1 / 49

FARMAKOKİNETİK

FARMAKOKİNETİK. I)EMİLİMİ ETKİLEYEN FİZİKSEL ETKENLER 1. Emilim Bölgesindeki Kan Akımı. Barsakların kan akımı mideninkine göre çok daha fazladır; bu nedenle barsaklardan emilim mideye göre çok daha fazladır. 2.Emilimi Sağlayan Yüzey Alanının Büyüklüğü.

Télécharger la présentation

FARMAKOKİNETİK

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. FARMAKOKİNETİK

  2. I)EMİLİMİ ETKİLEYEN FİZİKSEL ETKENLER1. Emilim Bölgesindeki Kan Akımı • Barsakların kan akımı mideninkine göre çok daha fazladır; bu nedenle barsaklardan emilim mideye göre çok daha fazladır

  3. 2.Emilimi Sağlayan Yüzey Alanının Büyüklüğü • İnce barsakların iç yüzeyinde çok sayıda mikrovillus bulunduğundan yüzey alanı mideninkinin 1000 katı kadardır;bu nedenle, ilaçların ince barsaklardan emilimi daha etkin şekilde gerçekleşir

  4. 3. Emilim Yüzeyi İle Temas Süresi • Bir ilaç GİS’den ağır diyarede olduğu gibi çok hızlı geçecek olursa iyi emilemez • İlacın mideden barsaklara geçişini geçiktiren her olay ilacın emilimini geçiktir • Midede yiyecek bulunması da hem ilacı seyreltir hem de mide boşalmasını yavaşlatır • Bu nedenle gıdalarla alınan ilaçlar daha yavaş emilirler

  5. II)BİYOYARARLANIM??

  6. II)BİYOYARARLANIM • Verilen ilacın sistemik dolaşıma kimyasal değişikliğe uğramadan geçen kısmı olarak ifade edilir • Örneğin; eğer bir ilacın 100 miligramı oral olarak verilirse ve bunun 70 miligramı değişikliğe uğramadan emilirse biyoyararlanım,%70 dir

  7. A) Biyoyararlanımın Belirlenmesi • Herhangi bir yolla uygulanan(örneğin oral) ilacın kimyasal değişikliğe uğramadan emilen kısmının konsantrasyonu ile aynı miktar ilaç İV yolla verildiği zaman oluşan kan konsantrasyonu karşılaştırılarak belirlenir • İV verilen ilaç tümüyle sistemik dolaşıma katılır • İlaç oral verildiğinde ise uygulanan dozun yalnızca bir kısmı plazmada bulunur

  8. B) Biyoyararlanımı Etkileyen Faktörler1. Karaciğer İlk Geçiş Eliminasyonu • Bir ilaç Gİ sistemden emilirse sistemik dolaşıma girmeden önce portal dolaşımdan geçer • Eğer karaciğer ilacı hızla metabolize edecek olursa ilacın metabolik değişikliğe uğramadan sistemik dolaşıma geçen miktarı azalır • Örneğin; propranolol veya lidokain

  9. 2)İlacın Çözünürlüğü • Hidrofilik özelliği güçlü olan ilaçlar,lipidden zengin zarlardan geçemedikleri için çok az emilirler • Bir ilacın kolayca emilebilmesi için büyük oranda hidrofobik olması • Su içeren solüsyonlarda da çözünebilmesi gerekmektedir

  10. 3)İlaç Formülasyonunun Yapısı • İlaç emilimi,ilacın kimyasal yapısıyla ilişkili olmayan etkenlerlede değiştirebilir • Örneğin; partikül büyüklüğü,tuz formu,kristal polimorfizmi ve katkı maddelerinin (çözücüler,yapıştırıcılar gibi) varlığı çözünmenin hızını etkileyebilir • Bu şekilde emilim hızını değiştirebilir

  11. III)İLAÇLARIN DAĞILIMI • İlacın geriye dönüşümlü olarak kan dolaşımından hücreler arası alana(hücre dışı sıvı) ve/veya doku hücrelerine geçmesi sürecidir • Bir ilacın plazmadan hücreler arası alana geçmesi esas olarak kan akımı, kılcal damarların geçirgenliği,ilacın doku ve plazma proteinlerine bağlanma derecesi ve ilacın görece hidrofobikliğine bağlıdır

  12. Kan Akımı • Kalp debisi çeşitli organlara farklı dağıldığından,farklı dokuların kılcal damarlarına ulaşan kan akımı hızı değişkenlik gösterir • Beyin,karaciğer ve böbreklere kan akımı iskelet kaslarınınkine oranla yüksektir • Yağ dokusunun kan akımı daha da düşüktür

  13. IV)DAĞILIM HACMİ • İlacın dağıldığı varsayılan sıvı hacmidir

  14. V)İlaçların Plazma Proteinlerine Bağlanması • İlaç molekülleri plazma proteinlerine(genellikle albumin) bağlanabilirler • Bağlı ilaçlar farmakolojik olarak aktif değillerdir; sadece serbest bağlanmamış ilaç dokulardaki hedef yerleri üzerinde etki gösterebilir • Biyolojik yanıt ortaya çıkartabilir • Eliminasyona uğrayabilir

  15. Plazma albumini ilaçları bağlayan en önemli proteindir • İlaç deposu işlevi görebilir • Bir başka deyişle yıkım veya vücuttan atılım nedeniyle serbest ilaç konsantrasyonu azalırken,albumine bağlı ilaç serbest hale geçer • Böylece serbest ilaç konsantrasyonun plazmadaki toplam ilaca oranı sabit tutulur

  16. Albuminin Bağlama Kapasitesi • İlaçlar albumine geriye dönüşümlü olarak bağlanırlar • Albumin en büyük afiniteyi anyonik ilaçlara (zayıf asidik) ve hidrofobik ilaçlara karşı gösterir • Hidrofilik ve nötral ilaçların çoğunluğu albumine bağlanmaz

  17. VI)İLAÇ METABOLİZMASI • İlaçlar en çok biyotransformasyon ve/veya idrar yada feçesle atılarak vücuttan uzaklaştırılırlar • Karaciğer ilaç metabolizmasının en önemli yeridir,ancak bazı özel ilaçlar farklı dokularda biyotransformasyona uğrayabilirler

  18. İlaç Metabolizması Reaksiyonları • Böbreklerin hücre zarlarını geçerek distal tübüller tarafından geri emilen lipofilik ilaçları vücuttan yeterli derecede atmaları mümkün değildir • Bu nedenle yağda çözünen ilaçlar faz 1 ve 2 adı verilen iki ana mekanizma ile önce karaciğer de metabolize edilmelidirler

  19. Faz 1 • İlaç metabolizmasında rol alan faz 1 reaksiyonlar sıklıkla sitokrom P450 enzim sistemi(karma fonksiyonlu mikrozomal oksidazlar) ile katalizlenir

  20. Faz 2 • Bu fazda konjugasyon reaksiyonları meydana gelir • Glukronik asit,sülfirik asit,asetik asit veya bir amino asit gibi bir endojen substratla konjugasyon sonucunda daha polar ve suda çözünenbilen,genellikle terapötik olarak inaktif metabolitler ortaya çıkar • Glukronidasyon en önemli ve en sık konjugasyon reaksiyonudur

  21. VII)İLAÇLARIN ATILIMI • İlaçların vücuttan atılımı çeşitli yollarla olur • En önemli atılım yolu böbreklerden idrarla atılmalarıdır • Diğer yollar safra,barsaklar,akciğerler veya emziren annelerde sütle atılmalarıdır

  22. İlaçların Böbrek Yoluyla Atılmaları1)Glomerüler Filtrasyon • Çok hızlı bir şekilde meydana gelen bir pasif difüzyon olayıdır • Albümin ve diğer büyük moleküllü proteinler ile onlara bağlı ilaçlar süzülmez, dolaşımda kalır • İlaçların glomerüler filtrasyon hızı, glomerüler kan akım hızı ile doğru, plazma proteinlerine bağlanma oranları ile ters orantılıdır

  23. 2)Proksimal Tübüler Sekresyon • Glomerüler filtrata geçmeyen ilaçlar efferent arteriyoller ile glomerülü terk ederler • Efferent arteriyoller proksimal tübülde nefron lümenini sararlar • İlaçlar proksimal tübüle enerji gerektiren iki aktif transport mekanizmasıyla salınırlar • Biri anyonlar için diğeri katyonlar içindir

  24. 3)Distal Tübüler Geri Emilim • İlaç eğer elektrik yükü taşımıyor ise nefron lümeninden tekrar sistemik dolaşıma geçebilir • Lümen içindeki ilacın iyonize formunu artırmak amacıyla idrarın pH sının değiştirilmesi sistemik dolaşıma geri dönen ilaç miktarını azaltmak için kullanılır • Böylece istenmeyen ilacın atılımı arttırılabilir

  25. Örneğin aşırı dozda fenobarbital almış olan hastaya bikarbonat verilerek idrar alkali hale getirilebilir • İlacın iyonize halde kalması sağlanabilir • Böylece ilacın reabsorbsiyonu azaltılabilir

  26. İlaçların Yarılanma Ömrünü Uzatan Klinik Durumlar • Hastada ilacın yarılanma ömrünü uzatacak bir anomali olduğu durumlarda doz ayarlaması yapılmalıdır • Bir ilacın hangi hastada yarılanma ömrünün uzatacağının belirlenmesi önemlidir

  27. İlaçların yarılanma ömürlerinin uzamasına neden olan durumlar şunlardır; 1. Böbrek yada karaciğer plazma akımında azalma örneğin; kardiyojenik şok,kalp yetmezliği veya aşırı kan kaybına bağlı olarak 2. Ekstraksiyon(atılım) oranında azalma örneğin; böbrek hastalıklarında olduğu gibi 3. Metabolizmanın azalması örneğin; biyotransformasyonu inhibe eden ikinci bir ilacın verilmesi veya karaciğer sirozunda olduğu gibi karaciğer yetmezliğinin gelişmesi

  28. İLAÇ RESEPTÖR ETKİLEŞMELERİ VE FARMAKODİNAMİ

  29. Temel Reseptör Aileleri • Farmakolojide reseptör bir ilaç molekülüne bağlanarak ölçülebilir bir yanıt oluşturan herhangi bir biyolojik molekül olarak tanımlanır • Bundan dolayı enzimler ve yapısal proteinler de farmakolojik reseptörler olarak sayılabilirler • Fakat terapötik olarak kullanılan reseptörlerin çoğu ekstraselüler sinyalleri intraselüler yanıtlara dönüştüren proteinlerdir

  30. Bu reseptörler dört aileye ayrılırlar 1) Ligant kapılı iyon kanalları 2) G proteinine kenetli reseptörler 3) Enzime kenetli reseptörler 4) intrasellüler reseptörler

  31. Tolerans ??

  32. Potens(Güç) • Belirli bir büyüklükteki etkiyi oluşturmak üzere gerekli olan ilaç miktarını gösterir • Bir çok nedenden ötürü, maksimum yanıtın yüzde ellisini gösteren konsantrasyon kullanılır ve yaygın olarak EC50 ile ifade edilir

  33. Efikasite(Etkinlik) • Doza bakılmaksızın bir ilacın oluşturabileceği maksimum etki • Enzimlerin katalizlediği olaylardaki maksimum enzimatik hız gibi durumlarda ilacın efikatisitesi potensinden daha önemlidir • Efikasitesi yüksek olan bir ilaç, potensi daha yüksek olan bir ilaca göre tedavi açısından daha çok faydalıdır

  34. Antagonizma • Bir ilaç (antagonist), diğer bir ilacın (agonist) etkisini önler veya ortadan kaldırırsa bu duruma "antagonizma" adı verilir

  35. a)Kimyasal Antagonizma • İlaçlar birbirleriyle kimyasal olarak bağlanır • Yeni bir bileşik oluşur • En iyi örnek kimyasal zehirlenmelerde kullanılan antidotlar • Örneğin; Dimerkaprol (BAL) arsenik ve civa zehirlenmelerinde

  36. b)Fizyolojik Antagonizma • Her iki ilaçta agonisttir • Ancak etkileri zıt yöndedir • Etkilerini farklı reseptörler aracılığıyla oluştururlar • Örneğin; Pilokarpin myozis yaparken Efedrin midriyazis yapar

  37. c)Farmakolojik Antagonizma • Antagonistin ilgili reseptöre bağlanarak agonistin etki oluşturmasını önlemesidir

  38. Terapötik İndeks • Bir ilacın terapötik indeksi toksisite oluşturduğu dozun,popülasyonda klinik olarak istenilen veya etkili bir yanıtı oluşturduğu doza oranıdır

  39. Terapötik İndeksin Belirlenmesi • Terapötik indeks,farklı dozlarda ortaya çıkan istenilen ve toksik yanıtların sıklığının belirlenmesiyle hasaplanır • Terapötik toksik etkiler,popülasyonun %50sinde belirlenir; bunlara sırasıyla ED50 veya TD50 denilir TD50/ED50

More Related