1 / 21

Deneme

Deneme. Ekin Alpaslan 11/B 203. B ir yazarın kendi isteğine göre seçtiği herhangi bir konuda kesin yargılara varmadan, kişisel düşüncelerini kendi kendisiyle konuşuyormuş havası taşıyan bir üslupla kaleme aldığı yazılara “deneme” denir.

Télécharger la présentation

Deneme

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. Deneme Ekin Alpaslan 11/B 203

  2. Bir yazarın kendi isteğine göre seçtiği herhangi bir konuda kesin yargılara varmadan, kişisel düşüncelerini kendi kendisiyle konuşuyormuş havası taşıyan bir üslupla kaleme aldığı yazılara “deneme” denir. Deneme, yazarın gözlemlediği ya da yaşadığı olay, olgu, durum ve izlediği varlıklarla ya da herhangi bir kavramla ilgili izlenimlerinin belli bir plana bağlı kalmayarak, tamamen kendi kişisel görüşüyle serbestçe yazıya döktüğü kısa metinlerdir.

  3. Deneme yazarı öne sürdüğü düşünceyi doğrulama, ispatlama, kanıtlama kaygısı taşımaz. Denemenin inandırıcılığı, ele alınan konunun içtenlikle anlatılmasından kaynaklanır. Deneme kişiselliğin en fazla öne çıktığı yazı türüdür.

  4. Denemenin Amacı • Okuyucuyu düşünmeye yöneltmek, • Hayatın gerçeklerini ortaya koymak, • Kültür alanındaki değişme ve gelişmeleri fark ettirmek, • Birey-toplum ilişkisini dile getirmek vb. Bu türün kesin sınırlarını çizmek oldukça güçtür.

  5. Konularına ve Yazılış Amaçlarına Göre Denemeler • Klasik deneme, • Edebî deneme, • Felsefî deneme, • Eleştirel deneme olmak üzere gruplandırılır. İnsanı ve toplumu ilgilendiren her şey (yaşama, ölüm, aşk, sanat, felsefe, din, ahlâk, töre, bilim, siyaset vb.) denemenin konusu olabilir. Konuların kişisel bir anlayışla işlenmesi; çeşitli sanatçıların aynı konudaki değişik fikir, zevk ve inanışlarını yansıtması bakımından bu tür önemlidir.

  6. Sanat ve Edebiyat Konulu Denemeler Vedat Günyol: Dile Gelseler Nurullah Ataç: Karalama Defteri, Günlerin Getirdiği Peyami Safa: Sanat Edebiyat Tenkit Mehmet Kaplan: Büyük Türkiye Rüyası Oktay Akbal: Konumuz Edebiyat Sezai Karakoç: Edebiyat Yazıları Hilmi Yavuz: Denemeler Karşı Denemeler Suut Kemal Yetkin: Edebiyat Konuşmaları, Yokuşa Doğru, Düş'ün Payı Behçet Necatigil: Bile Yazdı Melih Cevdet Anday: Yiten Söz Samim Kocagöz: Roman ve Yazarlık Onuru

  7. Dil Konulu Denemeler Bu denemeler dil felsefesi, dilin güncel sorunları, eski dil, yeni dil, uydurmacılık, öztürkçecilik, yaşayan dil, konuş­ma ve kültür dili gibi tartışmaları ele alır. Mehmet Kaplan: Kültür ve Dil Nihat Sami Banarlı: Türkçenin Sırları Peyami Safa: Osmanlıca-Türkçe Uydurmaca Ahmet BicanErcilasun: Dilde Birlik Emin Özdemir: Dilin Öte Yakası

  8. Felsefe Konulu Denemeler Bu gruba giren denemeler, genellikle felsefe eğitimi görmüş ve bu alanda çalışan bilim adamları tarafından yazıl­maktadır.

  9. Karışık Konulu Denemeler Tarih, kültür, gündelik hayat, sanat, uygarlık gibi alanlara ait değişik pek çok konuda deneme yazılabilir. Ahmet Haşim: Bize Göre, Gurabahane-i Laklakan A. Hamdi Tanpınar: Beş Şehir Cemil Meriç: Bu Ülke, Kırk Ambar Adnan Binyazar: Duyguların Anakarası Selahattin Batu: İnsan ve Sanat Salah Birsel: Kendimle Konuşmalar, Yapıştırma Bıyık, Kediler Sabahattin Eyuboğlu: Mavi ve Kara

  10. Denemeci için konu amaç değil, araçtır; kendi fikirlerini söyleyebilmesi için birer sebep durumundadır. Okuyucunun vereceği tepki konusunda herhangi bir kaygı taşımadan konusunu dilediği şekilde seçer, istediği tarzda işler. Denemeler konuların genellikle derinlemesine işlendiği yazı türleridir.

  11. “Deneme ben’in ülkesidir. Ben demekten çekinen, her görgüsüne, her görevine ister istemez benliğinden bir parça kattığını kabul etmeyen kişi denemeciliğe özenmesin.” Nurullah ATAÇ

  12. Kendisinden önce benzeri yazılar yazılmış olmakla birlikte 16. yüzyılda deneme kavramını ilk kez kullanan Fransız yazarı Michel de Montaigne (1533-1592) (Monteyn)'dir. Denemeler adını verdiği yazıları, bir edebiyat türünün adı olmakla kalmamış, benzerlerinin de yazılmasına yol açmıştır.

  13. Montaigne, denemenin ilkelerini şöyle anlatmaktadır: “Herkes önüne bakar, ben içime bakarım; benim işim yalnız kendimledir. Hep kendimi gözden geçiririm, kendimi yoklarım, kendimi tadarım… Bir şey öğretmem, sadece anlatırım.” Bu bağlamda denemenin her cümlesinde yazarın kendisi vardır. Okuyucu ile yazar arasında bir duygu, düşünce ve ruh alışverişi oluşur. Esere hâkim olan unsur, insanın ta kendisidir.

  14. Deneme ve Makale Denemelerdekişisel düşünce yer alır. Söylenenlerin kanıtlanmasına ihtiyaç duyulmaz. Denemelerde ele alınan konular, kesin sonuçlara bağlanmaz. Makalelerdeise bilgi vermek, bir fikri açıklamak ön plandadır. Düşünce yönü ağır basar; kanıtlamaya ve açıklamaya dayanır. Kesin bir sonuca ulaşmak hedeflenir.

  15. Deneme ile Sohbet Deneme türündeki yazılarda da sohbette olduğu gibi içtenlik ön plandadır. Ancak denemedeki içtenlikle sohbetteki içtenlik aynı değildir. Denemelerde daha çok, düşünen insanın kendi dünyasındaki bütünlüğü, hoşgörüyü sağlayan, onu sevimli ve tutarlı kılan içtenlik söz konusudur. Sohbette yazar okur ile konuşur gibi bir anlatımı tercih eder. Böyle yapmakla okuru etkilemeye ve yönlendirmeye çalışır.

  16. Dili doğru ve güzel kullanır. • Denemeci, bayağı bir anlatıma inmeden terim ve felsefi kavramların ağırlığından uzak bir üslubu tercih eder. • Düşünce ufku geniş ve kendine özgü bilgi birikimine sahiptir. • Kendi duygularının dışında başkalarının düşüncelerine de saygı duyar. • Denemeci ele aldığı konuyu içtenlikle anlatır. • Denemeci, denemenin sonunda kesin bir yargıya, bir sonuca varmak amacında değildir.

  17. Deneme, herhangi bir konuda düşündürücü, öğretici, inandırıcı ve ufuk açıcıdır. • Deneme rahat okunan bir düşünce yazısıdır. • Denemecinin öne sürülen her düşünce ya da savı doğrulama, kanıtlama gibi bir kaygısı yoktur. Deneme, makale ve eleştiriden bu yönüyle ayrılır. • Deneme yazarı birçok kaynaktan beslenir: Felsefî, sosyolojik, tarihî tema ve olay­ların yanında bilimsel veriler ve ünlü kişilerin özdeyişleri olabilir. Yine de denemeci seçtiği konuyu farklı bir yaklaşımla işler.

  18. Batı Edebiyatında Deneme Montaigne'nin "Essais" adlı eseri bu türün ilk örneği olarak kabul edilmektedir. Montaigne'nin denemeleri kilisenin yanlış bir uygulamayla belirli sınırlar içinde izin verdiği düşünce, bilgi, sanat üretimi anlayışına karşı bir tepki hareketi olarak doğmuştur. Onun denemeleri, herhangi bir dine, kitaba, kanuna, toplum kurallarına, geleceğe bağlı olmayan serbest düşünceler olarak ortaya çıkmıştır. İngiliz yazar Bacon, 1597'de denemelerini, "Tokluk veren değil de daha çok tat veren tuz taneleri" olarak tanımlamıştır. O, farklı olmayan başlıklar seçmesine rağmen kıskançlık, zenginlik, diyalog, nesne ve durum değişiklikleri gibi kısa, öz, öğretici ve daha ciddi konulara eğilmiştir. Denemeler adlı kitabında daha çok felsefi düşüncelerini ortaya koymuştur.

  19. Türk Edebiyatında Deneme Klasik Türk edebiyatında münşeat mecmualarındaki yazılar, bir kenara bırakılırsa, deneme türü Türk edebiyatında asıl olarak gazete ile birlikte ortaya çıkmaya başlamıştır. İlk özel gazetenin (Tercüman-ı Ahval) yayın hayatına başlamasıyla beraber gazetelerde çıkan değişik yazılar, zamanla ayrı bir tür olan deneme için zemin oluşturmuştur. Tanzimat'tan itibaren bir süre gazete ve dergilerde musahabe üst başlığı altında deneme benzeri yazılar kale­me alınmıştır. Ahmet Haşim'in Bize Göre ve Gurabahane-ı Laklakan adlı eserlerinde yer alan bazı yazılar Türk edebiyatında deneme türünün ilk örnekleri sayılır.

  20. Deneme ÖrneğiÖLÇÜ İnsan elinde ne illet var ki, dokunduğunu değiştiriyor; kendiliğinden iyi ve güzel olan şeyleri bozuyor. İyi olmak arzusu bazen öyle azgın bir tutku oluyor ki, iyi olalım derken kötü oluyoruz. Bazıları der ki, iyinin aşırısı olmaz çünkü aşırı oldu mu zaten iyi değil demektir. Kelimelerle oynamak diyeceği gelir insanın buna.Felsefenin böyle ince oyunları vardır. İnsan iyiyi severken de, doğru bir işi yaparken de pekâlâ aşırılığa düşebilir. Tanrının dediği de budur: Gereğinden fazla uslu olmayın, uslu olmanın da bir haddi vardır.Okunu hedeften öteye atan okçu, okunu hedefe ulaştırmayan okçudan daha başarılı sayılmaz. İnsanın gözü karanlıkta da iyi görmez, fazla ışıkta da. Platon’da Kallikles der ki, felsefenin fazlası zarardır. Felsefe bir kerteye kadar iyidir, hoştur; faydalı olduğu kerteyi aşacak kadar derinlere gidersek çileden çıkar, kötüleşiriz; herkesin inandığı, uyduğu şeyleri küçümseriz; herkesle doğru dürüst konuşmaya, herkes gibi dünyadan zevk almaya düşman oluruz; kimseyi yönetemeyecek, başkalarına da kendimize de hayrımız dokunmayacak bir hale geliriz; boş yere şunun bunun sillesini yeriz. Kallikles, doğru söylüyor çünkü felsefenin fazlası bizim gerçek duygularımızı körletir; lüzumsuz bir inceleme ile bizi tabiatın güzel ve rahat yolundan çıkarır.(Kitap II, bölüm XXX)Düşüncede saplantı ve azgınlık en açık ahmaklık belirtisidir. Canlılar arasında eşekten daha kendinden emin, daha vurdumduymaz, daha içine kapalı, daha ağırbaşlı olanı var mıdır? Montaigne

  21. http://www.edebiyatogretmeni.org/deneme/ http://edebiyatforum.com/lise-3-turkce-konu-anlatimi/deneme-ve-ozellikleri.html http://gunayturak.blogcu.com/deneme-turunun-ozellikleri-tarihi-gelisimi-ve-temsilcileri/3053879

More Related