1 / 78

Depresyon & Anksiyete

Depresyon & Anksiyete. Ruhsal Bozukluklarda Tanı ve Sınıflama. Dünya sağlık örgütü (WHO) psikiyatrik bozukluklar ile ilgili ilk ciddi sınıflandırma çalışmasını yapmıştır. Hastalıkların Uluslararası sınıflandırılması (ICD-10) beşinci bölümü ruhsal bozuklukları tanımlar ve sınıflandırır.

nitara
Télécharger la présentation

Depresyon & Anksiyete

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. Depresyon & Anksiyete

  2. Ruhsal Bozukluklarda Tanı ve Sınıflama Dünya sağlık örgütü (WHO) psikiyatrik bozukluklar ile ilgili ilk ciddi sınıflandırma çalışmasını yapmıştır. Hastalıkların Uluslararası sınıflandırılması (ICD-10) beşinci bölümü ruhsal bozuklukları tanımlar ve sınıflandırır. Ruhsal bozuklukların tanı ve istatistikleri el kitabı (DSM-IV) son baskısı 2000 yılında yapılmıştır ve IV olarak anılır. Bu sınıflandırma ilk kez 1952 yılında Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından yapılmıştır. ICD-10 DSM-IV

  3. Psikiyatrik Bozukluklar Nevrozlar; Kişinin gerçekle ilişkisinin bozulmadığı, duygu ve davranışlarının normal olmadığının farkında olduğu ancak önüne geçemediği, prognozu daha olumlu durumlardır. Anksiyete Bozuklukları Depresyon Somatoform Bozuklukları Psikozlar; • Kişinin gerçekle ilişkisinin bozulduğu, hastalığının farkında olmadığı, kronikleşme eğilimi olan, nevrozlara göre çok daha ağır durumlardır. • Şizofreni • Şizoaffektif Bozukluklar • Madde (Alkol veya İlaç) Kullanımına Bağlı Bozukluklar

  4. Duygudurum Bozukluklarının Tanısı ve Sınıflanması

  5. Duygudurum Bozuklukları DSM-IV Sınıflaması DepresifBozukluklar BipolarBozukluklar BTA* HASTALIKLAR SINIFLANDIRMA • Majör depresifbozukluk • Distimikbozukluk • Depresif B. BTA • BPB I • BPB II • Siklotimi • Bipolar BTA Madde kullanımına bağlı Genel Tıbbi Duruma bağlı • BTA: Başka Türlü • Adlandırılamayan

  6. Duygudurum Bozuklukları "Afektif bozukluklar" olarak da tanımlanan duygudurum bozuklukları heterojen bir tablodur. Bu tabloya; Fizyolojik (vejetatif) disfonksiyonlar, Kognitif disfonksiyonlar ve Psikomotor disfonksiyonlar eşlik eder. En sık görülen ve tanı açısından en çok önem taşıyan duygudurum bozuklukları: Majör depresyon (ünipolar bozukluk), Manik-depresif hastalıktır (bipolar bozukluk).

  7. Duygudurum Bozuklukları Majör duygudurum bozukluğu, hastanın hayatında ilk beliren psikiyatrik hastalıksa ve başka bir psikiyatrik ya da medikal hastalıkla ilişkili değilse "primer" olarak tanımlanır. Duygudurum bozukluğu, başka psikiyatrik ya da medikal hastalıklarla ilişkili olarak ortaya çıkarsa "sekonder" olarak tanımlanır.

  8. Hastalıklar Temel Kavram Ve Terimler İnsanın ruhsal yaşamında zihinsel (kognitif) ve duygusal (emosyonel) süreçler birbirinden ayrılamaz. Zihinsel (kognitif) denince; algılamak, tanımak, değerlendirmek, zamana ve yere oturtmak, neden sonuç bağlantılarını kurmak, belleğe yerleştirmek gibi beceriler anlaşılır. Duygulanım (afekt); neşe, üzüntü, öfke, kin, nefret, korku, bunaltı, kaygı gibi duygusal tepkilerin yaşanmasıdır.

  9. Mood (duygudurum, mizaç): Tüm davranışlara rengini verecek yaygınlığa ve uzun süreye ulaşmış içsel emosyonel durum. Başka deyimle bireyin bir süre değişik derecelerde rahat, neşeli, üzüntülü, tedirgin, öfkeli, taşkın ya da çökkün duygulanım içinde bulunuşudur . Afekt (duyguduyum): Duygunun nesnel gösterileriyle dışa vurumu ya da dışarıdan algılanışı. Örneğin bir kişinin yüzünün gülmesi neşeli bir afekt, yüzünün asık olması sıkıntılı bir afekt ifade eder. Afekt, duygunun “hava durumu” gibidir. O andaki emosyonel durumunu ifade eder. Bir kış mevsiminde havanın birkaç günlüğüne ısınması mevsimi değil, o andaki hava durumunu yansıtır. Hastalıklar Temel Kavram Ve Terimler

  10. Afektler anlık dışa vurumların ifadesidir. Örneğin çok sıkıntılı bir insanın o sırada yüzü gülüyor olabilir. Oysa duygudurum genel gidişin ifadesidir ve özneldir. Başka bir deyişle Afekt (duyguduyum) kişide gördüğümüz emosyonel ifade, Mood (duygudurum) ise “kendini son zamanlarda nasıl hissediyorsun?” sorusuna aldığımız yanıttır. Hastalıklar Temel Kavram Ve Terimler

  11. HASTALIKLAR TEMEL KAVRAM VE TERİMLER Normalde bir kişi çok çeşitli duygudurumlar yaşayabilir ve bunları ifade eden pek çok farklı duyguduyumu (afekt) olabilir. Sağlıklı bir kişi bu duygudurumları ve duyguduyumları kontrol edebilir. Duygudurum bozukluklarında kontrol kalkmıştır ve kişiye sıkıntı veren bir duygudurum süreklilik kazanmıştır

  12. 2020 yılında, dünyayı en çok etkileyecek ve 2. sırada yer alacak hastalık DEPRESYON ! (WHO) Depresif Bozukluklar

  13. Depresif Bozukluklar Depresif bozukluklar daha önce geçirilmiş bir manik, mikst ya da hipomanik atak olduğuna ilişkin bir öykünün olmaması ile bipolar bozukluklardan ayrılırlar.

  14. Oldukça Sık Görülen bir Hastalık Majör Depresyon Yaygınlığı Ömür boyu yaygınlık - erkekler için %2,5 - 15 - kadınlar için %5 - 20 kültürler boyu büyük değişikliklerle En yüksek yaygınlık - 15 ila 44 yaş arasında İntihar Riski Dünya çapında intihar girişimlerinin ömür boyu oranı : %7’ye kadar. Depresyonlu hastaların %15'e kadar intihar girişimleri meydana gelir. Lépine J.P. Epidemiology, burden, and disability in depression and anxiety. J. Clin. Psychiatry. 2001;62(Suppl 13):4-10.

  15. 2020 yılında 2. Sıradaki Düşkünlük Nedeni 2020 yılında DALYs*'in tahmin edilen 10 başlıca neden: *Sakatlığa Ayarlanan YaşamYılları Murray J.L., Lopez A. Alternative projections of mortality and disability by cause 1990-2020: Global Burden of Disease Study. The Lancet. 1997;349:1498-1504.

  16. Tanıma Eksikliği ve Depresyon Tedavisi Günümüzde Depresyon - Epidemiyoloji • Depresyon bozuklukları çoğu kez tanınmaz ve az tedavi edilir • Avrupa DEPRES çalışması bunu 78.000yetişkinden oluşanbirgrupla gösterdi • Bunlardan %17'si depresyonluydu, bunların %69'u da tıbbi tedavi görmüyorduve %43'ü bir doktora bile danışmamıştı. • İlaç alan depresyonlu hastaların yalnızca %25'iantidepresantedavisi alıyordu. • Lepine J.P. et al. Depression in the community: the first pan-European study DEPRES (Depression Research in European Society). Int. Clin. Psychopharmacol. 1997;12(1):19-29.

  17. Depresyonun Somatik Sunumu Günümüzde Depresyon - Epidemiyoloji • Genel olarak depresyonlu hastaların %69'u somatikşikayette bulunuyor, bu durum da tanıyı zorlaştırıyor, örneğin : • Baş ağrıları • Zayıflık • Sırt ağrısı • Konstipasyon • Simon G.E. et al. An international study of the relation between somatic symptoms and depression. N. Engl. J. Med. 1999;341(18):1329-35.

  18. Tedavi olmama nedenleri 12 aylık tanı konulmuş bozukluklarla hasta olmayanlar Algılanan ihtiyaç eksikliği 54.6% (Bir sorunları yoktu) Algılanmış ihtiyacı olan hasta olmayanların nedenleri 45.4% Mali engeller Konumsal engeller nereye gideceğinden emin değil 40.8% uygun değil 27.7% randevu alamadı 1.5% yukarıdakilerin herhangi bir kombinasyonu51.7% • Kessler R.C. et al. The Prevalence and Correlates of Untreated Serious Mental Illness. HSR: Health Services Research. 2001;36(6-bölüm 1):987-1007. aCIDI/DSM-III-R bozuklukları

  19. Tedavi olmama nedenleri 12 aylık tanı konulmuş bozukluklarla hasta olmayanlar • Algılanmış ihtiyacı olan hasta olmayanların nedenleri • Algılanmış etki eksikliği • yardımcı olmadı 38.1% • tatmin olmadı 11.2% • geçmişte gitti ve yardımcı olmadı 14.2% • herhangi bir kombinasyon 45.4% Diğer • sorunun kendi kendine düzeleceğini düşündü 60.6% • damgalanma 14.1% • kendi başına çözmek istedi 72.1% • zorla hastaneye yatmaktan korktu 15.8% • Kessler R.C. et al. The Prevalence and Correlates of Untreated Serious Mental Illness. HSR:Health Services Research. 2001;36(6-bölüm 1):987-1007.

  20. Depresyona neden olabilecek ilaçlar ve tıbbi durumlar

  21. Majör Depresyon (DSM-IV tanı kriterleri) 2 haftalık periyodda 5 veya daha fazlasının bulunması, öncekidurumundan farklı olma, ilgi ya da zevk kaybı. Günün çoğunda depresif ruh hali (Disfori) Tüm aktivitelere tüm gün süren ilgi kaybı (Apati) ve zevk almada azalma(Anhedoni) İştahta belirgin artma ya da azalma ve önemli kilo kaybı veya artışı Uykusuzluk (İnsomni) veya aşırı uyku (Hipersomni) Psikomotor ajitasyon (Yerinde duramama,volta atma,ellerini oğuşturma,saç çekiştirme,kıyafetleriyle oynama ) veya retardasyon (Yavaşlamış, kısa ya da monoton konuşma, geç yanıt verme) Neredeyse hergün halsizlik, güçsüzlük, enerji kaybı (Anerji) Değersizlik hissi veya suçluluk duyguları Düşünme ve konsantrasyon yeteneğinde azalma ya da karar verememe Tekrarlayan ölüm düşünceleri / İntihar fikri

  22. B. Semptomlar, mikst episod semptomlarına uymazlar C. Semptomlar, sosyal, mesleki ve diğer önemli fonksiyon alanlarında önemli sıkıntı yada bozukluk yaratır. D. Bir maddenin direkt fizyolojik etkilerine bağlı değildir. E. Yas ile ilişkili değildir. (Sevilen kişinin ölümünden sonra semptomlar 2 aydan daha çok sürüyorsa) Majör Depresyon (DSM-IV tanı kriterleri)

  23. Mikst epizod: Manik epizod + majör depresif epizod En az 1 hafta sürer. Hem manik, hem de majör depresif epizod neredeyse her gün mevcuttur. Hızlı bir şekilde değişim gösteren duygudurumlar (üzüntü, iritabilite, öfori) yaşanır ve buna manik epizod semptomları eşlik eder. Görülen semptomlar: Ajitasyon ve insomni İştah bozuklukları Psikotik düşünce ve intihar düşünceleri

  24. Maskeli Melankolik Atipik Distimi Kronik Depresyon Bipolar Major Unipolar Mevsimsel Psikotik Premenstrual Postpartum Depresyon

  25. Duygudurum BozukluklarınınAtakların Niteliğine Göre Sınıflaması

  26. Distimik bozukluk Distimik bozukluk sıklıkla erken dönemde ve sinsi şekilde başlar (yani çocuklukta ve adolesan dönemde) ve kronik bir seyre sahiptir.

  27. Kronik depresif duygudurum

  28. Bipolar Bozukluklar Bipolar bozukluk, ardışık ya da eşzamanlı mani ve depresyon ataklarından oluşur. Bipolar bozukluğu bulunan bireylerin çoğu epizodlar arasında tam fonksiyonel düzeye geri dönmekle birlikte, bazıları (%15-30) duygudurum instabilitesi göstermeye devam eder.

  29. Siklotimik bozukluk Siklotimik bozukluk genellikle adolesan dönemde ya da erken erişkin dönemde başlar. Başlangıcı sıklıkla sinsidir ve seyri kroniktir. Tanı için, olarak sosyal ve mesleki aktivitelerde klinik olarak anlamlı düşüş ya da bozulma olmalıdır. Siklotimik bozukluk, çok sayıda periyodik hipomanik ve depresif semptomlarla seyreden kronik, dalgalı bir duygudurum rahatsızlığıdır.

  30. Majör Depresyon Majör depresyonun (majör depresif bozukluk) temel özelliği, bir ya da daha fazla majör depresif epizodla karakterize bir klinik seyirdir. Depresyonun Epidemiyolojisi Majör depresyon en yaygın görülen duygudurum bozukluğudur. Yaşam boyu görülme olasılığı kadınlarda %10-25, erkeklerde %5-12 arasında değişmektedir. Depresyon insidansının arttığına ait tartışmalar vardır. Avrupa’da erkek/kadın oranı: ½’dir.

  31. Majör Depresyon Majör depresyon, böyle bir hastalığı olan kişilerin birinci dereceden akrabalarında genel topluma göre 1,5-3 kat fazla görülür. En yüksek morbidite 25-44 yaşları arasındadır. Depresyon yüksek mortalite oranıyla ilişkilidir. Majör depresyonlu bireylerin %15’e varan bir bölümünün intihar nedeniyle öldüğü hesaplanmaktadır. Epidemiyolojik veriler, 55 yaş üstündeki majör depresyonlu bireylerdeki ölüm oranlarında dört katlık bir artış olduğunu göstermektedir.

  32. Majör Depresyon Depresyonun sosyal ve ailesel etkileri Majör depresyon, yaygın olarak çalışma yaşındakilerde görüldüğü için, önemli boyutta bir sosyal etkiye sahiptir. Depresyon, aile içinde ve kişisel ilişkiler üzerinde dramatik bir etki gösterebilmektedir. Depresyonlu birey içine kapanır ve kendisine çok büyük ve başa çıkılamaz olarak görünen kişisel sorunlarıyla uğraşır. Bu durumda, aile yaşantısı ve kişisel ilişkiler depresyonlu bireyle yakın temasta olanların tümü için zorlaşmaktadır.

  33. Depresyonun sosyal etkisi Tedavi Giderleri (ilaç) Hospitalizasyon Giderleri Doktor Muayene Giderleri İş giderleri Üretkenlik kaybı İşe gitmeme Aile etkisi

  34. Depresyonun Etyopatogenezi Biyolojik Etkenler Yapılan çok sayıda çalışmada; duygudurum bozukluğu olan hastaların kanlarında, idrarında ve BOS'larında biyojenik amin metabolitlerinin: 3-metoksihidroksifenilglikol (MHPG), 5HIAA, homovanilik asit çeşitli bozukluklarının olduğu gösterilmiştir. Bu veriler, duygudurum bozukluklarında biyojenik aminlerin heterojen bozukluklarının olduğu varsayımı ile uyumludur.

  35. Biyojenik Aminler Noradrenalin; Beta-adrenerjik reseptörlerin duyarlılığında azalmayla (down-regulation) elde edilen antidepresan yanıt arasında karşılıklı bir ilişkinin olması, noradrenerjik sistemin depresyonda oynadığı direkt rolü gösteren en önemli kanıttır. Presinaptik alfa2-adrenerjik reseptörlerinin de depresyonda yeri vardır; Bu reseptörlerin uyarılması salınan noradrenalin miktarında azalmaya neden olmaktadır. Depresyonda noradrenalin miktarında düşüş olduğu gözlenmektedir.

  36. Biyojenik Aminler Serotonin; Depresyon fizyopatolojisinde önemli bir yeri bulunur. İntihar girişiminde bulunan bazı hastaların BOS’larında serotonin düzeylerinin düşük olduğu saptanmıştır. Dopamin; Depresyonda dopamin aktivitesinin de azalmış olduğu düşünülmektedir.

  37. Majör Depresyonun Ortaya Çıkışını Etkileyen Faktörler • Simetidin • Kokain • Levadopa • İndometasin

  38. Majör depresyonun ortaya çıkışını etkileyen faktörler Sosyal ve Çevresel Faktörler (Psikososyal Faktörler) Birtakım stresli olayların depresyona yol açabileceği iyi bilinmektedir. Mahrumiyet Ebeveynlerden ayrılma Statü ya da kendine saygının kaybı gibi sosyal sorunlar Psikososyal faktörlerin depresyondaki rolü psikanalitik kuramla ve nesne ilişkileri kuramıyla açıklanmaya çalışılmıştır.

  39. Majör depresyonun ortaya çıkışını etkileyen faktörler Genetik Duygudurum bozukluklarının ailesel bir eğilim göstermesi dikkat çekicidir. İkizler ve evlat edinilenlerle yapılan çalışmalarda duygudurum bozukluklarının genetik bir zemine sahip olduğuna ait kanıtlar bulunmuştur. Ancak duygudurum bozukluklarından tek genin varlığı sorumlu tutulacak olursa bu genin kendini gösterme sıklığı değişken olmaktadır. Bu da, bazı insanların söz konusu geni klinik bulgular olmaksızın taşıyabildikleri anlamına gelmektedir.

  40. Sistemik Hastalıklar Fiziksel hastalıklar depresyona neden olabilirler. Nörolojik hastalıklar (Parkinson hastalığı, multipl skleroz, inme, epilepsi, demans gibi) Malign hastalıklar Dahili hastalıklar (Diyabet, KKH, osteoartrit vs.) İnfeksiyonlar (menenjit, ensefalit gibi) Post-natal depresyon (post-partum depresyon) Doğumdan sonra 4 hafta içinde gelişir ve şiddeti hafif-geçici depresyondan ağır depresyona kadar değişebilir. Hormonal değişiklikler Pek çok kadın menstrüasyon döneminde depresif semptomlardan yakınabilir

  41. Majör Depresyonun Klinik Özellikleri

  42. Hastaların tanımıyla majör depresyonun klinik belirtileri

  43. Hastaların Tanımıyla Majör Depresyonun Klinik Belirtileri

  44. Hastaların Tanımıyla Majör Depresyonun Klinik Belirtileri

  45. Majör Depresyonla İlişkili Olabilen Somatik Semptomlar Çarpıntı Terleme Baş dönmesi Anksiyete Ajitasyon Apati • Ekstremitelerde ağrı • Bel ağrısı • Baş ağrısı • Konstipasyon • Nefes darlığı

  46. Depresyon Semptomlarının Sınıflandırılması

  47. Depresyon Şiddeti “Depresyon” “hafif" “orta" “şiddetli" Toplam hasta =100 33% 42% 25%

  48. Maskeli depresyon Hasta birçok vejetatif ve kognitif belirtiden yakınır. Hasta depresif bir duygudurum olmaksızın; çalışmasını, uyumasını, konsantrasyon sağlamasını engelleyecek derecede sıkıntı verici pek çok fiziksel semptomdan bahseder. Ağrı: Baş ağrısı, bel ağrısı, uzuvlarda ağrı Gastrointestinal sorunlar (örneğin konstipasyon) Nefes darlığı Çarpıntı Terleme Baş dönmesi Ajitasyon Apati Bu durumdaki hastaların yakınmaları depresyon tedavisiyle ortadan kalkar.

More Related