1 / 46

DÜNYA - ÂHİRET DENGESİ VE SORUMLULUKLARIMIZ

DÜNYA - ÂHİRET DENGESİ VE SORUMLULUKLARIMIZ . HAZIRLAYAN: DİLEK CEYLAN FERİZLİ MERKEZ KUR’AN KURSU ÖĞRETİCİSİ. İNSANIN YARATILIŞ AMACI İMTİHAN DÜNYASI DÜNYA HAYATI ÂHİRET HAYATI

jun
Télécharger la présentation

DÜNYA - ÂHİRET DENGESİ VE SORUMLULUKLARIMIZ

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. DÜNYA - ÂHİRET DENGESİ VE SORUMLULUKLARIMIZ HAZIRLAYAN: DİLEK CEYLAN FERİZLİ MERKEZ KUR’AN KURSU ÖĞRETİCİSİ

  2. İNSANIN YARATILIŞ AMACI • İMTİHAN DÜNYASI • DÜNYA HAYATI • ÂHİRET HAYATI • DÜNYA-ÂHİRET DENGESİ • DÜNYAYI KESBEN DEĞİL KALBEN TERKETMELİ • Zühd • AMELDE RIZA-I İLÂHİ OLMALI • ORTA YOL(KEFÂF) ÜSTÜNDÜR • DÜNYA ASIL AMAÇ DEĞİL, AHİRETE ULAŞMAK İÇİN ARAÇTIR • ÖLÜM HATIRDAN ÇIKARILMAMALI • SORUMLULUKLARIMIZ • SABIR • DUA

  3. İNSANIN YARATILIŞ AMACI • "وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْاِنْسَ اِلَّا لِيَعْبُدُونِ ﴿٥٦﴾ " “Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zâriyât 51/56)

  4. “Ey İnsanlar, takat getireceğiniz işleri yapın. Zira siz (dua etmekten) usanmadıkça Allah da sevap yazmaktan usanmaz. Allah’a en hoş gelen amel az da olsa devamlı olanıdır.” (Buhâri, İman 16, Ezan 81, Rikâk 18; Müslim, Salât 283, Muvatta, Salâtu’l Leyl 4; Nesâi, Kıyâmu’l Leyl 1; Ebu Dâvud, Salât 317)

  5. İMTİHAN DÜNYASI • “ اَلَّذ۪ي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيٰوةَ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّكُمْ اَحْسَنُ عَمَلاًۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْغَفُورُۙ ﴿٢﴾” “O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için, ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.”(Mülk 67/2)

  6. "اِنَّا جَعَلْنَا مَا عَلَى الْاَرْضِ ز۪ينَةً لَهَا لِنَبْلُوَهُمْ اَيُّهُمْ اَحْسَنُ عَمَلاً ﴿٧﴾" “İnsanların hangisinin daha güzel amel yaptığını deneyelim diye şüphesiz biz yeryüzündeki şeyleri ona bir zînet yaptık.” (Kehf 18/7)

  7. "وَنَبْلُوكُمْ بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةًۜ " “Bir imtihan olarak size iyilik ve kötülük veririz.” (Enbiya 21/35)

  8. DÜNYA HAYATI • اِعْلَمُٓوا اَنَّمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَز۪ينَةٌ وَتَفَاخُرٌ بَيْنَكُمْ وَتَكَاثُرٌ فِي الْاَمْوَالِ وَالْاَوْلَادِۜ كَمَثَلِ غَيْثٍ اَعْجَبَ الْكُفَّارَ نَبَاتُهُ ثُمَّ يَه۪يجُ فَتَرٰيهُ مُصْفَراًّ ثُمَّ يَكُونُ حُطَاماًۜ وَفِي الْاٰخِرَةِ عَذَابٌ شَد۪يدٌۙ وَمَغْفِرَةٌ مِنَ اللّٰهِ وَرِضْوَانٌۜ وَمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَٓا “اِلَّا مَتَاعُ الْغُرُورِ ﴿٢٠﴾ “ Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda karşılıklı bir övünme, çok mal ve evlat sahibi olma yarışından ibarettir. (Nihayet hepsi yok olur gider). Tıpkı şöyle: Bir yağmur ki, bitirdiği bitki çiftçilerin hoşuna gider. Sonra kurumaya yüz tutar da sen onu sararmış olarak görürsün. Sonra da çer çöp olur. Ahirette ise (dünyadaki amele göre ya) çetin bir azap ve(ya) Allah'ın mağfiret ve rızası vardır. Dünya hayatı, aldanış metaından başka bir şey değildir. (Hadîd 57/20) (Benzer ayetler için bknz: Yûnus 10/24, Kehf 18/45)

  9.  مَنْ كَانَ يُر۪يدُ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَا وَز۪ينَتَهَا نُوَفِّ اِلَيْهِمْ اَعْمَالَهُمْ ف۪يهَا وَهُمْ ف۪يهَا لَا يُبْخَسُونَ ﴿١٥﴾ اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ لَيْسَ لَهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ اِلَّا النَّارُۘ وَحَبِطَ مَا صَنَعُوا ف۪يهَا وَبَاطِلٌ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ ﴿١٦﴾ “Kim yalnız dünya hayatını ve onun zinetini isterse, biz onlara yaptıklarının karşılığını orada tastamam öderiz. Orada onlar bir eksikliğe uğratılmazlar. İşte onlar, kendileri için âhirette ateşten başka bir şey olmayan kimselerdir. (Dünyada) yaptıkları şeyler, orada boşa gitmiştir. Zaten bütün yapmakta oldukları da boş şeylerdir.  “ (HÛD 11/15-16)

  10. مَنْ كَانَ يُر۪يدُ حَرْثَ الْاٰخِرَةِ نَزِدْ لَهُ ف۪ي حَرْثِه۪ۚ وَمَنْ كَانَ يُر۪يدُ حَرْثَ الدُّنْيَا نُؤْتِه۪ مِنْهَا وَمَا لَهُ فِي الْاٰخِرَةِ مِنْ نَص۪يبٍ ﴿٢٠﴾ “Kim âhiret kazancını isterse, onun kazancını artırırız. Kim de dünya kazancını isterse, ona da istediğinden veririz, fakat onun ahirette hiçbir payı yoktur. ” (Şûrâ 42/20)

  11. قَالَ اِنَّـمَٓا اُو۫ت۪يتُهُ عَلٰى عِلْمٍ عِنْد۪يۜ اَوَلَمْ يَعْلَمْ اَنَّ اللّٰهَ قَدْ اَهْلَكَ مِنْ قَبْلِه۪ مِنَ الْقُرُونِ مَنْ هُوَ اَشَدُّ مِنْهُ قُوَّةً وَاَكْثَرُ جَمْعاًۜ وَلَا يُسْـَٔلُ عَنْ ذُنُوبِهِمُ الْمُجْرِمُونَ ﴿٧٨﴾ فَخَرَجَ عَلٰى قَوْمِه۪ ف۪ي ز۪ينَتِه۪ۜ قَالَ الَّذ۪ينَ يُر۪يدُونَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَا يَا لَيْتَ لَنَا مِثْلَ مَٓا اُو۫تِيَ قَارُونُۙ اِنَّهُ لَذُو حَظٍّ عَظ۪يمٍ ﴿٧٩﴾ وَقَالَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْعِلْمَ وَيْلَكُمْ ثَوَابُ اللّٰهِ خَيْرٌ لِمَنْ اٰمَنَ وَعَمِلَ صَالِحاًۚ وَلَا يُلَقّٰيهَٓا اِلَّا الصَّابِرُونَ ﴿٨٠﴾ فَخَسَفْنَا بِه۪ وَبِدَارِهِ الْاَرْضَ فَمَا كَانَ لَهُ مِنْ فِئَةٍ يَنْصُرُونَهُ مِنْ دُونِ اللّٰهِۗ وَمَا كَانَ مِنَ الْمُنْتَصِر۪ينَ ﴿٨١﴾ وَاَصْبَحَ الَّذ۪ينَ تَمَنَّوْا مَكَانَهُ بِالْاَمْسِ يَقُولُونَ وَيْكَاَنَّ اللّٰهَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَٓاءُ مِنْ عِبَادِه۪ وَيَقْدِرُۚ لَوْلَٓا اَنْ مَنَّ اللّٰهُ عَلَيْنَا لَخَسَفَ “بِنَاۜ وَيْكَاَنَّهُ لَا يُفْلِحُ الْكَافِرُونَ۟ ﴿٨٢﴾

  12. Kârûn, "Bunlar bana bendeki bilgi ve beceriden dolayı verilmiştir" dedi. O, Allah'ın kendinden önceki nesillerden, ondan daha kuvvetli ve daha çok mal biriktirmiş kimseleri helak etmiş olduğunu bilmiyor muydu? Suçlulukları kesinleşmiş olanlara günahları konusunda soru sorulmaz (Çünkü Allah hepsini bilir).  Kârûn, zineti ve görkemi içerisinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzu edenler, "Keşke Kârûn'a verilen (servet) gibi bizim de (servetimiz) olsaydı. Şüphesiz o büyük bir servet sahibidir" dediler. Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise, "Yazıklar olsun size! İman edip de iyi işler yapanlara Allah'ın vereceği mükafat daha hayırlıdır. Ona da ancak sabredenler kavuşturulur“ dediler. Sonunda onu da, sarayını da yerin dibine batırdık. Allah'a karşı ona yardım edebilecek adamları da yoktu. Kendisini savunup kurtarabileceklerden de değildi! Daha dün onun yerinde olmayı arzu edenler, "Vay! Demek ki Allah, kullarından dilediği kimselere rızkı bol verir ve (dilediğine) kısarmış. Allah bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Demek ki kafirler iflah olmayacak" demeye başladılar.  (Kasas 28/78-82)

  13. Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhisssalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Dünya mel’undur, içindekiler de mel’undur, ancak zikrullah ve zikrullaha yardımcı olanlarla âlim veya müteallim hariç.” (Tirmizî, Zühd 14; İbnu Mâce, Zühd 3) • Sehl İbnu Sa’d (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhisssalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Eğer dünya Allah nazarında sivrisineğin kanadı kadar bir değer taşısaydı; Allah tek bir kâfire ondan bir yudum su içirmezdi.” (Tirmizî, Zühd 13; İbnu Mâce, Zühd 11)

  14. İbnu Mes’ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhisssalâtu vesselâm)’ın yanına girmiştim. Onu bir hasır örgünün üzerinde uyumuş buldum . Hasır, (vücudunun açık olan) yan taraflarında izler bırakmıştı. -“Ey Allah’ın Resûlu, dedim, Sana bir yaygı te’min etsek de hasırın üstüne sersek, onun sertliğine karşı sizi korusa!” -“Ben kim, dünya kim. Dünya ile benim misalim, bir ağacın altında gölgelenip sonra terkedip giden yolcunun misali gibidir.” (Tirmizî, Zühd 44)

  15. Hz. Osman İbnu Affân radıyallahu anh anlatıyor:” Zeyd İbnu Sa’bît radıyallahu anh gün ortasında Halife Mervan’ın yanından çıkmıştı. Ben :”Bu saatte, Zeyd’i mutlaka sormak istediği bir şey için çağırmıştır.” (diye düşündüm ve kendisine kanaatimi) söyledim. Zeyd: “O bize, Resûlullah aleyhisssalâtu vesselâmdan işittiğimiz bazı şeyler sordu. Ben Aleyhissalâtuvesselâm’ın: “Kimin emeli dünya olursa Allah onun işini aleyhine darmadağın eder, fakirliği iki gözünün arasında kılar, dünyadan eline geçen miktar da kaderinde yazılandan fazla olmaz.Kimin de kasdı ahiret olursa, Allah, onun (dağınık) işini lehinde toplar, zenginliği kalbine koyar, dünya nimetleri ona koşarak (kendiliğinden) gelir.” sözünü anlattım.”

  16. ÂHİRET HAYATI • كُلُّ نَفْسٍ ذَٓائِقَةُ الْمَوْتِۜ وَاِنَّمَا تُوَفَّوْنَ اُجُورَكُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِۜ فَمَنْ زُحْزِحَ عَنِ النَّارِ وَاُدْخِلَ الْجَنَّةَ فَقَدْ فَازَۜ وَمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَٓا اِلَّا مَتَاعُ الْغُرُورِ ﴿١٨٥﴾ “Her canlı ölümü tadacaktır. Ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete sokulursa gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir.” (Âl-i İmran 3/185)

  17. وَبَشِّرِ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ اَنَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۜ كُلَّمَا رُزِقُوا مِنْهَا مِنْ ثَمَرَةٍ رِزْقاًۙ قَالُوا هٰذَا الَّذ۪ي رُزِقْنَا مِنْ قَبْلُ وَاُتُوا بِه۪ مُتَشَابِهاًۜ وَلَهُمْ ف۪يهَٓا اَزْوَاجٌ مُطَهَّرَةٌ وَهُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ ﴿٢٥﴾ “İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele. Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızık verilişinde, "Bu (tıpkı) daha önce (dünyada iken) bize verilen rızık!" diyecekler. Halbuki bu rızık onlara (dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır. Onlar orada ebedi kalacaklardır.” (Bakara 2/25)

  18. وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَٓا اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ۟ ﴿٣٩﴾ “İnkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte bunlar cehennemliktir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.” (Bakara 2/39)

  19. اَللّٰهُ وَلِيُّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُواۙ يُخْرِجُهُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلَى النُّورِۜ وَالَّذ۪ينَ كَفَرُٓوا اَوْلِيَٓاؤُ۬هُمُ الطَّاغُوتُۙ يُخْرِجُونَهُمْ مِنَ النُّورِ اِلَى الظُّلُمَاتِۜ اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ۟ ﴿٢٥٧﴾ “ Allah iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kafirlerin velileri ise tâğuttur. (O da) onları aydınlıktan karanlıklara (sürükleyip) çıkarır. Onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî kalırlar.” (Bakara 2/257)

  20. İbnu Ömer radıyallahu anhûma anlatıyor: “Resûllullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: “Cennetlikler cennete, cehennemliklerde cehennemde oldukları zaman ölüm getirilir. Cennetle cehennemin arasına konup orada kesilir. Sonra bir münadi nida eder: “Ey ehl-i cennet! Artık ebediyet var ölüm yok! Ey ehl-i nâr ! Artık ebediyet var, ölüm yok! Cennetliklerin sürûru bununla daha da artar. Cehennemliklerinde hüznü artar.” (Buhâri, Rikâk 50,51; Müslim, Cennet 43)

  21. Hz.Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhisssalâtu vesselâm buyurdular ki: “Kimin arzusu ahiret olursa, Allah onun kalbine zenginliğinden koyar ve işlerini derli toplu kılar, artık dünya ona hakir gelmeye başlar. Kimin hedefi de dünya olursa, Allah iki gözünün arasına (dünyanın) fakirliğini koyar, işlerini de darmadağınık eder. Netice olarak, dünyadan da eline, kendisine takdir edilmiş olandan fazlası geçmez.” (Tirmizî, Kıyamet 31)

  22. DÜNYA - ÂHİRET DENGESİ •  وَابْتَغِ ف۪يمَٓا اٰتٰيكَ اللّٰهُ الدَّارَ الْاٰخِرَةَ وَلَا تَنْسَ نَص۪يبَكَ مِنَ الدُّنْيَا وَاَحْسِنْ كَمَٓا اَحْسَنَ اللّٰهُ اِلَيْكَ وَلَا تَبْغِ الْفَسَادَ فِي الْاَرْضِۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْمُفْسِد۪ينَ ﴿٧٧﴾ "Allah'ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma. Allah'ın sana iyilik yaptığı gibi sen de iyilik yap ve yeryüzünde bozgunculuk isteme. Çünkü Allah bozguncuları sevmez.“ (Kasas 28/77)

  23. Dünya ve ahireti beraberce talep etmeyi emreden ayetlerden biri de şudur: • وَمِنْهُمْ مَنْ يَقُولُ رَبَّنَٓا اٰتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الْاٰخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ ﴿٢٠١﴾ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ نَص۪يبٌ مِمَّا كَسَبُواۜ وَاللّٰهُ سَر۪يعُ الْحِسَابِ﴿٢٠٢﴾ “Onlardan, "Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru" diyenler de vardır. İşte onlara kazandıklarından bir nasip vardır. Allah, hesabı pek çabuk görendir.” (Bakara 2/201-202)

  24. Dünyayı Kesben Değil Kalben Terketmeli ZÜHD:Sıkıntı anlarında dahi dinin hudutlarının koruyup kollama , zenginlik ve genişlik zamanlarında da; dünya adına elde edilen şeylerden sevinç duymama, kaybedilen şeylerden ötürü de mahzun olmama; başkası tarafından övülünce sevinmeme, başkası tarafından kötülenince de yerinmeme ve Hakk’a kulluğu her şeye tercih etme demektir.

  25. 1.Dünya Adına Elde Edilen Şeylerden Sevinç Duymama ve Kaybedilen Şeylerden Mahzun Olmama • İmam-ı Azam Ebû Hanîfe’nin ilmi faaliyetlerinin yanında ticaretle de meşgul olduğu rivayet edilir. Bu büyük insana, talebelerine mescitte ders verdiği bir sırada ticari mal taşıyan gemilerinin battığı haber verilir. İmam-ı Azam bir anlık tereddütten sonra “Elhamdülillah” der. Bir müddet sonra batan geminin kendisine ait olmadığı anlaşılınca İmam bu habere de “Elhamdülilah” diyerek karşılık verir. Sebebini ise şöyle açıklar: “Gemin battı” diye haber geldiğinde iç âlemimi, kalbimi şöyle bir yokladım. Dünya malının yok olmasından, elden çıkmasından dolayı en küçük bir üzüntü yoktu. Bu nedenle Allah’a hamd ettim. Batan geminin benimki olmadığı haberi geldiğinde de aynı şeyi yaptım. Dünya malına kavuşmaktan dolayı kalbimde bir sevinç yoktu. Dünya malına karşı bu ilgisizliği bağışladığı için de Allah’a şükrettim.

  26. 2. Medhedilince Sevinmeme, Zemmedilince de Yerinmeme • Eğer Allah razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer O kabul etse , bütün halk reddetse tesiri yok.

  27. 3.Hakk’a Kulluğu Herşeye Tercih Etme • Hayatı ibadetler göre planlamak ve dünyevi işlerin ibadetlerin önüne geçmesine asla müsaade etmemektir

  28. Resûlullah (sav) zahidane bir hayat yaşamıştır. Bütün günahları bağışlanmış olmasına rağmen geceleri ayakları şişene kadar namaz kılar, her gün tevbe istiğfarda bulunurdu. Bunu yanında baba olarak eş olarak dede olarak vazifelerini yerine getirir; yeri geldiğinde savaş meydanlarında kumandan yeri geldiğinde devlet başkanlığı yapar yeri geldiğinde ticaretle ilgilenirdi. Ticaret yapmayı tavsiye eder; emin, dürüst müslüman tâcirin kıyamet günü şehitlerle beraber olacağını müjdelerdi.

  29. Büyük İslam mütefekkirlerinden Abdulkadir Geylani Hazretleri, büyük bir âlim olmakla birlikte maddi imkânları oldukça geniş bir şahsiyyetti. İlmi kadar maddeten de zengin birisiydi. “Benim ayağım, bütün velilerin omuzları üzerindedir.” diyebilecek kadar kulluğun zirvesine ulaşmış olan Geylani’nin ilim, velayet ve parayı aynı anda nasıl elinde bulundurabildiğini merak edenlerden biri onun evine gider. Adam kapıdan içeri girince köpeklerin boynunda altın tasmalar görür. Bu durum karşısında iyice şaşırıp, “Köpeklerinin boynuna altın tasma takacak kadar dünyaya dalmış bir insan nasıl veli olabilir?” diye içinden geçirir. Hazretin huzuruna vardığında, daha o birşey söylemeden, Abdulkadir Geylani,”Efendi! Efendi! Biz onları gönlümüze sokmadık; pisi pise layık gördük, pisin boynuna taktık, gönlümüze koymadık onu.” der

  30. Amelde Rıza-ı İlâhi Olmalı • وَعَدَ اللّٰهُ الْمُؤْمِن۪ينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَا وَمَسَاكِنَ طَيِّبَةً ف۪ي جَنَّاتِ عَدْنٍۜ وَرِضْوَانٌ مِنَ اللّٰهِ اَكْبَرُۜ ذٰلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظ۪يمُ۟﴿٧٢﴾ “ Allah mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara, ebedi olarak kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde çok güzel köşkler vadetti. Allah'ın rızası ise, bunların hepsinden daha büyüktür. İşte bu büyük başarıdır.” (Tevbe9/72)

  31. Orta Yol(Kefâf) Üstündür •  يُر۪يدُ اللّٰهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلَا يُر۪يدُ بِكُمُ الْعُسْرَۘ  “ Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez.” (Bakara 2/185)

  32. Enes radıyallahu anh’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: (Ashap’tan ) üç zat (ki, Ali b. Ebi Talib, Abdullah b. Amr b. El- As ve Osman b.Maz’un radıyallahu anhüm hazeratıdır) Nebî sallallâhu aleyhi vesellemin (nafile) ibadetinden sormak üzere peygamberin hanımlarının evlerini dolaşmaya başladılar. Kendilerine, Resûlullah’ın (evde yaptığı ibadetleri) haber verilince (bunları) azımsar gibi oldular. Ve: “Biz nerede Resûlullah nerede! O’nun önceden yaptığı ve gelecekte işleyebileceği günahları bağışlanmıştır” dediler. İçlerinden biri:” Ben bundan böyle bütün geceleri daima namaz kılacağım” dedi. Ötekisi:”Ben de yaşadığım sürece hergün oruç tutacağım (hiçbir gün orucuma) ara vermeyeceğim” dedi. Diğeri de “Kadınlardan uzak kalacağım, asla evlenmeyeceğim” dedi. Onlar böyle konuşurlarken Resûlullah bunların yanlarına geldi ve:

  33. “Siz şöyle şöyle söyleyen kimseler misiniz? İyi biliniz ki vallahi ben sizin, Allah’tan en çok haşyet duyanınız ve O’ndan en fazla sakınanınızım. Fakat ben, (bazen) oruç tutarım (bazen) tutmam. Gecenin bir kısmında namaz kılarım, bir kısmında da uyurum. Kadınlarla evlenirim.(İşte! Benim yolum). Her kim benim yolumdan yüz çevirirse benden değildir” buyurdu. (Buhari, Nikah 1; Müslim, Nikah 5)

  34. Enes radıyallahu anh’den: Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: “Nebî sallallâhu aleyhi vesellem Mescide girdi. Bir de baktı ki iki direk arasına çekilmiş bir ip (gördü)... -Bu ip nedir? diye sordu. (Ashab): -(Cahş kızı) Zeyneb’indir. (Namazda) yorulduğunda ona tutunur, dediler. Nebî aleyhisselâm: -Onu çözün. Sizden biri neşatı sürdükçe namaz kılsın. Yorulduğunda yatsın uyusun” buyurdu. ( Buhâri ve Müslim rivâyet etmişlerdir.) (a.g.e.sfy.137)

  35. Ebû Cühayfe Vehb b. Abdi’llâh radıyallahu anh’den: Şöyle demiştir: “Nebî sallallâhu aleyhi vesellem Selman-i Fârisi ile Ebü’d Derdâ radıyallahu anhüma arasında kardeşlik te’sis buyurmuştu. Selman Ebü’d Derdâ’yı ziyaret etti. (Ebü’d Derdâ evde yoktu.). Hanımı Ümmü’dDerdâ’yı eski bir elbise içerisinde gördü. -Nedir senin bu halin? diye sordu. (Kadın): -Kardeşin Ebü’d Derdâ’nın dünyada bir ilişkisi yok. Bu arada müşârün-ileyh (Ebu’dDerdâ)geldi. Selman için yemek hazırladı ve Selman’a: -Ben oruçluyum sen ye dedi. Selman: -Sen yemedikçe ben de yemeyeceğim. O da yedi. Gece olunca Ebü’d Derdâ (gecenin evvelinde) namaza kalkmak istedi. Selman: -Uyu dedi. O da uyudu. (Biraz sonra) yine kalkmak istedi. Selman: -Uyu dedi. Nihayet gecenin son vakti olunca Selman: -Şimdi kalk dedi. (Kalktılar) namaz kıldılar. selman., Ebü’d Derdâ’ya : -Üzerine muhakkak Rabbinin hakkı vardır. Kesinkes nefsinin sende hakkı vardır. Hanımının sende hakkı vardır. O hade her hak sahibine hakkını ver, dedi. Sonra Ebü’dDerdâ, Nebî aleyhisselaâmın huzuruna gelip bu vakayı anlatınca Resulullâh: ‘Selman doğru söylemiş.” buyurdu. (Buhâri) (a.g.e. Syf. 138-139)

  36. Resûlullah sallallâhu aleyhi vessellem’in (vahiy) katiplerinden biri olan Ebû Rib’iyy Hanzele b. Rabî el- Üseydî radıyallahu anh’den şöyle anlattığı rivayet edilmiştir: “(Birgün) Ebu Bekr (es- Sıddîk) radıyallahu anh ile karşılaştım. -Hanzele nasılsın? Dedi. -Hanzele münafık oldu; dedim. -Subhânellâh! Ne diyorsun? (dedi. Ben: ) -(Evet öyle). Zira biz Resûlullâh’ın huzurunda bulunuyoruz. Bize cenneti ve cehennemi anlatıyor. (O anda) sanki cennet ve cehennemi görür gibi oluyoruz. (Lâkin) Peygamber’in yanından çıktığımızda, hanımlarla, çocuklarla oyalanıyor, işlerle meşgul oluyoruz (da bu öğütlerin) çoğunu unutuyoruz, dedim. -Vallahi biz de bu haldeyiz, dedi. Bunun üzerine ben ve Ebû Bekr (birlikte) yürüdük. Resûlullâh’ın yanına vardık. Ben: -Ya Resûlallâh Hanzele münafık oldu! dedim. -O ne (biçim söz)! dedi. Ben :

  37. -Ey Allah’ın Resûlü huzurunda bulunuyoruz, bize cenneti ve cehennemi anlatıyorsun. O anda sanki bunları görenler gibi oluyoruz.(Fakat) huzurundan ayrıldığımızda hanım ve çocuklarla oyalanıyor, işlerle meşgul oluyoruz,(bu anlattıklarınızın) çoğunu unutuyoruz dedim. Bunun üzerine Resûlullâh: -Nefsimi kudret elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki yanımda bulunduğunuz haliniz üzere ve zikirde devam etseniz yataklarınızda ve yollarınızda melekler sizinle musafaha ederlerdi. Lakin Ey Hanzele! Bir saat (ibadet) bir saat (dünya işleriyle uğraşmak gerektir) dedi ve bu sözü üç defa tekrar buyurdu” (Müslim, Tevbe; 12)

  38. Dünya Asıl Amaç Değil, Âhirete ulaşmak İçin Araçtır Her doğan gün Rabb’e ulaşmak için bir fırsattır. • Mevlânâ Hazretleri şöyle der: “Geminin yüzmesi için suya ihtiyaç vardır. Ama geminin içine girerse onu batırır. Gemi için su ne ise mümin için dünya odur.”

  39. Ölüm Hatırdan Çıkarılmamalı • كُلُّ نَفْسٍ ذَٓائِقَةُ الْمَوْتِۜ ‘Her nefis ölümü tadacaktır.’ (Enbiya 21/35) اَيْنَ مَا تَكُونُوا يُدْرِكْكُمُ الْمَوْتُ وَلَوْ كُنْتُمْ ف۪ي بُرُوجٍ مُشَيَّدَةٍۜ Nerede olursanız olun, sağlam ve tahkim edilmiş kaleler içinde bulunsanız bile ölüm size ulaşacaktır. (Nisa 4/78)

  40. İbnu Ömer radıyallâhuanhümâ anlatıyor: ‘Resûlullahaleyhissalâtu vesselâm ile birlikte idim. Ensardan bir zat gelerek Aleyhissalâtüvesselâm’a selam verdi. Sonra da: ‘Ey Allah’ın Resûlu! Mü’minlerin hangisi en faziletlidir? diye sordu.Aleyhissalâtüvesselâm: ‘Huyca en iyisidir!’ buyurdular. Adam: ‘Mü’minlerin hangisi en akıllıdır?’ diye sordu. Aleyhissalâtü vesselâm: ‘Ölümü en çok hatırlayandır ve ölümden sonra en iyi hazırlığı yapandır. İşte bunlar en akıllı kimselerdir’ buyurdular.

  41. SORUMLULUKLARIMIZ SABIR: • Musibetlere, ibadetlere ve günahlara karşı sabretmek gerekir. • Aktif sabır göstermek gerekir. Sabredilen sıkıntının giderilmesi için gayret gösterilmelidir. Tıpkı kuluçkaya yatmış, yumurtalarını ısıtmaya çalışan tavuğun gösterdiği gayret gibi...

  42. DUA:Yaşadığımız müddetçe şeytan bizimle sürekli uğraşır, ayağımızı kaydırmaya çalışır. Âlimler ölümden korkmamışlar fakat imansız ölmekten korkmuşlardır. Bizim de son nefesimizi verene kadar imanımızı koruyabilmemiz için çokça dua etmemiz gerekir. Bu dualardan bazıları şunlardır: • رَبَّنَا لَا تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ اِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةًۚ اِنَّكَ اَنْتَ الْوَهَّابُ ﴿٨﴾ “(Onlar şöyle yakarırlar): "Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz sen çok bahşedensin."  (Âl-i İmran 3/8)

  43. رَبِّ قَدْ اٰتَيْتَن۪ي مِنَ الْمُلْكِ وَعَلَّمْتَن۪ي مِنْ تَأْو۪يلِ الْاَحَاد۪يثِۚ فَاطِرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ اَنْتَ وَلِيّ۪ فِي الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِۚ تَوَفَّن۪ي مُسْلِماً وَاَلْحِقْن۪ي بِالصَّالِح۪ينَ ﴿١٠١﴾ "Rabbim! Gerçekten bana mülk verdin ve bana sözlerin yorumunu öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Dünyada ve ahirette sen benim velimsin. Benim canımı müslüman olarak al ve beni iyilere kat.“ (yusuf 12/101)

  44. Hz. Ebû Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “ Resûlullah (aleyhisselâtu vesslâm) dua ederken şunu söylerdi: “ Allah’ım dinimi doğru kıl, o benim işlerimin ismetidir. Dünya mı da doğru kıl, hayatım onda geçmektedir. Ahiretimi de doğru kıl, dönüşüm orayadır. Hayatı benim için her hayırda artma (vesilesi) kıl. Ölümü de her çeşit şerden (kurtularak) rahat(a kavuşma) kıl. (Müslim, Zikr 71)

  45.  رَبَّنَٓا اٰتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الْاٰخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ ﴿٢٠١﴾ • Hz.Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah’ın duasının çoğu: “Allahümme âtina fi’d-dünya haseneten ve fi’l âhirati haseneten ve gınâ azâbe’n-nâr. (Allah’ım bize dünyada da bir hayır, âhirette de bir hayır ver, bizi cehennem azabından koru.)” idi. (Buhâri, Da’avât 55, Tefsir, Bakara 2/201; Müslim, Zikr 26; Ebu Dâvud, Salât 381)

  46. Sabırla Dinlediğiniz İçin Teşekkür Ederim Dilek CEYLAN

More Related