60 likes | 237 Vues
YAĞMURDAN SONRA. (ses düğmesini açabilirsiniz). Ne kadar uzaktadır yüz yıl?. Nereden sapmak, hangi trafik lambasından sağa dönmek gerekir; yüz yıl öncesine, Sirkeci İstasyonu’na varabilmek için?
E N D
YAĞMURDAN SONRA (ses düğmesini açabilirsiniz)
Ne kadar uzaktadır yüz yıl? Nereden sapmak, hangi trafik lambasından sağa dönmek gerekir; yüz yıl öncesine, Sirkeci İstasyonu’na varabilmek için? Arnavutluk’un güneyindeki Drin Nehri kıyısındaki Ergir Castri (Argyrokastro ya da Gjirokastër)’den yola çıkan; kapkara bir trenle Manastır, Selanik üzerinden İstanbul’a gelen ve bir daha asla geri dönemeyen küçük Nafiz’i karşılayabilmek için?
Nereden anlatmaya başlayabilirim; “Oyun İstasyonları”ndan çıkmayan yeni kuşaklara, beş yüz yıl Balkanlar’da yaşamışların sadece yüz yıl ötedeki amansız tehcirini; etnik temizliğini? Nafiz kadar şanslı olamayıp, çamurlu göç yollarında katledilenleri; tifüsten, hatta açlıktan ölenleri, evleri damları yakılıp yıkılanları, İstanbul’a perişan varabilenlerin hazin görüntülerini?
Bir yandan Sirkeci İstasyonu’nundan savaşa asker gönderilirken, bir yandan çoluğuyla, çocuğuyla, öküzüyle, kağnısıyla, çıplak ayağıyla, Eminönü Limanı’ndan Anadolu’ya geçirilişlerini? Ne kadar uzaktadır yüz yıl; hangi anlatılamayacak yıldız kadar? Ne kadar uzaktadır yaşanananlar; yüz yıl sonra anlaşılamayacak kadar? Neden “en çok satan kitaplar listesi”nde yer almaz içi en dolu satırlar? Aralık 2005’in ATLAS Dergisi’ni - Osmanlı'nın en çarpıcı, en renkli, ama bir yandan da en hazin mirasını barındıran "Balkanlar" yazısını bitiriyorum; gözyaşlarım yağmur olmuş, fotoğraflarını ıslatıyorum. ‘Yağmurdan Önce’ filmini değil; yağmurdan sonrayı yaşıyorum. Sora sora, İstanbul’u buluyor; ana baba günü bir istasyona varıyorum. Orada hiçbir şeyi; ama hiçbir şeyi olmayan bir çocuğu karşılıyorum.
Küçük Nafiz’i büyütüyor, silah kuşatıyor; Selanik göçmeni Huriye’yle evlendiriyorum. Nafiz’in sapsarı saçlı bir oğlu oluyor; adını kimbilir hangi göremediği akrabasının, hangi arkadaşının adı olan Pertev koyuyor.
Pertev’in de bir oğlu oluyor; yüz yıllık yalnızlığın doğusunda, Drin Nehri akarken içinden, “Küçük Pertev”’in öyküsünü yazıyor... düş hekimi yalçın ergir http://www.ergir.com Küçük Pertev:http://www.dushekimi.com/kucukpertev.htm Müzik: RAZBOLESE TSARE SULEYMAN Muammer Ketencoğlu - Ayde Mori (Haydi Kızlar) Albümü Kalan Müzik Yapım hastalanır Sultan Süleyman aman Süleyman beyaz şehirde, İstanbul’da aman sorar oğlu İbrahim aman İbrahim üzülür müsün baba öleceğine aman öleceğine üzülmem oğlum öleceğime aman öleceğime üzülürüm sadık zevcemi bırakacağıma aman bırakacağıma