1 / 27

CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI

CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI. Cİnsel İşlev bozukluklarI. Normal cinsel tepki döngüsünde ketlenmeye yol açan cinsel problemlerdir. Zamana ve kültürel normlara bağlı farklılıklar gösterilebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Dsm-iv cİnsel bozukluklar ve CİNSEL kİmlİk BOZUKLUKLARI.

evers
Télécharger la présentation

CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI

  2. Cİnsel İşlev bozukluklarI • Normal cinsel tepki döngüsünde ketlenmeye yol açan cinsel problemlerdir. • Zamana ve kültürel normlara bağlı farklılıklar gösterilebileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

  3. Dsm-iv cİnsel bozukluklar ve CİNSEL kİmlİk BOZUKLUKLARI • Cinsel Kimlik Bozuklukları • Parafililer (Cinsel Sapkınlıklar) • Cinsel İşlev Bozuklukları 1. Cinsel istek bozuklukları a. Azalmış cinsel istek bozukluğu b. Cinsel tiksinti bozukluğu 2. Cinsel Uyarılma Bozuklukları a. Kadında cinsel uyarılma bozukluğu b. Erkekte erektil bozukluk (sertleşme bozukluğu) 3. Orgazm ile ilgili bozukluklar a. Kadında orgazm ile ilgili bozukluk (kadında ketlenmiş orgazm) b. Erkekte orgazm ile ilgili bozukluk (erkekte ketlenmiş orgazm) c. Erken boşalma 4. Cinsel ağrı bozuklukları a. Disparoni (acı veren cinsel ilişki) b. Vajinismus

  4. Tanı konulabilmesi için bozukluğun sürekli ve yenileyici olma koşulu aranır. • DSM-IV’e “kişi için belirgin bir stres veya insanlar arası ilişkilerde sorun yaratması” koşulu eklenmiş ve böylece kişinin kendi tepkilerinin de tanının konulmasında rol oynamasına izin verilmiştir. • İşlev bozukluğu başka bir tıbbi hastalık veya eksen 1 bozukluğa bağlı ortaya çıktığı düşünülüyorsa cinsel işlev bozukluğu tanısı konmaz.

  5. Bozukluktan önce cinsel tepki döngüsü normal olarak nasıl işlevde bulunur? • Masters ve Johnson (1966) ve Kaplan (1974) • Cinsel tepki döngüsünün erkek ve kadınlarda benzer olduğunu gözlemleri sonucunda görmüşler ve 4 aşamasını tanımlamışlardır: • İstek: sıklıkla cinselliği uyaran fantezilerle bağlantılı olarak ortaya çıkan cinsel istek ve ilgiye işaret eder. _Kaplan (1974)_ • Heyecan: fizyolojik değişikliklere bağlı olarak ortaya çıkan cinsel zevkin öznel olarak yaşanmasıdır. _Masters ve Johnson_ • Orgazm: bu aşamada cinsel zevk tepe noktaya ulaşır. • Çözülme: Orgazmı izleyen bir rahatlama ve kendini iyi hissetme halinin ortaya çıktığı aşamadır. _masters ve Johnson_

  6. Cinsel işlev bozukluklarının tanımlanması ve nedenleri • Cinsel işlevlerin arasıra bozulması patolojik değildir. • Tanı için “sürekli ve yineleyici” olmalıdır. • Ek olarak, farklı cinsel işlev bozukluklarının bir arada görülmesi sık rastlanılan bir durumdur.

  7. A- Cinsel İstek Bozuklukları • Azalmış (hipoaktif) cinsel istek bozukluğu: cinsel fantazi ve etkinliklerde bulunma isteğinin eksikliği ya da hiç olmaması durumudur. • Cinsel tiksinti bozukluğu: kişinin cinsel temastan neredeyse tamamen kaçındığı daha ciddi bir bozukluktur. • Tahminen yetişkin nüfusunun %20’sinde ACİB olduğu düşünülmektedir. (ABD) • Hem kadınlarda hem erkeklerde 1970lere oranla 1990larda ACİB yükselmiştir (Beck, 1995). • ACİB ilk defa 1980’de DSM-III’de “ketlenmiş cinsel istek” adı altında yer almıştır. • Cinsel istek bozukluklarının nedenleri hakkında pek fazla bilgimiz yoktur.

  8. Cinsel uyarılma bozuklukları • Kadınlarda cinsel uyarılma bozukluğu - Eskiden Frijidite de denilen cinsel soğukluktur. • Erkekte erektil bozukluk (sertleşme bozukluğu) • Eskiden Empotans adı da verilen iktidarsızlık • Cinsel soğukluk ya da iktidarsızlık ifadelerinin yerine cinsel uyarılma bozukluğu ifadesinin kullanılmaya başlamasının önemli bir gelişmedir.

  9. Kadınlarda birleşmenin rahat bir şekilde tamamlanabilmesi için gerekli olan vajinal ıslanmanın sürekli olarak yetersiz olması gerekir. • Erkeklerde ise cinsel aktivitenin tamamlanabilmesi için gerekli olan sertleşmenin sürekli olarak sağlanamaması veya sürdürülememesi gerekir. Cinsel uyarılma bozukluğu tanısının konulabilmesi için,

  10. Orgazm Bozuklukları • DSM-IV’te biri kadınlarda, ikisi erkeklerde görülen 3 tür orgazm bozukluğu yer almaktadır. • Eskiden ketlenmiş kadın orgazmıolarak adlandırılan kadın orgazmı bozukluğu, normal bir cinsel heyecan döneminin sonunda orgazmın yaşanamaması durumudur. Uyarılma, mastürbasyon veya eşle cinsel ilişki sırasında ortaya çıkabilir. • Klasik Kinsey çalışmasına göre kadınların %10’u hiç orgazm yaşamadıklarını belirtmişlerdir. • Levine ve Yost (1976), kadınların %5’inin yaşamları boyunca orgazm yaşamadıklarını saptamıştır. • SED düştükçe bu oranlar yükselmektedir. • İlk cinsel birleşme yaşantısından önce hiç mastürbasyon yapmamış ya da çok az yapmış kadınlarda, mastürbasyon yapmış kadınlara oranla daha fazla görülmektedir. • Cinsel bilgi eksikliğinin önemli rol oynadığı söylenmektedir.

  11. Orgazm işlev bozukluğu olan kadınlar genel olarak cinsel açıdan uyarılırlar. Bu kadınlar aşık olabilir, erotik hisler yaşabilirler, vajenlerinde ıslaklık ve genişleme ortaya çıkabilir. • Orgazm eşiği açısından kadınlar farklılık gösterirler. Bazıları çok fazla klitoral uyarım olmadan orgazma çabuk ulaşabilirken, diğerlerinin önsevişme veya birleşme sırasında yoğun ve uzun süreli uyarılmaya gereksinimi olabilir. • En önemli faktör, kontrolü kaybetme korkusudur. Bazı kadınlar orgazm anında kontrolsüz bir şekilde bağıracaklarından, kendini küçük düşüreceklerinden veya bayılacaklarından korkarlar.

  12. Erkek orgazm bozukluğu ve erken boşalma DSM-IV’te yer alan 2 erkek orgazm işlev bozukluğu kategorisidir. • Erkek orgazm bozukluğu veya zor boşalma nispeten az görülür. Tedavi için başvuran erkeklerin %3 ile %8’inde görülür. • Nedenleri arasında; hamile bırakma korkusu, sevgi verememe, husumet, kontrolü kaybetme korkusu sayılabilir. • Erken boşalma, erkeklerde en yaygın görülen işlev bozukluğudur ve erkeklerin %40’ında böyle bir sorun yaşanır. • Erken boşalma genellikle belirgin derecede kaygı ile birlikte görülür. Bazen vajene girmeden boşalma ortaya çıkabilir, ama daha sık rastlanılan durum vajene girişten birkaç saniye sonra olmasıdır. • Erken boşalma üzerine düşünme de etkileyebilir.

  13. Cinsel ağrı bozuklukları • Disparoni ve Vajinismus • Disparoni tanısı, cinsel ilişki öncesinde, sırasında ya da sonrasında yinelenen ya da sürekli genital ağrı olması durumunda konulur. • Vajinismus, vajenin dış üçte birindeki kaslarda birleşmeyi engelleyecek biçimde yinelenen ya da sürekli istemdışıspazmın oluşmasıdır. • Kadınlarda disparoninin görülme sıklığı %8 ile %15 arasında değişmektedir. • Erkeklerde ise, %1 civarında değiştiği bildirilmektedir. • Cinsel terapi için başvuranlar arasında vajinismusun görülme oranı %12 ile %17 arasında değişmektedir. • Vajinismusu olan kadınlar klitoral doyuma ulaşabilmektedirler. Hamilelik korkusu ve cinselliğe karşı olumsuz tutumlar vajinismusun ortaya çıkmasına rol oynayabilirler.

  14. GenelKuramlar • Psikanalitik bakış açısına göre cinsel işlev bozuklukları altta yatan bastırılmış çatışmalardan kaynaklanmaktadır. Bu bakış açısına göre analist, hem nedenleri hem de tedaviyi belirleyebilmek için ortaya çıkan belirtinin sembolik anlamını bulmaya çalışır. • Çağdaş psikoanalistlerin çoğu terapide bilişsel davranışçı teknikleri de kullanmaya başlamışlardır (LoPiccolo, 1977).

  15. Masters ve johnson’un kuramsal modeli • Cinsel yetersizliklerin nedenlerini incelerken şu andaki ve geçmişteki nedenlere bakmışlardır. • Şu andaki; performans ve seyirci rolüne girme • Bu ikisi de cinsel performansa odaklanarak doğal cinsel tepkilerin ortaya çıkmasını engelleyen davranış örüntülerini içerir. • Geçmişteki; • Dini katılık • Psikoseksüel travma • Eşcinsel eğilim • Yetersiz danışma • Aşırı alkol alımı • Biyolojik nedenler • Sosyokültürel nedenler

  16. Diğer çağdaş görüşler • Çağdaş cinsel terapistler genel olarak cinsel işlev bozukluğu olan çiftlerin hem cinsel hem de ilişki sorunları yaşadıklarını varsaymanın doğru olduğunu düşünürler (Rosen & Leiblum, 1995). • Çiftin yaşadığı cinsel zorluklar ikincil kazançlara yol açıyor olabilir. • Cinsel problemi olan kişilerin bilgi ve beceri düzeyleri yeterli olmayabilir. • Eşler arasındaki zayıf iletişim cinsel işlev bozukluğunun ortaya çıkmasına katkıda bulunur. • Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan birine yakalanmak ile ilgili endişeler kişileri etkileyen faktörlerdendir.

  17. terapİsİ • Bilişsel davranışçı terapilerin en başarılı olduğu alan lardan biri cinsel terapilerdir. • Kaygının azaltılması, sistematik duyasızlaştırma ve beceri eğitimi ile birleştirildiğinde başarılı sonuçlar elde edilmiştir. • Tutum ve düşünceleri değiştirmeye yönelik işlemler, duyumsal farkında olma prosedürleri adı verilen uygulamalarda cinsel uyarımın hoş duyumlar üzerine odaklanmaları için cesaretlendirilirler. • Beceri ve iletişim eğitimi • Çift terapisi • Psikodinamik teknikler • Tıbbi ve fiziksel işlemler

  18. AIDS • Bugün için toplum sağlığını en fazla tehdit eden sendrom AIDS (kazanılmış bağışıklık yetersizliği sendromu)’dir. • Neden inceliyoruz? • AIDS açıkça mantıksız ve kendine zarar verici davranışlardan dolayı ortaya çıkar • Şu anda tıbbi yollarla tedavi edilmesi veya önlenmesi mümkün değildir. • Genellikle psikolojik tedbirlerle önlenir.

  19. Problemin boyutu 1981 yılında ilk olarak belirlendiğinden beri AIDS modern zamanlarda görülen en tehlikeli, bulaşıcı ve salgın hastalıktır. Görülme sıklığı ve yaygılığı gün geçtikçe artmaktadır. ABD’de 13 yaşın üstündeki her 300 kişiden birinde ya da toplam 1.000.000 kişide HIV bulunmaktadır. Dünyada 1 milyonu çocuk, 21 milyon kişinin HIV oldukları ve bunların %90’ının gelişmemiş ülkelerde yaşadıklarıtahmin edilmektedir. En kötü sonuçlar Afrika’daki Sahlara Çölü’nün güneyinden gelmektedir. Dünya HIV pozitif nüfusunun %63’ü, kadınların %80’i burada yaşamaktadır.

  20. Hastalığın tanımlanması • AIDS, vücudun bağışıklık sisteminin HIV nedeniyle ciddi derecede bozulmasına yol açarak ve kişiyi nadir görülen bir lenf kanseri türü olan Kaposi sarkom ya da çok tehlikeli, fırsatı ve ölümcül çeşitli fungal, viral ve bakteriyal enfeksiyonlar açısından büyük risk altına sokar. • Genellikle kişiler AIDS’ten değil, nedeniyle bağışıklık sisteminin zayıflaması sonucunda ortaya çıkan ölümcül enfeksiyonlar ve hastalıklardan dolayı ölürler.

  21. Hastalığın yayılması • HIV için en yaygın kullanılan testlerde enfeksiyona karşı antibody oluşup oluşmadığı belirlenmeye çalışılmaktadır. • Ancak, zaten pek çok kişide antibodyler enfeksiyona yakalandıktan birkaç ay sonra ortaya çıkar. Yani test yapıldığı zaman sonuç negatif de çıksa virüsü yeni almış olabilir. • Problemin özü cinsel yönelim değil riskli cinsel yaşantılardır. • HIV sadece kanda, menide ve vajinal sıvıda bulunur ve sadece enfeksiyonlu sıvıların kana karışmasıyla bulaşır. • Aynı evde yaşanarak bile bulaşmaz. • Korunmadan gerçekleştirilen anal birleşme en riskli cinsel uygulamadır.

  22. HIV ve AIDS’in ilaçla tedavisi • Kasım 1995’te Gıda ve İlaç Dairesi ilk olarak bir kimyasal bileşeni onaylamıştır. Proteaz baskılayıcısı olan saquinavir şimdiye kadar kullanılan ilaçlardan farklıydı. • Gıda ve İlaç Dairesinin bu önerisinden 9 ay sonra HIV’in baskılanmasında çok etkili olduğu ortaya çıktı. • Bu çok pahalı ilaçları alabilen pek çok kişi AIDS’li olarak yaşamlarını sürdürmektedirler.

  23. Önlenmesi • HIV’in nasıl bulaştığı hakkında doğru bilgiler verilmesi • Ne tür risklerin söz konusu olduğunun açıklanması • Yüksek risk durumlarının belirlenmesi • Prezervatifin nasıl kullanılacağıyla ilgili bilgi verilmesi • Davranışlarda yapılacak bazı değişikliklerle riskin nasıl azaldığının açıklanması • Cinsel açıdan girişken olma becerilerini de içeren sosyal beceri eğitimi verilmesi

  24. Terapisi • Bireylerin üzerindeki streslerin azaltılmaya çalışılarak yardımcı olmaya çalışılır. • HIV enfeksiyonunun başlangıcında aerobik egzersizlerinin T-4 hücre düzeylerini yükseltebildiğini, kaygı ve depresyonu ise azaltabildiğini gösteren araştırmalar vardır. • Hastaların sosyal temaslarını arttırmalarına yardımcı olmak daha fazla destek ve cesaret bulmaları açısından yararlı olur.

More Related