1 / 77

Moleküler Lüminesans Spektroskopi Floresans ve Fosforesans Uygulamaları

Moleküler Lüminesans Spektroskopi Floresans ve Fosforesans Uygulamaları. Etkin Kimyagerler Eğitimleri Faydalı olması dileğiyle…. Yüksek Kimyager Hasan ÖZ. Çalışma ilkesi:

duena
Télécharger la présentation

Moleküler Lüminesans Spektroskopi Floresans ve Fosforesans Uygulamaları

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. Moleküler Lüminesans Spektroskopi Floresans ve Fosforesans Uygulamaları Etkin Kimyagerler Eğitimleri Faydalı olması dileğiyle… Yüksek Kimyager Hasan ÖZ

  2. Çalışma ilkesi: Bu yöntemlerin her birinde, analit molekülleri, emisyon (floresans, fosforesans ve kemilüminesans) spektrumları kalitatif veya kantitatif bilgiler sağlayacak şekilde uyarılır. Floresans, floresanstan sorumlu elektronik enerji aktarımının elektronun spininde bir değişiklik oluşturmaması ile fosforesanstan ayrılır. Bunun bir sonucu olarak, floresans hemen yok olan (< 10-5 -5s) bir lüminesans olup, kısa ömürlüdür. Buna karşılık fosforesans emisyonları ile ilişkili elektron spinindeki bir değişme, ışınlamanın bitmesinden sonra kolayca tespit edilebilir bir süre kadar, genellikle birkaç saniye veya daha uzun, ışımanın sürmesine sebep olur. Bir çok durumda, floresans veya fosforesans olarak foto lüminesans emisyonu, onu uyarmak için kullanılan ışımanınkinden daha uzun dalga boyundadır.

  3. FLORESANS Ve FOSFORESANSFloresansın en basit tipi, seyreltik atomik buharların gösterdiği floresanstır. Örneğin, buhar halindeki sodyum atomlarının 3s elektronları, 589,6 ve 589 nm lik dalga boylarındaki ışınların absorpsiyonu ile 3p enerji seviyesine uyarılabilir. 10-5 - 10-8 s sonra, elektronlar temel duruma geri döner ve her yöne doğru, aynı iki dalga boyunda ışın yayar. Frekansta değişiklik olmaksızın absorplanan ışının yeniden yayılmasını kapsayan floresansın bu tipirezonans ışımasıveyarezonans floresansıolarak bilinir. paramanyetik olarak adlandırılır.

  4. Birçok moleküler tür, rezonans floresansı da gösterir. Bununla beraber çok sık olarak, moleküler floresans veya fosforesans bantları rezonans çizgisinden daha uzun dalga boylarında merkezlenmiş olarak bulunur. Bu uzun dalga boylarına veya düşük enerjilerekaymastokes kaymasıolarak ifade edilir.Uyarılmış elektronik; halin enerji kaybetmesi, fosforesans yoluyla da olabilir . Triplet bir halde sistemler arası geçişten, sonra, iç veya dış dönüşüm veya fosforesans ile biraz daha sönüm olabilir.

  5. Elektron SpiniPauli dışarlama prensibi, bir atomdaki iki elektron için dört kuantum sayısının hepsinin birden aynı olamayacağını belirtir. Bu sınırlama, bir orbitalde iki elektrondan daha fazla elektron bulunmamasını ve ayrıca iki elektronun da zıt spinli olmasını gerektirir. Bu şartlar altında, spinler eşleşmiştir. Spin eşleşmesi sebebiyle, moleküllerin çoğu net manyetik alan göstermez ve bu yüzden diamanyetikolarak adlandırılır. Yani bunlar, durgun manyetik alan tarafından ne çekilir ne de itilirler. Buna karşılık, eşleşmemiş elektronlar içeren serbest radikallerin bir manyetik momenti vardır ve bunun sonucu olarak bir manyetik alan tarafından çekilir. Bu yüzden serbest radikaller paramanyetikolarak adlandırılır.

  6. Singlet/ TripIet uyarıImış HallerBütün elektron spinlerinin eşleşmiş olduğu bir moleküler elektronik hal; birsinglethal olarak adlandırılır ve molekül bir manyetik alana maruz bırakıldığında elektronik enerji seviyelerinde hiçbir yarılma meydana gelmez.Diğer taraftan, bir serbest radikal için temel hal bir dublethalidir. Çünkü, tek elektronun bir manyetik alan içinde, sisteme çok az farklı enerjilerde katkı yapan iki yönlenmeye sahip olduğu kabul edilebilir.Bir molekülün bir çift elektronundan biri daha yüksek bir enerji seviyesine uyarılırsa ya bir singlet ya da birtriplethal meydana gelir.

  7. Seçim Kuralları S  S T  T S / T

  8. Uyarılmış triplet halinin ,karşısına gelen uyarılmış singlet halden daha düşük olduğuna dikkat edilmelidir. Singlet/triplet geçişinin,karşı gelen singlet/singlet geçişine göre önemli derecede daha az mümküdür.Bunun sonucu olarak,bir uyarılmış triplet halinin ortalama ömrü 10-4 s'den birkaç saniyeye kadar uzayabilir.Bir uyarılmış singlet halinin ortalama ömrü ise 10-7ile 10-8s kadardır.Temel haldeki bir molekülün ışınla , uyarılmış triplet hale uyarılması ,düşük bir olasılığa sahiptir ve bu işlem sonucu oluşan absorpsiyon piklerinin şiddeti ,benzer şekilde singlet/singlet geçişine karşı gelenlerininkinden bir kaç kat ondalık mertebesi daha düşüktür.Bazı moleküller ,bir uyarılmış triplet haline geçebilir.Bu olayın nihayi sonucu,genellikle fosfersanstır.

  9. Bir ışın fotonunun absorplanma hızı çok büyüktür. (10-14 -14 - 10-15-15 s) Fakat floresans emisyonu önemli derecede daha yavaş hızda oluşur. Burada, uyarılmış halin ömrü, uyarılma işlemine karşılık gelen absorpsiyon pikinin molar absorptivitesi ile ters orantılıdır. Bu nedenle, 3 103 - 1055aralığındaki molar absorptiviteler için uyarılmış hallerin ömrü 10-7 -7 - - 10-99 s'dir. . Tripletten singlete geçişin ortalama hızı, buna karşılık gelen singlet-singlet geçişininkinden daha azdır. Bu nedenle, Fosforesans emisyonu 4 10-4 – 10s veya daha fazla bir süre gerektirir. Absorpsiyon ve Emisyon Hızları

  10. Titreşimsel Durulma Elektronik uyarılma sırasında bir molekül birçok titreşim seviyesinden herhangi birine uyarılabilir. Bununla beraber, çözeltide, aşırı titreşim enerjisi, uyarılmış türlerin molekülleri ile çözücü molekülleri arasındaki çarpışmalar sonucu hemen kaybedilir; sonuç, bir enerji aktarımı ve çözücü sıcaklığındaki çok az bir artıştır. Titreşim enerji seviyeleri bakımından uyarılmış bir molekülün ortalama ömrü10-12 s veya daha az olup, bu süre elektronik olarak uyarılmış bir halin ortalama ömründen önemli derecede daha kısa olduğundan, durulma işlemi çok etkilidir. Sonuç olarak, çözeltiden floresans olduğu zaman, bu floresans daima uyarılmış bir elektronik halin en düşük titreşim seviyesinden bir geçiş ile ilgilidir. Bununla beraber, elektron, temel halin titreşim seviyelerinden herhangi birine dönebileceği için, birbirine yakın birçok pik oluşur. Daha sonra, daha fazla titreşimsel durulma ile elektron, hızla temel elektronik halin en düşük titreşim seviyesine dönecektir.

  11. İç dönüşüm İç dönüşüm terimi,bir molekülün, ışın yaymadan daha düşük bir elektronik enerji seviyesine geçmesi ile ilgili molekül içi olayları ifade eder. Bağıl olarak çok az bileşiğin floresans göstermesi bunların genellikle çok etkili olduklarının açık göstergesidir.

  12. İki elektronik enerji seviyesi,titreşim enerji seviyelerinde bir örtüşme gösterecek kadar birbirlerine yakınsa;iç dönüşüm özellikle etkilidir.Bu durum şekilde gösterilmiştir.Gösterilen örtüşmelerde; uyarılmış iki halin potansiyel enerjisi aynıdır;bu eşitlik açık olarak etkili bir geçişe izin verir.

  13. Dış Dönüşüm Uyarılmış bir elektronik halin sönümlenmesi, uyarılmış molekül ve çözücü veya diğer çözünenler arasındaki etkileşimi ve enerji aktarılmasını içerebilir. Bu olaylara topluca dış dönüşümveya çarpışma ile sönümdenir. Dış dönüşüm için delil, çözücünün floresans şiddeti üzerindeki, kuvvetli etkisini içerir; ayrıca tanecikler arasındaki çarpışma sayısını azaltan koşullar (düşük sıcaklık ve yüksek viskozite) genellikle floresansı azaltır. Dış ve iç dönüşümler, fosforesans ile o kadar başarılı bir, şekilde rekabet ederler ki, normal olarak bu tür emisyon, sadece düşük sıcaklıklarda; çok viskoz ortamlarda veya katı yüzeyle absorplanmış moleküllerde gözlenir.

  14. Sistemler Arası Geçiş Sistemler arası,geçiş, uyarılmış bir elektronun spininin ters döndüğü bir olaydır ve molekülün multiplisitesinde bir değişme olur. İç dönüşümde olduğu gibi, eğer iki halin titreşim seviyeleri, örtüşürse/bu geçişin olasılığı artar. Singlet/triplet geçişi buna bir örnektir; burada, en düşük singlet titreşim seviyesi, daha yüksek triplet titreşim seviyelerinin biri ile örtüşmektedir ve böylece spin halinde bir değişme daha muhtemeldir. Sistemler arası geçiş, iyot veya brom gibi ağır atomları içeren moleküllerde çok yaygındır.

  15. FLORESANS VE FOSFORESANSI ETKİLEYEN DIŞ DEĞİŞKENLER KUANTUM VERİMİ Floresans veya fosforesans için kuantum verimi veya kuantum verimi oranı basit olarak lüminesans yapan moleküllerin sayısının toplam uyarılmış molekül sayısına oranıdır.Floresin gibi oldukça floresans bir molekül için bazı şartlar altındaki kuantum verimi bire yaklaşır.Önemli derecede floresans yapmayan kimyasal türler sıfıra yakın verimlere sahiptir. kf =floesresans bağıl hız sabiti ks= sistemler arası geçiş “ “ kdd= dış dönüşüm “ “ kid= iç dönüşüm “ “ köa= ön ayrışma “ “ ka = ayrışma “ “

  16. Floreasansta Geçiş Tipileri Floresans (veya fosforesans) ışını elede etmede kullanılan ışınların dalga boyları genel olarak ; 250 nm'den daha büyük olmalıdır.(Çünkü daha küçük dalga boylu ışınlar molekülde dissosyasyon(ayrışma) ve hatta parçalanmalara neden olur.Dissosyasyon da floresansı azaltan bir olaydır.) Floresans ışınları genel olarak ; π*  π π* n geçişlerinden meydana gelir. Bu iki geçişten de daha çok π*  π geçişlerinden meydana gelir. Böyle geçişlerden meydana gelen floresanslar aynı zamanda şiddetli olan floresanslardır.Bunların kuvantum verimi de yüksektir.

  17. Floresans ve Yapı En şiddetli ve en faydalı floresans, düşük enerjili * geçişlerine sahip aromatik fonksiyonel gruplan içeren bileşiklerde görülür. Alifatik ve alisiklik karbonil grupların veya fazla sayıda konjüge çift bağlı yapılar içeren bileşikler de floresans gösterebilir, ancak bunların sayısı aromatik sistemlerin sayısı ile karşılaştırıldığında daha azdır. Sübstitüe olmamış bir çok aromatik hidrokarbon çözeltide floresans yapar.Kuvantum verimi genellikle halka sayısı ve kondensasyon derecesi ile artar.

  18. Piridin ,furan ,tiyofen ve pirol gibi heterosiklik maddeler floresans göstermezler.

  19. Azotlu heterosiklikler de en düşük enerjili elektronik geçişin,hızlıca triplet hale dönüşen ve floresansı önleyen n π* sistemi ile ilgili olduğu kabul edilir.Bunula beraber ,bir heterosiklik çekirdek oluşturmak üzere benzen halkalarının birleşmesi absorpsiyon pikinin molar absorptivitesinde bir artışa sebep olur.Böyle yapılarda uyarılmış bir halin ömrü daha kısadır;bu yüzden kinolin,izokinolin ve indol gibi bileşikler için floresans gözlenir.

  20. Benzen halkasındaki sübstitüsyon absorpsiyon maksimumunun dalga boyunda kaymaya ve karşı gelen floresans piklerinde değişmelere sebep olur.Sübstitüsyon genellikle floresans verimini etkiler,bu etkilerin bazıları çizelgede benzen türevleri için verilmiştir. Halojen sübstitüsyonunun etkisi dikkate değerdir;halojenin atom numarası arttıkça floresansın azalmasının ,triplet hale sistemler arası geçiş olasılığını arttıran ağır atom etkisinden dolayı olduğu düşünülür.İyodobenzen ve nitro türevlerinde de önayrışmanın önemli bir rol oynadığı düşünülür,bu bileşikler;bu bileşikler ;iç dönüşümden sonra uyarma enerjisini absorplayabilen kolayca kopan bağlara sahiptir. Bir aromatik halkaya bir karboksilik asit veya karbonil grubunun sübstitüsyonu genellikle floresansı durdurur.Bu bileşiklerde, n π* geçişinin enerjisi, π  π* geçişinkinden daha azdır,n π* sistemin floresans verimini normal olarak düşürür.

  21. Benzenin Floresansına Sübstitüsyonun Etkisi (Etanol çözeltisinde)

  22. YAPISAL RİJİTLİĞİN ETKİSİ Floresans rijit yapılara sahip moleküllerde özellikle daha fazla olduğu ampirik olarak bulunmuştur.Örneğin ;floren ve bifenil için kuvantum verimleri ,benzer ölçme koşullarında sırasıyla yaklaşık 1.0 ve 0,2'dir.Davranıştaki bu farklılık ,başlıca florendeki metilen frubunun köprü yapmasıyla oluşan rijit artışının bir sonucu olarak ortaya çıkar.

  23. Rijitliğin,bir metal iyonu ile kompleks oluşturdukları zaman şelat oluşturucu bazı organik maddelerin floresansındaki artışından sorumulu olduğu düşünülmektedir.Örneğin 8-hidroksikinolin floresans şiddeti çinko komplesinden çok daha azdır.

  24. FLORESANS ÜZERİNE GRUPLARIN ETKİSİ Elektron donörü olan -NH2 ,-OHgibi gruplar floresansı arttırdığı halde, elektron akseptörü olan -NO2 ,-X(halojenürler) -COOH, -CHO, -N=N- gibi gruplar floresansı azaltır ve bazen ortadan kaldırır.

  25. SICAKLIK ve ÇÖZÜCÜ ETKİLERİ Bir çok molekülde floresansın kuavntum verimi sıcaklık arttıkça azalır. Yüksek sıcaklıklarda çarpışma frekansının artması dış dönüşüm ile sönme olasılığını arttırır.Çünkü viskositesindeki azalma da benzer şekilde dış dönüşümü artırır ve aynı sonuca götürür. Bir molekülün floresansı ,ağır atomları veya yapılarında bu atomların olduğu diğer çözünenleri içeren çözücüler varlığında azalır;karbontetrabromür ve etiliyodür buna örnektir.Bu etki ,ağır atomların floresans yapan bileşiklerde sübstitüent olarak bulunduğu durumdakine benzer;orbital spin etkileşimleri triplet oluşum hızında bir artışa ve dolayısıyla floresansta bir azalışa sebep olur.

  26. FLORESANSA pH'nın ETKİSİ Asidik veya bazik sübstitüentleri içeren bir aromatik bileşiğin floresansı genellikle pH'ya bağlıdır. Bileşiğin iyonlaşmamış ve iyonlaşmış halleri için dalga boyu ve emisyon şiddetinin her ikisi de farklıdır.Fenol ve anilin için bu etkiyi gösteren veriler Çizelge de verilmiştir.Bu tip bileşiklerin emisyonundaki değişmeler moleküllerin asidik ve bazik formları ilgili rezonans türlerinin farklılığından kaynaklanır.Örneğin,anilinyumun bir tane iken anilinin bir çok rezonans hali vardır:

  27. İlave rezonans formları daha kararlı birinci uyarılmış hale yol açar;bunun sonucunda ultraviyole bölgede floresans olur. Floresansa dayanan analitik işlemlerde genellikle sıkı bir pH kontrolü gerekir.

  28. Bir çözeltide,çözünmüş oksijenin varlığı,genellikle floresans şiddetini azaltır.Bu etki,floresans yapan türlerin fotokimyasal olarak yükseltgenmesinin bir sonucu olabilir. Yaygın olarak moleküler oksijenin paramanyetik özellikleri sonucu olarak sönüm meydana gelir ve sistemler arası geçiş ve uyarılmış moleküllerin triplet hale geçişi artar. Diğer paramanyetik türler de floresansı azaltma eğilimindedir. ÇÖZÜNMÜŞ OKSİJENİN ETKİSİ

  29. Derişimin Etkisi Floresans şiddeti F, düşük derişimlerde derişim ile orantılıdır. F=KC Yüksek derişimlerde kendi kendine sönüm ve kendi kendine absorpsiyon nedeniyle negatif sapma gösterir.

  30. Bağıl şiddet EMİSYON VE UYARMA SPEKTRUMLARI 200 300 400 500 600 nm 200 300 400 500 nm

  31. Bir uyarma spektrumu, uyarma dalgaboyu değiştirilirken, sabit dalgaboyunda lüminesansın ölçülmesiyle elde edilir. (aynı şartlarda elde edilen absorpsiyon spektrumu ile aynıdır). Floresans ve fosforesans spektrumları dalgaboyunun bir fonksiyonu olarak emisyon şiddeti kaydedilirken sabit dalgaboyunda uyarılmayı kapsar. Fotolüminesans genellikle uyarma dalgaboyundan daha uzun dalgaboylarında olur. Ayrıca fosforesans bantları floresans bantlarından daha uzun dalgaboylarında olur. Çünkü triplet uyarılmış enerji seviyesi genelde singlet uyarılmış enerji seviyesinden daha düşük enerjilidir.

  32. Uranil nitrat [UO2 (NO3)2] çözeltisinin spektrumu da örnek olarak verilebilir.Bunu için tuzun 1.10-4 M'lık bir çözeltisi hazırlanır ve absorpsiyon spektrumu alınır.Bu spektrumdan maddenin en çok absorpsiyon yaptığı dalga boyu(250 nm)tespit edilir.Bundan sonra bu 250 nm'lik ışınla(monokromatik)uranil nitrat çözeltisi devamlı olarak ışınlanır.Yayınlanan ışınlar bir florometrede kayedilir.Böylece maddenin emisyon spektrumu elde edilir. Şekilde görüldüğü gibi uranil nitrat 450 nm'den sonra emisyon yapmaya başlar ve emisyon yaklaşık 700 nm'ye kadar devam eder.Madde en şiddetli emisyonu 515 nm de(yeşil ışın) yapar. Teorik olarak bir maddenin uyarılma spektrumunun bittiği yerde floresans spektrumu onun bittiği yerde de fosforesans spektrumu başlar.

  33. FLORESANS VE FOSFORESANS ÖLÇÜMÜ İÇİN CİHAZLAR Numuneden gelen ışın, önce floresans uyaracak ışınları geçiren fakat floresans emisyonunun dalga boyundaki ışınları dışarıda tutan veya sınırlayan bir uyarılma filtresinden veya bir monokromatörden geçer. Floresans numuneden bütün yönlere doğru olur, fakat en uygun şekilde floresans uyarma ışınına dik açıdan gözlenir. Yayılan ışın, ölçme için floresansı ayıran ikinci bir filtreden veya monokromatörden geçtikten sonra bir dedektöre ulaşır. Referans ışın demeti ise, ışığın gücünü yaklaşık olarak floresans ışınlarınkine azaltan bir azaltıcıdan geçer . Referans ve numune fotoçogaltıcı tüplerden gelen sinyaller, sonra çıktıyı bir metreye veya kaydedici ile gösteren bir fark yükselticisine gönderilir.

  34. FLOROMETRE VE SPEKTROFLOROMETRELERİN BİLEŞENLERİ IŞIK KAYNAKLARI Lambalar:Düşük basınçlı civa ark lambaları ve yüksek basınçlı ksenon ark lambaları kullanılır.Filtreli Florometreler için erimiş silika pencereli,düşük basınçlı civa buhar lambası kullanılır. Lazerler:Uyarma kaynağı olarak pulslu azot gazı lazeri veya Nd:YAG lazeri ile pompalanan ayarlanabilir boya lazerleri kullanılabilir.

  35. FİLTRE VE MONOKROMATÖRLER Hem uyarma demetinin hem de oluşan floresans ışının dalga boyunun seçilmesi için,floremetrelerde girişim ve absorpsiyon filtrelerinin her ikisi de kullanılır.Spektroflorometrelerin çoğu en az bir bazen iki optik ağlı monokromatörle donatılmıştır.

  36. DEDEKTÖRLER Tipik lüminesans sinyali düşük şiddetlidir,ölçülebilmeleri içim yükseltilmeleri gerekir.Duyarlı foloresans cihazlarda fotoçoğaltıcı tüpler en yagın kullanılan transduserlerdir. Spektroflorometreler için diyor-serili ve yük aktarma dedektörleri önerilmektedir.Bunlar hem uyarma hem de emisyon spektrumlarının hızlı kaydına izin verir ve kromatografik ve elektroforezde özellikle faydalıdır.

  37. HÜCRELER VE HÜCRE BÖLMELERİ Floresans ölçümleri için cam veya silisten yapılmış hem silindirik hem de dikdörtgen prizması şeklindeki hücreler kullanılır. Cilt yağları genellikle floresans yaptığı için hücreler üzerindeki parmak izinin önlenmesi ,absorbans ölçümlerinden daha önemlidir.

  38. CİHAZ TASARIMLARI • Tipik Bir Fotometre

  39. SPEKTROFLOROMETRİ

  40. FOSFORİMETRELER Fosforesans çalışmaları için kullanılan cihazlar,tasarım bakımından ilave iki bileşen gerektirmesi dışında ,florometreler ve spektroflorimetrelere benzerler.Faklı olarak; 1-Sırayla numuneyi ışıyacak ve uygun bir geciktirmeden sonra fosforesans şiddetini ölçecek bir düzenktir. 2-Aynı numuneden kaynaklanabilecek olan uzun ömürlü fosforesans emisyonu ile kısa ömürlü fosforesans emisyonu arasında fark oluşturmak için ,zaman gecikmesi gereklidir. Mekanik hem de elektronik cihazlar kullanılır ve birçok ticari cihazın fosforesans ölçümleri için aksesuarları bulunmaktadır.

  41. CİHAZIN AYARLANMASI Cihazlar tekrarlanabilirlik bir duyarlılık seviyesine ayarlanır.Ayarlama genellikle,kararlı bir floroforun bir standart çözeltisi ile yapılır.Bunlara florofosfor maddeler denir. Bu amaçla ,en yaygın kullanılan reaktif ,derişimi yaklaşık 10-5 M olan kinin sülfatın bir standart çözeltisidir.(genellikle 350 nm'deki ışınla uyarılır ve 450 nm'de ışın yayar.) Salisilik asit de bu amaçla kullanılabilir.(308 nm dalga boyunda bir ışınla uyarılırsa,o da 450 nm dalga boyunda,bir floresan ışın demeti verir.) Bu amaçla çok kullanılan bir başka ayar maddesi de asetil salisilik asittir(ASA).(Bu madde 278 nm dalga boyunda bir ışınla uyarılırsa 335 nm dalga boyunda şiddetli bir floresans ışını verir.)

  42. UYGULAMALAR ve FOTOLÜMİNESANS YÖNTEMLERİ Floresans ve fosforesans yöntemleri absorbansa dayalı spektrofotometrik ölçümlerden daha düşük derişim aralıklarına uygulanabilir. Floresans oluşturan kompleks oluşturarak metal iyonlarının emisyonu ölçülebilir. Florometik analizin organik ve biyokimyasal türlere çok sayıda uygulaması vardır. Florometrenin en önemli uygulamaları, gıda ürünleri, ilaç, klinik numuneler ve doğal ürünlerin analizidir. Fosforesans ve floresans yöntemleri birbirlerini tamamlama eğilimindedirler.

  43. Fosforimetri, nükleik asitler, amino asitler; pirin ve pirimidin, enzimler, petrol hidrokarbonIarı ve pestisitler gibi maddeleri de kapsayan çok çeşitli organik ve biyokimyasal türlerin tayini için kullanılmıştır. Fosforimetri, florometri kadar yaygın kullanım aIanı bulmamıştır. (Çünkü düşük sıcaklıklara ihtiyaç duyulur ve fosforesans ölçmeleri daha zayıf kesinliğe sahiptir.) Fosforesans işlemleri potansiyel olarak daha yüksek seçiciliği sahiptir. (Davranıştaki bu farkın sebebi, etkili fosforesansın uyarılmış triplet haldeki molekül sayısını artırmak için hızlı sistemler arası geçişe ihtiyaç duyması, dolayısıyla uyarılmış singlet derişimini ve böylece de fosforesans şiddetini azaltmasıdır.)

  44. İNORGANİK TÜRLERİN FLOROMETRİK TAYİNLERİ İnorganik florometrik yöntemler iki tiptir: 1-Doğrudan yöntemler floresans yapan bir şelat oluşumunu ve onun emisyonunun ölçümünü içerir. 2-Tayin edilecek maddenin söndürme etkisiyle floresanstaki azalmaya dayanır. İkinci teknik anyon analizleri için yaygın olarak kullanılır.

  45. Katyon analizleri için en başarılı florimetrik reaktifler,metal iyonu ile şelat oluşturmayı sağlayan iki veya daha fazla elektron verici fonksiyonel gruba sahip aromatik yapılardır.Yaygın dört reaktifin yapısı aşagıda verilmiştir:

More Related