1 / 114

TOPRAK OLUŞUMU VE TOPRAK TİPLERİ

TOPRAK OLUŞUMU VE TOPRAK TİPLERİ. TOPRAK NEDİR ? Toprak; kayaların ve organik maddelerin çeşitli derecedeki ayrışma ürünlerinden meydana gelen, içinde geniş bir canlılar topluluğu barındıran,

eli
Télécharger la présentation

TOPRAK OLUŞUMU VE TOPRAK TİPLERİ

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. TOPRAK OLUŞUMU VE TOPRAK TİPLERİ

  2. TOPRAK NEDİR ? Toprak; kayaların ve organik maddelerin çeşitli derecedeki ayrışma ürünlerinden meydana gelen, içinde geniş bir canlılar topluluğu barındıran, bitkilere durak yeri ve besin kaynağı olan ve katı yer kabuğunun, uzun zaman içerisinde belirli özellikler kazanan en üst kısmını saran maddedir.

  3. A- ÇÖZÜLME (Toprak Oluşumu) Çözülme kayaların fiziksel olarak parçalanması yada kimyasal olarak ayrışması sonucu meydana gelir.         Taşlar 3 şekilde çözülmeye uğrarlar.

  4. a) Fiziksel (Mekanik) Çözülme: Yüksek sıcaklık farkı olan iklim sahalarında sıcaklık farkı tuz buz ve kök çatlatmasıyla kayaları oluşturan minerallerin bağlarının gevşemesi sonucu taşların fiziksel olarak parçalanması olayıdır. Çöl, Tundra, Step ve Karasal iklim sahalarında bu tip çözülme görülür. Ayrıca Akarsular, Rüzgar ve Buzullarda taşları mekanik parçalanmaya uğratırlar.

  5.         b) Kimyasal Çözülme: Taşların bünyesindeki minerallerin, suyun etkisiyle eriyerek birbirlerinden ayrılıp dağılmasıyla oluşur. Sıcaklık farkının az yağışın bol olduğu ,Ekvatoral, Muson, Okyasus ve Akdeniz iklimlerinin etki alanlarında görülür.

  6.        c) Organik Çözülme: Bitki köklerinin taşların arasındaki çatlaklara girerek büyümesi ile çatlakları genişletip ufalanmasına katkıda bulunması olayıdır. Diğerlerine göre daha dar kapsamlıdır. Dağlık alanlardaki orman altı zeminlerde görülür.

  7. Bitkilerin çözülmeye etkisi

  8.    Toprak tabakası yerkabuğunda birkaç cm den 2-3 m ye kadar olabilir. Oluşumu tamamlanan toprağın kesitinde 4 ayrı katman yani Horizon bulunur . Canlı atıklarının toprakta birikmesiyle oluşan ve toprağa verim kazandıran koyu renkli organik maddeye Humus denir.

  9. Toprak Çeşitleri Topraklar oluşumlarına göre 2 ana gruba ayrılırlar;Taşınmış Topraklar Yerli Topraklar (Azonal) (Zonal)

  10. 1- Taşınmış Topraklar:Akarsu,rüzgar, Buzul gibi dış kuvvetlerin aşındırarak taşıdığı malzemeyi biriktirmesiyle oluşurlar. Çeşitli sahalardan toplanıp geldiklerinden, mineralce zengin yani verimli topraklardır. Buna göre; Akarsular --> Alüvyal Toprakları, Rüzgarlar --> Lösleri, Buzullar   --> Morenleri oluştururlar

  11. 2- Yerli Topraklar: Kayalarınbulundukları yerde çözülmesiyle oluşan topraklardır. Dolayısıyla bu toprakların özellikleri bazı şartlara göre belli olur.Bunlar; İklim Bitki Örtüsü Yağış Rejimi Canlılar ve Atıkları Anakayanın Cinsi Yerşekilleri'dir.

  12. YERLİ TOPRAKLAR 2’ ye ayrılır

  13. a)Nemli Bölge Tundra Podzol Terra-Rossa Kahve Rengi Orman Laterit b)Kurak Bölge Çernozyom Kestane rengi Step Çöl

  14. Tundra Toprakları: Kutba yakın alanlarda bulunan ve ya donmuş yada bataklık halde olan, tarım yapılamayan topraklardır. Podzol Topraklar: İğne yapraklı orman alanlarında soğuk ve nemli iklim bölgelerinde,   Rusya,Sibirya ve Batı Karadenizin Yüksek kesimlerinde görülen az verimli bir topraktır. Kahverengi Orman: Orta kuşağın nemli alanlarında görülen zengin humuslu bir topraktır. Karadeniz. Yıldız Dağları, İç Anadolu ve Toroslarda görülür.

  15. Podzol (B.Karadeniz)

  16. Laterit (D.Karadeniz )

  17. Terra-Rossa (Kırmızı) Topraklar: Akdeniz ve Suptropikal iklim alanlarının toprağıdır. Gübreleme ile verimleri çok artar. Lateritler: Ekvatoral bölgenin fazla yıkanmış verimi düşük toprağıdır. Ülkemizde D.Karadeniz de benzer topraklar görülür. Amazon, Kongo Havzaları,Güneydoğu Asya da yaygındır.

  18.   b) Kurak Bölge Toprakları Çernozyom (Kara) Topraklar: Orta kuşağın yarı nemli step alanlarında görülür. Az yıkandıklarından bol mineralli ve dünyanın en verimli yopraklarıdır. Erzurum-Kars Bölümü ve İç Anadolunun Kuzeyinde görülür.Daha nemli ve gür bitki topluluklarının olduğu yerlerde bu topraklara Preri toprakları denir. Kestane Renkli Kahverengi Step Toprakları: Az yağışlı step iklim bölgelerinde ki düşük verimli topraklardır.   Doğu,Güneydoğu, İç ve İçbatı Anadoluda yaygındır. Çöl Toprakları: Çöl alanlarında görülen ve fazla yıkanmadıklarından, bol kireçli ve tuzlu olan tarım yapılamayan topraklardır. Ülkemizde Tuz Gölü ve çevresinde görülür.

  19. TOPRAĞI OLUŞTURAN FAKTÖRLER 1. ANA MATERYAL Toprakların oluşması için öncelikle ana materyalin ayrışması ve çözülmesi gerekmektedir. Ana materyalin çözülmesi ile bir çok mineraller ve elementler açığa çıkmaktadır ve bunların toprak suyunda eriyik hale geçmesi ile de bitkiler beslenmekte ve böylece toprakta organik faaliyetler bunu takibende organizmalar etkili olmaktadır. Yer yuvarlağının kara bölgelerini saran kıtasal kabuğun kalınlığı genel olarak 35-70 km arasında değişmektedir. Bu kıtasal kabuğun bileşiminde 2 000’ i aşkın mineral ve 100’den fazla element bulunmaktadır

  20. Dünyamızın kabuğunda en fazla bulunan element, kabuk ağırlığının % 46.5’ ini ve hacminin % 94’ ünü oluşturan oksijendir. Oksijen, kabukta olduğu gibi, toprakta bulunan inorganik elementlerin kaynağını teşkil etmektedir. Oksijenden sonra gelen silisyum kabuk ağırlığının % 28.9’ unu hacminin ise % 0.88 ‘ini oluşturmaktadır. Silis, magmanın soğuması sırasında kuvars halinde magmatik kayalara yerleşmiştir. Alüminyum, kabuk ağırlığının % 8.3’ ünü teşkil eder; toprakta kil minerallerinde bulunduğu gibi mika ve feldspatlar halinde kayaların bünyesinde bulunur. Bu üç element, oksijenle birleşerek oksitleri oluşturmaktadır. Bundan sonra gelen elementlerden Ca, Na, K, Mg primer olarak volkanik kayalardaki feldspatlarda bulunmaktadır. Yukarıda bahsi geçen sekiz element kabuk ağırlığının % 98.6’ sını hacminin ise neredeyse % 100’ e yakın kısmını oluşturur. Kayalar pekişmemiş mineral parçalarından oluşmaktadır. Bunların tam ayrışmamış kısımları toprak profili boyunca yüzeyden alta doğru azalan miktarda yer yer küçük ve büyük parçalar halinde görülebilir. Kayaların toprak oluşumu üzerindeki etkilerini açıkça belirtmek için volkanik, metamorfik ve tortul olmak üzere üç gruba ayırarak inceleyebiliriz.

  21. 2. ORGANİK FAKTÖRLER Kayaların çözülmesiyle açığa çıkan besin maddelerine bağlı olarak saha bitki örtüsü tarafından yavaş yavaş örtülmeye başlar. Yosun, liken, çalı ve ağaçların sahaya yerleşmesi ile; bitki kökleri ve bitki artıklarının toprağa karışması ve humuslaşma ile birlikte oluşan çeşitli organik asitler parçalanma ve ayrışmayı daha da ilerletir. Böylece bitki örtüsü ve onunla birlikte gelen toprak canlıları, toprak oluşumunda önemli bir safhayı başlatırlar. Güneşten gelen enerjinin % 0.01’i bitkiler tarafından kullanılmaktadır. Işığın en önemli etkisi, fotosentezi sağlamasıdır. Bu sayede organik maddenin oluşumu gerçekleşmektedir. Nitekim, yeşil bitkiler, güneş ışınlarından aldığı enerjiyi kullanarak, yapraklardaki klorofil yardımı ile havanın CO2 ini ve yapraklara kadar gelen suyun birleşmesi ile organik maddeleri üretirler. Bu olaya fotosentez denilmektedir. Topraktaki bitkilerin ayrıştırılması ile humus ve onunda ayrıştırılması ile humus maddeleri oluşmaktadır. Her ikisine birden toprağın organik maddeleri denilmektedir. Humus organizmalar tarafından toprağa karıştırılır. Humusun toprağa karışmasından sonra ise toprak faunası ve mikro organizmalar, kolay ayrışabilen şeker, polisakkarid, protein ve yağları alırlar. Bu olaya mineralizasyon denilmektedir.

  22. 3. İKLİM FAKTÖRÜ İklim, yeryüzünde çözülme, aşınma, taşınma ve birikme olaylarının cereyan etmesinde dolayısıyla yeryüzünün şekillenmesinde aktif rol oynamaktadır. İklim elemanlarından başta yağış ve sıcaklık, fiziksel ve kimyasal ayrışma olayları ile bitkilerin yetişmesi, gelişmesi ve gerek toprakta gerekse canlı örtüsü üzerinde tutunan çeşitli mikro ve makro flora ve faunanın yetişmesini ve faaliyetlerini doğrudan etkilemektedir. Nitekim fazla yağış ve sıcaklı şartları altında, ana materyalin çözülmesi, toprağın yıkanması ve bitkiyle diğer canlıların aktiviteleri hat safhaya ulaşmaktadır. Bunun yanında soğuk ve nemli iklim bölgelerinde sıcaklık yetersizliği yüzünden organik maddenin ayrışması yavaş seyretmektedir; kurak ve sıcak bölgeler ile yılın büyük bir bölümünün donlu geçtiği yüksek enlemlerde pedojenez çok yavaş cereyan etmekte ve hatta durmaktadır. Bu alanlardan sıcak çöllerde, sıcaklı yeterli olmasına rağmen su yetersizliği hem bitkilerin yetişmesini hem de ayrışma olaylarını sınırlandırmıştır; bu bakımdan bu sahalarda çok sığ olan toprak katı organik madde yönünden oldukça fakirdir. Soğuk bölgelerde, zeminde su bulunmasına karşılık ayrışmayı ve bitki yetişmesini sıcaklık engellemektedir. Gerçekten dünya iklim haritası ile toprak haritası birbirine çakıştırıldığında, ana iklim bölgelerine göre oluşmuş büyük gruplar halinde zonal toprakların yer aldığı görülmektedir. Mesela sıcak ve nemli ekvatoral-tropikal bölgelerde laterit, soğuk ve nemli bölgelerde podzol, yarı kurak bölgelerde kestane, çernozyom, kahverengi ve kurak bölgelerde çöl toprağı bulunmaktadır.

  23. Şu halde çeşitli ayrışma olayları ve toprak profilinin gelişmesinde iklim faktörleri çok önemlidir ve bu bakımdan toprak oluşumunda başlı başına bir faktör olarak ele alınır. Bu arada, atmosferde hüküm süren iklim şartları toprak dahilinde ve yoğun bir bitki örtüsü altında kısmen değişerek mikroklima şartları oluşur. Örnek olarak ormanlık sahalarda sıcaklık değişmeleri açık sahalara nazaran azdır. Toprak oluşumunda etkili olan iklim elemanları; radyasyon, sıcaklık, toprak sıcaklığı, toprağın donması, yağış, rüzgar vs. dir. Ana materyalin çözülme derecesi başta sıcaklık ve yağışa bağlıdır. Nitekimsıcaklığın yüksek ve yağışın fazla olduğu tropikal bölgelerde ana materyalin çözülmesi birkaç metre derinliğe ulaşmakta hatta bazen yüz metreyi aşmaktadır, soğuk kurak ve sıcak kurak çöl bölgelerinden çözülmüş zon genellikle sığdır. Orta kuşağın ılıman bölgelerinde çözülmüş zonun derinliği orta derecededir.

  24. Bir bütün olarak iklim elemanları bitki örtüsünün sahaya yerleşmesini, gelişmesini ve büyümesini doğrudan etkilemektedir. Dolaylı olarak, çözülme ve toprak oluşumunda önemli rol oynamaktadır. Şöyle ki organik maddenin toprağa karışması ve organik maddedeki elementlerin toprak çözeltisine geçmesi, bir taraftan ayrışma olaylarının ilerlemesine öte yandan da bitkilerin beslenmesine yardımcı olmaktadır. Soğuk nemli bölgelerde organik maddenin toprağa karışması güç olduğu halde, sıcak ve nemli bölgelerde şiddetli mikroorganizma faaliyetleri organik madde çok çabuk olarak ayrışmaktadır. Böylece iklim organik maddelerin ayrışmasını kontrol altına almaktadır.

  25. - Toprak horizonlaşmasında ve toprak derinliğinin artmasında yine iklim faktörleri ön plandadır. Kurak ve yarı kurak bölgelerde yağış yetersizliği, bir yandan ayrışmanın ilerlemesini engellerken, bir yandan da toprağın yıkanmasının sınırlı halde kalmasını sağlamaktadır. Ve bu nedenle toprakta bazların birikimi artmaktadır. Sıcak nemli bölgelerde topraktan Ca, Na, K, Mg ve hatta SiO2 vs gibi elementler uzaklaşmakta ve toprakta demir ve alüminyum oksitler birikmektedir (lateritleşme); - soğuk ve nemli bölgelerde humus asitlerinin de etkisine bağlı olarak SiO2 toprağın yüzey horizonlarında artmakta, diğer element ve bileşikler önemli ölçüde topaktan uzaklaşmakta ve toprakta H iyon konsantrasyonu artmaktadır (podzolleşme).- Özellikle kurak ve yarı kurak bölgelerde, kapilarite ile suyun ve suyun içerisindeki eriyik haldeki maddelerin yüzeye çıkması ve suyun buharlaşması ile eriyik haldeki tuzlu ve alkali maddelerin yüzeyde birikmesi toprağın tuzlulaşma ve alkalileşmesine yol açmaktadır. Şu halde, topraktaki yıkanma ve birikme şartlarına özellikle yağış şartları kontrol altına almaktadır.

  26. Toprağın erozyona uğramasında da dolaylı olarak yağış ve rüzgar etkili olmaktadır. Bitki örtüsünden mahrum çıplak ve eğimli alanlarda yağış şiddeti fazla olduğu takdirde erozyonlaşma meydana gelmektedir; kurak ve yarı kurak bölgelerde rüzgar şiddetli özellikle mil ve kaba kil gibi malzemeleri taşımaya müsaitse rüzgar erozyonu oluşmaktadır. • Bütün iklim elemanları ve iklim elemanlarının oluşturduğu vejetasyon şartları, belli iklim ve bitki örtüsü şartlarına göre teşekkül etmiş olan zonal toprak tiplerinin oluşumunu sağlamaktadır. Bu yüzden yeryüzünün büyük bölümünde iklim şartlarına göre oluşmuş olan toprak tipleri zonal bir yayılış göstermektedir.

  27. 4. JEOMORFOLOJİK FAKTÖRLER Toprakların bulundukları yerde oluşması için topografyanın düz, hafif engebeli olması ve topraktan suyun sızması gereklidir. Saha eğimli olduğu takdirde çözülen ayrışan ana materyal sürekli süpürüldüğü için normal profil yapısı gösteren topraklar oluşmamaktadır. Ayrıca aşınan malzemelerin biriktiği sahalarda da toprak oluşumu sekteye uğramaktadır. • Dağlık ve engebeli alanlarda yüksekliğin artması, bakı şartları gibi etkenlerde toprak oluşumu üzerinde etkili olur. Bu yüzden farklı yükselti ve bakı şartları altında farklı toprak tipleri oluşur. Özellikle bir dağ yamacı boyunca yükseltiye bağlı olarak farklı özellikte toprak kuşakları oluşur. • Yükselti ve bakı şartlarının sık sık değiştiği engebeli dağlık alanlarda farklı toprak tipleri yatay ve dikey mesafelerde bulunurlar. Bu nedenle toprak oluşumunda topografya (yükselti, eğim, bakı) şartları önemli rol oynar.

  28. Yükselti Faktörü; Herhangi bir sahada yükseltinin artması ile sıcaklık düşer ve belli bir yükseltiye kadar yağış artar. Yükseltinin iklime etkilerine bağlı olarak bir dağ yamacı boyunca farklı toprak kuşakları görülür. Yükseklere doğru sıcaklığın düşmesi ve kısmen de yağışın artması ile toprak yüzeyinde organik maddenin biriktiği ve yıkanmanın daha fazla olduğu asit reaksiyonlu, hatta podzolleşmiş topraklar görülür.

  29. Eğim Faktörü; Herhangi bir sahada eğimin artması ile çözülen malzemeler, yerçekimi, donma ve çözülme ile yüzeysel akıma geçen suların etkisi ile devamlı süpürülmeye uğrarlar. Bu yüzden eğimli alanlarda ancak orman ve sık çayır örtüsü altında sığ topraklar yer alır. Dolayısıyla buralarda ana materyalin etkili olduğu intrazonal topraklar yer alır. Dolayısıyla eğim olgun yani A-B horizonlu toprakların oluşumunu sınırlamaktadır.

  30. Bakı Faktörü; Bakı faktörü güneşten gelen radyasyonun alınması üzerinde etkili olduğundan, farklı bakılara sahip yamaçlar arasında ısınma dolayısıyla da nemlilik şartları değişik olur. Bu ise bitki örtüsünün yerleşme, çözülme ve buna bağlı olarak toprak oluşumunu etkilemektedir. Ülkemizde dağların kuzey ve güney yamaçları arasında toprak oluşumu yönünden son derece önemli farklılıklar bulunmaktadır. Çünkü güneye bakan yamaçlar güneş ışılarını daha dik aldığı için fazlaca ısınmakta ve nispeten kurak ortam oluşurken kuzey yamaçlarda ise daha nemli şartlar hüküm sürmektedir. Buda toprak oluşumu üzerinde etkili olmaktadır. Bakının bir diğer etkisi yağı üzerinde olup, yağışın geldiği cephelere açık olan yamaçlar daha fazla yağış aldığı için yıkanma fazla olmakta dolayısıyla buralardaki topraklar asit reaksiyon göstermektedir. Diğer yamaçlarda ise yağış ve yıkanma az olduğundan topraklar alkalen reaksiyon göstermektedir.

  31. 5. ZAMAN FAKTÖRÜ Toprakların olgun bir profil yapısına ulaşması için ana materyalin çözülmesi, ayrışan kat üzerinde bitkilerin ve diğer toprak canlılarının yerleşmesi, organik maddelerin parçalanarak humusa dönüşmesi ve toprağa katılması ile toprakların horizonlaşması için yüzlerce hatta binlerce yıllık bir sürenin geçmesi gerekmektedir. Bu bakımdan zamana bağlı olarak toprakların oluşumunda şu devreler ayırt edilir; 3.5.1. Başlangıç Safhası : Bu safhada ana materyal henüz yeterince ayrışmamıştır. 3.5.2. Gençlik Safhası : Ayrışma başlamış olmasına rağmen henüz ana materyalde ayrışma yeteri kadar ilerlememiştir. 3.5.3. Olgunluk Safhası : Toprak oluşumu ilerlemiş, üst kattayıkamave alt kata birikmeye bağlı olarak toprak kütlesinde horizonlaşma başlamıştır. Bu arada ayrışmadan ötürü kil oluşmuş ve de üst horizondan alt horizona önemli ölçüde taşınmıştır. 3.5.1. İhtiyarlık Safhası : Ayrışma son safhasına ulaşmış, ana materyalden kaynaklanan maddelerin çoğu topraktan uzaklaşmış, ancak ayrışmaya karı dirençli olan kuvars ve silisli maddeler toprak bünyesinde kalmıştır, dolayısıyla da toprak besin maddeleri yönünden fakirleşmiştir.

  32. İşte yukarıda belirtilen safhaların oluşabilmesi için başta toprağın oluştuğu sahadaki iklim şartları ve bitki örtüsü özelliklerine göre oldukça uzun sayılabilecek zamana ihtiyaç vardır. Burada şunu hemen belirtelim ki belli bir kalınlıkta toprağın belli bir zaman diliminde oluştuğunu söylemek mümkün değildir. İklim ve bitki örtüsü şartları göre bu zaman büyük değişme göstermektedir.

  33. Toprağın yüzeyinde oluşmakta olan organik maddelerin ve kuvars ile diğer ayrışmaya karşı dirençli kum ve mil boyutundaki malzemelerin biriktiği; buna karşılık kil demir ve alüminyumun yıkandığı horizondur. A horizonundan yıkanarak gelmiş olan kil, demir ve alüminyum gibi materyallerin biriktiği; ayrıca silikat killerinin de yayıldığı horizondur. B horizonunda biriken minerallerin stabilleşmesi ve bir çimento ile bağlanması sonucunda sert bir tabaka meydana gelmektedir. Bu horizon ana materyal üzerindeki kısmen ayrışmış bir katı temsil etmektedir. Herhangi bir biyolojik faaliyet olmaksızın ayrışma meydana gelmektedir. Ca, Mg ve diğer katyonlar ile tuzların birikmekte olduğu ve ayrıca çimentolaşma ve bazı hallerde gleyleşmenin devam ettiği horizondur. Toprağın altında bulunan ayrışmaya uğramamış ana kayayı ifade etmektedir. Bu ana kaya olabileceği gibi alüvyon yada çeşitli depolardan da müteşekkil olabilir.

  34.          4. TOPRAK OLUŞUMUNDAKİ OLAYLAR Toprak oluşumu kavramı birçok fiziksel, kimyasal ve biyolojik olayların bir arada gerçekleşmesi toprağı oluşturan bütün olayların potansiyellerinin, her toprak oluşumunda iştirak etmesi veya bir bütün halinde toplanması, farklı ortamlarda toprağı oluşturan potansiyellerin farklı oranda cereyan etmesi şeklinde ifade edilmektedir. 4.1. TOPRAK OLUŞUMUNDAKİ AYRIŞMA OLAYLARI 4.1.1. Oksidasyon : Ayrışma esnasında mineral atomların bileşiminde bulunan elektronların eksilmesi veya kaybedilmesiyle meydana gelen kimyasal olaya oksidasyon denir. Başka bir deyişle bir elementteki oksijen miktarının artması veya oksijenin diğer elementlerle birleşmesidir. Oksidasyonla bir elementin oksijenle birleşerek yeni bileşikler meydana gelmektedir. Oksitlenme toprak oluşumunda önemli bir yer işgal eder. Demir, sülfür, silikat ve karbonat ihtiva eden katyonlarda oksitlenme cereyan eder. Bunların çözülmesini ve dolayısıyla çeşitli renkler almasını sağlar.

  35. İndirgeme veya redüksiyon olayına gelince özellikle toprağın alt horizonlarında havalanmanın az, suyun fazla veya toprağın su ile doygun olduğu hallerde oksidasyonun tersi olan indirgenme olayı meydana gelmektedir. Böylece redüksiyon okside olmuş bileşiklerin oksijenlerini kaybetmesi veya elementlerin elektron kazanması olayıdır. Devam eden redüksiyon şartları yavaş hareket eden sularla bağlantılıdır ve eriyikteki yıkanmayı arttırır ve demir uzaklaşır. Redüksiyon durumunda topraklarda Fe, Mg ve Al değişebilir katyonları geniş ölçüde serbest hale geçer. Su ile doygun olan topraklarda hidrojen konsantrasyonu artar ve buna bağlı olarak da toprağın pH değeri düşer. Nemli şartlarda redüksiyon olayları hakimken, kurak şartlarda oksidasyon hüküm sürer.

  36. 4.1.2. Hidrasyon : Kayayı oluşturan mineral ve elementlerin su ile birleşmesi sonucunda meydana gelen kimyasal olana hidrasyon denir. Bu olay sıcak ve nemli bölgelerde daha aktif olarak meydana gelmektedir. Şöyle ki; kayaları oluşturan feldspatlar, amfiboller, piroksen ve mikalar su ile temas ettiklerinde, suyu bünyesine alırlar. Böylece suyun minerallerin bünyesine kimyasal girmeleri ile hacim artışı meydana gelmekte ve kayaların aşınmaya karşı dirençleri azalmaktadır. Bu durum ise fiziksel ve kimyasal aşınmayı kolaylaştırmaktadır. Hidrate olmuş mineraller sertliğini ve parlaklığını kaybederler. Dehidrasyona gelince, hidrasyonla meydana gelen ayrışma ürünleri kuruduklarında bünyelerindeki suyu kaybederek dehidrasyona uğramaktadırlar.

  37. 4.1.3. Hidroliz : Suyun bünyesindeki H ve OH iyonlarından H iyonunun, kaya vetopraktaki alkali metallerin yerine girmesi ile meydana gelen olaya hidroliz denir. Bu bakımdan hidroliz olayında aktif rolü, h iyonu ve onun aktivitesi oynamaktadır. Bu olay özellikle kuvvetli bazik ortamlardaki mineraller üzerinde tesirli olmaktadır. Perkolasyon suyu toprağı ne kadar çok yıkıyorsa hidroliz olayı da o nispette artmaktadır. Hidroliz sonucu oluşan ürünler bitkiler tarafından besin maddeleri halinde alınmakta ve kolloidler tarafından çekilmektedir. 4.1.4. Karbonasyon : Karbonasyon, bir mineral ile karbonat veya bikarbonat iyonlarının birleşmesidir. Karbonasyon olayı sonucunda eriyebilir haldeki bikarbonatlar teşekkül etmekte ve bu eriyikler, nispeten zayıf asit reaksiyon gösteren eriyiklerden daha fazla eritici çözücü güce sahiptir.

  38. 4.2. PEDOJENEZDEKİ OLAYLAR 4.2.1. Podzolleşme : Podzol, soğuk ve nemli iklim bölgelerinde iğne ve geniş yapraklı orman örtüsü altında teşekkül eden bir topraktır. Yağış fazla olduğu için A horizonunda yıkanma B horizonunda birikme hüküm sürmektedir. Toprak yüzeyinde genellikle mineral toprak katından kesin bir sınırla ayrılan humus tabakasından kaynaklanan organik asitler topraktan sızan sularla alt taraflara doğru hareket ettiğinde, mineral toprak maddesindeki demir ve alüminyum oksitleri yıkayıp taşımaktadır. Ancak toprak içerisindeki silisin büyük bir kısmı yıkanmadan kurtulup üst horizonda kalmaktadır. Bu da toprağın soluk bir boz renk almasına neden olmaktadır. Rusça pod altı, zola da kül manasına gelmekte olup kül renkli topraklar anlamındadır. Bu toprakların alt horizonlarında hard pan adı verilen sert tabakalar oluşmaktadır. Bu sert tabakalar çoğu zaman bitki köklerinin ilerlemesini zorlaştırmakta bu nedenle de buralarda bitki gelişmesi zorlaşmaktadır.

  39. Podzolleşmenin meydana gelebilmesi için; organik maddenin birikmesini sağlayan soğuk – serin ve yağışlı iklim, bilhassa iğne yapraklılardan ibaret orman örtüsü, ana materyalin ince bünyeli ve kireçli olmaması ile suyun hareketini engelleyecek yüksek taban suyunun olmaması gerekmektedir. Podzolleşme olayının etkili olduğu topraklar ise, podzol, gri kahverengi podzolik, kahverengi podzolik, kırmızımsı podzolik, sarı podzolik bazı preri tundra topraklarıdır.

  40. 4.2.2. Lateritleşme : Lateritleşme, özellikle tropikal ve subtropikal bölgelerde fazla yağış ve sıcaklık şartları altında meydana gelen yoğun bir ayrışma sonucunda toprak yüzeyindeki silisin önemli ölçüde yıkanması ve demir ile alüminyum oksitçe zengin bir killi materyalin kalması ile karakterize edilmektedir. Genel olarak tropikal bölgelerde gür bir vejetasyon örtüsü bulunmasına rağmen, toprak yüzeyinde humus ya hiç yok ya da çok azdır. Bunu nedeni toprak yüzeyine intikal eden organik artıklar organizmalar tarafından çok çabuk olarak parçalanmakta ve fazla yağış nedeniyle topraktan yıkanarak uzaklaşmaktadırlar. Bunun yanında toprakta bulunması gereken Ca, Na, K ve Mg gibi çözülebilir bazlar da topraktan önemli ölçüde arınmış durumdadır. Bu topraklarda ayrışmanın son safhasında kırmızı veya sarı renkli hidrate oksitten oluşan killer meydana geldiği için laterit adı verilmiştir. Later Latince de kiremit demektir. Kısaca lateritleşme olayında topraktaki bazlarla birlikte silis de yıkanmakta ve geriye demir ile alüminyum oksitçe zengin killi malzeme kalmaktadır.

  41. 4.2.3. Kalsifikasyon (Kireçlenme) : Bu olay, kurak ve yarı kurak bölgelerde cereyan eder. Yağış azlığından dolayı Ca gibi katyonlar yıkanmamaktadır. Ancak, yağış miktarına göre sadece A horizonundaki CaCO3 bir miktarı yıkanmaktadır. Böylece toprağın alt horizonunda beyaz renkte yumrular ve lekeler halinde karbonat birikim zonları oluşur. Toprakta baz saturasyonu yüksek olduğundan genellikle alkalen reaksiyon gösterirler. Bu olay çernozyom, kahverengi, kestane renkli topraklar ile çöl topraklarında görülür.

  42. 4.2.4. Çoraklaşma (Tuzlaşma) : Çoraklaşma veya salinizasyon, kurak ve yarı kurak bölgelerde bilhassa taban suyu seviyesinin yüksek olduğu kapalı havzalarda meydana gelmektedir. Bu sahalarda ana materyali oluşturan depolarda tuz varsa, bu tuzlar kapilarite ile yüzeye kadar yükselirler, suyun buharlaşması sonucunda toprak yüzeyinde ya da muhtelif derinliklerde birikirler. İşte, toprağın alt horizonunda veya ana materyalde bulunan tuzların toprak yüzeyine çıkması olayına tuzlaşma denir. Tuzlaşma sonucunda hasıl olan bu tip topraklara solonçak denilmektedir. Bu topraklar bol miktarda Na, Ca, K ve Mg tuzları ihtiva etmektedir. Ayrıca tuzlar klorür, sülfat, karbonat ve bikarbonat halinde de olabilirler. Bu olay drenajı iyi olmayan, ana materyalinde tuz bulunan sahalarda sulama sonucunda da meydana çıkmaktadır. Drenaj iyi olmadığından suda eriyik halde bulunan tuzlar, kapilarite ile yüzeye çıkmakta ve buharlaşma sonucunda burada birikmektedir.

  43. 4.2.5. Alkalileşme (Solonizasyon): Bu olay da tuzlaşma olayı gibidir. Ancak toprak çözeltisinde buluna sodyum, diğer tuzlara nazaran daha azladır. Toprak kolloidlerinde buluna Ca ve Mg , Na ile yer değiştirir. Böylece toprakta değişebilir katyonlar arasında sodyum hakim duruma geçer. Sodyum katyonunun toprakta yükselmesi ile toprağın pH’ ı da yükselerek kuvvetli alkalen olur (pH 8.5’ ten daha fazla).             4.2.6. Gleyleşme : Taban suyu seviyesinin yüksek olduğu drenajı bozuk alanlarda meydana gelir. Taban suyu şartları altında oksijen yokluğundan dolayı demir bileşikleri indirgenir ve buna bağlı olarak da mavimsi, boz, yeşilimsi renkler teşekkül eder. Buna karşılık taban suyu seviyesinin alçalması ile de oksitlenme şartları ön plana geçer ve sarı esmer ya da kırmızımsı renkler oluşur. Netice itibariyle taban suyunun etkisiyle renk lekelerinden ibaret bir zon meydana gelir ki, buna gley zonu, bu olaya da Gleyleşme adı verilir.

  44. 6. TOPRAKLARIN SINIFLANDIRILMASI, • Benzer özellikler gösteren topraklar, aynı kategori altında toplanmak sureti ile bir çok sınıflandırma sistemi yapılmıştır. Toprak sınıflandırılmasında kullanılan kriterler, toprağın tekstürü, rengi, verimliliği ve genetik özellikleridir. Sınıflandırma sistemlerinden dünya çapında en çok tutunanı genetik sınıflandırma sitemidir. Genetik sınıflandırma siteminde, toprak oluş faktörlerinden iklim, bitki örtüsü, topografya, ana kaya ve zaman unsuru dikkate alınmaktadır.

  45. 6.1. ESKİ TOPRAK SINIFLANDIRMA SİSTEMİ 1949 Toprak Sınıflandırma Sistemi diyebileceğimiz bu sınıflandırma sisteminde topraklar; zonal, azonal ve intrazonal olmak üzere üç kategoriye ayrılmıştır. 6.1.1. Zonal Topraklar : İyi gelişmiş profil özelliğine sahip olup, bu takımda bulunan topraklar, iklim ve vejetasyon şartlarına göre oluşmuş olan topraklardır. Ancak bu toprakların oluşması için, arazinin düz ve düze yakın ve drenajın iyi olması gerekmektedir. Zonal topraklar, yeryüzündeki iklim ve vejetasyon kuşaklarına genellikle uymaktadır. Mesela, soğuk ve nemli iklim ve orman örtüsü altında podzol toprakları, sıcak ve nemli iklim şartlarının hüküm sürdüğü tropikal ve ekvatoral bölgelerde lateritler baskın durumdadır.

  46. 6.1.1.1. Tundra Toprakları : Tundra iklimini görüldüğü kuzey yarım kürede oluşan bu topraklar, yazın donmuş tabakanın çözülmesi ile gevşer. Alçak kısımlar yer yer su birikintileri ve yosunlarla kaplanır. Donma ve çözülmenin aktif olduğu kısımlarda toprak taşlıdır. İklimin soğuk olmasından dolayı organik madde yeterince ayrışamadığı için toprak organik madde yönünden zengindir. 6.1.1.2. Podzol Topraklar : Tundra kuşağının güneyinde çoğunlukla iğne yapraklı ormanların altında hüküm süren nemli ve soğuk iklim şartları altında oluşmuştur. Aşırı yıkanmadan dolayı toprak besin maddelerinin çoğu taşınmıştır. B horizonunda taşınarak gelen oksitlerce zengin maddelerin çimentolaşması ile oluşmuş sert tabaka bulunur. İklimin soğuk olmasından dolayı bitki artıkları toprak yüzeyinde birikerek birkaç cm kalınlığında organik bir kat oluşturmuştur. Sibirya, Kuzey Avrupa ve Amerika’da yaygın olan, ülkemizde Yıldız dağlarının kuzey yamaçlarında ve Kuzeydoğu Anadolu Dağlarında Şavşat-Karagöl dolaylarında bulunan bu topraklar, gübreleme yapıldığı takdirde tarıma uygun hale getirilebilir.

  47. 6.1.1.3. Kahverengi Orman Toprakları: Daha ziyade ılıman kuşakta, yaprağını dökenorman örtüsü altında görülür. Bu topraklarda podzolleşmenin aksine organik madde üst topraktaki mineral maddeye karışmış durumdadır. Yağışın fazla olduğu yerlerde karbonatlar yıkanarak topraktan uzaklaşır. Bu topraklar asit reaksiyon gösterir. Yağışın az olduğu sahalarda karbonatlar B horizonunda birikir. Hafif alkalen reaksiyon gösteren bu topraklar kireçli orman toprakları olarak dikkate alınır. Diğer taraftan toprak yüzeyinde bitki artıklarının ayrışması, topraktan yıkanan bitki besin elementlerinin tekrar toprağa ulaşmasını sağlar.

More Related