğlu niçin 2 gözüm 2 kulağım var ? sorusuna cevap ararken boyut kavramının farkına vardı. Euclidmilattan önce iki gözün derinlik algısını oluşturduğunu buldu, 2. yy da Yunanlı Galen sağ ve sol gözümüzün objeleri farklı açıdan gördüğünü keşfetti. 1822 de fotoğrafın bulunmasının hemen ardından 3 boyutlu fotoğraflar çekilmeye başladı. 1838 de İngiliz Wheatsone ilk “stereoscopic” aletini geliştirdi. İlk 3D film 1922 çekilmiş “ ThePower of Love”dır. Özellikle 50 ve 60 lı yıllar 3D nin en popüler olduğu yıllardır, 1953 , 3D sinema tarihinin üretim sayısı olarak zirvesidir.

  47. 3 Boyutlu Hayat Stereoscopic 3 Dimension (S3D) Fotoğrafın bulunmasıyla görüntüleri kaydetmeyi başaran insan daha sonra renklendirmeyi ve 3 boyutlu hale getirmeyi hedefledi. Stereoscopic 3 Dimension (S3D) bizim “3 boyutlu” diye bahsettiğimiz tekniğin orijinal adıdır. 3 Boyutlu çekim yapan dijital fotoğraf makinesi

  48. 3 Boyutlu Hayat Nasıl 3 Boyutlu Görüyoruz? Gözler yatay olarak belli bir aralıkla kafatasımıza yerleşmiştir. Bu mesafeye oküler mesafe (interocular ya da interaxialdistance ) deniyor. Bu aralık yetişkin insanlarda ortalama 6.5cm.’dir. Bakışımızı yönelttiğimiz zaman gözlerimiz, birbirinin aynı gibi görünen aslında oküler mesafeden dolayı çok küçük bir açı farkıyla meydana gelen iki ayrı resim oluşturur (parralax). Beynimiz bu iki farklı resmi birleştirerek 3 boyutlu hale getirir. Yani tek gözümüzle derinlik hissini algılayamayız. Hemen deneyin, tek gözünüzü kapatın gözlerinizden yaklaşık 50 cm uzakta iki elinizin işaret parmaklarının uçlarını birbirine değdirmeye çalışın. Sonrada diğer gözünüzü kapatarak birkaç kez deneyin. Tahmin ettiğinizden zor olduğunu gördünüz değil mi?

  49. 3 Boyutlu Hayat Parralax Sağ ve sol gözün farklı açılardan görmesi “Parralax”

  50. 3 Boyutlu Hayat Parralax Birçoğumuz stereo kavramına sağ ve sol kulağa hitap eden iki ayrı hoparlör ya da kulaklıkla dinleme yapılan ses sistemlerinden aşinadır. Stereo bize sesin yatay düzlemde nereden geldiğini hissetmemizi sağlar. Nasıl ki bir sahnede soldan sağa doğru yürüyen birinin ayak seslerini onun hareketiyle soldan sağa doğru duyarsak stereo ses sistemleri de onu aynen kulaklarımız gibi en az iki mikrofonla kaydedip sağda ve solda iki hoparlöre vererek aynen sahnede duyduğumuz yön hissini bizlere duyurur. Seste insan kulaklarını taklit eden iki ayrı kanal nasıl ses perspektifini sağ ve sol kanallarla (hoparlörlerle) sağlarsa 2 gözümüzü taklit eden 2 resimde, beynimizde 3 boyutu oluşturmamızı sağlıyor. İşin temeli, bakışımızla oluşan gözlerimizin küçük bir açı farkıyla ayrı ayrı gördüğü görüntüleri kaydedip bunları sinema perdesi yada fotoğraflar halinde yine 2 ayrı gözümüze hitap edecek şekilde sunmaktır.

More Related