680 likes | 2.17k Vues
Kent Planlamaya Giriş Planlama Süreci ve İlkeleri. Yrd. Doç. Dr. Zeynep YILMAZ BAYRAM. Kent: Kent farklı disiplinlerde, çeşitli şekillerde tanımlanır. Kentin tanımı, onu köyden ayıran nitelikleri, temel alınan ölçütlerle bağlantılıdır.
E N D
Kent Planlamaya GirişPlanlama Süreci ve İlkeleri Yrd. Doç. Dr. Zeynep YILMAZ BAYRAM
Kent:Kent farklı disiplinlerde, çeşitli şekillerde tanımlanır. Kentin tanımı, onu köyden ayıran nitelikleri, temel alınan ölçütlerle bağlantılıdır. • Yönetsel sınır ölçütünü kullanan tanımlamalar: Belli bir yönetsel örgüt biriminin sınırları içinde kalan yerlere kent, bu sınırların dışında kalan alanlara köy denilmesini gerektiren tanımlardır. Başka bir deyişle, belediye sınırları içinde yer alan nüfus kentli nüfus olarak adlandırırlar. • Nüfus ölçütünü kullanan tanımlamalar:Nüfusu 20.000’den çok olan yerleşimlere kent denir. • Ekonomik ölçütü temel alan tanımlar: Mal ve hizmetin üretim, dağıtım ve tüketimi sürecinde toplumun sürekli olarak değişen gereksinimlerini karşılamak için ortaya çıkan bir ekonomik mekanizmadır. • Toplumbilimsel ölçütü temel alan tanımlamalar: Toplumbilimciler tarafından yapılan kent tanımlarının ortak özellikleri, belli bir nüfus çokluğu, yoğunluk, işbölümü, uzmanlaşma ve türdeş olmama gibi özelliklerdir. • Planlama Birimi Olarak: Köy < Kasaba < Şehir < Büyükşehir
Kentleşme: Sanayileşme ve ekonomik gelişmeye koşut olarak kent sayısının artması ve bugünkü kentlerin büyümesi sonucunu doğuran, toplum yapısında, artan oranda örgütleşme, uzmanlaşma yaratan, insan davranış ve ilişkilerinde kentlere özgü değişikliklere yol açan bir nüfus birikimi sürecidir. • Kentlileşme: Kentleşme akımı sonucunda, toplumsal değişmenin insanların davranışlarında ve ilişkilerinde, değer yargılarında, tinsel ve özdeksel yaşam biçimlerinde değişiklikler yaratma sürecidir.
Kentleşmenin bazı göstergeleri şu şekilde sıralanabilir: • Tarımın modernleşmesi, emek-yoğun aile üretimi yerine pazara dönük teknoloji-yoğun üretimin önem kazanması, • Üretim ve istihdamda sanayi ve hizmet sektörü lehine değişmelerin olması, • Nüfusun çoğunluğunun kırsal alanlar yerine kentsel alanlarda (il merkezi, ilçeler, nahiyeler, vb.) yaşaması, • Kente özgü değer ve davranış kalıplarının oluşması, • Ailede yapısal değişimlerin yaşanması; ailenin üretim birimi olmaktan çıkması ve küçülmesi, kadının iş hayatına katılması, aile içi ilişkilerde demokratik tutumların gelişmesi, • İnsanlar arası ilişkilerde birincil ilişkilerin (aile, akrabalık, aşiret, cemaat) belirleyiciliğinin azalması onun yerine ikincil ilişkilerin (örgütlülüğe dayanan, sivil ya da resmi kuruluşlar kapsamındaki ilişkiler) ikame edilmesi, • Kentte yaşanabilir sosyal ve ekolojik çevrenin oluşturulması
İnsanların kendilerini birey olarak algılaması ve geliştirmesi, • Başlarının toplumsal bir norm olması ve yatay-düşey sosyal hareketliliğin artması, • Kitle iletişim sisteminin yüz-yüze/sözel iletişimden daha etkin hale gelmesi, toplumsal yaşamı daha çok belirlemesi, • Sosyal güvenlik sistemlerinin toplumun çeşitli kesimlerinde yaygınlaşması, • Eğitim yatırımlarının önemsenmesi ve nitelikli işgücünün artması, • Kent yönetimlerinin ve kararlarının kentte yaşayanlarca belirlenmesi, • Toplumun uzlaşmasıyla belirlenen normların (hukukun) herkesi bağlaması, ayrıcalıklı kişi, grup ya da zümrenin oluşmaması,
Planlama: Belirli bir andan daha ileriye doğru düşünülen, tasarlanan bir düşünce biçimidir, olabilirlikleri, olasılıkları irdeler, karşılaştırır ve değerlendirir. • Kent Planlama: Kentin/kentlerin var olan sorunlarını ve büyüme eğilimlerinin verdiği ipuçları/uyarıları doğrultusunda kentin, önceden saptanan bir süre için erişebileceği büyüklüğe, işlevsel ilişkilerin, ulaşım ve iletişimin, sosyal ve fiziksel dokusunun tasarlanması olarak tanımlanan bir karar verme ve değerlendirme sürecidir. • Plan, planlama sürecinde, değerlendirmeler sonucu varılan bir karar ifade şekli, uygulaması için bir araçtır ve planlama kentin gelecekteki büyümesi, düzenlenmesi için yapılan çalışmaların ayrıntılı bir metinle (rapor) ya da ölçekli ve ayrıntılı şeklide, haritalarla ifadesidir. Plan, tasarım, anlatım ve uygulama aracıdır, ancak haritadan farklıdır.
Şehircilik: Şehirlerin düzenlenmesini, kurulmasını, imarını, sosyal ve ekonomik ihtiyaçların bir bütün içinde giderilmesini sağlayan, bunların gelişme, büyüme ve estetiğinde öncülük eden bir bilim, sanat ve yönetim dalıdır. Şehircilik; *Ulaşım hizmetlerinin düzenlenmesi, bölgeler arası ilişiklerin kurulması, şehir gereksinimlerinin yerine getirilmesinde bilimsel tasarım metotlarının uygulanışı ile bilimi, *Yapılan planların mekâna yansıtılması, yani arazi kullanımları ile yapıların projelendirilmesi yönü ile sanatı, *Uygulamanın o şehirde yaşayan tüm toplumu etkilemesi yönüyle de yönetimi içermektedir.
Şehirciliğin ortaya çıktığı ilk yıllarda, şehirciliğin sanat yönüne ağırlık verilmişti. Ancak, daha sonraki yıllarda şehircilik, fiziksel, sosyal, ekonomik ve teknik yönleri ile bir bütün halinde ele alınması düşüncesi ağırlık kazanmıştır. • Şehircilik biliminin en önemli öğesi insandır, yani topluluğun fiziksel, sosyal, kültürel ve estetik sorunlarını inceleyerek onlara çözüm bulma çabalarının tümü insan içindir.
Planlama Süreci 1.Problemin tespiti 2. Amaç/Hedeflerin belirlenmesi 3. Alternatif planların üretilmesi 4. Değerlendirme 5. Uygun Planın seçimi 6. Planın uygulanması 7. Sonucun değerlendirilmesi/Denetim
Planlama İlkeleri • Kent planlama sürecinin hemen hemen tüm ülkelerde rastlanan, yasal çerçeve ile tanımlanmış ortak ilkeleri yedi başlık altında toplanabilir. Bunlar; 1. Genellik ilkesi 2. Nesnellik ilkesi 3. Açıklık ilkesi 4. Zorunluluk ilkesi 5. Uzun vadelilik ilkesi 6. Geniş kapsamlılık ilkesi 7. Esneklik ilkesi
1. Genellik İlkesi: Kentin gelecekteki gelişmesinin ana çizgilerle belirlenmesi, ayrıntıya inmemesidir. Kent planları ayrıntıları göstermez, uygulama planlarında tüm ayrıntılar yer alır. Ayrıca her belediyenin imar yönetmeliklerinde bu tür konular detaylı olarak gösterilir. 2. Nesnellik İlkesi: Planın eşit ve adalet ilkeleri çerçevesinde uygulanması ve yine aynı ilkelere göre hazırlanmasıdır (plan nesnel değil ise, zarar gören taraf - birey, tüzel kişiler ya da devlet - yargı yoluna başvurabilir).
3. Açıklık İlkesi: Planın herkesçe bilinmesi, toplumun istediği zaman planı görme ve/veya elde etme hakkı bulunmasıdır. 4. Zorunluluk İlkesi: Onayı kesinleşen bir planın uyulması gereken yasal belge niteliği kazanması ve uymayanların, belediyeler ve devlet de dahil olmak üzere cezalandırılmasıdır. 5. Uzun Vadelilik İlkesi: Planlamanın bugüne yönelik değil, geleceğe yönelik olmasıdır, genellikle 10-20 yıl gibi bir süreyi kapsamasıdır.
6. Geniş Kapsamlılık İlkesi: Kentin yalnızca fiziksel gelişme sorunlarına değil toplumsal ekonomik ve çevresel sorunlarına da çözüm aranması ve politikalar geliştirmesidir. 7. Esneklik İlkesi: Çok önemli nedenler olmadıkça plan değiştirilmez ise de çeşitli nedenlerle planın kentteki ekonomik, toplumsal ve/veya teknolojik gelişmelere yanıt verememesi durumunda, planın kentteki değişime uyarlanması gereğidir. Plan değişikliğinde mutlaka toplum yararı bulunması gerekir.
Toplum Yararı – Kamu Yararı Kavramları • Konuşma dilinde, çoğu kez “genel yarar”, “kamu yararı” (iyiliği ya da menfaati) gibi terimlerle eş anlamlı kullanılmaktadır. Ancak “toplum yararı” ile “kamu yararı” arasında fark vardır; • Kamu yararı, teknik ve dar anlamda, bir idare hukuku kavramıdır. İdarenin iyiliğini ifade eder, bunda toplumun iyiliği bulunmayabilir. Kamu yararı geniş anlamda ele alındığı takdirde toplum yararına eş değerlidir.
Toplum yararı : • Günümüzde mülkiyet, iye-toprak-toplum arasında hukuki bir işleme dönüştüğüne göre, “toplum yararı”, en geniş anlamda, toplumun varlığını sürdürebilmesine ilişkin çıkarların tümü olarak tanımlanabilir. Bu bağlamda, toplumun varlığını sürdürebilmesi için kent toprağı üzerindeki mülkiyet hakkının sınırlandırılmasıdır. • Bu olgu ülkemizde de 1982 Anayasasının 35. maddesinde güvence altına alınmıştır: “.... (mülkiyet ve miras hakkı) .... ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.”
Kent topraklarında değerin nasıl oluştuğunu görmeden önce ‘kentsel toprak’ ve ‘kentsel arsa’ kavramlarını tanımlayalım; Kentsel Arsada Spekülatif Değer (Rant) • Kentsel arsa, imar planı uyarınca üzerinde imar hakları belirlenerek imar parseli haline gelmiş, kentin altyapı sistemine bağlanmış kentsel topraklardır. Kentin yapılaşmış kesiminde ya da yakınında bulunur. • Kentsel toprak ise henüz kentsel arsa haline gelmemiş olmakla birlikte yakın gelecekte kentsel arsaya dönüşebilecek, piyasa değeri tarımsal potansiyele göre değil kentsel arsa olma olasılığına göre belirlenmeye başlayan tarımsal topraktır. Kent eteklerinde yer alır.
Rantın oluşumu: 1. Bir tarımsal toprağın piyasa değeri tarımsal üretim potansiyeline bağlıdır. 2. Bu değerin ‘X’ olduğuna varsayalım. Kent yayılıp bu tarımsal toprak kentsel toprağa dönüşünce değerinde ‘X1’ kadar bir artma olacaktır. 3. Bir süre sonra, kentsel toprak imara açılarak kentsel arsaya dönüştüğünde, daha sonra altyapısı tamamlandığında, yapılaşma başlayıp ilerlediğinde ve nihayet kent büyümeye devam ettiği sürece arsanın piyasa değeri sırası ile ‘X2’, ‘X3’, ‘X4’ ve ‘X5’ kadar sıçrayarak artacaktır. • Sonuçta taşınmaz tarımsal topraktan yapılaşmış kentsel arsa haline gelene kadar geçen sürede değeri ilk duruma göreli X1 + X2 + X3 + X4 + X5= Z kadar artmış olacaktır. ‘Z’iyenin hiçbir yatırım yapmadan elde ettiği kâr (rant) dır. Diğer bir değişle kentsel arsanın spekülatif değeridir.
Kentsel rantın üç bileşeni vardır. Bunlar; 1. Farklılık rantı: Kent merkezi ile kent eteği arasındaki ulaşım maliyeti farkından doğar. Kent merkezindeki rantın kentin en uç noktasında yaşayanların ulaşım masraflarına denk olduğu kabul edilir. Farklılık rantı, toprak sahibinin hiçbir katkısı olmadan, kentin büyümesi ve ulaşım siteminin gelişmesine koşut olarak kendiliğinden oluşur. Kent büyümüyorsa bu rant da oluşmaz. 2. Tekel rantı: Bir mülkün kent mekanında bulunduğu konumun özellikleri nedeniyle sahibinin elde ettiği kardır. Kent içinde önemli yol kavşakları, manzara noktaları, belirli donatılara yakın yerler, vb. kent mekanında tekil yerlerdir, miktarları arttırılamaz. Dolayısıyla tekelci ranta sahip olurlar.
3. Mutlak rant: Çeşitli kentsel aktörlerin kararları sonucu kentsel arsa arzında (karşılama) kıtlık yaratılması yoluyla oluşan ranttır. Karını yükseltmek amacı ile arsasını boş tutan iyeler ve yapı sektörünün büyük girişimcileri, kamu politikaları (örneğin, kentin fiziksel gelişmesini sınırlayan yerel ve merkezi yönetim kararları, vb.) mutlak rantın oluşmasına neden olurlar.