340 likes | 990 Vues
FABL. Kişileri genellikle hayvan, bitki ve cansız varlık-lar olan, ders verir nitelikli, kısa, masalımsı hika-yelere fabl denir.
E N D
Kişileri genellikle hayvan, bitki ve cansız varlık-lar olan, ders verir nitelikli, kısa, masalımsı hika-yelere fabl denir. • "Fabl" kelimesinin kökeni Latince "hikâye" ma-nasına gelen "fabıla"dır. Fakat bu kelime za-manla bir ahlâk ilkesi veya davranış kuralını an-latan kısa sembolik (simgesel) bir hikâye türü-nün adı olmuş • Bu tür hikâyelerin, kahramanları çoğunlukla hay- hayvanlardır. Hikâye kahramanı bu hayvanlar, kendi özelliklerini korumakla birlikte insan gibi konuşurlar. Esasen "fabl" bu özelliği nedeniyle masalımsı eserler arasında yer alır. • Fabllar didaktik şiir örnekleridir.
Fabllar hem nazım, hem nesir biçiminde olurlar. • Fablın sonunda her zaman bir ahlâk dersi (kıssa-dan hisse) vardır. Bu ders kısa, açık ve doğru ol-malıdır ve mutlaka hikayenin doğal bir neticesi gibi görülmelidir. • Fabllar teşhis ve intak sanatları üzerine kurul-muştur. • Fabllarda öğretici (didaktik) bir amaç güdülür, gün-delik hayatla ilgili dersler ve öğütler verilir. Okurlar çoğu zaman verilen dersin veya öğüdün ne olduğu-nu anlamakta zorluk çekmezler. Çünkü bu ders ve-ya öğüt eserin bir yerinde, çoğu defa sonunda, bir atasözü ya da özdeyiş biçiminde açıkça belirtilir.
Fabllarda basit ahlâk ilkelerine değinildiği gibi insanların birçok kusurlu yönüne de dikkat çeki-lir. • Fabllarda soyut konular, olay plânıyla hem so-mutlaştırılarak hem de hareket kazandırılarak işlenir. Olaylar bizi güldürürken eğitir. İnsanlar arasında geçen iyi-kötü, cesur-korkak, dürüst-ikiyüzlü, gözü tok-aç gözlü... vb. çatışmalar; bu niteliklerin yakıştırıldığı hayvan kahramanlar arasında geçmiş gibi gösterilir. • Fabllar bir tür masal sayılır. Masallardan ayrıldı- ğı nokta, sonunda ahlak ve ibret dersi olmasıdır.
Fabllar aracılığıyla kanaatkârlık, özveri, yardımse-verlik, iyi niyet gibi olumlu davranışlar çocuğa ka-zandırılabilir. Özellikle 8 -12 yaş grubu çocuklar fabl okumaktan ve dinlemekten büyük zevk alırlar. Kanaatkârlık, tamahkârlık, kıskançlık, paylaşımcılık gibi çocuklar tarafından anlaşılması güç kavramla-rın somut olaylarla anlatılması sebebiyle fabllar çok önemli bir eğitim aracı olarak kabul edilmelidir. • Kişileri, çocukların yakınlık duyduğu sevdiği varlık-lar olduğu için fabllar, çocukların ilgisini çeker. Öy-külemenin kısa oluşu da çocukların fabllara duydu-ğu ilginin bir başka sebebidir. Sıkmadan verilen öğütler, bu nedenle çocukların eğitiminde yararlı olur.
Fabllar eğlendirici ve sevimlidirler. • Dramatizasyona uygun oluşları anlatımlarındaki hareketliliği eyleme dönüştürmeye yardımcı olur. Böylelikle yaşayarak öğrenmeye uygundurlar. • Fabllar olay anlattıkları için bir başka şiiri okumak-tan ya da ezberlemekten daha çok çocukların ilgi-sini çeker. • Fabllar insan belleğinde çok kolay saklanabilen ve ortaya çıkarılabilen özelliklere sahip olduğu için sözlü gelenek içinde de yaşatılabilmektedir. • Bütün uluslarda ortak bir nitelikte olan fabllar ba-sit, pratik ahlâk ilkeleridir.
Kişiler: Fablın konusu olan olay, kişileştirilmiş en az iki hayva- nın başından geçer. Bunlardan biri iyi ahlâklı bir tipi, di- ğeri kötü ahlâklı bir tipi canlandırır. Fabllarda ikinci de- recede kişiler çok azdır, bazen yoktur. Kişi betimlemesi yoktur.Kahramanlar arasında tilki varsa biz onu kurnaz insan yerine koyarız; arslan varsa cesaretine güvenen biri yerine koyarız. Kısa olay bile bütün yönleriyle değil, yalnızca fabla konu olan yönüyle tanımlanır. Derinle- mesine duygu çözümlemelerine yer verilmez. Fabllarda bir de anlatıcı kişi vardır. Bu kişinin de betimlemesi ya- pılmaz, cinsiyeti verilmez. Anlatıcı kahramanları izler, dersini alır. Böylece dinleyen ile aynı görüşü paylaşır.
Olay: Fablın konusu insan başına gelebilecek her hangi bir olaydır. Olay, kahramanın eyleme dönüşmüş beğenme, istek, özlem, öfke, korku... gibi tutkuya dönüşmüş duy- gularından doğar. Fablın gövdesini bir olay oluşturur, asıl önemli olan fablın anlatılış nedenidir. Buna "ders" denir.
Yer: Tasvir yapılmaz fakat çevre çok iyi verilmelidir: Orman, göl kenarı,yol... gibi. Olayın geçtiği yer olay- la birlikte değişebilir. Zaman: Her olay gibi fabldaki olay da bir zaman diliminde geçer. Kronolojik zaman kullanılır.
FABL PLÂNI 1 - Serim: Olayın türüne, çıkarılacak derse göre kişileştiril- miş hayvanlar ve çevre tanıtımının yapıldığı bölümdür. 2 - Düğüm: Olay o çevrede verilmek istenen derse göre ge- lişir. Kısa ve sık konuşmalar vardır. Hemen birkaç ko- nuşma ile olay düğümlenir 3 - Çözüm: Olay beklenmedik bir sonuçla biter. Fablın en kı- sa bölümüdür. 4 - Öğüt: Ana fikir bu bölümde öğüt niteliğinde verilir. Bu bö- lüm kimi zaman başta, kimi zaman sondadır. Kimi za- man da sonuç okuyucuya bırakılır.
FABL TÜRÜNÜN GELiŞİMİ Batıda ve dünyada ilk fabl yazarı olarak Frikyalı Aisopos (Ezop) gösterilir. Ezop’un M.Ö. 620-650 yılları arasıda yaşadığı ve baskıcı bir yönetim yü- zünden düşüncelerini küçük hayvan hikâyeleri ile anlattığı söylenmektedir. Ezop'un fablları MÖ 300 yılında derlenerek yazıya geçirilmiştir.
Doğuda ilk fabl örneklerine eski Hint edebiya- tında MÖ 200 yıllarında Pançatantra masalların- da rastlamak mümkündür. Ancak çok daha sonra- ki yüzyıllarda (MS 100-150) ortaya çıkan bu ese- rin yazarının kim olduğu ve hangi yıllar arasında yaşadığı henüz bilinmemektedir. Bu türün diğer örneği ise MS 300 yılında Beydeba tarafından meydana getirilmiştir. Beydeba, Kelile ve Dimne adlı eserini Debşelem adlı Hint hükümdarı zama- nında yazmış ve ona sunmuştur.
La Fontaine, Ezop’un ve Beydeba’nın La-tinceye çevrilmiş eserlerinden ve yine kendi-sinden önce yaşamış, Phaedrus, Planudes, Edmund Spenser gibi şairlerden yararlanarak Fabl türünde usta eserler meydana getirmişir. • Fars edebiyatında Sadî’nin Gülistan ve Bostan adlı eserlerinde hayvan hikâyelerini anlatan bir çok örnek mevcuttur.
EDEBİYATIMIZDA FABL
Türkçedeki ilk örneği Şeyhi’nin Harname’si- dir. • Edebiyatımızda bu türün en önemli ilk iki çalışması “ Mes-nevi “ Mevlana ( 13. yy ) ve “ Harnâme “ Şeyhî “ ( 15. yy )’ dir. • Edebiyatımızda Batılı anlamda ilk fabl örneklerini ŞİNASİ yazmıştır • Ahmet Mithat, Kıssadan Hisse adlı eserini ahlakî gaye güderek yazmıştır. Bu eserde yazar, Ezop’tan, La Fontaine’den yapmış ol-duğu çevirilere ve kendi yazmış olduğu fabl-lere yer vermiştir
Recaîzade Mahmut Ekrem, La Fontaine’denHoroz ile Tilki, Kurbağa ile Öküz, Karga ile Tilki, Meşe ile Saz, Ağustos Böceği ile Karın-ca gibi bir çok çeviriler yaparak bu alanda Türk Edebiyatına katkıda bulunuştur. • Ali Ulvi ElöveÇocuklarımıza Neşideler, adlı şi-ir kitabında La Fontaine, Victor Hugo, Lamarti-ne’den yaptığı çevirilerin yanında, yine bunlar-dan esinlenerek yazdığı fabl türü şiirlere de yer vermiştir. • Nabizade Nazım’ın Bir Sansar ile Horoz ve Tavukadlı eseri vardır
Tarık Dursun K.’nın fabl üzerine bir çok eseri mevcuttur. La Fontaine, Ezop ve Krilov’dan çeviriler yaparak yayınlayan yazar, hayvan-larla ilgili bir çok hikâye de yazmıştır. • Nurullah Ataç, Orhan Veli Kanık, Ömer Rıza Doğrul, Kemal Demiray, M. Fuat Köprülü, Vasfi Mahir Kocatürk, Siracettin Hasırcıklıoğ-lu, Sebahattin Eyüboğlu fabl türü ile ilgilenmiş çeviri yapmış, araştırmalarda bulunmuşlardır.
Masal - Fabl Karşılaştırması • İkisinde de olağanüstülükler vardır. • İkisinde de teşhis ve intak sanatları vardır. • Masal tekerlemelerle başlar. Fablda böyle bir durum söz konusu değildir. • İkisinin de öğretici niteliği vardır. • İkisi de sanat metnidir. • İkisi de kurmaca metinlerdir. • İkisi de ilahi bakış açısının hâkim olduğu metinlerdir. • İkisinin de kahramanları tiptir. • İkisi de olaya ve anlatmaya dayalı metinlerdir. • Fabllarda genellikle hayvanlar kahramandır. Masallarda ise devler, cinler, periler vardır.
Masal anonimdir, fabl ise anonim değildir. • İkisinde de yer ve zaman belirsizdir. • Masallar her zaman mutlu sonla biter. Fabllarda böyle bir kaygı yoktur. • Yapı unsurları (Olay, kişi, zaman, yer) vardır.