1 / 104

1. Makale

1. Makale. Kurumsal Gelişmeler ve Değişiklikler APA’daki yayınlar 1988-2001 arası çalışmalarda 1198 din 777 maneviyat Kurucular, altın teoriler, 1980 sonrası ve pozitif psikolojinin katılımı Din ve Maneviyat Ayırımı. Din psikolojisinin gelişimi psikolojiye paralel olmuştur.

wanda
Télécharger la présentation

1. Makale

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. 1. Makale • Kurumsal Gelişmeler ve Değişiklikler • APA’daki yayınlar • 1988-2001 arası çalışmalarda 1198 din 777 maneviyat • Kurucular, altın teoriler, 1980 sonrası ve pozitif psikolojinin katılımı • Din ve Maneviyat Ayırımı

  2. Din psikolojisinin gelişimi psikolojiye paralel olmuştur. • 19. yy sonu 20. yy başları • Aydınlanma etkisi, olumsuz yaklaşımlar. • Almanya ve Amerika’daki çalışmalar öncüdür • Wilhelm Wundt: Milletler Psikolojisi (dindarlık kültür ilişkisi) • Karl Girgensohn (1921): Dini hayatın ruhi yapısı. • Stanley Hall (1882) yaptığı çalışmasında gençlerin dini davranışlarını incelemiştir. Psikoloji Işığında İsa Mesih. • William James, Dini Yaşantının Çeşitliliği. Dinin Sübjektif Yönü. • Edwin Dillers Starsbuck (1899). Din Psikolojisi. • George Albert Coe (1916). Din Psikolojisi. • Antoine Vergote (1966). Din, İnanç ve İnançsızlık. (Ö. Ekim 2013) • Sigmund Freud, Carl Gustave Jung, Abraham Maslow, Erich Fromm, Viktor Frankl

  3. İlk dönem: ilk psikologlar aynı zamanda dinle ilgilenmişlerdir: William James, Wilhelm Wundt • Davranışçılar, dini ve dini tecrübeyi araştırma dışı bırakarak değersiz olgular olarak gördüler • Psikanalitik ekole mensup psikologlar dine indirgemeci bir yaklaşım sergilediler. • Psikanaliz: genellikle olumsuz bakış, indirgemeci. • Hümanistler nasıl bir din sorusuna cevap verirler. • Erich Fromm, Gordon Allport; Viktor Frankl: Anlam Arayışı. • Kenneth Pargament: Dinin hayatı dönüştürücü bireyi olgunlaştırıcı yönü. • Dindarlığın olumsuz özelliklerle ilişkilendirilmesi • Hümanist Psikoloji ve Transpersonel psikoloji insanın iyi yönlerinin de olduğu onlar üzerinde de durulması gerektiğini savundu. • 1950 yıllarından sonra gelişen post modern psikolojide din ve maneviyat kavramlarına giderek önem verilmeye başlandı. Bencilik yerine diğerkamlık, cimrilik yerine cömertlik hırs yerine kanaatkarlık vs..... • Pozitif Psikoloji ve Erdeme Dönüş.

  4. “dindar değilim ama maneviyatım oldukça güçlüdür” “kutsalın öznel tecrübesi” (Vaughan 1991), “varoluşsal anlam arayışı” (Doyle, 1992), “kutsalı arama süreci” (Pargament, 2002), “aşkın olana bağlılık” (Belzen 2004) olarak tanımlanmıştır. Yapılan tanımlamalarda maneviyat çerçevesinde, “anlam arayışı”, “kendini aşma”, “kutsalı arama” ve “kutsalla bütünleşme” gibi unsurlar üzerinde yoğunlaşılmıştır.

  5. Dindarlıkta kurumsal ilkeler maneviyatta bireysel anlam arayışı ve kendini aşma ve kutsal alanla doğrudan iletişime geçme çabaları söz konusudur. Dindarlık, maneviyat arayışına göre daha inanç temelli ve daha durağandır. Maneviyat ise dindarlığa göre duygusal ve bireysel tecrübeye daha öncelik vermekte ve buna bağlı olarak da dindarlığa göre daha değişken bir yapı arz etmektedir. Dindarlıkta daha çok dini ilkelerin özüne riayet söz konusudur. Maneviyatta ise dini ve manevi unsurların fonksiyonları önem kazanmaktadır. Hem maneviyatta hem de dindarlıkta kutsal arayışı olmakla birlikte, dindarlıkta bu arayış kurumsal inanç ve gelenek bağlamında, maneviyatta ise daha çok bireysel tarzda yapılmaktadır. Kısacası maneviyat, daha çok bireysel tecrübeleri ihtiva ederken, dindarlık dini pratikleri, dinin sosyal ve kurumsal yönünü de içerir. Dindarlıkta kutsal, kurumsal dini ilkelerce belirlenirken, maneviyatta kutsal ilkelerle sınırlı değildir. Maneviyat arayışı, mabede gitmekle namaz kılmakla olduğu gibi, türbeye gidip çaput bağlamakla da tezahür edebilir.

  6. Neden felsefi veya doktrinel temeli olmayan fikir ve uygulamalara geçmişe oranla daha fazla meyletmektedir. İnsanlar geçmişte nasıl uyarım derdine düşerken bugün nasıl seçerim eğilimi giderek artmaktadır. Bu durum, “dinin yaşanması mı tüketilmesi mi” sorusunu gündeme getirmektedir. Bireyselleşmenin artması bu eğilimin en temel sebeplerinden biridir. İnsanlar artık giderek din adamlarının ve çeşitli dini grupların kendilerine sundukları farklı görüşler içerisinden seçme ve kendi bireysel yorum ve tecrübelerini de dahil etme eğilimindedir. Son zamanlarda bireylerin kendilerini tatmin edecek fetva arayışlarını daha fazla sergilemesi yahut herhangi bir fetva arayışına girişmeksizin rasyonel yorumlamalara gitmesi, yaşamaktan ziyade tatmin ve maneviyat arayışını gösteren örneklerdendir.

  7. PSİKOLOGLAR ve DİN GÖRÜŞLERİ (İndirgemeci, determinist, umursamaz, fonksiyonalist) • William James (1842-1910) • Amerikan Psikolojisinin öncülerinden, Psikolojinin İlkeleri • Din Psikolojisi’nin kurucusu. • Psikolojinin ilkeleri, Dinî Tecrübenin çeşitliliği (1902) • İşlevselci: Bir şey faydalıysa iyidir ve doğrudur. • Psikolojide amaç algılama, düşünme, duygulanma ve irade gibi içsel eylemlerin bireyin hayatında karşılaştığı zorlukları ve problemleri çözmede ne tür bir katkısının olacağını açıklamaktır. • Dini duyguların varlığı Allah’ın varlığına bir delil teşkil eder. • inançlar işe yaradıkları için doğrudurlar. • Bireysel dini tecrübelerin köklerinin insanın mistik yapısında olduğunu savunur. • Dinî çalışmalara olan ilgiyi arttırdı • Bireysel din/kurumsal din. Bireysel dine yoğunlaştı. • Tanrı inancının geleceği konusunda olumlu düşünür

  8. William James insan zihni ve şuurunun fizyolojiye, kimyaya veya anatomiye indirgenemeyeceğini belirterek tıbbî materyalizme karşı çıkmıştır din konusundaki bilimsel çalışmalara şüpheyle bakılan dönemde, psikolojik yönteme olan güvensizliği yenmeye çalışmıştır

  9. Sigmund FREUD (1856-1939) • Psikanalizin kurucusu ve bilinçdışının kâşifi. • İnsan davranışlarının mutlak anlamda bir sebebi (unuttuklarında, bastırdıklarında) var. • Yaşam ve ölüm içgüdüleri. • İnsan, saldırgan ve cinsel dürtüleri kontrol altına alınması gereken olumsuz ve yıkıcı niteliklere sahip bir varlık. • Toplumsal baskılar ve medeniyet ilişkisi

  10. Sigmund Freud Topoğrafik Kuram Zihin: “bilinç”, “bilinç öncesi” ve “bilinçdışı” Yapısal Kuram Kişilik: “İd”, “Ego” ve “süper-Ego”

  11. Freud’un Din Görüşü • Saplantılı Davranışlar ve Dini Ritüeller • Totem ve Tabu • Bir Yanılsamanın Geleceği • Musa ve Tektanrıcılık

  12. Obsesyon Çeşitleri (http://www.psikiyatri.org.tr/pagepublic.aspx?menu=23) Temizlik örnek 34 yaşında ev kadını, eve gelen misafirlerin dışarıdan mikrop taşıyacağı şeklindeki obsesyon-larından dolayı evdeki tüm terlikleri yıkanabilir terlik olarak değiştirmişti ve misafirler gittikten sonra hepsini çamaşır makinesinde yıkıyordu. • Kişinin bedeninin ve giysilerinin kir, mikrop, toz gibi etkenler; kimyasal maddeler, deterjanlar, zehirler ile idrar, gaita ve diğer beden salgıları ile bulaşacağına ilişkin takıntıları ve bu takıntıların yarattığı sıkıntıyı gidermek için yaptığı davranışlarıdır.

  13. Obsesyon Çeşitleri (http://www.psikiyatri.org.tr/pagepublic.aspx?menu=23) Kuşku obsesyonu ve kontrol kompulsiyonu ÖRNEKLER 45 yaşında erkek hasta, her akşam işinden evine döndüğünde otomobilini park edip evine girdikten sonra otomobilin kapısını kilitlediğin-den emin olmuyor ve bazen iki-üç kez olmak üzere sokağa çıkıp otomobil kapılarını kontrol ediyordu. 40 yaşında erkek hasta, evde ailesi ile birlikte otururken “kontrolümü kaybeder de elimden bir kaza çıkar, eşime, çocuğuma zarar verir miyim” şeklinde düşünceleri nedeni ile aile üyelerinin bulunduğu ortamda eline makas/bıçak gibi kesici/delici aletler almıyordu. • En sık görülen obsesyon ve kompulsi-yonlardandır. Kişi gaz ocağı, kapı, kilit gibi nesnelerin açık kalmış olabileceğinden, ütü vs. elektrikli aletlerin fişlerinin prizde takılı kalmış olabileceğinden kuşku duyar (Kuşku obsesyonu) ve emin olmak için tekrar tekrar kontrol etme gereksinimi duyar (Kontrol kompulsiyonu). Bu kuşku ve kontroller yaşamın birçok alanında kendini gösterebilirler.

  14. Obsesyon Çeşitleri (http://www.psikiyatri.org.tr/pagepublic.aspx?menu=23) Cinsel Obsesyonlar ÖRNEKLER 65 yaşında, dini inançları kuv-vetli kadın hasta, çevresindeki erkeklere ilişkin cinsel içerikli hayaller kurmaktan kendini alamıyor, bu hayalleri zihninden bir türlü uzaklaştıramıyor ve çok rahatsızlık duyuyordu. 16 yaşında lise öğrencisi erkek hasta, “Kontrolümü kaybedip de elimde olmadan bayan öğret-menlerime ve kız arkadaşlarıma sarkıntılık yapar mıyım ya da yanlış anlaşılabilecek davranış-larda bulunur muyum?” şeklinde cinsel içerikli obsesyonlara sahipti. • Zaman zaman OKB’li hastalarda kendine, yaşına, toplumdaki yerine hiç yakıştıramadığı bir biçimde, cinsel içerikli obsesyonlar bulunur.

  15. Obsesyon Çeşitleri (http://www.psikiyatri.org.tr/pagepublic.aspx?menu=23) Dini Obsesyonlar ÖRNEKLER 58 yaşında, dini ibadetlerini tam olarak yerine getirdiğini ifade eden bir erkek hasta, namaz sırasında tam başını secdeye koyduğunda “Allah’ın varlığından kuşku duyma” şeklinde takıntılı düşünceler geldiğinden yakınıyordu. • Özellikle dini inançları yoğun yaşayan toplum kesimlerinde sık görülen bir obsesyon türüdür. Kişi kendini inanç ve görüşlerine tam karşıt bir biçimde ve çok yoğun sıkıntı yaratacak şekilde dini içerikli takıntılı düşünceleri düşünmek-ten alıkoyamaz.

  16. Obsesyon Çeşitleri (http://www.psikiyatri.org.tr/pagepublic.aspx?menu=23) Simetri/düzen  obsesyon ve kompulsiyonları ÖRNEKLER 43 yaşında erkek hasta görev yaptığı kütüphanede raflardaki kitapları büyükten küçüğe, kalın ciltliden ince ciltliye belirli bir düzen içinde yerleştirmek için günlük mesaisinin büyük bir kısmını harcıyor, yapması gereken diğer işleri aksatıyordu. 35 yaşında ev kadını, sehpaların üzerinde bulunan örtülerin sehpanın tam ortasında durmasına özen gösteriyor, halının saçaklarından ters dönenler varsa düzeltmeden duramıyordu. • Simetri gereksinimi ve düzen takıntıları da sık görülen belirtilerdendir. Kişinin tüm yaşamında simetri gereksinimi ve düzenlilik hakimdir.

  17. Obsesyon Çeşitleri (http://www.psikiyatri.org.tr/pagepublic.aspx?menu=23) Dokunma kompulsiyonları ÖRNEKLER 37 yaşında erkek hasta, sabahları işine giderken vestiyerin yanında asılı duran ve üzerinde mutlu bir aile resmi bulunan anahtarlık kutusuna dokunmadan çıkarsa, ailesini ilgilendiren olumsuz bir olay ile karşı karşıya kalabileceklerinden endişe duyuyor, bazen geri dönüp yeniden dokunma gereksinimi duyuyordu. • Zaman zaman bazı OKB’li hastalar bazı davranışları yapmadan önce kendilerince önemsedikleri bir eşyaya dokunma gereksinimi duyarlar.

  18. Obsesyon Çeşitleri (http://www.psikiyatri.org.tr/pagepublic.aspx?menu=23) Sayma Kompulsiyonları ÖRNEKLER 33 yaşında kadın hasta, sabahları çocuğunu okula gönderirken üç kez “yolun açık olsun” demezse başına kötü bir şey geleceğinden endişe duyuyordu. • Bazı OKB’li hastalar herhangi bir günlük aktiviteyi belirli bir sayıya kadar saymadan yaparsa işinin rast gitmeyeceğini düşünerek sayma davranışında bulunurlar.

  19. Obsesyon Çeşitleri (http://www.psikiyatri.org.tr/pagepublic.aspx?menu=23) Biriktirme ve Saklama ÖRNEKLER 38 yaşında erkek hasta, uzun yıllardan beri düzenli olarak aldığı gazeteleri “içindeki bilgiler ileride çocuklarıma gerekli olabilir” şeklide bir düşünce ile düzenli bir şekilde ve tarih sırasına göre paketleyerek saklıyordu. • Sık görülen kompulsiyon türüdür. Kişi “ileride gerekli olabilir” şeklinde bir düşünce ile gerekli olmayacak eşyaları bile biriktirebilir / saklayabilir.

  20. Obsesyon Çeşitleri (http://www.psikiyatri.org.tr/pagepublic.aspx?menu=23) Biriktirme ve Saklama ÖRNEKLER • Batıl inançlar • hurafeler

  21. Obsesyon Sebepleri (http://www.psikiyatri.org.tr/pagepublic.aspx?menu=23) Çocukluk çağı travmaları Çocukluk çağı travmalarına  (örneğin, cinsel istismar) maruz kalanlarda ileri yaşamlarında önemli bir stres yaşantısı ardından OKB’nin ortaya çıkabilmesi erken çocukluk dönemlerinin OKB gelişiminde önemli rol oynadığını göstermektedir. Kişilik özellikleri Kişilik yapısı olarak titiz, kuralcı, ayrıntıcı, mükemmeliyetçi özelliklere sahip olan kişiler OKB’ye yatkın kişiler olarak değerlendirilmektedir. • Genetik nedenler • OKB’li hastaların anne-babalarında ve diğer birinci derece akrabalarında OKB’nin sık olarak görülmesi hastalığın genetik olabileceğini düşündürmekte-dir. • Beyin işlevlerinde bozulma ve serotonin • Beyin üzerinde yapılan araştırmalarda beynin bazı bölgelerinde ve özellikle de beyin içindeki sinirsel iletimde önemli rolü olan serotonin maddesinin işlevlerinde bozukluk saptanması bunların OKB’nin nedeni olarak araştırılmasına yol açmıştır.

  22. OKB Dağılımı

  23. OKB ve Din • Bazı araştırmalarda dinin obsesif-kompulsif bozuklukları destekleyen suçluluk duygusunu artırıcı yönünden bahsedilmiştir. Bazı dinlerin bireylerin psikiyatrik problemleri tetikleyici var olmayanı görme ve olmayan bir sesi işitme gibi halisinasyonları artırıcı yönünün olabileceği ifade edilmiştir (Cirhinlioğlu, Ok ve Cirhinlioğlu 2013: 87). • Bu daha çok dinin nasıl anlaşıldığı ve yorumlandığıyla ilgili bir husustur. Kişilerin obsesyona ve bazı psikiyatrik hastalıklara olan yatkınlığı yanlış bir din anlayışıyla, cezalandırılma, lanetlenme, yardımsız bırakılma, terkedilme, sevgiden mahrum kalma, cehennemi haketme, şeytanın esiri olma vb. olumsuz bir dini başa çıkma tarzıyla birleştiğinde bu tür hastalık durumlarının ortaya çıkmasını arttığı söylenebilir.

  24. Din ve OKB • Loewenthal Müslüman, Hristiyan ve Yahudi örneklemlerde yapılan araştırmaları değerlendirerek şu sonuca varmıştır. “Dini öğretiler titizliği/vesveseyi/scrupulosity etkileyebilir ancak dinin gerçek manada obsesyonel bir patolojiye sebep olduğuna dair delil yoktur” • Tek ve Uluğ (2001: 104), Hacettepe üniversitesinde psikiyatri polikliniğindeki 45 hasta üzerinde yaptığı araştırmasında dindarlık ile dini ve cinsel OKB arasında herhangi bir ilişki tespit edilememiştir. Buna karşı temizlik obsesyonu ile dindarlık arasında anlamlı olmayan güçlü bir ilişki bulgulanmıştır.

  25. Din Görüşü • Yüzeysel Benzerliklerle din nevroz ilişkisi • Dinin ilkel kaynakları: İlkel baba, totem, Tanrı • Totemizm ilk din. • Hristiyanlık ve ilkel kabile totemi benzerlikleri • “Asli günah teorisi” suçluluk psikolojisi • Totem yemeği, evharistiya ayini • Tesliste baba-oğul unsuru • Din kurtulunması gereken hastalık, baba imajının yanılsama olarak devamı, çaresizlik anında bir sığınak • Bilim bireyleri bu hastalıktan kurtaracak. • Yahudilikle hesaplaşma, İslam Yahudiliğin devamı.

  26. Alfred ADLER (1870-1937) • İkinci viyana ekolü • Bireysel Psikoloji, • Geleceğe dair beklentiler/ Birey geçmişte yaşadıklarından çok gelecekte ne olmak istediğine dair beklentilerden etkilenir. • İnsan kendi motivasyonlarının farkında olan bilinçli bir varlıktır. • Çocukluk dönemi önemli, doğum sırası • Kişiliği belirleyen sosyal ilişkiler. Temel güdü: üstünlük arzusu • Benin yaratma gücü

  27. Alfred Adler • Din motivator olarak önemlidir. • Din güçlü bir sosyal harekettir. • Dini fikirler, normal gelişimi sürecinde ortaya çıkan kanaatlerin uzantısıdır. Bu nedenle psikopatolojinin değil insan psikolojisinin normlarıdır. Freud’a eleştiri.

  28. Carl Gustav JUNG (1875-1961) • Libido: Ruhsal Enerji • Analitik Psikoloji • Dinsel inançların doğruluğu “psikolojik” • Bütün insanların, hayvanların, bitkilerin ve bütün kristallerin en içte taşıdıkları öz, Tanrı’dır. • İçe dönük dışa dönük kişilik • arketipler • 1) Kişisel Bilinçdışı 2) Kollektif bilinçdışı • Bireyleşme • Tanrı kollektif bilinçaltına aittir • Din bireysel ve toplumsal sağlık açısından büyük önem arz eder (din güven kapısıdır) • İnsan irade sahi değil

  29. CARL GUSTAV JUNG (1875-1961) Tüm düşüncelerim, güneşin etrafında dolaşan gezegenler gibi Tanrı’yı merkez alıyor. Bu çekim gücünü reddedersem, en büyük günahı işlemiş olurum. Jung

  30. EVRİMSEL BİR SÜREÇLE ,BİLİNÇDIŞIMIZDAKİ TANRI İMGESİNİN BİLİNÇ ALANINA ULAŞACAĞINI SÖYLER.

  31. EVRİMSEL BİR SÜREÇLE ,BİLİNÇDIŞIMIZDAKİ TANRI İMGESİNİN BİLİNÇ ALANINA ULAŞACAĞINI SÖYLER.

  32. JUNG,İNSAN HAYATININ İLK DÖNEMİNİ ,35-40 YAŞINA KADAR OLAN DÖNEMİNİ, GÜNEŞİN UFUKTAN DOĞUP,EN YÜKSEK NOKTAYA TIRMANDIĞI ÖĞLE ÖNCESİNE,

  33. 2.DÖNEMİ İSE GÜNEŞİN TEPEDEN BATIŞINA KADAR Kİ ÖĞLEDEN SONRAYA BENZETİR.

  34. JUNG VE FREUD ARASINDAKİ FARKLAR FREUD JUNG Jung, çocukluğunda gördüğü düşleri bile unutmamış ,bunları çalışmalarında kullanmıştır. Rüyaların gelecekle ilgili olduğuna inanır. Jung zihni “BİLİNÇ,BİLİNÇALTI VE KOLLEKTİF BİLİNÇALTI YA DA ANİMA –ANİMUS,PERSONA VE GÖLGE OLARAK” ayırmıştır. Jung’un Analitik psikolojisinin psikanalizden en belirgin farkı libidonun niteliği ile ilgilidir. Jung’a göre libido hayat enerjisidir. Jung kendi teorisinde Ödipal komplekse yer vermemiştir. • Freud çalışmalarında çaresiz kaldığında ,düş yorumlarına başvurmuştur, Freud rüyaların geçmişle ilgili olduğuna inanmıştır. • Freud zihni, id,ego,süper ego olarak ayırmışken, • Freud tedavilerinde daha dogmatik bir yöntem uygularken,Jung her hastasına kişiye özel yöntem uygular ve yöntemlerini sürekli güncellerdi. • Freud psikoloji anlayışının temeline cinsiyeti ve içgüdüleri koyar, Jung ise ruhu koyar.

  35. FREUD JUNG Jung ise dinin insanın kendini gerçekleştirmesinde önemli olduğuna inanır. Jung kişiliği psikolojik yapıya dayandırır. • Freud’a göre bütün bilinçdışı öğeler kötüdür. Kötü oldukları için toplum tarafındanyasaklanmıştır.Dinin bir nevroz sebebi olduğuna inanır. • Freud kişiliği ve karakteri cinsiyetin gelişim safhalarına bağlar.

  36. “Kuramları iyi öğren, ancak yaşayan ruhun mucizesine dokunduğunda onları bir yana bırak.” (Jung, 1954) Jung şöyle der: “Ben inanmam, bilirim...”“Bilinçdışı bizi bizden daha iyi bilir.” "Vocatus adque non vocatus, deus aderit" "Çağrılsın veya çağrılmasın... Tanrı vardır." (C. G. Jung’un evinin kapısının üzerinde yazdığı belirtilen Latince cümle.) Kendi kalbine bakamayanın yaşamı bulanıktır; Kendi yüreğine bakabilme cesareti gösterenler gönlünün muradını keşfedenlerdir. Dışarıya bakan rüya görür, hayal dünyasında kaybolur, içeriye bakan uyanır, kendini keşfeder.” Carl G. Jung

  37. GordonAllport (1897-1967) • Kişilik Psikolojisi- Hümanist yaklaşım • Her birey özgün bir kişiliğe sahiptir. • Kişilik, karakter (trait) özellikleriyle belirir ve üç temel karakter bulunmaktadır: • 1) Baş k. (bireye hükmeden), • 2) Merkezî k. (birkaç karakter: dürüstlük, sosyalik) • 3) ikincil k. (belli durumlarda görülür: araba kul. Spor vs.). Kişiliği şekillendirmede etkili değil • “Ateş tereyağını eritir ama yumurtayı pişirir.” Aynı çevresel ortamda yaşan kişiler farklı tepkiler gösterebilir. • Proprium, kişiyi kendisi yapan ona özgü kişilik özellikleri • Sağlıklı yetişkin =Kendini gerçekleştiren birey • Dinin bireyselleşmede olumlu katkısı var • Birey ve Dini • İçkaynaklı dindarlık / Dışkaynaklı dindarlık

  38. Allport • “Bedende bulunabilecek bir neden, karakterde bulunabilecek bir nedenden daha az rahatsızlık vericidir” • Gelişim ve sosyalleşme, olumlu ve gelecek yönelimli bir iyimserlikle birleşmeli • Psikoloji ve din farklı terminolojilere sahip olmalarına rağmen zihinsel hastalıkların kökü, doğası ve tedavisi hakkında benzer görüşlere sahiptirler. • Bireyin inancı zihinsel ve fiziksel sağlığını büyük ölçüde belirler.

  39. Abraham Maslov (1897-1967) • Hümanist Psikoloji ve transpersonal p. kurucusu • İnsanı psikolojik olarak sağlıklı yapan nedir? • Sağlıklı insanlar/pozitif psikoloji, Değer • İhtiyaçlar Hiyerarşisi Pramidi • Kendini gerçekleştirenler dindardır. • Din insanın doğasında vardır ve Tanrı aşkın değil. • Bireysel din, Ben ötesi, kendini aşma, • değerlerin dışlanmasına karşı çıkmıştır. • “içgüdüsel arzuları kontrol etme, başkalarını sevme, varoluşun hikmetini arama ve vasıtadan çok hedefe odaklanma” KGB=Dindar Birey • Varlık değerleri: iyilik, doğruluk, adalet, vs.

  40. Maslow’un ihtiyaçlar piramidi (Motivation and Personality)

  41. Transpersonel Psikoloji (Benötesi Psikoloji) • Aşkınlık ve benötesi (transpersonel) alan olmaksızın, sağlığımızı kaybederiz; saldırgan, nihilist, umutsuz ve apatik(apatik) oluruz. • değerleri içeren bir yaşantı çok önemlidir. • varlık değerleri (iyilik, doğruluk, adalet, sadelik, nüktedanlık vb.) dini nitelik taşır. • din, insanın doğasında vardır ve doğa-üstü bir anlam taşımaz. • Tanrı’nın aşkın bir boyutu yoktur. • Maslow, dinin bir grupla ve belirli ritüellerle sınırlandırılmasını onaylamadığı için kurumsal dine karşı çıkar ve bireysel bir dini savunur. Kuralcı ve mistik olmak üzere iki din çeşidinden • İnsan Olmanın Psikolojisi, Dinler Değerler ve Doruk Deneyimler

More Related