630 likes | 1.17k Vues
AİLE MODELLERİ VE ÇOCUĞUN DAVRANIŞI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ. Kişilik gelişimi ; insanın yaşamı boyunca süregelse de kişilik gelişiminin temeli çocukluk döneminde atılmaktadır. Bu noktada Anne-babanın ve ailenin diğer bireylerinin çocukla olan etkileşimi,
E N D
AİLE MODELLERİ VE ÇOCUĞUN DAVRANIŞI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Kişilik gelişimi; insanın yaşamı boyunca süregelse de kişilik gelişiminin temeli çocukluk döneminde atılmaktadır. • Bu noktada Anne-babanın ve ailenin diğer bireylerinin çocukla olan etkileşimi, • yani aile modelleri çocuğun ileride nasıl bir birey olacağını etkilemektedir.
Çocuk doğumundan itibaren model alarak, anne-baba ve çevresindeki diğer kişileri gözleyerek gelişir. • Bu nedenle çocuklar en yakın çevrelerinde bulunan anne-babalarının olumlu veya olumsuz özelliklerini model almalarıyla ; olaylar karşısında kendi davranışlarını oluştururlar.
Bir çocuğun sağlıklı, güvenli ve mutlu bir birey olarak kişiliğini oluşturmasının ilk adımı ailede atılır ve anne-babanın tutumlarıyla şekillenir.
Anne baba tutumlarını olumlu ve olumsuz olarak ikiye ayırabiliriz. • Elbette bir tutumu olumlu ya da olumsuz yapan: bu tutumun tutarlılığı ve sevgi+kontrol dengesinin nasıl oluşturulduğudur. Şimdi bu tutumlara ve çocuk üzerindeki etkilerine bir göz atalım.
OTORİTER AİLE • İLGİSİZ VE KAYITSIZ AİLE • AŞIRI KORUYUCU AİLE • TUTARSIZ AİLE • MÜKEMMELİYETÇİ AİLE • AŞIRI HOŞGÖRÜLÜ AİLE • DEMOKRATİK AİLE
OTORİTER AİLE YAKLAŞIMI • Sevgi bağının zayıf ancak disiplin uygulamalarının çoksert olduğu aile ortamıdır. • Çocuk her kurala uymak zorundadır. • Bu tutumu bazen baba tek başına gösterir, anne de çocuğa aşırı koruyucu yaklaşabilir.
Çocuğun hata yapmasına fırsat verilmez. • Bu tutumu benimseyen ailelerde çocuklarına karşı bir hakimiyet vardır. Baskıcı bir tutum içerisindedirler. Çocuktan kendilerine itaat etmelerini beklerler. Aile içinde korku hakimdir ve çocuk korku ile büyür. • Aile mutlaka çocuğun hareketlerinde kusur bulur.
Çocuğun her işine karışan bir tavır sergilerler. • Çocuklarının çabalarını göremezler. • Çocuklarını dinlemezler. • Sürekli eleştiren, yargılayan, suçlayan anne, babalardır. • Sadece kendi kuralları, istekleri, duyguları ön plandadır. • Çocuk ne yaparsa yapsın hep eleştirilir, suçlanır.
ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ • Böyle bir tutumla yetiştirilen çocuklar genellikle ya asi tavırlar gösterirler • ya da sindirilerek pasif bir kişiliğe sahip olabilirler. • Ayrıca böyle ailelerin çocukları, aşırı baskı nedeniyle, evden kaçmaya daha meyilli olabiliyorlar.
Bu çocuklarda; • Kendini, duygularını ifade edememe, • İçine kapanıklık, güvensizlik, • Saldırganlık gibi davranış sorunları görülebilir. Çocuğun özgüveni gelişmez. Sürekli eleştirilme veya şiddet çocuğun ruhsal yapısını bozar.
Çocuk kolayca ağlamaya başlar. Arkadaşları ile uyumsuz ve kavgacı olabilir. • İleri yaşlarda sıkıntılar karşısında dayanaksız ve çaresiz kalır. • Ailede yüksek baskı ve katı disiplin olduğundan çocuklarda kendini kabul etme zorlaşır, uyumsuzluk görülür.
Çocuk evde anne-babasında gördüğü olumsuz tutumları okulda arkadaşlarına uygulamaya çalışır. Ayrıca devamlı eleştirilen bu çocuklarda saldırgan davranışlar ortaya çıkabilir.
Otoriter tutumu benimseyen aileler hem sevgiyi hem de disiplini daha dengeli uygulamalı ve çocuğun yapabileceği işleri çocuğa devretmede gecikmemelidir.
İLGİSİZ VE KAYITSIZ AİLE YAKLAŞIMI • Aile aşırı rahattır. • Çocuğun sorumluluklarından kaçma davranışı vardır. • Ana baba çocuğa örnek bir model olamaz. • Çocuğun dünyasına girmek gibi bir kaygıları yoktur.
Aşırı itici-disiplinsiz tutum yoksaymanın ön plana çıktığı ve çocuğun kendi haline bırakıldığı anne baba tutumudur. Çocukla ne doğru dürüst bir sevgi bağı vardır ne de çocuğa karşı herhangi bir disiplin uygulaması. • Bu tutumu sergileyen ailelerde çocuk sevildiğini hissedemez ve genelde sevgiyi başka insanlarda ararlar.
ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİSİ • Çocuk bencil ve şımarık olur. • Anne babasının dikkatini çekmek için alışılmadık davranışlar sergiler. • Aile çocuğa model olamadığı için çocuk kendine başka modeller seçer. Çocuk vaktinin tümünü arkadaşlarıyla geçirir.
Genç yaşta çocuk zararlı alışkanlıklar edinmeye meyilli olur. • Çocuğun sevgi ile büyümemesi veya yok sayılması çocuğun sosyalleşmesini olumsuz etkiler. • Yapılan araştırmalar, bu tür ailelerde büyüyen çocukların suç işlemeye daha fazla eğilim gösterdiklerini ortaya koymaktadır.
Duygusal istismara ve anne-baba çocuk arasında iletişim kopukluğuna yol açan ilgisiz/kayıtsız tutum yerine; • koşulsuz sevgi, ilgi ve tutarlı bir disiplin yaklaşımı çocuğun sağlıklı bir kişilik gelişimini sağlayacaktır.
AŞIRI KORUYUCU AİLE YAKLAŞIMI • Bu tarz tutumu benimseyen anne-baba sürekli çocuğa müdahale eder. • Aşırı koruyucu ve verici davranışlar söz konusudur. Çocuğa bir bebek gibi davranılır. • Çocuk anne-baba tarafından ‘sen yapamazsın, daha küçüksün’ gibi engellemelerle karşılaşır. • Çocuğun kendini tanımasını ve yapabileceklerini fark etmesini engelleyen bir anne-baba tutumudur.
Çocuğa gereğinden fazla özen ve kontrol gösterilir. Özellikle anneler bu tip tavır sergiler. • Çocuklarına hayat tecrübesi yaşama fırsatı tanımazlar. • Çocuklarının büyüdüğünü fark etmeyip bebekmiş gibi davranırlar. • Aile çocuğun yerine her şeyi düşünür ve tüm şartları oluşturur.
Çocuklarına hiçbir iş ve sorumluluk vermezler. Çocuğun kendisinin yapması gereken işler bile anne babalar tarafından yapılır. • Örneğin çocuk kendisi yapabilecekken, anne çocuğa yemek yedirir, ayakkabısını giydirir, onun yerine konuşur, okula giderken çantasını götürür ve onun yerine ödevini yapar.
ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİSİ • Çocuk aşırı duygusal olur. • Özgüven duygusu gelişemez. • Kendi başına hiçbir şey yapamaz, yapacağına inanmaz. Dolayısıyla huzursuz ve kaygılı olur. • Toplum içinde kendi başına iş yapma cesaretini bulamaz.
Bu tutumla yetiştirilen çocuklarda bağımlı kişilik vardır. • Dış denetim çok fazladır. Çocuk kendi başına karar vermede güçlükler yaşar. İleri yaşlarda bile etrafına bağımlı olur. • Bu tutum çocuğun bireyselleşme çabasını engellemektedir.
Sorumluluk duygusu, bilinci gelişemez. • İçe dönük yada saldırgan olur. • Davranış bozukluğu (tırnak yeme, kekemelik, alt ıslatma, okul fobisi, yalan, ...vb.) görülür.
Bu tip tutum benimseyen aileler, özellikle çocuğun sorumluluk duygusunu geliştirmeye yönelik görevler vermeli, • çocuğun yaşayarak öğrendiğini ve hata payının bulunduğunu unutmamalıdır.
TUTARSIZ AİLE YAKLAŞIMI Eşlerin çocuk yetiştirmeye farklı bakmaları ve bunu çocuğa yansıtmaları temel sebeptir. Tutarsızlık üç şekilde ortaya çıkabilir; 1.Bir ebeveyn otoriter ve baskıcı iken diğer ebeveyn aşırı hoşgörülü bir tavır sergilerse tutarsız aile oluşur.
2. Anne veya baba,kendi içinde de tutarsız olabilir. Önce izin verdiği bir duruma sonradan, şartlarda hiçbir değişiklik olmadığı halde izin vermemesi örnek verilebilir.
3. Ayrıca ülkemizde anne ve baba son derece tutarlı ve kontrollü bir tutum sergileseler de büyükanne ve büyükbabalar aşırı hoşgörülü tutumlarıyla çocuk yetiştirmede tutarsızlık yaratabilir. Anne ve babanın kural olarak sınırlandırdığı bir şeyi örneğin aşırı çikolata yemeyi dede “dokunmayın benim torunuma” diyerek hoşgörüyle karşılayabilir. Bu da aile modelleri içinde tutarsızlık yaratabilir.
Anne-baba tutumları arasında en olumsuz tutumdur. • Bu tutumda anne baba yukarıda sayılan anne-baba tutumlarını zaman zaman uygular. • Belli bir tavır ve tutarlılık yoktur. Bu durum çocuğu olumsuz yönde etkiler.
ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİSİ • Bu tür davranışlar çocukların en çok bocaladıkları ve ruhsal gelişimlerine zarar veren durumlardan biridir. • Anne ile baba arasındaki tutarsızlığı çocuk kendi çıkarı için kullanır. • Çocuk inatçı, asi ve hırçın olabileceği gibi içine kapalı ve pasif de olabilir.
Çocukta dikkat eksikliği olabilir. • Çocukta yalan söyleme gibi davranış bozuklukları başlayabilir. • Çocuk anne veya babadan birisine çok yaklaşırken diğerinden uzaklaşabilir.
Tutarsız anne-baba tutumuyla yetişen çocuklar nerede ne yapacağını bilemez. Hangi tepki ile karşılaşacağını bilemediği için kaygılıdır. • Bu durum kendini güvende hissetmesini engeller. • Kendi görüş ve düşüncelerini aktaramaz. Zamanla çevrelerindeki insanlara güvenmeyen, her şeyden şüphelenen, kararsız bir kişilik yapısı geliştirebilirler.
Eğer aile içinde tutarsızlık istemiyorsak öncelikle aile içinde neye ne kadar izin verileceği belirlenmeli ve bunun sonucunda anne babalar ortak tutum göstermelidirler. • Kendi tutumlarında da tutarlı olmalıdır. Örneğin çocuğa bugün “hayır” dediğimiz bir şeye yarın “evet” dememiz, ya da önceleri izin verdiğimiz bir şeye sonradan izin vermememiz de tutarsızlık yaratır.
MÜKEMMELİYETÇİ ANNE BABA TUTUMU • Mükemmeliyetçi tutumda anne baba çocuğundan her şeyin en iyisini bekler. • Çocuktan aşırı titizlik ve temizlik beklenir.
Mükemmeliyetçi ailelerde kurallar ve kalıplar belirlenir ve çocuğun bunlara mutlaka uyması beklenir. Çocuğa bütün çocukça davranışlar yasaklanır. Arkadaş seçimi bile aileye aittir. • Çocuk çırpınıp çabaladıkça • anne – baba daha fazlasını ; • (en mükemmelini) ister.
Mükemmeliyetçi aile tutumunda, aileler kendi kafalarında haklı gerekçeler üretirler. “Şimdi öğrenemezse hiç öğrenemez” Zeki olmazsa, ben de bu kadar şey beklemezdim, ama o kapasitesini kullanmıyor ki” gibi açıklamalar yapabilirler.
ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ • Mükemmeliyetçi anne-baba tutumuyla yetişen çocukların fikirleri genelde çok katıdır. • Bir şey veya kimse ya çok olumlu ya da çok olumsuzdur. • Zamanla çocuk aşırı kaygı, stres, tedirginlik, hayal kırıklığı gibi duyguları yaşamaya başlar. • “Tırnak yeme, kekemelik, alt ıslatma, yalan, çalma, ...gibi” davranış sorunlarıyla kendini ifade eder.
Bu anne – babaları memnun etmek çocuklar için oldukça zordur. • Çocuk, aile tarafından hep mükemmele odaklandığı için deneyip yapamamaktansa hiç denememeyi tercih edebilir.
Çocuk kendi doğal iç güdüleri ve ağır kurallar arasında sıkışıp kalmıştır ve sürekli bir iç çatışma içindedir. • Sevgi ve nefret karışımı duyguları aynı anda yaşar. • Her işte en iyi ve en üstün olmak ister. Fakat istediği seviyeyi yakalamayınca hayal kırıklığına uğrar ve çalışmayı tamamıyla bırakabilir. Aşağılık duygusu gelişir.
Çocuk düşe kalka, yanlış yapa yapa öğrenir. Ona yanlış yaptığında hoşgörü göstermezsek kendine olan güvenini kaybeder.
AŞIRI HOŞGÖRÜLÜ ANNE BABA TUTUMU Bu anne-baba tutumunda aşırı hoşgörü ve düşkünlük vardır. • Çocuk, daima diğerlerinin dikkatini çekmek ve kendisine hizmet edilmesini ister.
Aşırı şımartılmış çocuklar bu tutumun sonucudur. • Çocuğa kurallar ve sınırlar konmadan her isteği yerine getirilir.
ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ • Ev içinde ve dış dünyada zayıf bir sosyal uyum gösterirler. • Kuralsızlığa alışan çocuklar, okulda kurallarla karşılaşınca okula uyum sağlamakta zorlanabilirler. • Bu tutumla yetişen çocuklarda doyumsuzluk ve bir iç boşluk vardır.
Doyumsuzlukları ileride zararlı alışkanlıklar edinmelerine neden olabilir. • Bencil, sorumsuz, kırılgan, her dediğinin anında olmasını isteyen ve sabırsız olabilirler. • Sosyal ortama girdiğinde ve her dediğinin olmadığını gördüğünde hayal kırıklığına uğrar. Kendi içine çekilebilir ya da agresif olabilirler.
DEMOKRATİK ANNE BABA TUTUMU • En olumlu aile modelidir. • Anne-babanın çocuğu kabulü, sevgi ve sevecenlikle ele alması, çocukla ilgilenmesi şeklinde davranışa yansımaktadır. • Belirli kurallar ve kısıtlamalar mutlaka vardır. • Evde herkesin söz hakkı vardır. Çocuk da kendini ifade edebilir.
Her şeyden önce anne-baba iyi bir modeldir. • Çocuklarında görmek istemedikleri davranışları kendileri de yapmazlar. Çocuk sınırlar içinde özgürdür.
Aile çocuğun duygu ve görüşlerine saygı duyar. • Yanlışları sebebiyle çocuğa yaptırım uygulanır ve koyulan kurallar çocuğun anlama seviyesine inilerek mantıklıca açıklanır. • En zor ve sabır isteyen yöntemdir. • Kabul eden anne-baba çocuğun ilgilerini göz önünde tutarak onun yeteneklerini geliştirecek ortamı çocuk için hazırlar.
Aile her şeyden önce çok iyi bir rehberdir. Çocuğa yol gösterilir ve alacağı kararlar konusunda serbest bırakılır. • Alternatif sunulur. Seçim çocuğa aittir. • Çocuk seçiminin sorumluluğunu alır. Böyle bir ailede evde-toplumda kabul edilen ve edilmeyen davranışların sınırları bellidir. • Çocuk neyi nerede yapacağını veya yapmayacağını bilir.
ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİSİ • Demokratik ve güven verici bir ortamda yetişen çocuk kendine ve çevresine saygılı, sınırlarını bilen, yaratıcı, aktif, girişken, sağlıklı ilişkiler kurabilen, saygılı, sorumluluk sahibi, hoşgörülü, uyumlu bir birey olarak yetişir.