590 likes | 1.7k Vues
Yumurta fertilize olmaz, blastosist implantasyonu meydana gelmezse, korpus luteum ovaryum siklusunun ikinci yarisinin bir kisminda fonksiyonunu s
E N D
1. Korpus Luteumun Olusumu
Graaf foliklnden yumurtanin atilmasindan arta kalan yapilar ovaryumda geici bir endokrin yapi olarak fonksiyon yapan korpus luteumu olustururlar.
Korpus luteum ovaryum dokusunda belirgin yuvarlak bir kitle halinde grlr. Bir siklusta ovaryumdan ka yumurta atilmis ise, siklusun ikinci yarisinda ovaryumda o kadar sayida korpus luteum grlr.
2. Yumurta fertilize olmaz, blastosist implantasyonu meydana gelmezse, korpus luteum ovaryum siklusunun ikinci yarisinin bir kisminda fonksiyonunu srdrr ve sonra geriler.
Gerileme, luteal hcrelerin sentez aktivitelerinin durmasi ve yapinin bozulmasi anlamina gelir.
Bozulan korpus luteumun yerini, bir yara izi seklindeki korpus albukans alir.
Fertilizasyon ve implantasyon oldugunda, korpus luteum byr ve gebeligin ilk aylarinda fonksiyonunu srdrr.
Gebelik korpus luteumunun fonksiyonu, plasentanin aktif hale dnsmesiyle son bulur.
3. Ovaryum Hormonlari ve retimlerinin Kontrol
Ovaryumda iki esas hormon retilir: Bunlar strogenler ve progesteron hormonlaridir.
Ovaryum hormonlari, ovaryum siklusuna paralel olarak dnemsel olarak salinir.
strogenler folikl hcrelerinde ve teka interna hcrelerinde retilirler.
Folikl hcrelerinde retilen strogenler dolasima geemez, folikl sivisinda kalirlar.
Teka interna hcrelerinin rettikleri strogenler kana geer.
strogenlerin sentezini luteinizan hormonu uyarir.
4. Luteinizan hormon esas olarak, sentez yolunda fonksiyonel enzim olan kolesterol dezmolazin retimini uyarmaktadir.
Ovaryumlardaki sentez, testosteron olusumuna kadar aynen androjenlerdeki gibidir.
Testosterondan 19-OH testosteron,androstenodiondan 19-OH androstenodion olusur. Sonra 19. karbon oksitlenir ve ayrilir. A halkasi aromatiklesir, testosterondan stradiol, androstenodiondan stron olusur.
stron reversibl olarak strodiole dner.
strodioln 16. Cun hidroksilasyonu ile striol olusur.
5. Her ovaryum siklusunun ilk yarisi olan foliklar fazda gelismeye giden folikllerden biri gelisip olgunlasir.
Her siklusun basinda hipofiz bezinden folikl stimulan hormon ve luteinizan hormon salgilari baslar.
Folikllerin gelismesini esas olarak folikl stimulan hormon saglar. Bu hormon etkisiyle granuloza hcrelerinin sayilari artar, folikl sivisi fazlalasir. Folikl hcreleri, strogenleri retirler.
Folikl stimulan hormon, esas olarak, folikllerin gelismelerini saglarken, luteinizan hormon, strogenlerin sentezinde fonksiyoneldir.
6. Graaf foliklnn olusmasi ve artan strogenlerin etkisiyle negatif feedback yolu isler ve folikl stimulan hormon ile luteinizan hormon salgilari azalir.
Bu esnada yumurtanin gelismesi tamamlanmistir.
Iyice artan strogenlerin etkisiyle negatif feedback yolu bozulup, pozitif feedback yoluna dnsr ve luteinizan hormonun miktari ani olarak artar.
Artan luteinizan hormon etkisiyle ovulasyon gereklesir.
Insanda pozitif feedback yoluyla artan luteinizan hormon etkisiyle ovulasyon meydana gelirken, tavsan, kedi gibi memelilerde luteinizan hormonun artisina disi bireyin erkek bireyle kopulasyonu neden olur.
7. Insanda gonadotropik hipofiz hormonlarinin dnemsel salinmasi
Ovaryum siklusu ve bu
siklus boyunca ovaryum hormonlarinin salinma dzenleri,
Uterus siklusu
10. Kopulasyon sirasinda vaginanin gerilmesinden kaynaklanan impulslar beyinden gonadotropik salgilatici hormonun ve buna bagli olarak da, luteinizan hormonun salinmasina yol aar. Luteinizan hormon etkisi ile de ovulasyon meydana gelir.
Ovulasyonla ovaryum siklusunun folikl evresi sona erer ve ikinci evre olan luteal evre baslar.
Luteal evredeki ovaryumda, korpus luteumun olusmasiyla bu yapi kendi hormonlarini salmaya baslar.
Korpus luteum hormonlari, strogenler ve progesterondur.
11. Korpus luteumdan salinan progesteron, uterusun endometriyum tabakasinda bazi degisikliklerin meydana gelmesine yol aar.
Endometriyumdaki bu degisikliklerle, ovaryumdan atilan yumurtanin dllenmesi halinde, embriyonun gebelik sresince tutunup, barinmasi iin uygun bir ortam hazirlanmis olur.
Gebeligin baslangicinda korpus luteumdan daha sonra plasentadan salinan progesteron, negatif feedback yoluyla, adenohipofizden folikl stimulan hormon ve luteinizan hormon salinmasini durdurur.
Yumurta dllenmediyse, luteal fazda korpus luteum belirli bir sre fonksiyonel halde kalir. Sonra geriler, korpus luteumun hormonlari azalir ve gonadotropik hormonlarin salinmaya baslamasiyla, yeni bir ovaryum siklusu baslar.
12. Ovaryum siklusuna paralel olarak uterus endometriyumunda da degisiklikler olusmaya baslar.
Bir nceki siklusun sonunda Fallop kanalindaki yumurta dllenip zigot olusmadigi iin, kalinlasan uterus endometriyumuna gerek kalmamistir ve bu tabaka bozulur, bir miktar kanla birlikte vagina yoluyla vcut disina atilir.
Yeni ovaryum siklusunda, ovaryumda yeni folikllerin gelismesiyle artan strogenlerin etkisiyle, bozulup dklen endometriyum yenilenmeye baslar.
Bu yenilenme ilerlerken uterus bezleri gelisir, bezlerin gml oldugu bag dokusundaki kan damarlari genisler, lmenleri kanla dolar.
14. Bu esnada ovaryum luteal evresine gemistir ve progestreron etkisiyle, gelisen uterus bezleri salgi retimi yaparlar.
Salgi materyali bezlerin lmenine birikir.
Bu evredeki uterus, yumurtanin dllenip, dllenmemesi hallerinde yukarida aiklandigi sekilde olaylar gelisir.
Yumurtanin dllenip zigotu ve embriyoyu verdigi durumda, korpus luteum hormonlari gebeligin ilk 6 haftasi boyunca salinir.
Korpus luteumun fonksiyonunun srdrlmesini, plasentadan salinan koryonik gonadotropinler saglar.
15. Koryonik gonadotropinlerin azalmasi, korpus luteumun bozulmasina yol aar ve gerileyen korpus luteumun fonksiyonunu plasenta stlenir.
Yani plasenta, strogenleri ve progesteronu retir.
Plasentadan somatomammotropin ve relaksin hormonlari da salinir.
Somatomammotropinin, laktogenik bir etkisi vardir.
Relaksin, uterus kaslarinin kasilmalarini engeller, pubis eklemini gevsetir.
16. reme Sikluslari
Disi reme sisteminin dnemsel aktiviteleri, esitli hayvan trlerinde birbirinden farklidir ve strus siklusu ile menstral siklus gibi farkli adlarla adlandirilir.
strus siklusu, laboratuvar kemiricileri ile evcil hayvanlarda grlr.
Olayda gonad ve hipofiz hormonlarinin primer etkileri yanisira, adrenal bez ve tiroid bezi hormonlari da fonksiyoneldirler.
Laboratuvar fareleri ve sianlari, hamsterler ve kobaylar polistrus trleridir. Yani, ovaryum siklusu gebelik olmaz ise, btn yil boyunca devam eder.
Bu hayvanlarda yumurtalar ovaryumlardan, kizginlik periyodu (strus) nda atilirlar.
17. Sianlarda strus Siklusu
Sianlarda strus siklusu 4-5 gn srer.
Siklusun sresini, isik, isi, beslenme ve sosyal iliskiler gibi dis faktrler de etkiler.
Siklusun kisa sreli olmasi nedeniyle ovaryumlarda esitli evrelerdeki folikller ve gemis strus sikluslarina ait korpus luteumlar birlikte grlrler.
strus siklusunun drt evresi vardir.
1-strus
2-Metstrus
3-Distrus
4-Prostrus
18. Bu evre bireyin kizginlik evresidir.
Disi birey, erkek bireyin kendisi ile iftlesmesine ancak bu evrede msaade eder.
strus evresi 9-15 saat srer.
Bu sre iinde ovaryumda, folikl stimulan hormon etkisi ile 12 veya daha fazla sayida folikl ani olarak byr. Bylelikle strus evresinde, strogen salgisi artar.
strus evresinde bireyin kulaklari titrer, sirti kalinlasir.
Uteruslar byrler ve lmenlerine sivi dolmasi nedeniyle siserler.
Vagina epiteli hcreleri mitoz geirirler.
Bunun sonucu yeni hcrelerin meydana gelmesiyle, epitelin yzey hcreleri iyice yassilasip, keratinli hale dnsrler.
19. Keratinlesen bu hcreler, giderek lmene dklrler.
Canli bireylerde vaginadan srtme preparatlar yapildiginda, keratinli hcrlerin grlmesi, strus evresinin kesin belirtisidir.
strusun ilerlemesiyle, vagina lmeninde bozulmus nukleuslariyla keratinli hcreler kmeler olusturmaya baslar. Bu evrede, keratinli hcreler arasinda az sayida lkosit bulunur.
Ovulasyon, strus evresinde meydana gelir ve ovulasyon ile strus evresi son bulur.
Evrenin sonlarina dogru uterustaki lmen sivisi kaybolmaya baslar.
20. Metstrus evresi, hemen ovulasyondan sonra baslar ve 10 ile 14 saat devam eder.
Bu evrede kopulasyona disi birey tarafindan izin verilmez.
Ovaryumda yumurtasi atilan folikllerden olusan korpus luteumlar ve kk folikller vardir.
Uterus dokusundaki kan damarlari klms, kaslardaki kasilmalar azalmistir.
Vagina lmeninde ok sayida lkosit, az sayida keratinli epitel hcresi grlr.
21.
Bu evre 60 ile 70 saat srer.
Ovaryumdaki korpus luteumlar gerilemeye baslar.
Uteruslar iyiden iyiye klmslerdir ve kaslarin kasilmasi azdir.
Vaginanin mukoza tabakasi ok incedir.
Vagina lmeninde ok sayida lkosit vardir. (vaginadan hazirlanan srtme preparatlarda lkositler hcrelerin tmn olustururlar).
22.
Ovaryumlardaki korpus luteumlar tamamen fonksiyonlarini yitirmislerdir.
Folikller ovulasyon ncesi gelismelerinden dolayi siserler.
Uterus lmeninde sivi birikimi olur ve uterus kaslari kasilmaya baslar.
Vaginadan hazirlanan srtme preparatlarda ok sayida epitel hcresi gzlenir. Bunlar tek tek veya birogu biraraya gelip tabakalar olustururlar.
Gebelik meydana geldiginde, strus siklusu, gebelik periyodu ile kesintiye ugrar.
Sianda gebelik 20 ile 22 gn srer.
Gebeligin sonrasi st verme periyodu dur.
Yeni strus siklusu, st verme periyodundan sonra baslar.
23. Kpeklerde strus Siklusu
Kpeklerde yilda 2 strus siklusu vardir.
Prostrus 10 gn srer.
Bu evrede vagina yoluyla kan atilmasi meydana gelir. Bu kan, endometriyum yzeyinin atilmasiyla degil, uterus dokusundan diapedez yoluyla gelen kandir.
Prostrusu izleyen strus 6 ile 10 gnde tamamlanir.
Yumurtanin ovulasyonu erken strusta meydana gelir.
Ovulasyondan ancak 6 ile 8 gn sonra kopulasyona izin verilir.
strus evresini yaklasik 60 gn sren luteal faz izler.
Fertil iftlesme gebelikle sonulanir.
Infertil iftlesme olur ise veya iftlesme olmaz ise, yalanci gebelik meydana gelir. Yalanci gebelikte reme kanali ve st bezleri, normal gebelikte oldugundan daha az gelisirler ve hatta kisa bir sre az da olsa st salinir.
24. Tavsanlarda strus Siklusu
Tavsan ve gelinciklerde, yumurtanin ovaryumdan ovulasyonu ancak, vaginadan kaynaklanan kopulasyon uyarisi veya benzer bir vaginal uyari sonucu meydana gelir.
Evcil tavsanlarda reme mevsimsel olmadigi halde, yabani olanlarinda mevsimseldir.
Yabani tavsanlarda ovaryumlar kisin inaktiftir, ilkbaharda gnlerin uzamasi ile aktif hale dnsrler.
Her iki grubun yelerinde de ovulasyon, kopulasyon esnasinda vaginadan kaynaklanan uyari ile hipofizden LH salinmasiyla meydana gelir.
Deneysel olarak vagina uyarilirsa, yine ovulasyon olur.
Hipofiz bezleri ikarilmis hayvanlarda, bu tr vagina uyarilarinin yapilmasi ovulasyonu etkilemez.
Kopulasyondan 1 saat sonra hipofiz bezi ikarilan hayvanlarda ovulasyon olur. nk bu zaman srecinde vaginadan kaynaklanan uyari ile LH zaten salinmistir.
25. Menstral Siklus
Insanda ovaryum ve uterus sikluslari (menstral siklus) birbirine paralel olarak gelisir ve yaklasik 28 gnde tamamlanir.
Ovaryum ve uterusta meydana gelen sikluslara yukarida deginilmistir.
Disi esey hormonlarinin biyolojik etkileri
Disi esey hormonlari esas olarak ovaryum ve uterus sikluslarini dzenlese de, bu etkileri yanisira bazi diger anabolik fonksiyonlara da sahiptirler:
strogenler, disi reme sistemine ait tasiyici kanallarin, dis reme organlarinin gelismelerini saglar.
Uterus endometriyumunun gelismesini uyarir.
Fallop kanalini i yzeyini dseyen epitel tabakasindaki silli hcrelerin sayilarinin artisi, strogenlerin etkisiyle meydana gelir.
Progesteron uterus bezlerinde ve Fallop kanali hcrelerinde salgi artisina neden olur.
26. Disi esey hormonlari memeler zerine de etkilidirler.
Progesteron, memelerde st bezlerinin alveol seklindeki salgi retici blmlerinin gelismelerini, strogenler kanal sisteminin gelismesini uyarirlar.
St bezlerinde, st retimine disi esey hormonlarinin etkisi yoktur. Bunun diger baska hormonlarin sinergistik etkisi ile prolaktin hormonu dzenler.
Disi esey hormonlari sekonder esey karakterlerini dzenlerler.
Osteoblastlari etkileyerek kemikler zerine etkendirler.
Yag bezlerinin salgisinin sulu olusumu etkilerler.
Bazal metabolizma zerine etkileri hafiftir.
strogenler, disi bireyin kala ve ggslerinde yag birikmesine neden olurlar.
strogenlerin kolesterol dzeyini azaltici, ve tuz ve su tutulmasinda bir miktar uyarici etkileri vardir.
29. PINEAL BEZ
Pineal bez, beynin diensefalon blgesinin dorsalinde yer alir.
Omurgali hayvanlar arasinda, enesiz baliklardan hagfish ' lerin, timsah ve armadillonun pineal bezleri yoktur.
Baykus, yarasa ve balinanin pineal bezleri ok kk, penguen ve deniz arslaninin pineal bezleri ok iridir.
30. Pineal bezi olusturan esas hcreler, pinealositlerdir.
Pinealositler, sitoplazmik uzantilari olan hcrelerdir. Bu hcre uzantilari birbirleriyle temastadirlar ve bazilari da, kan damarlarinin duvarlarinda sonlanir.
Pinealositler, seffaf ve elektronca yogun merkezli tanecikleri, mitokondriumlari, GER ve DER keselerini, Golgi aygitini, ribozomlari ve lipid taneciklerini ierirler.
Pineal bezden, genelde indol aminler olarak adlandirilan serotonin ve melatonin hormonlari retilir.
31. Melatonin biyosentezi, triptofanin pinealositlere girmesiyle baslar.
Triptofan, triptofan hidroksilaz araciligi ile 5-hidroksitriptofana dnsr.
5-hidroksitriptofan, L-amino asit dekarboksilaz enzimi etkisi ile, 5-hidroksitriptamin (serotonin) i verir.
Serotoninin bir kismi hcre disina verilir.
Hcredeki serotoninin ogu, N-asetil transferaz (NAT) ile, N-asetil serotonine ve bu da hidroksiindol-0-metil transferaz (HIOMT) vasitasiyla melatonine dnsr.
retilen melatoninin ogu hcre disina verilir. Bezde az miktarda melatonin saklanir.
34. Hidroksiindol-0-metil transferaz (HIOMT) enzimi sadece pineal bezde bulunmaktadir.
Sianda HIOMT aktivitesi sirkadyen bir ritm gsterir. Gece periyodunda, gndz periyodundan daha fazla miktarda HIOMT salinir. Buna bagli olarak da, melatonin gece periyodunda, gndze kiyasla daha fazla retilip salinir.
Disi sianlarda strus siklusunun farkli evrelerinde, kandaki HIOMT aktivitesinin dzeyi farklidir. Distrus evresinde HIOMT aktivitesi en yksek, prostrus ve strus evrelerinde dsktr.
Yapilan alismalar, tavuk ve bildircinda da melatoninin gece periyodunda daha fazla salindigini gstermistir.
Insanda melatonin gndz periyodunda kanda llemeyecek kadar azdir, gece periyodunda maksimum dzeyine erisir.
35. Pinealositler serotonin ve melatonine ek olarak, kk molekl agirlikli bazi polipeptidleri de ierirler.
Pineal bez ekstraktlarinda, tirotropin releasing hormon, luteinizan hormon releasing hormon, prolaktin releasing ve inhibiting faktrlerin varligi da yapilan alismalar sonucu saptanmistir.
Melatonin antigonadal etkisi olan bir maddedir.
esitli memeli rneklerinin disi ve erkek bireylerine melatonin enjeksiyonu veya melatonin peletlerinin implantasyonu sonucu, luteinizan hormon salgisi ve ovulasyon durur. Gen bireylerde, gonadal gelisme gecikir.
Hamsterler deneysel olarak, karanlikta aydinliktan daha uzun sreli tutulduklarinda, reme sistemlerine ait organlar geriler ve kanlarindaki gonadotropik hormonlarin yogunlugu azalir.
36. Bu deneysel veriler, zellikle dogal ortamlarinda yasayan hamsterler iin nem tasir.
Hamsterlerin remeleri mevsimseldir. Bu hayvanlar kis periyodunda hibernasyon gsterirler. Hayvanlarin durgun olduklari kis periyodunda, cinsel ynden aktif olmayislari, kisa fotoperiyodtan (gndz kisa-gece uzun) kaynaklanir.
Karanlik periyodunun uzun olusu ile pineal bez aktivite kazanir ve salinan hormonun antigonadal etkisiye, gonadal fonksiyonlar baskilanir.
remeleri sicak yaz aylarinda olur. Yazin 24 saatlik srede, isik periyodunun uzun olusu, pineal bez aktivitesini bastirir ve pineal bez salgisi daha azdir.
Antigonadal etkisi olan salginin azalmasiyla, gonadlar zerindeki baskilayici etki ortadan kalktigi iin, gonadlar aktif hale dnsrler.
Bylelikle melatonin, hamsterlerde reme siklusunun dzenlenmesinden sorumlu olan hormondur.
37. Pineal bezin paransim dokusundan kkenlenen tmrlerde, gonad fonksiyonlari geriler.
Bezin bozulmasina yol aan tmrlerde ise, bireyler vaktinden nce cinsel olgunluga erisirler.
Bu bulgular da, pineal bez hormonlarinin antigonadal etkisi oldugunu gsterir.
Pineal bez salgisinin kurbaga larvalarinda deri renginin degismesinde de grevi vardir.
Kurbaga larvalarina pineal bez ekstrakti verilmesi veya melatonin enjeksiyonu sonucu, dermal melanoforlardaki melanin pigmentini tasiyan granller hcrelerin merkezinde toplanirlar ve bunun sonucunda, deri rengi ailir (beyazlasir).
38. TIMUS BEZI
Timus bezi memelilerde, anatomik olarak, ggs kemigi altindadir.
Bez, zellikle kemirici memelilerde, immnolojik reaksiyonlardan sorumludur.
Farelerin dogumlarini takiben timus bezleri ameliyatla ikartildiginda, antijenlere karsi rettikleri antikor yapimi ok azalir.
Daha ileri evrelerde bezin ikarilmasi, lenfosit sayisinda azalmaya neden olur. Ancak bu bireylerde, immn reaksiyonlarin sapmasi, tims bezleri ikarilmis yeni dogmuslar kadar olmaz.
40. Timus bezinin iki nemli grevi vardir:
1-Timus bezi, immnolojik ynden fonksiyonel olan bazi hcrelerin olustuklari bir organdir. Bu hcreler daha sonra, timus bezinden ikip, diger lenfoid dokulara geerler.
2-Tims bezinden, timik bir hormon retilir. Bu hormon kana geer ve immnolojik hcrelerin diger lenfoid dokularda ogalip, olgunlasmalarini saglar.
41. Timus bezi olan bir siana sian embriyosundan alinan karaciger hcreleri aktarildiginda, bu hcreler immnolojik yeterlilige sahip olurlar.
Timus bezi olmayan sianlara embriyonik karaciger hcreleri verildiginde ise, immnolojik yeterlilik olmaz.
Timus bezi olmayan sianlara, milipor filtresinden geirilmis timus dokusu verilmesi, olayi normale dndrr. Bu da, timus bezinden kkenlenen bir maddenin varligini gsterir.
Timus bezleri ikarilan disi fareler erginlestikleri periyotda gebe kaldiklarinda, gebelik periyodu sresince antikor yapimlarinda byk sapmalar olmaz. nk, yavrularin timus bezlerinde retilen bir madde, plasenta yoluyla anne bireyin vcuduna geer ve annenin immnolojik olaylarini dzenler.
42. Bu ve buna benzer ok sayidaki deneyin sonularina gre, timus bezinden kaynaklanan bir faktr veya hormonun kana getigi ve belirli yapilardaki immn hcrelerin farklilasmalarini saglayip, immn reaksiyonlara katilmalarini uyardigi kesin olarak sylenebilir. Bu madde timozin adini alir.
Timozin timus bezinden izole edilmistir. Polipeptid tabiatlidir ve molekler agirligi 12.000 dalton dolayindadir.
Timus bezleri ikarilmis hayvanlara timozin verilmesi sonucu, lenfositlerin ogalmalari uyarilir ve bozulan immn reaksiyonlar normale dner.
Timozin in vitro olarak da, T lenfositlerinin gelismelerini uyarir.
43. Timus bezi steroid hormonlara ok duyarlidir.
Timus bezi, bireyin cinsel olgunluga erisip esey hormonlarinin miktarca arttigi dnemde klr.
Adrenal steroidlerin de, timus bezi fonksiyonunda durdurucu etkileri vardir.
Steroidler ve timus bezi arasindaki iliski sadece memelilere has degildir. Amfibilerde de, timus bezi endokrin degisikliklere duyarlidir.
Hipofiz bezleri ikarilmis kurbaga larvalarinin timus bezleri, kontrollerine kiyasla iki misli byktr. Olaya iki faktr neden olabilir:
1-hipofiziyal bir faktr timus bezinin fonksiyonunu dzenler.
2-hipofiz bezinin olmamasi, adrenal korteks hormonlarinin olmayisina yol aar. Bu da bezin asiri gelisimi ile sonulanir.
Timus bezinin endokrin fonksiyonu hakkinda yapilan alismalar halen yaygin biimde devam etmektedir.
44. ROFIZ ve ROTENSINLER
Teleostei, elasmobrans, kondrostei, holostei baliklarin omuriliklerinin kaudal ularinda, salgilama yetenegine sahip hcreler bulunur. Bu hcrelerin bulundugu omurilik blgesine, rofiz denir.
rofiz, endokrin fonksiyonu olan bir yapidir.
Teleostlarin rofizlerinden esitli aktif maddeler izole edilmis ve bunlara rotensinler adi verilmistir.
Yapilan deneylerde, rotensinlerden bazilarinin zellikle memelilerde ve kuslarda kan basincini dsrdg, balik ve memelilerde kortikotropik releasing aktivite gsterdigi saptanmistir.
Diger bazilarinin ise, dz kas hcrelerinin kasilmalarini, sodyum iyonlarinin hareketlerini uyardigi saptanmistir.
45. rotensin I 47 amino asitten olusur (H-Asn-Asp-Asp-Pro-Pro-Ile-Ser-Ile-Asp-Leu-Thr-Phe-His-Leu-Leu-Arg-Asn-Met-Ile-Glu-Met-Ala-Arg-Ile-Glu-Asn-Glu-Arg-Glu-Gln-Ala-Gly-Leu-Asn-Arg-Lys-Tyr-Leu-As p-Glu -Val-NH2).
rotensin II ilk olarak teleost baliklarin kaudal nrosekresyon sisteminden elde edilen siklik bir peptiddir. Daha sonra kurbaga ve insan beyin ektraktlarindan da elde edilmistir.
Insanda 11, balikta 12, kurbagada 13 amino asite sahiptir.
Siklik blgesi biyolojik aktiviteye sahiptir.
46. Insanda rotensin II merkezi sinir sistemi, bbrek, dalak, ince bagirsak, timus, prostat, hipofiz, adrenal bezde retilmektedir.
Insanda;
kalbin fonksiyonlarini dzenler,
tmr gelisiminde rol oynar.
bbrek yetmezliginde,
konjestif kalp yetmezliginde,
diyabette,
sistemik hipertansiyonda ve
karaciger sirozunda ortaya ikan portal hipertansiyonda plazma rotensin II dzeyleri artar.
47. PROSTOGLANDINLER
Prostoglandinler ilk kez, 1930 larda Von Euler tarafindan insan semeninde saptanan lipid grubu maddelerdir.
Semenin disi bireyin vaginasinda kasilip gevsemeye neden olmasi sonucu, analizi yapilmis ve prostoglandinlerin varligi saptanmistir.
Semen retimine prostat bezinin katkida bulunmasi nedeniyle de, bu maddeler prostoglandinler olarak adlandirilmislardir. Ancak, daha sonraki yillarda, beyin dahil olmak zere vcuttaki tm doku ve sivilarda prostoglandinler gsterilmistir.
1970lerden sonra tromboksanlar ve lkotrenler bulunmus ve prostoglandinlerle birlikte eikosanoid olarak isimlendirilmistir.
Eikosanoidler yapildiklari yerde etkili olurlar, bu nedenlede yerel etkili (lokal) hormonlar olarak kabul edilirler.
48. Prostoglandinler temel prostanoik asit iskeletine sahip, 20 karbonlu doymamis yag asitlerinden olusur ve yari mrleri ok kisadir.
Kristal halinde koyun vesikula seminalisinden saflastirilan ilk prostoglandinler, PGE1 ve PGE1adir.
Yapilan alismalarda prostoglandinlerin 4 farkli esidinin oldugu saptanmistir. Bunlar A, B, E, F harfleri ile gsterilirler ve aralarinda bazilarinin alt gruplari da vardir. Bu ayirim kimyasal yapilarindaki farkliliktan kaynaklanir.
Prostoglandinlerin alt tipleri PGA1, PGA2, PGE1, PGE1a, PGE2, PGF1a, PGF2adir.
Prostoglandinlerin dokulardaki sentezi, polidoymamis yag asitlerinin prostoglandin sentetaz ile katalizlenmesiyle meydana gelir. Bu enzim esitli dokularda yaygin olarak bulunur. Ancak en fazla olarak vesikula seminalis ve bbrek medullasinda bulunmaktadir.
Paralanmalari prostoglandin izomeraz, dehidrogenazlar ve redktazlar vasitasiyla olur.
51. Prostoglandinlerin birok etkileri adenil siklaz yolu veya hcre ii depolardan Ca++ mobilizasyonu ile dzenlenir.
PG ler kemikten Ca++ mobilizasyonunu arttirirlar.
Kardiyovaskler sistemde damarlari genisleterek kan basincini dsrrler. PGI2 zellikle koroner arterlerin genislemesini saglar.
Ince ve kalin bagirsaklarin boyuna dz kaslarini kasarlar.
Gastrik HCl salgisini nledikleri iin, peptik lser tedavisinde kullanilirlar.
PG ler brons dz kaslarini gevsetirler, bu nedenle de astim tedavisinde kullanilirlar. PGF2a brons dz kaslarini kasar.
52. PGE ve PGF luteolize neden olur, korpus luteumun bozulmasini saglar ve buna bagli olarak progesteron salgisini azaltir. PGF2a uterus kaslarini kasar bu nedenle dsk yapici ve dogumu baslatmak iin kullanilir.
TXA2 trombosit agregasyonunu uyarir, PGI2 ise nler.
Iltihabin bilinen belirtilerini olustururlar.
PGE bas agrisina neden olur. Aspirin kullanilmasi HCl salgisini arttirarak ve PG sentezinde etkili enzimi etkisizlestirerek PG sentezini durdurur ve agriyi keser.
Lkotrenler brons kaslarini kasarak astima neden olurlar.
Immn ve hemopoietik sistemler prostoglandinlere cevap verirler.
Mide ve bagirsak salgilari ile merkezi sinir sistemi zerinde de etkilidirler.
Bazi prostoglandinler nrotransmitter olarak is grrler.
53. RENIN-ANJIYOTENSIN-ALDOSTERON SISTEMI Renin-anjiotensin-aldosteron sistemi, su ve elektrolitlerin ve arteriyal kan basincinin dzenlenmesinde, anahtar rol oynar.
Renin esas olarak bbrekteki jugstaglomerular hcrelerde sentezlenip depolanir.
Macula densa hcreleri szntdeki Ca2+ , Na2+ , ve Cl- iyonlarina duyarlidir.
Afferent arteriyoller, makula densa ve jugstaglomerular hcrelerin hepsi birlikte jugstaglomerular apparatus adini alir.
Dehidratasyon, kan basincinin azalmasi, kan veya sivi kaybi, hiponatremi gibi durumlarda renin salgilanmasi uyarilir.
54. Renin, karacigerde sentezlenip salinan anjiyotensinojeni anjiyotensin Ie evirir.
Akciger, plazma, vaskular endoteliyal hcreler, bbrek gibi pek ok yerde bulunan ACE enzimi (ACE-angiotensin-converting-enzyme) anjiyotensin Iin karboksil ucundan 2 aminoasidi ayirir ve anjiyotensin II olusur. Anjiyotensin II:
1-Vaskular dz kaslari kasarak kan basincini arttirir.
2-Glomerular permeabiliteyi, tubular tuz ve su geri emilimini dzenler. Bunu;
Afferent arteriyol bzerek,
Glomerular mezengiyal hcreleri bzp glomerular filtrasyon hizini azaltarak, ya da
direkt olarak bbrek tubullerinden Na2+geri emilimini uyararak basarir.
55. 3- Adrenal korteksten aldosteron sentezini arttirarak,
4- Sinir sisteminde noradrenalin salinimini uyarip arka hipofizden adrenalin salinmasini uyararak su ve tuz alinmasini uyarir,
5- Gastrointestinal kanaldan Na 2+ve su alinmasini uyarir,
6-Damar etrafindaki dz kaslarda,fibroblastlarda, adrenokortikal hcrelerde,insan fetal bbrek hcrelerinde spesifik proteinlerin retimini uyararak hcre ogalmasini uyarir.
56. ATRIYAL NATRIRETIK PEPTID(ANP)
Plazma hacminin artmasi sonucu kalp atriyumlarindaki zel hcrelerin gerilmesi ile ANP denen bir protein salinir, dolasima geer
Bu proteinin artmasi, bbrek toplayici kanallari ve tubul hcrelerinden Na2+ ve su geri emilmesini durdurur. Bu da idrar miktarini arttirir ve kan hacmi normale dner.
59. KAYNAKLAR
Guyton AC. Textbook of Medical Physiology (Tibbi Fizyoloji). Nobel Tip Kitapevleri, 2001.
ner P. Hormonlar (2004-2005 yili ders notlari). Istanbul Tip Fakltesi Basimevi, 2005.
ztas B, zm G, Kaya M, Erdem-Kuruca, Ziylan YZ, Karamrsel S, Yigit R. Kontrol sistemleri, sindirim ve bosaltim fizyolojisi. Nobel Tip Kitapevleri, 2001.
Junqueira LC, Carneiro J, Kelley RO. Basic histology,1995.
Ben Greenstein. Endocrinology at a glance, 2001.
Alice S. Pakurar, John W. Bigbee. Digital histology, 2004.
Agamemnon Despopoulos. Color atlas of physiology, 2003.
Ong KL, Lam KS, Cheung BM. Urotensin II: its function in health and its role in disease. Cardiovasc Drugs Ther. 2005 Jan;19(1):65-75.
W Song, A E S Abdel-Razik, W Lu, Z A, D G Johns, S A Douglas, R J Balment and N Ashton. Urotensin II and renal function in the rat. Kidney International 69, 13601368, 2006.
Martine Clozel, Patrick Hess, Changbin Qiu, Shuang-Shuang Ding, Markus Rey. The urotensin-II receptor antagonist palosuran improves pancreatic and renal function in diabetic rats. Journal of Pharmacology And Experimental Therapeutics, 2, 2005.
60. GUYTON, A.C., HALL, J.E., 2007, Tibbi Fizyoloji, Nobel Tip Kitabevleri, Istanbul, 978-975-420-558-9.
SCARDINO, P.T., KELMAN, J., 2005, Prostat Kitabi, Vatan Kitap, Istanbul, 975-885-725-8.