1 / 147

HAZIRLAYAN : AZİZ BALKAN

HAZIRLAYAN : AZİZ BALKAN. FAYDALANILAN KAYNAKLAR 1-Nazife Güngör…….Arabesk. kitap Arabesk Sosyokültürel Açıdan Arabesk Müzik. FAYDALANILAN KAYNAKLAR 2-Martin Stokes : TÜRKİYE’DE ARABESK OLAYI. Martin Stokes

edolie
Télécharger la présentation

HAZIRLAYAN : AZİZ BALKAN

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. HAZIRLAYAN : AZİZ BALKAN

  2. FAYDALANILAN KAYNAKLAR 1-Nazife Güngör…….Arabesk kitap Arabesk Sosyokültürel Açıdan Arabesk Müzik

  3. FAYDALANILAN KAYNAKLAR 2-Martin Stokes :TÜRKİYE’DE ARABESK OLAYI Martin Stokes Çeviren: Hale Eryılmaz Yayın Yılı: 20103. Hm. Kağıt328 sayfa13x19 cmKarton KapakISBN:9754706499

  4. Martin Stokes 1961'de doğdu. 1984'te Oxford müzik bölümünü bitirdi ve yine aynı üniversitede Sosyal Antropoloji masterini tamamladı. Aynı alanda araştırmalarını sürdürdü. 1989'da özellikle Türkiye'deki popüler kültür ve müzik üzerine hazırladığı doktora tezini tamamladı .Yazar, halen Chicago Üniversitesi müzik bölümü eğitim görevlisidir.

  5. FAYDALANILAN KAYNAKLAR 3- İrfan Erdoğan: SİNEMA VE MÜZİK

  6. 1969 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültes Basın Yayın Yüksek Okulu'ndan mezun olduktan sonra yüksek lisans için ABD'ye gitti. Pitsburg Üniversitesinde doktora dereceleri alan Erdoğan, halen Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Profesör olarak görev yapmaktadır.

  7. FAYDALANILAN KAYNAKLAR 4- Sinan Gündoğar :Muhalif Müzik 328 Sayfa 16x24 İstanbul 20005 1. basım ISBN:9799756472100

  8. FAYDALANILAN KAYNAKLAR 5-Cemal Yurga:20.YY Türkiye’de popüler müzikler

  9. 25 Ağustos 1990 da Gülhane parkın festival için düzenlenen ücretsiz Müslüm Gürses halk konserlerine gittim. Seyircilerin çoğunluğu 15-20 yaşlarında, ucuz ama düzgün giyimli dörderli beşerli guruplar halinde gelmiş erkeklerden oluşuyordu. Zaman zaman çıkan kavgalar arasında müziğin güçlü sesine rağmen her taraftan Müslüm Müslüm sesleri duymak mümkündü.Temel eğlence kaynağı kalabalığın kendisiydi. Okay temiz’in davul şovunu kimse dinlemiyordu.

  10. 45 dakika boyunca tanınmış şarkılarını söyledi. Her şarkı başlarken kalabalık kendinden geçercesine alkış tutuyordu. Arkamdaki Gençler iki Elinin arasına başlarını almışlar, ileri geri sallanıyorlardı. İnsanlar ayakta öne doğru ilerliyordu. o ana kadar tek kelime etmeyen Müslüm bir şarkı daha okuyup programını bitireceğini söyledi. Çevremdeki herkes bir anda ayaklanıp ileri doğru atıldı. Pankart taşıyan adam şimdi birilerinin omzunda, ortadaki yolu kapatmışlar, Polis coplarla yolu açmaya çalışıyor.

  11. Ertesi gün ki GÜNEŞ Gazetesi altmış bin kişilik konser izleyicisinin Müslüm konserini ARABESKE ZAFER Başlığıyla duyurdu. Çok fazla polisin olduğunu, birçok olayların çıktığını yazıyordu. Müziği geniş perspektifle ele alınırsa arabesk sorunun özünde yatar. Birçok gözlemci arabeskin artık sadece bir müzik türü değil, toplumsal ve kültürel bir var oluş biçimi olarak ele alınması gerektiğini söylüyor. Her şey arabesktir fikrinin giderek geçerliliği artmaktadır.

  12. MÜZİKOLOJİK DEĞERLENDİRME: Arabesk ve Arap müziği

  13. Müzikologlar arabeski Türk sanat ve halk müziğini etkileyen bir yozlaşma sürecinin sonucu olarak görürler. Arabesk köklerini özellikle müzikal filmlerle özdeşmiş Arap popüler müziğinin gelişiminden aldığı düşünülür. Bu görüşe göre Türk sanat müziğinde uzun bir basitleşme, klasik formun katı kurallarının dışına çıkma süreci başlamıştır.

  14. Türk müzikologlar Türk sanat müziğini Osmanlı sarayında Arap, Fars, Türk müziği tarzlarının yüzyıllar süren birleşimi sonucu ortaya çıkmış kozmopolit bir Ortadoğu müziği olarak sunarlar. ‘’İstanbul’un fethine kadar Osmanlı çok sade bir dile sahipken; fetihten sonra dil değişerek daha süslü olmuştur. Musiki de bu dönemde hüviyet kazanmıştır’’.( Gönül Tekin Harvırt üniversitesi)

  15. Gerçekte özgün sanat yerine kullanılan arabesk sözcüğü bizim toplumumuzda olumsuz bir anlam yüklenerek toplumsal yaşam biçimimizin aksaklıklarını anlatmak için kullanılır olmuştur. Konfüçyüs’’ bir toplumda müzik bozulmuşsa o toplumda her şey bozulmuştur.’’ Başka bir deyişle bir toplumda müzik iyi ise o toplumda pek çok şey iyidir....(N.GÜNGÖR)

  16. Mısır müziğini yeniden formüle edip popüleştirmesi 1920 yılını buldu. Mısır film endüstrisi 1933de Alwarda al- bayda ile başladı. Batılı opera dans müziği etkileriyle mısır müziğinin makamlarıyla birleştirilmesinden oluşuyordu. O günün mısır zevkine uygun olarak temelde vokale dayanırdı. Batılı orkestra ile mısırın geleneksel çalgılarının karışımı ve geleneksel vurmalı çalgılar kozmopolit orkestralar Mısır müziğini üretmeye başladılar.1934 yılında mısır müziği Doğu Akdeniz de büyük popülarite kazandı.

  17. Türkiye’de Mısır müziğinin etkileri 1930lu yıllarda hissedilmeye başladı.1934-1936 Türk sanat müziğinin radyolardan yasaklanmasına bağlanır. ‘’1930 yılarında sürdürülen kültürel politikalar sayesinde üretilen ,yeni bir müzik oluşturmak için yapılan çalışmalar ilginç görüntülerin ortaya çıkmasına sebep oldu. Klasik Türk müziğinin saray müziği, halk müziğinin ise çok basit müzik olarak nitelenmesi Cumhuriyet yönetimi tarafından ideal müziğin oluşturulması gerekliliği ortaya çıkmış, Her iki tür müzik yasaklanmıştır.

  18. Rus beşlilerinden esinlenerek Türk beşlileri yurt dışına gönderilip eğitim alındıktan sonra yurda dönülüp klasik batı formunda Türk halk türkülerini yeniden düzenledikleri fakat halk tarafından pek ilgi görmediği tespit edilir.’’MUHALİF MÜZİK Sinan Gündoğar Sevdiği müziği dinlemekten yoksun bırakılan insanlar, yüksek yayın frekansından faydalanarak Mısır radyolarını dinliyorlardı.

  19. Mısırlı Abdülvahabın Türkçeye çevrilmiş şarkıları, Türkiye’deki plak piyasasını ele geçirmişti. Türkiye’de en çok satan plaklar Abdulvahabın müzikal filmin içindeki şarkılardı. Arap Müzik yıldızları Türkiye’de meşhur oldular.1936-1940 yılları arası 130 Mısır filmi Türkiye’de gösterime girmişti.

  20. 1946 Türk yapımı Yanık kavak 1950 yılında çekimi yapılan ‘’Söyleyin anama ağlamasın ‘köy filimler gerçekçi gösterimi sakıncalı görülüp yasaklandı. Trajik öyküler, Şeref uğruna işlene suçlar 1970-1980 yıllarında arabesk sineması için model oluşturmuştur. Bu sinemaları Mısırın taklidi olarak görmek yanlıştır.

  21. ’’1970 yıllarında Büyük kentlere göçün gecekondu bölgeleri kendi kültürünü yarattı, arabesk müzik bu kesimde büyük dinleyici kitlesine erişti. Arabeskin TRT de yasaklanmasına rağmen devlet tarafından el altından destek gördü. Aynı dönemde resmi olarak yasaklanmasına rağmen patlak veren seks filmleri furyası birlikte ele alındığında Arabeskin de gençliği muhalif müzikten uzak tutmak için kullanıldığı düşünülebilir.’’ Muhalif Müzik Sinan Gündoğar

  22. Arabeski Türkçe sözlü Arap müziği olarak tanımlamakta yanlıştır. 1950lerde Hint müziği de popüler olmuştur. Orhan Gencebay her ne kadar yaptığı müziği arabesk saymasa da yaptığı müzik halk müziği sanatçısı olmasının sahip olduğu deneyimlere popüler batı müziği, Hint müziği ne dayanmaktadır.

  23. Müzikologlar için arabesk: Osmanlı Türk sanat müziğinin bozulmuş bir hali Arap popüler müziğinin Türk versiyonudur. Onu geniş kitlelere ulaştıranda sinemaydı. Bozulma sürecinin Saadettin Kaynağın 1950 yıllarında Erman Kardeşlerin filmlerine bulaşmasıyla başladığı düşünülür. Kaynak halk müziğini bilir, hafız mevlithan olarak dini müziğini bilir, Arap dünyasının müziği hakkında derin bilgiye sahiptir. Sadettin Kaynak Türk sanat müziğinin bireysel popüler arayışıyla klasik formu çatlamasına sebep olmuştur.

  24. Böylece zayıflayan Türk müziği, müzikal filmlere dayanamadı. Müzik türünün bozulmasının medya dağıtımı ile olan ilişkisi çoğu arabeski kötüleyen müzikologlar tarafından da kabul edilmektedir. Saygın bir müzikolog olan Yılmaz Öztuna: film müzikleri ile özdeşleşmiş arabeski övüp övmemek arasında kalmıştır. Onun için arabesk‘’sanat müziğinin ikinci benliğidir’’ ifadesini kullanmıştır.

  25. Yılmaz Öztunaya göre övgüye değer yanları: sesin uzunluğu, berraklığı, tokluğu, davudiliği, gırtlak nameleri büyük kozmapolitan orkestrası, hafif çok sesliliği, insanı cezbeden müzikal atmosferidir. Üzüldüğü nokta ise: Klasik beste kurallarını göz ardı etmeleridir.

  26. Türk sanat ve Türk halk müziği enstrümanları için önemli olan sistem ve mantıktır. İyi bir bağlama sanatçısından makine gibi işleyen bir ajilite beklenir.Sistem ve mantık sadece icrada değil,Türk müziğinin modernleşmesi programının tümünü içerir.Birinin çalış biçimi eleştirilirken sistemsiz ifadesi kulanınmış ise ağır bir eleştiri sayılır.

  27. Öztuna Arap tarzının abartılı olduğu kontrolsüz duygu yükü içerdiği eleştirisini yapmıştır. Bu tarz Türkiye’ye geldiğinde, şehirlerde kök salmaya başladı en çokta zevki bozulmuşlara hitap etmeye başlamıştır. Arap tarzı ve Arabesk vokale aşırı bir ayrıcalık tanımıştır. Duyguların aşırı ifadesiyle birleşen müzikal en düşük zevke hitap eder olmuştur. Kısacası Türk sanat müziğinde güzel olan ne varsa bozulmuş haliyle Arabeskte mevcuttur.Öztuna sanat müziğini Türklerin önemli katkılarda bulunduğu uluslar arası müziğin yüksek kültürü olarak sunmakta. Arabeskte bu geleneğin sapkın biçimi olduğunu söylemektedir.

  28. Eleştirmenlerin çoğu arabesk için Türk ruhunun olumsuz yönünü ifade eder. Türkler bu durumdan kurtulmak istiyorlarsa bir şeyler yapmak zorundadır. Arabeskçiler bu doğululuk söylemini tabii ki kendi yararlarına kullanmışlar, popülütesini Türklerin özlerinde kaçınılmaz olarak doğulu melankolik, duygusallığa meyilli olmalarına borçludurlar.

  29. N.Güngör: Halkın gerçek müzik ihtiyacına duyarsız kalan bürokrasinin oluşturduğu boşluğu arabeskin doldurduğunu söyler. Öztuna arabeski Sanat müziğinin denge, düzen, uyum kitlesel ihtiyacı karşılamak için bozulmuş versiyonu olarak görüyor.

  30. Birçok kişi tarafından arabesk müziğin Arap etkisiyle oluştuğu sanılmaktadır. Arabesk şarkılar Arap müziğine çalgılama, çalım ve ritim açısından benzeyebilir, ancak arabesk adını almasının asıl sebebi ezgilerindeki süslemelerin çokluğundan, çalgıların çeşitliliğindendir.

  31. Ticari yönden büyük paralar kazandırması çalanında söyleyeninde bu türe yöneltmiştir. Ucuz maliyet, seri üretim, çok satım çok kazanç bu türü başarıya götürmüştür.

  32. Geleneksel THM üzerinde araştırmalarıyla tanınan Alman Etnomüzikolog Prof. Dr. Kurt Rainhart 1978 yılında İzmir de düzenlenen bir seminerde Ben arabeski Türkiye’deki müzik adamları gibi yoz müzik türü olarak görmüyorum. Aksine THM günümüz şartlarının doğal tezahürü olarak değerlendiriyorum. Demiştir.

  33. Soruyu soran Prof. Dr. Necati Gedikli de bu konuda: Halk, müzik aydınları tarafından kendilerine sunulan reçetelere itibar etmeyerek, kendi ihtiyaç duyduğu müziğe kendinin karar vermesidir. Arabesk oluşumunun altındaki gerçek kanımca budur.

  34. Bu gün toplumumda arabeskadı verilen bozuk müzik, yoz müzik, kötü müzik olarak adlandırılan ancak geniş kitlelerce dinleyici bulan müzik türü vardır. Bu müzik türünün sanatsal niteliği ne olursa olsun toplumun bir ürünüdür. Bizim toplumumuz üretmiştir. Caz müziğini Amerikalılar, Arjantinliler tangoyu ürettikleri gibi. Çünkü toplum değişiyor......(N.GÜNGÖR)

  35. Gelenekselden çağdaşlığa eski ile yeni, yerli ile yabancı, yan yana yaşamaktadır. Geleneksel üretim biçimi ile kapitalistçe üretim biçiminin toplumsal ilişkilerinin zihinsel üretimi olan sanatlar karşı karşıya gelmiştir....(N.GÜNGÖR

  36. Bu arada kalmışlık tüm sanat dallarında yaşanmakta özellikle müzikte ortaya çıkmıştır. Hiç biri olamayan sanat türü arabesk toplumsal kültürel sorun olma niteliğini kazanmıştır ....(N.GÜNGÖR

  37. Batıda özgün bir sanat olan arabesk bizde bütünlükten uzak bir yığma, karmaşa olarak anlamlanmıştır. Gülsün Karamustafa arabesk için uyumsuzluğu, kokuşmuşluğu anlatan bir terim olmuştur. ....(N.GÜNGÖR

  38. Arabesk müzikte Doğu sazlarıyla batı sazlarının bir arada kullanılması, THM-TSM motiflerinin birlikte kullanılmasından gelen karmaşa, yığma, giriftlik, Türk müzik geleneğinden sapma sözü edilen kavrama olumsuz bir anlam yüklenmesine sebep olmuştur ....(N.GÜNGÖR

  39. Buradan hareketle toplumsal yaşamda görülen her türlü bozulmaya, yozlaşmaya, karmaşaya verilen bir ad olmuştur. Başka bir ifade ile geleneksel yaşam biçiminin batıya özgü yaşam biçiminin değerlerinin karşılaşmasından doğan uyumsuzluk, karmaşalık, kozmopolit yapılanmanın adıdır arabesk ....(N.GÜNGÖR

  40. Arabeskin toplumsak yönden doğuşuna bakılacak olursa; 50 yıllarında ekonomik bunalım sonucu doğudan batıya özellikle köyden kente daha iyi yaşam koşullarını elde etme hayali ile şehire göç etmeye başlayan kırsal kesim insanının değerlerini kente yaşatamadığı, geriye dönüşü olmayan yolda değerlerini yitirme korkusu eklenmiştir.

  41. Arabesk kültür nedir? Arabesk kültür, içinde yaşadığımız, var olan kültürden yeni oluşan bir kültüre geçiş sürecidir. Günümüz itibarıyla ele alırsak geleneksel kültürden modern kültüre, Köy kültüründen kent kültürüne geçiş evresi denilen dönemde yaşanılan kültüre verilen bir isimdir.(Orhan Yağmur)

  42. Arabesk Kültür dönemi sancılı bir dönemdir. Geçmiş ve gelecek kültürlerin birlikte var oluşudur. İki kültür arası diye adlandırılan sentez dönemidir. Her iki kültür de bu dönemde varlık göstermeden belirsizlik taşıdığını görürüz. Bu belirsizlik kimliksiz olmanın evresini taşır. Bu kimliksizlik bir bakıma kültürsüzlük anlamında algılanır ki, bu dönemi bazı araştırmacı ve yorumcular ‘’Kültürel Çöküş’’ diye adlandırıyorlar. (Orhan Yağmur)

  43. Birey;Kendi değerlerine yabancı olarak bakmaya başlayınca, görülen manzarayı şöyle özetleyebiliriz:Bu dönem, yeni bir kültürel yaşamın başlangıcıdır. kendi öz yaşantılarını silik, mat olarak yorumlamaları, bireyin kendine güvensizliğini belirginleştirir. Felsefe kuramcıları derler ki, işte tam bu evrede, bilgisizlik, rüşvet, saldırı, zor kullanmak, şiddet, uyuşturucu ve toplum genelinde çirkin kabul edilen tüm olaylar bireysel başlayıp kitlesel olarak yaşanılır. Yaşanılan bu çirkin olayların genele yansıması tamamen bireyin kendi bünyesindeki çözülmenin ürünüdür. (Orhan Yağmur)

  44. Bu geçiş sürecinde kendini yabancılaşmış gören birey, koruyamadığı değerlerinin kaybından dolayı, sürekli saldırgan ve acı çeken biri olarak varlığını tanımlar.Felsefecilerin belirlediği gibi, birey hem kendine, hem de, çevresine acı çektirme, yani, mazoşist denilen duygunun içine girebilir. Bu acı çekme ve acı çektirme duygusunun esiri olan birey suçluluk duymadan, suçluluk kavramını algılamadan zevk için kendisine, sevdiği insanlara sürekli acı çektirir. Çevresinde var olan güzellikleri kırıp dökmeye başlar. … Bu haz yaşanılan acının büyüklüğüne göre de önem taşır. Acı ne kadar büyük olursa haz olayı da o kadar keyif verici olur.(Orhan Yağmur)

  45. ARABESK MÜZİĞİN TANIMI Öz çalgısı olan bağlamasını bile kent etkisinden kurtaramamış elektro olmuş özünü yitirmiştir. Sesini yükselterek daha çok insana sesini duyurmaya çalışan bağlama zamanla başka değişikliklere uğramış telleri azalmış, Sapı kısalmış, perdeleri azalmıştır. Çalım tekniği bile değişmiş tavırlar kaybolmuştur. Elektronik manyetik düzenekler diğer halk çalgılarına da aktarılmış elektro kemane olmuştur. (C.Yurga Popüler müzikler)

  46. Orhan Gencebay: Arabesk için,TSM-THM bunlara ek batı tekniğinin her türlü olanaklarına özgür sunumun eklenmesinden oluşan bir müziktir. der Araştırmacı Ergin Ergönültaş: Kentleşmeyle ortaya çıkan değerler karmaşasının bütün yansımasını içeren, THM-TSM doğulu dinsel seslerden batının elektronik aletleriyle elde edilen karmaşık seslerin oluşumudur (N.GÜNGÖR)

  47. Tutarlı dayanaktan, ezgi yönüyle Arap müziğinden, çalgı yönlüyle batı müziğinden esintiler taşıyan taşradan başlayıp toplumun tüm kesimlerine yayılan bir türdür arabesk. Toplumun ekonomik,toplumsal, kültürel değişimin müziğe yansıyan boyutudur.(N.GÜNGÖR)

  48. TÜRK MÜZİĞİ İÇİNDEKİ YERİ: Sanat değeri ne olursa olsun arabesk bu toplumda çıkmış bizim kültür ürünümüz sayılır. THM-TSM bu toplum nasıl çıkarmışsa arabeski de aynı toplum çıkarmıştır. Arabeskin ulaştığı dinleyici kitlesine bu gün THM ya da TSM ulaşamamıştır. (N.GÜNGÖR)

More Related