1 / 207

HUKUK

HUKUK. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU. Bu konuda özellikle bkz. Arkan, Ticaret İşletme Hukuku, Ankara 1993; 7.B., Ankara 2004; Poroy, Ticaret İşletme Hukuku, 6. B. İstanbul 1991: Bozer/Göle, Bankacılar İçin Ticaret Hukuku Bilgisi, 13. B, Ankara 1991. TİCARET HUKUKU

irving
Télécharger la présentation

HUKUK

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. HUKUK

  2. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU Bu konuda özellikle bkz. Arkan, Ticaret İşletme Hukuku, Ankara 1993; 7.B., Ankara 2004; Poroy, Ticaret İşletme Hukuku, 6. B. İstanbul 1991: Bozer/Göle, Bankacılar İçin Ticaret Hukuku Bilgisi, 13. B, Ankara 1991.

  3. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU I. GENEL BİLGİLER Ticaret Hukuku, ticari işletmenin dolaylıve dolaysız olarak yarattığıtüm sorunlarıinceler. 6762 sayılıTicaret Kanunumuzun (TK) Birinci Kitabı“Ticari İşletme”ye ayrılmıştır. Aşağıda Ticari İşletme Hukuku’nun başlıca kavram ve konularıüzerinde durulacaktır. Ticari İşletme Hukuku’nun, daha genel olarak Ticaret Hukuku’nun başlıca kaynağı, 6762 sayılıTicaret Kanunumuzdur. TK, 1 Ocak 1957 tarihinde yürürlüğe girmiştir. TK, Medeni Kanun’un (MK) ayrılmaz bir parçasıdır. Dolayısıyla, ticari bir sorun hakkında TK’nda özel bir düzenleme bulunmayan hallerde, MK’un genel hükümlerinden yararlanılabilecektir.

  4. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU II. TİCARİ İŞLETME 1. KAVRAM TK’nun hazırlanmasında, esas itibariyle modern görüşten hareket edilmiştir. TK’nda ticari işletme esası benimsenmiştir. Ticaret hukukunun önemli kurumları, ticari işletme kavramı ile bağlantı kurularak düzenlenmiştir. TK m.1 ticari hükümlerin, m.3 ticari işin, m.14 ise tacir kavramının belirlenmesinde hep “ticari işletme” kavramını esas almışlardır. Ticari işletme kavramı, TK’nda m.11-13 arasında düzenlenmiştir. Ayrıca Ticaret Sicili Nizamnamesi’nin (Tüzüğü’nün) 14 ncü maddesi de ticari işletme kavramını tanımlamaktadır. Bu nedenle, ticari işletme kavramının belirlenmesinde, bu iki kaynaktan birlikte yararlanılacaktır.

  5. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU • 2. TANIM VE UNSURLAR • a)Ticaret Sicili Nizamnamesi’ne (TSN) göre (m.14) • TSN’ye göre (m.14); ticari işletmenin genel unsurları, şunlardır: • - Gelir sağlamanın amaç edinilmesi; • - Devamlılık, • - Esnaf faaliyetinin sınırlarının aşılması; • - Faaliyetin bağımsız olması. • Bir ticari işletmeden söz edebilmek için, yapılan faaliyetin esnaf faaliyetinin sınırlarınıaşmış olmasıgerekmektedir. TK m. 17, esnafışöyle tanımlamaktadır: “İster gezici olsunlar, ister bir dükkanda veya bir sokağın muayyen yerlerinde sabit bulunsunlar, iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancıancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildirler...”. Demek ki bir faaliyetin esnaf faaliyeti sayılmasıiçin daha çok bedeni çalışmaya dayanmasıve geçimini sağlamaya yönelik olmasıgerekmektedir.

  6. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU Bu konuda özellikle bkz. Arkan, Ticaret İşletme Hukuku, Ankara 1993; 7.B., Ankara 2004; Poroy, Ticaret İşletme Hukuku, 6. B. İstanbul 1991: Bozer/Göle, Bankacılar İçin Ticaret Hukuku Bilgisi, 13. B, Ankara 1991.

  7. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU I. GENEL BİLGİLER Ticaret Hukuku, ticari işletmenin dolaylıve dolaysız olarak yarattığıtüm sorunlarıinceler. 6762 sayılıTicaret Kanunumuzun (TK) Birinci Kitabı“Ticari İşletme”ye ayrılmıştır. Aşağıda Ticari İşletme Hukuku’nun başlıca kavram ve konularıüzerinde durulacaktır. Ticari İşletme Hukuku’nun, daha genel olarak Ticaret Hukuku’nun başlıca kaynağı, 6762 sayılıTicaret Kanunumuzdur. TK, 1 Ocak 1957 tarihinde yürürlüğe girmiştir. TK, Medeni Kanun’un (MK) ayrılmaz bir parçasıdır. Dolayısıyla, ticari bir sorun hakkında TK’nda özel bir düzenleme bulunmayan hallerde, MK’un genel hükümlerinden yararlanılabilecektir.

  8. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU II. TİCARİ İŞLETME 1. KAVRAM TK’nun hazırlanmasında, esas itibariyle modern görüşten hareket edilmiştir. TK’nda ticari işletme esasıbenimsenmiştir. Ticaret hukukunun önemli kurumları, ticari işletme kavramıile bağlantıkurularak düzenlenmiştir. TK m.1 ticari hükümlerin, m.3 ticari işin, m.14 ise tacir kavramının belirlenmesinde hep “ticari işletme” kavramınıesas almışlardır. Ticari işletme kavramı, TK’nda m.11-13 arasında düzenlenmiştir. Ayrıca Ticaret Sicili Nizamnamesi’nin (Tüzüğü’nün) 14 ncü maddesi de ticari işletme kavramınıtanımlamaktadır. Bu nedenle, ticari işletme kavramının belirlenmesinde, bu iki kaynaktan birlikte yararlanılacaktır.

  9. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU II. TİCARİ İŞLETME 2. TANIM VE UNSURLAR a) Ticaret Sicili Nizamnamesi’ne (TSN) göre (m.14) TSN’ye göre (m.14); ticari işletmenin genel unsurları, şunlardır: - Gelir sağlamanın amaç edinilmesi; - Devamlılık, - Esnaf faaliyetinin sınırlarının aşılması; - Faaliyetin bağımsız olması.

  10. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU Bir ticari işletmeden söz edebilmek için, yapılan faaliyetin esnaf faaliyetinin sınırlarınıaşmış olmasıgerekmektedir. TK m. 17, esnafışöyle tanımlamaktadır: “İster gezici olsunlar, ister bir dükkanda veya bir sokağın muayyen yerlerinde sabit bulunsunlar, iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancıancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildirler...”. Demek ki bir faaliyetin esnaf faaliyeti sayılmasıiçin daha çok bedeni çalışmaya dayanmasıve geçimini sağlamaya yönelik olmasıgerekmektedir.

  11. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU Ancak bu kriterlerin belirlenmesi kolay değildir. Bu nedenle TK m. 1463, esnafın yıllık gayrisafi gelirini belirleme konusunda Bakanlar Kurulunu yetkili kılmıştır. Ancak bu yetki uzun süre kullanılmamış, bu konudaki çalışmalara ilk olarak 1983 yılında başlanmıştır. 1983 yılında getirilen düzenleme ile “Esnaf ve Küçük Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulu” kurulmuş ve bu Kurul’a TK m. 1463 gereğince çıkarılacak Bakanlar Kurulu Kararnamesi’ni hazırlama görevi verilmiştir. Bu çerçevede Bakanlar Kurulu 25.1.1986’da kabul ettiği 86/10313 sayılıKararnameyle, esnaf ve küçük sanatkâr ile tacir ve sanayici ayrımına dair esaslarıbelirlemiştir. Belirlenen bu esaslara göre; Koordinasyon Kurulu’nca belirlenecek esnaf ve küçük sanatkâr kollarına dahil olup da, gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançlarıbasit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayelerinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazançlarıancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177.maddesinin 1 ve 3 numaralıbentlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, iki numaralıbendinde yazılınakdi limitin ise tamamınıaşmayanlar esnaf ve küçük sanatkâr; Vergi Usul Kanununa göre birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve yukarıda belirtilenlerin dışında kalanlar ise tacir ve sanayici sayılacaktır (bkz. Arkan, s. 21-23).

  12. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU Doktrinde, TK m.1463/II’ye dayanılarak kabul edilen 1986 tarihli Kararname’den sonra TK m.13/I’de gösterilen ölçütlerin herhangi bir önemi kalmadığıifade edilmektedir. Arkan’a göre, “Kararname’de gösterilen koşulların gerçekleşmesi, özellikle yürütülen faaliyet sonuçlarının öngörülen parasal limitleri aştığının belirlenmesi halinde, işletme, başkaca hiçbir araştırmaya gerek kalmadan ticari işletme sayılır. Dolayısıyla faaliyet hacmi bu parasal limitlerin üzerinde olan bir heykel atölyesi de, ticari işletme niteliğine sahip olur. Görülüyor ki, TK m.1463/II’ye dayanılarak kabul edilen 1986 tarihli Kararname’den sonra, TK’nun 12. ve 13. maddelerinde yer alan hükümlerin pratik bir önemi kalmamıştır” (Arkan, 7.B., s.30).

  13. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU b) TK’na göre (m.11-13) TK m. 11/I’e göre, şunlar ticari işletme sayılır: -Ticarethane: TK m. 12, ne gibi işleri yapmak üzere açılmış bulunan müesseselerin ticari işletme sayılacağını, oniki bent halinde, sınırlı olmayan bir şekilde belirtmiştir. -Fabrika: TK m. 12’ye göre fabrikacılık, hammadde veya diğer malların makine yahut sair teknik vasıtalarla işlenerek yeni ve değerli mahsuller (ürünler) meydana getirilmesidir. - Ticari şekilde işletilen diğer müesseseler (özellikle esnaf faaliyeti sınırınıaşan tarımsal faaliyetler) (TK m.13).

  14. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU 3. MERKEZ / ŞUBE İLİŞKİSİ Her ticari işletmenin bir merkezinin bulunması gerekir. Bu hususa TK’nun 42/I. Maddesinde dolaylı olarak işaret edilmiştir. Ticari işletmenin merkezi, idari ve ticari faaliyetlerinin yürütüldüğü yerdir. Ticari işletmenin merkez ve şubesine çeşitli hukuki sonuçlar bağlanmaktadır. Şubeyi, TK tanımlamamıştır. Ancak diğer bazı yasalarda şube kavramının tanımlandığı görülmektedir. Bu tanımlarda bir birlik söz konusu değildir. Çünkü her bir yasa soruna farklı açıdan yaklaşmaktadır. Bununla beraber öğretide, şubenin unsurları şöylece sıralanmaktadır: - Şube, merkezle aynı gerçek veya tüzel kişiye ait olmalıdır, - Şube, iç ilişkilerinde merkeze bağlıdır, - Şube, dış ilişkilerinde bağımsızdır, - Şube ile merkez arasında mutlaka mekan ayrılığınınbulunması gerekmez.

  15. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU Görüldüğü gibi, şubenin en önemli özelliği dış ilişkilerinde bağımsız olmasıdır. Yani dışa karşı, merkezin yaptığı düzeyde ve türde işlemlerin benzerini kendi başına yapabilme yetkisine sahiptir. Şube olmaya çeşitli hukuki sonuçlar bağlanmıştır. Bunlardan başlıcaları şunlardır: -Her şube, kendi merkezinin ticaret unvanını, şube olduğunu belirterek kullanmak zorundadır (TK m.50/I), -Merkezi Türkiye’de bulunan ticari işletmelerin şubeleri de bulundukları yerin ticaret siciline tescil ve ilan olunur (TK m. 42/3), -Her şube, ticaret ve sanayi odasına kaydolunur, -Şubenin taahhütleri açısından şubenin bulunduğu yer ifa yeri sayılır ve burada dava açılabilir (İstisna: iflas davası).

  16. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU III. TACİR Tacir kavramının gerçek ve tüzel kişiler açısından ayrı ayrı ele alınması gerekir. Daha sonra, tacir olmanın hukuki sonuçlarına değinilecektir. 1. GERÇEK KİŞİ TACİRLER TK m.14/I, gerçek kişi taciri şöyle tanımlamaktadır: “Bir ticari işletmeyi, kısmen dahi olsa, kendi adına işleten kimseye tacir denir”. Bu tanımdan, gerçek kişi tacir olmanın unsurlarınınşunlar olduğu anlaşılmaktadır: a)Bir ticari işletmenin varlığı Ancak yasa, bazı durumlarda ticari işletmesi bulunmayan kimseleri de tacir gibi sorumlu tutmuştur. TK m. 14/III’e göre, bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına (ortak sıfatıyla) işlemlerde bulunan kimse, iyiniyet sahibi üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur. Yasa burada dış görünüşe önem vererek, bir ticari işletme açmış gibi işlemde bulunan kimseleri tacir olmanın sonuçlarına tabi kılmaktadır.

  17. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU b)Ticari işletmenin işletilmesi Ancak bir ticari işletmeyi kurup açtığını ilan yoluyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline kaydettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır (TK m. 14/II). Görüldüğü gibi bu maddede, işletmenin fiilen çalışmaya başlamış olması aranmamaktadır.

  18. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU c)Ticari işletmenin kısmen de olsa o kimse adına işletilmesi TK m.15’e göre, küçük ve kısıtlılara (mahcurlara) ait ticari işletmeyi bunların adına işleten kanuni temsilci (veli/vasi) tacir sayılmaz. Tacir sıfatı, temsil olunan küçük veya kısıtlıya aittir. Çünkü ticari işletme küçük ve kısıtlı adına işletilmektedir. Ancak cezai sorumluluk kanuni temsilciye aittir. TK m.16/I uyarınca kişisel durumu, yaptığı işlerin niteliği veya meslek ve görevleri itibariyle kanuni ya da kazai bir yasağa aykırı olarak veya başka bir kişinin iznine, resmi bir makamın ruhsatına gerek olup da ticari işletme işleten kişi de tacir sayılır. Dolayısıyla TK’na göre tacir sayılmasını gerektirecek hiçbir faaliyette bulunamayacak olan devlet memuru eğer bir ticari işletme işletirse, yine tacir sayılır (Arkan, 7.B., s.113). Yine MK m.192 uyarınca eşler, meslek veya iş seçiminde diğerinin iznini almak zorunda değildir. Ancak kadının ticaret ile uğraşması, “ortak hayatın sürdürülmesinin, taraflardan beklenemeyecek derecede temelinden sarsılması”na neden olursa, koca, karısı aleyhine boşanma davası açabilir (MK m.166) (Arkan, 7.B., s.114).

  19. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU 2. TÜZEL KİŞİ TACİRLER Tacir niteliğini taşıyan tüzel kişileri şöylece sıralayabiliriz: a)Ticaret şirketleri TK m.18/I’e göre, tüm ticaret şirketleri tacirdir. Ticaret şirketleri tüzel kişiliğe sahip olan (TK m.137) ve TK m.136’da sayılan kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketleridir. Bununla beraber, bir yandan kooperatiflerde amacın, diğer şirketlerden farklı olarak kar elde etmek ve bunu paylaşmak şeklinde değil de ortakların ekonomik ihtiyaçlarını gidermek olarak ifade edilmesi, diğer yandan Kooperatifler Kanunu’ndaki tanımda “şirket”ten söz edilmeyip “teşekkül” kavramına yer verilmesi karşısında, artık kooperatiflerin ticaret şirketi sayılamayacağı savunulmaktadır (Tekinalp, İmregün, Eriş). Bu görüşe karşı ortakların ekonomik menfaatlerini, karşılıklı yardım ve kefalet yoluyla sağlayıp koruma yönündeki faaliyetin de kooperatifi şirkete yaklaştırdığına (BK m.520) ve ticaret şirketlerini sayan, bu arada kooperatifleri de ticaret şirketi olarak kabul eden TK m.136’nın Kooperatifler Kanunu ile değiştirilmemiş olduğuna işaret edilerek, kooperatiflerin hala ticaret şirketi niteliğinde olduğu ileri sürülmektedir (Arkan, 7.B., s.116-117). Ancak 5146 sayılı Kanunla Kooperatifler Kanunu’nda yapılan değişiklikle kooperatifin “teşekkül” olduğuna ilişkin nitelendirme kaldırılarak “şirket” sözcüğü kullanılmıştır. “Şirket” sözcüğünün “ticaret şirketi” şeklinde anlaşılıp anlaşılmaması noktasında Kooperatifler Kanunu sessizdir (Poroy/ Tekinalp/ Çamoğlu, Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, 10. Tıpkı Basım, 2005, s.951).

  20. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU b)Amacına varmak için ticari işletme işleten dernekler Daha önce belirtildiği gibi, dernekler kazanç paylaşma dışında bir amaç için kurulabilirler. Fakat bir dernek amacına ulaşmak için ticari işletme işletirse, kendisini ticaret siciline kayıt ettirmekle yükümlüdür (MK m. 54/II). Amaçlarına ulaşmak için ticari işletme işleten dernekler, tacir sayılırlar (TK m. 18/I). c)Kendi kuruluş yasaları gereğince özel hukuk hükümleri çerçevesinde idare edilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve kurumlar: TK m.18/I’deki hükme göre; kendi kuruluş kanunları uyarınca özel hukuk hükümleri çerçevesinde idare edilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseseler dahi tacir sayılır. Bu kurumlara örnek olarak, Kamu İktisadi Teşebbüsleri’ni (KİT) gösterebiliriz. Buna karşılık kamu tüzel kişileri ve kamuya yararlı dernekler, bir ticari işletmeyi ister doğrudan doğruya, ister kamu hukuku hükümlerine göre idare edilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler kendileri tacir sayılmazlar (TK m. 18/II).

  21. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU d)Donatma iştiraki (TK m.19) Donatma iştiraki, birden ziyade kişinin, müşterek mülkiyet şeklinde malik oldukları bir gemiyi, aralarında yapmış oldukları sözleşme gereğince cümlesi nam ve hesabına deniz ticaretinde kullanmaları şeklinde tanımlanabilir (TK m.951/I).

  22. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU 3. TACİR OLMANIN SONUÇLARI Tacirlerin özel hukuk yönünden tabi olduğu hükümler şöyle sıralanabilir: a)İflas Tacirler, her türlü borçlarından dolayı iflasa tabidir (TK m.20). Dolayısıyla bir gerçek kişi tacirin, sadece ticari nitelikteki borçları için değil, ticari işletmesini ilgilendirmeyen borçları için de iflasının istenmesi mümkündür. b)Ticaret unvanı seçme ve kullanma zorunluluğu Tacirler, yasa hükümlerine uygun olarak bir ticaret unvanı seçmek ve kullanmak zorundadırlar (m.20). c)Tescil zorunluluğu Tacirler, işletmelerini ticaret siciline kaydettirmeye mecburdurlar (m.20). d)Ticari defter tutma zorunluluğu (m.20) TK m.20/I’e göre tacirler ticari defter tutmak zorundadır.

  23. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU e)Basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğü Her tacir, ticaretine ait tüm faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi davranmak zorundadır (m.20/2). Burada MK m.2’deki genel kuralın bir uygulaması olan, objektif bir özen yükümlülüğü söz konusudur. Tacir, özellikle ticari işletmesiyle ilgili sözleşmeleri yaparken ve bu sözleşmelerden doğan borçlarını yerine getirirken basiretli iş adamı gibi davranmak zorundadır. Basiretli iş adamı gibi davranma yükümü altında olan tacirin, ticari işletmesiyle ilgili faaliyetlerinde “tecrübesizliği” söz konusu olamayacağından, bu nedene dayanarak BK’nun gabinle ilgili hükümlerinden (m.21) yararlanması mümkün değildir. Ancak tacir, müzayaka halinde ise gabine dayanabilir (Arkan, 7.B., s.133).

  24. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU f)Tacirler arasındaki ihtar ve ihbarların şekle bağlı olması Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmek veya sözleşmeyi fesih veya ondan dönme amacıyla yapılacak ihtar ve ihbarların geçerli olması için noter aracılığıyla veya iadeli taahhütlü mektupla yahut telgrafla yapılması şarttır (TK m.20/III). TK m.20/III’de öngörülen şekilde ihbar veya ihtarda bulunmak bir ispat koşulu değil, sağlık koşuludur (Arkan, 7.B., s.147). g)Ticaret Karinesi (m.21) Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Taraflardan sadece biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, yasada aksine hüküm olmadıkça diğeri için de ticari iş sayılır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgisi olmadığını diğer tarafa açıkca bildirdiği veya işlem, fiil veya işin ticari sayılmasına durum uygun bulunmadığı takdirde, borç adi sayılır (m. 21/I c.2).

  25. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU h)Ücret ve faiz isteme hakkı Tacir olan veya olmayan bir kimseye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun bir ücret isteyebilir. Ayrıca verdiği avanslar veya yaptığı masraflar için ödeme tarihinden itibaren faize de hak kazanır (TK m.22). ı)Fatura ve teyit mektubu Ticari işletmesi gereği bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir (TK m.23/I). Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içeriğine itiraz etmezse bunu kabul etmiş sayılır (m. 23/II). Sözlü olarak, telefon veya telgrafla yapılan sözleşmelerin veya beyanların içeriğini teyit eden bir yazıyı (teyit mektubu) alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde bir itirazda bulunmazsa, teyit mektubunun yapılan sözleşmeye veya beyanlara uygun olduğunu kabul etmiş sayılır (m. 23/III). Böylece tacirler, karşı taraf istediği takdirde fatura ve teyit mektubu vermek zorundadırlar. Ancak bunlara karşı taraf sekiz gün içinde itiraz etmezse, içerikleri kesinleşmiş sayılır.

  26. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU i) Ücret ve cezanın indirilmesini isteme hakkının olmayışı BK’ndaki durumun (bkz. BK m. 104/II, m. 161/III, m. 409) aksine, tacir, bir ücret veya cezanın (cezai şartın) fahiş (aşırı yüksek) olduğu gerekçesiyle indirilmesini mahkemeden isteyemez (TK m. 24). j) Tacirler hakkında, ticari örf ve adet kurallarının uygulanması TK m. 2/III’e göre, tacir olmayanlar hakkında ticari örf ve adetler, ancak onlar tarafından bilindiği veya bilinmesi gerektiği taktirde uygulanır. Bu hükümden, ticari örf ve adet kurallarının tacirler hakkında uygulanması gerektiği, tacirlerin bu kuralları bilmediklerini ileri süremeyecekleri anlaşılmaktadır. Tacir olmanın TK’nda düzenlenen başlıca hukuki sonuçları bunlardır.

  27. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU IV. TİCARET SİCİLİ 1. GENEL OLARAK TK 26 vd. maddelerinde, ticaret sicilini düzenlemektedir. Ayrıca bu konuda bir de tüzük (TSN) çıkarılmıştır. 27.6.1995 tarih ve 22326 sayılı RG’de yayımlanan “Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair 559 sayılı KHK ile “Ticaret Sicili Teşkilatı”nı düzenleyen TK m. 26,27 ve 28’de değişiklik yapılmıştır. Hangi hususların ticaret siciline kaydedilmesi gerektiğine ilişkin genel bir hüküm TK’nda mevcut değildir. Daha önce tacir olmanın sonuçlarını incelerken, tacirlerin ticari işletmelerini sicile kaydettirmekle yükümlü olduklarını belirtmiştik. Bundan başka şube, ticaret unvanı, iflas ve konkordato halleri, şirketlerin birleşme kararları sicile tescili gereken durumlara örnek olarak gösterilebilir. Ticaret siciline tescil edilen hususlar, kural olarak Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan olunur.

  28. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU 559 sayılı KHK ile değişik TK m. 26’ya göre, “ticaret ve sanayi odası veya ticaret odası bulunan yerlerde bir ticaret sicil memurluğu kurulur. Oda olmayan veya yeterli teşkilatı bulunmayan odaların olduğu yerlerde ticaret sicil işleri Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca tesbit edilecek o il dahilindeki yeterli teşkilata sahip odalardan birinin ticaret sicili memurluğu tarafından yürütülür” (m. 26/I). Yine değişik 27 nci maddede, “ticaret sicilinin yönetimi, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının uygun görüşü alınarak ilgili oda meclisi tarafından atanan bir sicil memuruna aittir. Sicil memurluğunun iş hacmine göre, aynı usulle yeteri kadar yardımcı görevlendirilir. Ticaret sicili memuru ve yardımcıları ile diğer personeli, görevleriyle ilgili suçlarından dolayı Devlet memuru gibi cezalandırılır ve bunlara karşı işlenmiş suçlar Devlet memurlarına karşı işlenmiş sayılır. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, ticaret sicili memurluklarının faaliyetlerini her zaman denetlemeye ve gerekli tedbirleri almaya yetkilidir. Ticaret sicili memurlukları, adı geçen Bakanlıkça alınan tedbir ve talimatlara uymakla yükümlüdür” denilerek, maddenin eski halinden farklı bir düzenleme getirilmektedir. Maddenin eski halinde, “sicil memuru”nu atama yetkisi Adalet Bakanlığına aitti.

  29. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU 2. TESCİL a)Şartları Tescil, kural olarak talep üzerine yapılır (m.29). Tescil talebi, ilgililer veya temsilcileri yahut hukuki halefleri tarafından yetkili sicil memurluğuna yapılır (m.30/I). Tescil talebi, dilekçe ile olur (m.31/I). Yasada aksine hüküm olmadıkça, tescili talep süresi onbeş gündür. Bu süre, ticaret sicil memurluğunun yetki çevresi dışında oturanlar için bir aydır (m.32). İstisnaen, re’sen veya ilgili makamın bildirmesi üzerine de tescil yapılır.

  30. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU b)Sicil memurunun görevleri (m.34) Sicil memuru, tescil için aranan yasal koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğini araştırmakla yükümlüdür. Tüzel kişilerin tescilinde, özellikle şirket ana sözleşmesinin emredici kurallara aykırı olup olmadığı ve yasanın zorunlu kıldığı hususları içerip içermediği araştırılır. Ayrıca tescil edilecek noktaların gerçeğe uygun olması, üçüncü kişilerde yanlış kanı uyandıracak nitelikte bulunmaması ve kamu düzenine aykırı olmaması da şarttır. Sicil memuru yaptığı bu inceleme sonucunda yasal koşulların mevcut olduğu sonucuna varırsa tescili gerçekleştirir. Aksi halde, tescil talebini reddeder. Buna karşılık, halli bir mahkeme hükmüne bağlı bulunan veya sicil memuru tarafından kesin olarak tescilinde tereddüt edilen hususlar, ilgililerin talebi üzerine geçici olarak kaydolunur. Ancak ilgililer üç ay içinde mahkemeye başvurduklarını yahut aralarında anlaştıklarını kanıtlamazlarsa, geçici kayıt sicil memuru tarafından re’sen silinir. Sicil memurunun kararları kesin değildir. Bu kararlara karşı, tebliğ tarihinden itibaren sekiz gün içinde sicilin (dolayısıyla, memurun) bağlı bulunduğu mahkemeye dilekçe ile itiraz edilebilir (m.36).

  31. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU c)Aleniyet (Kamuya açıklık) Herkes ticaret sicilinin içeriğini ve dairede saklanan tüm senet ve evrakları inceleyebileceği gibi, bunların onanmış suretlerini de isteyebilir. Hatta bu hususun sicilde kayıtlı olup olmadığına dair tasdikname dahi istenebilir (m.37/II). Ticaret sicilini inceleyebilmek için kişinin “ilgisini” ispat etmesine gerek yoktur. Tapu siciline ilişkin MK m.1020/II. Gemi sicili de aleni olmakla birlikte (TK m.842/I), tescilin dayandığı belgeler ile henüz sonuçlanmamış tescil taleplerinin ve sicil dosyalarının incelenebilmesi için, kişinin “ilgili olduğunu” ispat etmesi gerekir (TK m.842/II) (Arkan, 7.B., s. 235 dn. 1).

  32. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU d)Üçüncü kişiler hakkında etkisi Ticaret sicili kayıtları, nerede bulunurlarsa bulunsunlar üçüncü kişiler hakkında, kaydın gazete ile ilan edildiği; ilanın tümü aynı nüshada yayınlanmamışsa, son kısmın yayınlandığı günü izleyen iş gününden itibaren hüküm ifade eder (TK m. 38). Üçüncü kişilerin, kendilerine karşı hüküm ifade etmeye başlayan bu kayıtları bilmedikleri yönündeki iddiaları dinlenmez (olumlu etki) (m. 39/I). Örneğin atanan ticari mümessilin azledildiği ticaret siciline tescil ve ilan olunmuşsa, bundan sonra üçüncü kişilerin azlolunan ticari mümessille yapacağı sözleşmeler müvekkili bağlamaz (Arkan, s. 228). Tescili gerektiği halde tescil edilmemiş veya tescil edilip de ilanı gerekirken ilan edilmemiş olan bir husus, ancak bunu bildikleri kanıtlanmak şartıyla üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir (olumsuz etki) (m.39/II). Örneğin müvekkil, ticari mümessilin azledildiğini ilgili üçüncü kişiye sirküler göndermek suretiyle duyurmuş olabilir (Arkan, s. 229). Her ne kadar TK m. 39’un kenar başlığı “sicile itimat” şeklinde ise de; burada, MK m. 1023’de olduğu gibi, yolsuz bir tescile dayanarak hareket eden iyiniyetli kişinin hak kazanması durumu söz konusu değildir (Arkan, 7.B., s. 242). İlan, Ankara’da yayınlanan Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yapılır (m. 37/IV).

  33. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU e)Tescille ilgili davalar TK m. 40/I, tescil ve kayıt için kötü niyetle gerçeğe aykırı beyanda bulunanlar hakkında cezai hükümler getirmiştir. Ayrıca gerçeğe aykırı tescilden dolayı zarar görenlerin tazminat davası açma hakları saklıdır. Bundan başka, kayıtların m. 34/III’deki esaslara uymadığını öğrendikleri halde düzeltilmesini istemeyenler hakkında, bu yüzden zarara uğrayan üçüncü kişiler tazminat davası açabilirler (m.40/II). Üçüncü kişiler, tescille ilgili olarak uğradıkları zararlar dolayısıyla, Hazine’ye karşı tazminat davası açarlar; Hazine ise, daha sonra kusuru oranında sicil memuruna rücu eder.

  34. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU V. TİCARET UNVANI 1. KAVRAM VE TANIM Ticaret unvanı seçmek ve kullanmak, tacir olmanın en önemli sonuçlarından biridir. Her tacir, ticari işletmesine ilişkin işlemleri ticaret unvanıyla yapmak ve işletmesiyle ilgili senet ve diğer evrakı bu unvan altında imzalamak zorundadır (TK m.41/I). Tescil olunan ticaret unvanının, ticari işletmenin giriş cephesinin herkes tarafından kolayca görülebilecek bir yerine okunaklı olarak yazılması gerekir (m. 41/II). Her tacir, ticari işletmesinin açıldığı günden başlayarak on beş gün içinde ticari işletmesini ve seçtiği ticaret unvanını, işletme merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilan ettirilmelidir (TK m. 42/I). Bu hükümlerden yararlanarak, ticaret unvanını, tacirin ticari işlerinde kullandığı ad şeklinde tanımlayabiliriz. Ticaret unvanı, bir çekirdek ve bir ek kısımdan oluşur. Ticaret unvanının çekirdek kısmı, unvanının şahıs veya konu ticaret unvanı olmasına göre değişmektedir.

  35. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU 2. ŞAHIS TİCARET UNVANI Şahıs ticaret unvanı ancak gerçek kişiler, kollektif şirketler ve komandit şirketlerde söz konusu olur. a)Gerçek kişiler Gerçek kişilerin ticaret unvanları (çekirdek kısmı), kısaltılmadan yazılacak ad ve soyadından oluşur (TK m.43/I). Gerçek kişi tacir bu çekirdek kısmına, yasanın öngördüğü sınırlar dahilinde bir ilave (ek) yapabilir (bkz. m. 48). Örnek: Ali Koç (çekirdek) Tuhafiye Mağazası (ek). b)Kollektif şirketler Kollektif şirketlerin ticaret unvanı (çekirdek kısmı), bütün ortakların veya hiç değilse ortaklardan birinin ad ve soyadı ile şirketi ve türünü gösteren bir ibareden oluşur (m. 44/I). Kollektif şirkette tüm ortaklar sınırsız sorumlu olduğundan, hiç değilse bir ortağın adının ve soyadının bulunması yeterli görülmüştür. Bu çekirdek kısmına, ayrıca bazı ekler (ilaveler) yapılabilir. Örnek: Ali Koç (çekirdek) Yayıncılık (ek) Kollektif Şirketi (çekirdek).

  36. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU c)Komandit Şirketler Adi veya sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin ticaret unvanı, komandite (sınırsız sorumlu) ortaklardan hiç olmazsa birinin ad ve soyadı ile şirketi ve türünü gösteren bir ibareden oluşur. Bu şirketlerin ticaret unvanlarında komanditer ortakların ad ve soyadlarının bulunması yasaktır (TK m. 44/II).

  37. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU 3. KONU TİCARET UNVANI Konu ticaret unvanı, sermaye şirketlerinde söz konusu olur. Sermaye şirketlerinde ticaret unvanının çekirdek kısmı, şirketin faaliyet konusu ile şirketi ve türünü gösteren bir ibareden oluşur. a)Limited şirketler Limited şirketin ticaret unvanının çekirdek kısmı, şirketin işletme konusu ve limited şirket kelimelerinden oluşur. Ayrıca 48 nci maddedeki sınırlar içinde ticaret unvanına istenen ekler de yapılabilir. Örnek: Kutlu (ek) İnşaat Limited Şirketi (çekirdek). Ancak şirket tarafından düzenlenecek mektup, evrak ve vesikalarda, şirketin unvanı ile birlikte esas sermaye miktarının da gösterilmesi gerekir (TK m. 544/II). b)Anonim şirketler Anonim şirketin ticaret unvanının çekirdek kısmı, şirketin işletme konusu ve anonim şirket kelimesinden ibarettir. Bu çekirdek kısmına, 48 nci maddedeki sınırlar içinde istenen ekler yapılabilir. Örnek: Kutlu (ek) İnşaat Anonim Şirketi (çekirdek).

  38. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU c)Kooperatif şirketler Kooperatif şirketlerin ticaret unvanının çekirdek kısmını, ortaklığın işletme konusu ve kooperatif kelimesi oluşturur. Kooperatifler Kanunu’nun 100. maddesi ile yürürlükten kaldırılan TK’nun kooperatiflere ilişkin hükümleri arasında yer alan 485. maddenin II. fıkrası uyarınca, kooperatifin ticaret unvanına, sorumluluk şeklini gösteren bir ibarenin eklenmesi şarttı. “Sınırlı Sorumlu Yapı Kooperatifi” gibi. Kooperatifler Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra böyle bir zorunluluk kalmamıştır. Ancak istenirse, sorumluluk türünün unvanda ek niteliğinde olmak üzere gösterilmesine de bir engel yoktur (Arkan, 7.B., s.247 dn.2). TK m. 45/II’ye göre, “... ticaret unvanlarında ; (limited şirket), (anonim şirket) ve (kooperatif) kelimelerinin bulunması şarttır. Bunların, ticaret unvanında hakiki (gerçek) bir şahsın ad ve soyadı bulunduğu takdirde şirket nevini gösteren ibarelerin rumuzla veya kısaltılmış olarak yazılmaları caiz (mümkün) değildir”. Örneğin “Ahmet Ökmen Makine Sanayi Anonim Şirketi” şeklindeki ticaret unvanı, “Ahmet Ökmen Makine Sanayi A.Ş. (veya A.O.)” olarak yazılamaz (Arkan, s. 234).

  39. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU 4. TİCARET UNVANININ KORUNMASI Usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanmak hakkı, münhasıran sahibine aittir. (TK m. 52). Gerçek kişi tacirler bakımından bu hak, tescilin yapılmış olduğu sicilin iş çevresiyle sınırlıdır. Yani gerçek kişi tacirlerin ticaret unvanları, sicil dairesi içinde korunur (TK m. 43/II). Bu hükmün istisnası, 1618 sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanunu’nun 5 nci maddesinde yer almaktadır. Buna göre; mevcut bir seyahat acentasının herhangi bir sicil dairesinde daha önce tescil edilmiş unvanı, başka bir seyahat acentası tarafından alınamaz. Demek ki, bir seyahat acentasının bir gerçek kişi tarafından işletildiği durumlarda, bu gerçek kişi tacirin ticaret unvanı Türkiye genelinde (ülke düzeyinde) korunacaktır (Arkan, s. 240-41).

  40. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU Bu nedenle (gerçek kişilerin) ticaret unvanlarına, aynı sicil dairesinde daha önce tescil edilmiş olan unvanlardan açıkca ayırt etmeye yarayacak eklerin (ilavelerin) yapılması zorunludur. Sicil dairesi dışındaki koruma, ancak haksız rekabet hükümlerine göre sağlanabilir. Buna karşılık tüzel kişilerin ticaret unvanları, ülke düzeyinde korunur: “Bir tüzel kişinin ticaret unvanına, Türkiye’nin herhangi bir sicil dairesinde daha önce tescil edilmiş bulunan diğer bir unvandan ayırt edilmesi için gerekli olduğu takdirde, lüzumlu ilavelerin yapılması mecburidir (zorunludur)” (TK m. 47/II).

  41. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU V. HAKSIZ REKABET 1. KAVRAM Haksız rekabet, TK m. 56 vd.nda özel olarak düzenlenmiştir. (karş. BK m.48). Haksız rekabet (haksız yarışma), aldatıcı hareket veya iyiniyet kurallarına aykırı diğer davranışlarla ekonomik yarışmanın her türlü kötüye kullanılmasıdır (TK m.56). TK m. 57, iyiniyet kurallarına aykırı davranışları sınırlı olmayacak bir şekilde on bent halinde saymıştır: - Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini yahut ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici beyanlarla kötülemek (m. 57/1), - Başkasının ahlakı veya mali durumu hakkında gerçeğe aykırı bilgi vermek (m. 57/2), - Kendi durumu veya ticari faaliyetleri hakkında yanlış ve yanıltıcı bilgi vermek ve böylece üstünlük sağlamak (m. 57/b.3),

  42. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU - Paye, şahadetname veya mükâfat almış gibi davranma veya buna müsait olan yanlış unvan yahut mesleki adlar kullanmak (m. 57/b.4), - İltibasa meydan verecek surette ad, marka, unvan, işaretler kullanmak veya iltibasa meydan veren malları satışa sunmak veya elinde bulundurmak (m. 57/b.5), - Üçüncü kişilerin müstahdemlerine, vekillerine veya diğer yardımcılarına görevlerini yerine getirmemeleri için menfaatler sağlamak, bu kişileri kandırarak rakip firmaların imalat veya ticaret sırlarını elde etmek (m. 57/b. 6-7), - İyiniyet kurallarına aykırı olarak elde ettiği imalat veya ticaret sırlarından yararlanmak ve onları başkalarına yaymak (m. 57/b. 8), - İyiniyet sahibi kimseleri yanıltacak tarzda gerçeğe aykırı şahadetnameler vermek (m. 57/b. 9), - Rakipler hakkında da geçerli olan ve yasalarla belirlenmiş olan iş hayatı koşullarına uymamak (m. 57/b. 10).

  43. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU 2. HAKSIZ REKABET DAVALARI a)Hukuk davaları Haksız rekabet dolayısıyla açılacak hukuk davaları şunlardır (TK m. 58): aa) Fiilin haksız olup olmadığının tesbiti davası, bb) Haksız rekabetin men’i (önlenmesi) davası, cc) Yanlış olan durumun ortadan kaldırılması davası, dd) Maddi tazminat davası, ee) Manevi tazminat davası. Tazminat davası için, kusur şartı aranır.

  44. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU b)Hukuk davalarında taraflar Hukuk davalarını şu kişiler açabilir (davacı sıfatı): -Haksız rekabet yüzünden müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari işletmesi veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşı karşıya bulunan kişi, -Haksız rekabet yüzünden ekonomik menfaatleri zarar gören müşteriler, -Ticaret ve sanayi odaları, esnaf dernekleri, borsalar, tüzüklerine göre üyelerinin ekonomik menfaatlerini korumaya yetkili bulunan diğer mesleki ve ekonomik birlikler (tazminat davaları hariç). Haksız rekabet davaları şu kişilere karşı açılır (davalı sıfatı): -Haksız rekabet fiilini işleyenler, -Haksız rekabet fiili hizmet veya işlerini gördükleri sırada müstahdemler veya işçiler tarafından işlenmişse, istihdam edenler (tazminat davaları hakkında, BK hükümleri geçerlidir) (m.59). -Haksız rekabet basın yoluyla işlenmişse, yazı sahibi veya ilan veren (tazminat davaları hariç) (m.60).

  45. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU c)Zamanaşımı Hukuk davaları, davaya hakkı olan tarafın bu hakkın doğumunu öğrendiği tarihten itibaren bir yıl ve herhalde bunların doğumundan itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar (m. 62). Ancak ceza davalarında daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörülmüşse, hukuk davalarında da bu uygulanır.

  46. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU d)Ceza davaları Haksız rekabet dolayısıyla ceza davaları da açılabilir (bkz. TKm.64-65). 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (RKHK), 07.12.1994 tarihinde kabul edilerek 13.12.1994 tarih ve 22140 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. RKHK, Türk Rekabet Hukukunu tek bir çatı altında toplamayı amaçlamakta ve AT Rekabet Hukuku ilkeleriyle uyum sağlamaya çalışmaktadır. Kanun’un 21. maddesine göre oluşturulan Rekabet Kurulu, 27.12.1997 tarih ve 97/9090 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesiyle atanmış ve göreve başlamıştır. Kanun’un ikinci kısmının ikinci bölümünde (m.8-16 arası), Rekabet Kurulu’nun yetkileri belirlenmiştir. Kurulun menfî tespit yapmak, ihlale son vermek, muafiyet kararı vermek, muafiyet ve tespit kararlarını geri almak, bilgi istemek ve yerinde inceleme yapabilmek gibi yetkileri vardır (bkz. Badur, Türk Rekabet Hukukunda Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşmalar, yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Ankara 1998).

  47. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU VII. TİCARİ DEFTERLER Bu konuda özellikle bkz. Arkan, Ticari İşletme Hukuku, Ankara 1993, s. 289 vd.; Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, C.II, 5.B.,İstanbul 1990, s. 1676 vd. 1. DEFTER TUTMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ TK m.66, her tacire, ticari işletmesinin ekonomik ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her iş yılı içinde elde edilen sonuçları saptamak amacıyla, işletmesinin nitelik ve öneminin gerektirdiği tüm defterleri ve özellikle ismen belirlenen bazı defterleri Türkçe olarak tutma yükümlülüğü getirmektedir (zorunlu defterler). Anonim şirkette yönetim kurulu; -tacirlerin tutmak zorunda oldukları defterlerden başka- şu defterleri de tutmakla yükümlüdür: Pay sahipleri defteri/toplantı ve müzakere defteri/yönetim kurulu kararlar defteri (TK m. 325-326).

  48. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU 2. TUTULMASI ZORUNLU KILINAN TİCARİ DEFTERLER a) İsmen sayılan (belirli) zorunlu defterler Bunlar, her tacirin tutmak zorunda olduğu ve kanunda ismen belirtilmiş olan defterlerdir. TK, tüzel kişi tacirlerle gerçek kişi tacirlerin tutması gereken zorunlu defterleri ayrı ayrı belirlemiştir. (m. 66). Buna göre: Tacir tüzel kişi ise yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri ve karar defteri (m.66/1); Tacir gerçek kişi ise karar defteri hariç olmak üzere yukarıda sayılan defterleri (yevmiye defteri/defteri kebir/envanter defteri) veya işletmenin nitelik ve önemine göre sadece işletme defteri (m.66/3) tutmak zorundadır. Bu durumda gerçek kişi tacirler, işletmesinin nitelik (mahiyet) ve önemine göre yukarıda belirtilen defterlerin tutulması- gerekli değilse, sadece işletme defteri tutmakla yetinebilirler. Ancak ileride aleyhe bazı zararlı sonuçlar doğmaması için, gerçek kişi tacirin hiç değilse başlangıçta, işletmesinin nitelik ve önemine göre (sadece) işletme defteri tutmakla yetinebileceğini mahkemeye tesbit ettirmesi uygun olur (Kuru, s. 1678).

  49. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU Ticari defterlerin tasdikine ilişkin TK’nun 69 ncu maddesinin birinci fıkrası 11.6.2003 tarih ve 4884 sayılı Kanunla değiştirilmiştir. Buna göre; “şirket kuruluş aşamasında 66 ncı maddenin birinci fıkrasında yazılı defterler kullanılmaya başlanmadan önce tacir tarafından ticari işletmenin bulunduğu yerin ticaret sicili memurluğuna veya notere ibraz edilir. Bu defterler, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun defterlerin tasdikine ilişkin hükümlerinde yer alan bilgileri içerecek şekilde tasdik ve imza olunur. Sicil memuru veya noter, defterlerin kaç sayfadan ibaret bulunduğunu ilk ve son sayfaya yazarak resmi mühür ve imzasıyla tasdik eder. Noterlerce tasdik edilen defterlerin mahiyet ve adetleri ve bunların kime ait olduğu en geç yedi gün içinde ilgili ticaret sicili memurluğuna bildirilir. Şirketlerin müteakip yıl defterleri ile kullanılması zorunlu diğer defterler 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun defterlerin tasdikine ilişkin hükümlerine göre tasdik olunur”. Ayrıca 4884 sayılı Kanunla, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 223 ncü maddesine şu fıkra eklenmiştir. “Defterler anonim ve limited şirketlerin kuruluş aşamasında, şirket merkezinin bulunduğu yer ticaret sicili memuru veya noter tarafından tasdik edilir”.

  50. TİCARET HUKUKU A- TİCARİ İŞLETME HUKUKU Bir tacirin defter tutma mükellefiyetini (yükümlülüğünü) yerine getirmeye yetkili kıldığı kimsenin bu defterlere geçirdiği kayıtlar, o tacirin kendisi tarafından tutulmuş kayıtlar hükmündedir (TK m. 67/I). Yargıçlar, noterler, sicil memurları ve diğer memurlar, resmi işlemler dolayısıyla bir tacirin defter tutma yükümlülüğüne aykırı davrandığını öğrenince durumu savcılığa bildirmeye mecburdurlar (TK m. 67/IV). TK m. 70-78 arasında, yukarıda ismen belirtilen defterlerin tanımları ve içerikleri verilmektedir:

More Related