1 / 9

cemil-meric-slayt (1)

cemilmeriu00e7<br>

mrt2134
Télécharger la présentation

cemil-meric-slayt (1)

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. Cemil MERİÇ ve HAYATI 1916 - 1987

  2. CEMİL MERİÇ                                                          (1916-1987) "Bu zavallı satırların hiçbir okuyucusu olmasa bile.     Denize atılan bir şişe onlar.     Belki dalgalar asırlarca sonra     aşina bir ele tevdi edecek onları..." Cemil Meriç, Jurnal, 1955

  3. 12 Aralık 1916'da Hatay Reyhanlı'da doğdu. Hatay Lisesini bitirdi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümüne girdi. Öğrenimini tamamlayamadan Hatay'a döndü. Bir süre ilkokul öğretmenliği ve nâhiye müdürlüğü, Tercüme Kaleminde reis muâvinliği yaptı. İstanbul Üniversitesi Edebiyât Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyâtı bölümünü bitirdi. Elâzığ Lisesinde Fransızca öğretmenliği yaptı (1942-45). İstanbul Üniversitesi yabancı diller okulunda okutman olarak çalıştı (1946). 1955'te gözleri görmez oldu. Fakat talebelerinin yardımıyla çalışmalarını ölümüne kadar sürdürdü. 1974 senesinde İstanbul Üniversitesinden emekli oldu. 13 Haziran 1987 günü İstanbul'da vefât etti

  4. Cemil Meriç'in ilk yazısı Hatay'da Yeni Gün Gazetesi'nde çıktı (1928). Sonra Yirminci Asır, Yeni İnsan, Hisar, Türk Edebiyâtı, Yeni Devir, Pınar, Doğuş ve Edebiyat dergilerinde yazılar yazdı. Cemil Meriç, gençlik yıllarında Fransızca'dan tercümeye başladı. Hanore de Balzac ve Victor Hugo'dan yaptığı tercümelerle kuvvetli bir mütercim olduğunu gösterdi. Batı medeniyetinin temelini araştırdı. Dil meseleleri üzerinde önemle durdu. Dilin, bir milletin özü olduğunu savundu. Sansüre ve anarşik edebiyâta şiddetle çattı. Cemil Meriç 38 yaşında iken gözlerini kaybetti. O dönemden itibaren de çalışmalarını sürdürdü. doğrunun peşinde koşan bir cengaverdi sanki.

  5. Cemil Meriç, miskinler tekkesi olarak kabul ettiği fildişi kulelerin dışındaki aydın olacakken, fildişi kuleye sığınmak zorunda kalır. Yıllarca fildişi kulesindedir, yıllarca yalnız. Kavganın dışındadır, fikir ve sanat kavgasının. Politikadan da, kurtarıcılığına inanmadığı için kaçar. Cemil Meriç’in yeri hep kütüphane oldu. Kütüphanesinde Don Kişot'luk yapar sanki. Argoya, arenaya, ateş hattına, politikaya hiç inmedi. 70’li yıllarda fildişi kulesinden çıktı. Makalelerinde, yayımladığı eserlerde Asya’nın Avrupa ile hesaplaşmasına tanık oluruz, 150 yıldır gölgeler aleminde yaşayan ve insanından kopan aydının trajedisini izleriz adım adım; kaypak, müphem, tarif edilmemiş, Avrupa’nın emellerini dile getiren ama bizim şuursuzca benimsediğimiz mefhumlar, ideolojiler, sloganlar... aydınlığa kavuşur tek tek gözlerimizin önünde.

  6. Eserleri: Umrandan Uygarlığa (1974), Kırk Ambar (1983) isimli eserleriyle iki defâ Türkiye Millî Kültür Vakfı ödülünü kazandı. Hint Edebiyâtı, Saint Simon, İlk Sosyolog, İlk Sosyalist, Bir Dünyânın Eşiğinde, Bu Ülke, Mağaradakiler, Bir Fâciânın Hikâyesi, Işık Doğudan Gelir ve Kültürden İrfana başlıca eserleridir. Aldığı ödülleri: Kırk Ambar adlı eseriyle "Türkiye Millî Kültür Vakfı" ödülü, Ankara Yazarlar Birliği Derneğinin"Yılın Yazarı", Kayseri Sanatçılar Derneğince, "İnceleme", Kültürden İrfana adlı eseriyle, Türkiye Yazarlar Birliği "Yılın Fikir Eserleri" ödüllerini aldı.

  7. Hayatının sonuna yaklaşmış bir insan olarak, zaten çoktan beri kaybettiğim yaşama sevincini,  bu sınıflar üstü hakikatlerin taharrisinde buluyorum. Bu itibarla, mezarların ötesinden seslenir gibi seslenebilirim çağıma,  daha doğrusu ülkeme. Ama okunur muyum,  sesim duyulur mu? Meşhur bir adam da değilim, kalabalığın benimsediği edebi bir nevi de temsil etmiyorum.  Ne romancıyım, ne şair, ne tarihçi.  Sadece dürüstüm,  çok okudum, çok düşündüm. Beşeri ihtiraslardan uzaklaşmışım:  Bütün bu vasıflar  bir düşünce adamının  hamurunu yapar.. Cemil Meriç

  8. CEMİL MERİÇ TERCÜME Günümüz Türkçe’siyle Çeviri ya soluk bir fotoğraf,diyor kitap,ya da uyarsız ama renkli ve canlı öykünme.Çeviri bir yaratış,bence...Şiir gibi,deneme gibi,ama onlardan çok daha güç.Edebiyatçılar,hiç olmazsa on büyük şair,on büyük romancı,on büyük tiyatro yazarı üzerinde anlaşabilirler, hangimiz on büyük çevirmen sayabiliriz? Evet,çeviri sanatların en gücü:başka bir ortamda,başka bir çağda doğan düşüncenin kendi toprağımızda dirilmesi.Yalnız düşüncenin mi?Çeviride söze bağlanış ihanetlerin en büyüğü. Georgique(Georjik) çevirisi,De Lille’e(Dö Lil) Akademi’nin kapılarını açmış. Büyük Frederik’e göre,yüzyılın en özgün yapıtı bu çeviri.Richelieu (Rişliyö), De Lille’in Akademi’ye giremeyecek kadar genç olduğunu söyleyince, üyelerden biri haykırmış “ Çok mu genç? İki bin yaşında, Virgile (Virjil) kadar yaşlı.” Chateaubriand (Şatobriyan), Milton çevirisi üzerinde otuz beş yıl çalışmış, yine de başarılı sayılmıyor çevirisi. İbret alalım. Voltaire (Volter), çevirmeni uşağa benzetir, kendini efendisinin yerine koyan uşağı. Yanlış. Üstad çevirmenle çevireni karıştırıyor. Çevirmen, salt olanı arayan bir çılgın, “ felsefe taşı”nı bulmaya çalışan bir simyagerdir... Rivarol için bir biçem temrinidir çeviri, en büyük yararı insana kendi dilinin olanaklarını tanıtmasıdır. Belki doğru ama gerçeğin bütününü kucaklamıyor bu yargı. Çeviri bir fetihtir, yalnız dili değil, düşünce ve duyarlığın karmaşık dünyasını da zenginleştiren bir fetih. Cemil MERİÇ Bu Ülke .

  9. AÇIKLAMALAR Yazar, yukarıdaki yazısında çeviriden söz etmekte, batıdan örnekler vererek, çevirinin kolay olmadığını savunmaktadır. Yazar, çeviriyi “şiir gibi, deneme gibi ama onlardan daha güç”, “Başka bir ortamda, başka bir çağda doğan düşüncenin kendi toprağımızda dirilmesi.” olarak değerlendiriyor. “Çeviri, sanatların en gücü” diyen yazar Fransız Akademisinden Fransa’da yapılan kimi çevirilerden örnek vererek düşüncesini savunuyor. Yazar, Chateaubriand’ın Milton çevirisi üzerinde otuz beş yıl çalıştığı halde, başarılı sayılmadığını, bu nedenle ders alınmasını öğütlüyor. Voltaire’in çevirmeni küçümsemesine karşı çıkıyor. Voltaire, Richellieu, Chateaubirand, De Lille, Rivarol, Fransız; Virjil, Latin; Milton, İngiliz edebiyatının ünlülerdir.

More Related