1 / 185

İktisat Metodolojisi ve Araştırma Teknikleri*

İktisat Metodolojisi ve Araştırma Teknikleri*. * Bu Ders Notları, Yrd. Doç. Dr. Nevzat Şimşek, Yrd. Doç Dr. Mert URAL ve Yrd. Doç. Dr. Nagehan Keskin tarafından hazırlanmıştır. DERSTE İNCELENEN KONULAR. Yöntem Tartışmalarının Tarihi, Bilim Kavramı (Tanımı, Özellikleri, Değeri),

gurit
Télécharger la présentation

İktisat Metodolojisi ve Araştırma Teknikleri*

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. İktisat MetodolojisiveAraştırma Teknikleri* * Bu Ders Notları, Yrd. Doç. Dr. Nevzat Şimşek, Yrd. Doç Dr. Mert URAL ve Yrd. Doç. Dr. Nagehan Keskin tarafından hazırlanmıştır

  2. DERSTE İNCELENEN KONULAR • Yöntem Tartışmalarının Tarihi, • Bilim Kavramı (Tanımı, Özellikleri, Değeri), • Bilimsel Açıklama (Betimleme, Açıklama, Öndeyi), • Doğal Bilim-Sosyal Bilim Ayrımı, • Yöntem ve Yöntembilim (Yöntembilimsel Yaklaşımların Sınıflandırılması Sorunu, Temel Yöntembilimsel Yaklaşımlar), • Metodoloji Literatürüne İlişkin Çeşitli Kavramlar (Kuram ve Model, Varsayım ve Aksiyom, Hipotez, Gözlem ve Deney)

  3. DERSTE İNCELENEN KONULAR • İktisat Metodolojisi • Kural Koyucu İktisat Metodolojisi • Doğrulamacılık (İspatçılık, Mantıksal Pozitivizm) • Yanlışlamacılık (Karl Popper) • Bilimsel Araştırma Programları (Imre Lakatos) • Betimsel İktisat Metodolojisi (Thomas Kuhn)

  4. METOD VE METODOLOJİ • Metod : Yöntem • Metodoloji: Yöntembilim • Yöntem (metod): Bir amacın gerçekleştirilmesi veya bir hedefe ulaşılabilmesi için izlenen yol anlamına gelmektedir. • Yöntembilim (metodoloji) ise yöntem sözcüğünden gelmekle birlikte, onu aşan bir anlama sahiptir.

  5. METOD VE METODOLOJİ • Kelime olarak yöntembilim, yöntemin bilimi anlamına gelmektedir. • Yöntembilim: Çeşitli bilim dallarında, gerçekliğin anlaşılması ve açıklanmasına yönelik bilgilerin üretilmesinde kullanılan yöntemleri inceleyen bir bilim dalıdır. • Diğer bir ifadeyle metodoloji, çeşitli bilim dalları çerçevesinde, belirli amaçlara ulaşmak için ne tür yöntemlerin kullanıldığı ya da kullanılması gerektiği konusunda geliştirilen kavramsal sistem olarak da tanımlanabilir.

  6. METOD VE METODOLOJİ • Her bilgi üretimi, iletimi ve etkinliğinin bir yöntem çerçevesinde yürütülmesi kaçınılmazdır. Bu anlamda iktisat metodolojisi de tıpkı iktisat gibi, kendisine özgü amaçları, inceleme konusu ve yöntemi olan ayrı bir bilim dalıdır. • İktisadın inceleme konusu, karşılıklı olarak birbirine bağlı üretim ve tüketim etkinliklerini içeren ekonomik faaliyetler iken, • İktisat metodolojisinin inceleme konusu ise ekonominin nasıl işlediğine ilişkin varsayım, açıklama ve modellerden oluşan iktisat bilimidir.

  7. METOD VE METODOLOJİ • İktisatçıların temel amacı, iktisadi olayların işleyişini açıklamaya ilişkin, doğru, tutarlı ve kabul edilebilir bilgiler (teori, model, yaklaşım) üretmektir. • İktisat yöntembilimcilerinin amacı ise, iktisatçıların ürettikleri bu bilgi ve teorileri incelemek ve bu teorileri üretmeye çalışan iktisatçıların bu faaliyetleri yaparken nasıl bir yöntem izlediklerini veya izlemeleri gerektiğini ortaya koymaya çalışmaktır.

  8. METOD VE METODOLOJİ • Bu bağlamda iktisat metodolojisi, iktisada ilişkin kavramların, teorilerin ve temel düşünce ilkelerinin sorgulanmasını kapsayan bir çalışma alanıdır. • Bu çerçevede, bilim felsefesinin iktisada uygulanması olarak ele alabileceğimiz iktisat metodolojisi, iktisadi düşüncenin yapı ve kapsamının bilim felsefesi yardımıyla kavranmasını gerektiren disiplinlerarası bir sorgulamayı içermektedir.

  9. YÖNTEM TARTIŞMALARININ TARİHİ • Yöntem tartışmalarının tarihi, bilginin tarihi kadar eskilere uzanmaktadır. Çünkü bilginin sorgulanması veya meşrulaştırılmasının gerekli olduğu her yerde, yöntem tartışmalarına da ihtiyaç duyulmuştur. • Bu anlamda yöntem tartışmalarının, bilgi üretim ve iletiminin söz konusu olduğu her yerde var olduğunu söylemek mümkündür.

  10. YÖNTEM TARTIŞMALARININ TARİHİ • Bilimsel yöntem tartışmalarının geçmişi 17. yüzyıla kadar gitmektedir. Bugün bağımsız birer bilim dalı olan fizik, kimya, biyoloji, sosyoloji, psikoloji, siyaset bilim ve iktisat gibi bilgi alanları, 17. yüzyıla kadar felsefenin bir alt dalı konumundaydılar ve her birinin kullandığı yöntem felsefenin yöntemiydi. • 17. yüzyılda öncelikle fizik, kimya ve biyoloji gibi doğal bilimler teker teker felsefeden ayrılarak bağımsızlıklarını ilan ettiler.

  11. YÖNTEM TARTIŞMALARININ TARİHİ • Doğal bilimlerin bağımsızlıklarını ilan ederek felsefe değil, ayrı birer bilim dalı olduklarını ortaya koymaları yalnızca bilim değil, yöntem tartışmalarında da önemli bir dönüşüme neden olmuştur. • Bundan sonra, daha önceleri felsefenin egemenlik alanı içinde düşünülen bilgi dalları, kendilerini bilim haline getirecek ve felsefenin egemenliğinden kurtaracak yöntem arayışlarına yöneldiler.

  12. YÖNTEM TARTIŞMALARININ TARİHİ • Bu süreçte bilim öyle bir egemen konuma geldi ki, felsefe kelimesinin günlük kullanımında bile önemli anlam kaymaları meydana geldi. Kelime anlamı olarak “bilgi sevgisi” olan felsefe, bundan sonra can sıkıcı, temelsiz hatta faydasız tartışmaların adı oluverdi. • Doğal bilimlerin felsefeden ayrılarak bağımsız birer bilim dalı haline gelmeleri, sadece doğal bilimciler için değil, sosyal bilimciler için de önemli ve tarihi bir başlangıç noktası olmuştur.

  13. YÖNTEM TARTIŞMALARININ TARİHİ • Doğal bilimlerin kısa zamanda gösterdikleri bu başarının sırrının, kullandıkları yöntemden kaynaklandığı düşünüldü ve bu düşünceden hareketle sosyal bilimciler, doğal bilimlerin kullandıkları yöntemlerin sosyal bilimlerde de kullanılabilmesi olanaklarını araştırmaya başladılar. • Ve böylece, doğal bilimlerin kullandıkları bilimsel yöntemin özelliklerinin neler olduğu ve sosyal bilimlerde de benzer yöntemsel ilkeler oluşturma imkanının olup olmadığı, yöntem tartışmalarının odak noktasını meydana getirdi.

  14. YÖNTEM TARTIŞMALARININ TARİHİ • Bilimde olduğu gibi, yöntem tartışmalarında da sosyal bilimciler, fizikçi ve matematikçi gibi doğal bilimcileri takip etmekte, onların arkasından gitmektedirler. • Yöntem tartışmalarının gündeme getirdiği ilk soru şudur: “Bir bilgiyi bilimsel bilgi yapan onun hangi özelliğidir?” • Bu soruya cevap arayan tartışmalar, bilim felsefesinde hala bir sonuca bağlanamamış olan, bilim ile bilim olmayanın ayırt edilmesi sorununu ortaya çıkarmıştır.

  15. YÖNTEM TARTIŞMALARININ TARİHİ • Her bilim adamı yada yöntembilimci, kendi yaklaşımını savunurken, zihninde daima bilim olan ile bilim olmayanı birbirinden ayıran bazı ölçütlerin bulunduğunu varsayar. Ancak bu ölçütler konusunda bilim adamları, bilim felsefecileri ve yöntembilimciler arasında bir uzlaşma yoktur.

  16. BİLİM KAVRAMI • Bilim nedir? bilimin temel özellikleri nelerdir? sorularını yanıtlamak olgusal dünyanın sürekli değişim içinde olması ve bilimin karmaşık bir yapıya sahip olması nedeniyle hiç kolay değildir. • Bilimin ne olduğu sorusuna, herkesin üzerinde birleştiği kesin bir yanıt vermek olanaksızdır. Bu nedenle yapılan farklı tanımlamalarda, bir tanımın kapsam dışında bıraktığı bazı unsurlar, başka bir tanımın hareket noktası olabilmektedir.

  17. BİLİM KAVRAMI • Bilimin ne olduğu konusunda bir fikir birliği sağlanamamasının 2 önemli nedeni vardır: 1) Bilimin, donmuş, statik bir konu değil, sürekli ve artan bir hızla gelişen ve değişen bir etkinlik olması, 2) Bilimin inceleme konusu ve yöntemi yönünden kapsam ve sınırları belli bir etkinlik değil, çok yönlü ve sınırları yer yer belirsiz karmaşık bir oluşum olmasıdır.

  18. BİLİM KAVRAMI • Bilim kavramı hakkında bazı yaygın tanımlar şöyledir: a) Bilim, örgütlenmiş bilgiler bütünüdür. b) Bilim, insan deneyim ve yaşantısını betimleme, yaratma ve anlama metodudur. c) Bilim, geçerliliği kabul edilmiş sistemli bilgiler bütünüdür.

  19. BİLİM KAVRAMI • Bu tanımlar gibi bilim kavramını genel olarak tanımlayanların yanı sıra, daha dar ve bilim kavramının çeşitli özelliklerini öne çıkarmayı amaçlayan tanımlara da rastlanmaktadır. • Bunlardan birkaç tanesi şöyledir: a) Bilim, olguları açıklamaya çalışan, bir yanıyla eylemsel (gözlem, deney, sayım, ölçüm vb.) diğer yanıyla zihinsel (kavram, hipotez, tümevarımsal veya tümdengelimsel çıkarım) bir etkinliktir. b) Bilim, bir taraftan düşünme ve ele aldığı konuları bilimsel metotlarla araştırma sürecidir, diğer taraftan da bilimsel araştırma sonucunda oluşan bir üründür.

  20. BİLİM KAVRAMI c)Bilim, denetimli gözlem ve gözlem sonuçlarına dayalı mantıksal düşünme yolundan giderek, olguları açıklama gücü taşıyan hipotezler (açıklayıcı genellemeler) bulma ve bunları doğrulama metodudur. d) Bilim olgular arasında doğrulanabilir-yanlışlanabilir kuramlar geliştirir. • Tüm bu farklı tanımlamalar dışında, bilim kavramını toplumsal bir olgu olarak tanımlamak da mümkündür: • Toplumsal bir olgu olarak bilim, sonuçlarından teknik aracılığıyla yararlandığımız, birçok alanda bulgularına başvurduğumuz bir etkinliktir.

  21. BİLİM KAVRAMI • Bilim kavramının tanımı üzerinde bir fikir birliği olmamakla birlikte, bilimin iki ayırt edici özelliğinden bahsetmek mümkündür: 1) Bilim bulduklarını olgular üzerinde temellendirir. Yani bilimde zevkler, hisler, kanılar veya batıl inançlar yer almaz. 2) Bilim, organize olmamış, birbiriyle ilişkisiz bazı veri kütlelerinin basit bir yığılımı değildir. Toplanan veriler mantıksal yönden bir ilişki düzeni içinde yer alırlar ve sistemli bir bilgiler bütünü oluştururlar.

  22. BİLİMİ NİTELEYEN ÖZELLİKLER 1) Bilim olgusaldır:Bilimin başta gelen özelliği olgusal oluşudur. Bunun anlamı şudur: Bilimsel önermelerin tümü ya doğrudan ya da dolaylı olarak gözlemlenebilir olguları dile getirir. Bilim olgular arasındaki nedensellik ilişkilerini ele alarak doğrulanabilir ifadeler bulma peşindedir. • Bilimde hiçbir hipotez veya teori gözlem ya da deney sonuçlarına dayanılarak kanıtlanmadıkça doğru kabul edilemez. Bu bağlamda bilim, kendiliğinden doğru sayılan ya da tanım gereği doğru olan önermelerle uğraşmaz. Bunlar genellikle içi boş, bilgi vermeyen, doğru ya da yanlışlığı olgulara değil, kendi anlamlarına bağlı olan önermelerdir.

  23. BİLİMİ NİTELEYEN ÖZELLİKLER 2) Bilim mantıksaldır: Bilim kendi içinde tutarlıdır. Bilimde önermeler (bilimsel hükümler) birbirleriyle çelişmez. Bütün bilimsel yargılar mantık kurallarına uygundur ve mantıksal tutarlılığa ve geçerliliğe sahiptir. 3) Bilim objektiftir (nesneldir): Bilimin ürünü olan bilgi, onu ortaya koyan bilim adamının inançlarından, değer yargılarından, kişisel kanaatlerinden ve dünya görüşünden bağımsız bir bilgidir. Bilimsel bilgi, kişiden kişiye ve toplumdan topluma değişmez. Bilim, öznel değerlendirmelere değil, nesnel sonuçlara ulaşmak ister.

  24. BİLİMİ NİTELEYEN ÖZELLİKLER 4) Bilim eleştiricidir: Bilim insanının her şeyi sorgulayan eleştirel bir tavrı vardır. Bilim, ne denli akla uygun görünürse görünsün, her sav ya da teori karşısında, hatta bu sav veya teori yerleşmiş ve herkes tarafından kabul edilmiş olsa bile eleştirici tutumunu elden bırakmaz. • Bilim bu tutumunu yalnız bilim dışı görüşlere karşı değil, bilimsel sonuçlara karşı da sürdürür. Bilimde her teori veya görüş, olgular tarafından desteklendiği sürece doğru kabul edilir.

  25. BİLİMİ NİTELEYEN ÖZELLİKLER 4) Bilim eleştiricidir • Yeni bazı olguları açıklama gücünü gösteremeyen veya bazı gözlem verilerinin doğrulamadığı bir teori, daha önceki statüsüne bakılmaksızın eleştiriye tabi tutulur ve o an için bilinen tüm olguları kapsayacak biçimde değiştirilir ya da buna olanak yoksa bir yana itilir ve yerine daha güçlü bir teori konmaya çalışılır. • Yani bilimde ortaya atılan her kuram, yeni olgular karşısında değiştirilebilir. Bilimde hiçbir doğru değişmez değildir. • Bilimin bu kendi kendini eleştirme özelliği, ona kendi kendini düzeltme yeteneği kazandırmaktadır.

  26. BİLİMİ NİTELEYEN ÖZELLİKLER 5) Bilim seçicidir:Evrende olup biten olgular çeşit ve sayı yönünden sonsuzdur. Bilimin, varlık dünyasındaki tüm olguları ele alıp incelemesi hem olanaksız hem de gereksizdir. • Bir olgunun bilime veri olma niteliği kazanabilmesi için ya inceleme konusunun bir soruna ilişkin olması ya da bir hipotez veya kuramın test edilmesinde kanıt değeri taşıması gerekir. Bu bakımdan bilimsel araştırmaya konu olan olgular, tüm olguların ancak küçük bir parçasını kapsamaktadır. • Yani bilim adamı, olgu istifi yapan bir koleksiyoncu değildir, o ancak araştırma amacına uyan ve cevabını aradığı sorulara uyan olguları saptamaya çalışır.

  27. BİLİMİ NİTELEYEN ÖZELLİKLER 6) Bilim genelleyicidir:Bilim tek tek olgularla değil, olgu türleri ile uğraşır. Bilimsel önermeler genelleme niteliğinde olup ya bir grup olgunun paylaştığı bir özelliği ya da olgular arasında değişmez bazı ilişkileri dile getirir. • Bilim açısından tek bir olgunun kendi başına bir önemi yoktur. Dolayısıyla bilimin ulaştığı sonuçlar herkes tarafından kabul gören genel geçer olan görüşlerdir.

  28. BİLİMİN DEĞERİ • Bilime her şeyden önce “yararcı bilme” açısından önem ve değer veririz. Ancak bilimde aynı zamanda “salt bilme” isteği de söz konusudur. Gerçek bir bilim adamı, bulgularının tekniğe dönüşüp toplumsal yarara yol açmasından mutluluk duyabilir ama onu yönlendiren temel dürtü “salt bilme” isteğidir. • Peki “salt bilme” ne demektir? • Salt bilme, bireysel yada toplumsal yararı ikinci planda tutan ve ön planda olgular hakkında sağlam bilgiler elde etme ve giderek olgular topluluğu hatta evreni çıkar gözetmeyen bir gözle görebilme tutumudur. Kısacası, ünlü filozof Aristotales’in belirttiği gibi “bilmek için bilmektir”.

  29. BİLİMİN DEĞERİ • Bilim, insanın içinde yaşadığı doğayı ve toplumu hatta kendisini anlamasını, kavramasını ve bu alandaki olayları açıklayabilmesini sağlar. • Ancak sadece bununla kalırsa bilimsel bilgi pasif, durağan bir bilgi olur. Yani sadece insan kafasında bir süs olur. • Oysa bilimsel bilgi sadece anlama, kavrama ve açıklamakla yetinmez, kişide bir güç haline gelir ve kişinin doğayı kendi ihtiyaçları doğrultusunda kullanabilmesini ve değiştirebilmesini sağlar.

  30. BİLİMİN DEĞERİ • Bu bağlamda bilimi değerli kılan iki önemli işlevi vardır: 1) Bilimin, teknolojiye uygulanmasına ve yarara yönelik buluşlara olanak sağlaması: • Bilimin yaşamımızı etkileyen uygulama sonuçları oldukça çeşitlidir. Örneğin, her gün kullandığımız telefon, radyo, televizyon, otomobil gibi araç, gereç ve makinelerin listesi bunların yaşantımızdaki önemini göstermeye yeter. • Bilimin teknolojideki uygulamasından elde edilen bilgiler, insanoğluna doğal çevresini kontrol altına alma olanağı sağlamış ve doğa kuvvetlerini kendi yaşamını kolaylaştırma yolunda kullanma olanağı vermiştir.

  31. BİLİMİN DEĞERİ • Bilim ve teknolojideki gelişmeler insanlığın yararına kullanılabileceği gibi zararına da kullanılabilir. (Örneğin, fizik ve kimya alanındaki gelişmeler atomun ve barutun bulunmasını sağlamıştır.) • Burada sorun, bilimin ortaya koyduğu buluşların ve teknolojik yeniliklerin insanlığın yararına kullanılıp kullanılmamasından kaynaklanmaktadır. • Bilim, olumlu ve yapıcı bir biçimde kullanıldığı zaman da, olumsuz sonuçlar doğurduğu zaman da yaşamı doğrudan etkilemektedir.

  32. BİLİMİN DEĞERİ 2) Bilimin, nitelikleri belli bir düşünce yapısı ve akılcı bir dünya görüşü oluşturması: • Bilimsel düşünme belli bir kafa disiplini gerektirir. Bu disiplini kazanmış bir kişi, her şeyden önce gerçeğe dönüktür, yargılarında tutarlı ve ihtiyatlı olması gerektiğini bilir, olgulara dayanmayan genellemelerden kaçınır, akla ne kadar yakın görünürse görünsün hiçbir konuda ön yargılara, batıl inançlara saplanmaz.

  33. BİLİMİN DEĞERİ • Bilimsel düşünme yeteneğini kazanmış bir kişi için, düşüncenin hareket noktası ve geçerlilik ölçüsü güvenilir gözlem verileridir. Gözlem verilerine ters düşen, ya da onları aşan her türlü iddia, teori veya genelleme duygusal çekiciliği ne olursa olsun, şüphe konusu olmak zorundadır. • Bilimsel düşünme belli bir dünya görüşüne dayanır. Bu görüş rasyoneldir (akılcıdır), her türlü mistik ve doğaötesi görüşlerin karşısında yer alır. Doğada olup biten olayları, doğaüstü kuvvetlerin varlığını tasarlayarak değil, yine doğal olaylara başvurarak açıklamaya gider.

  34. BİLİMİN DEĞERİ • Bilimsel düşünce bir anlama, bir bulma ve doğrulama metodudur. İnsanlık uzun geçmişi boyunca, bazı şeyleri anlamak, bulmak ve doğrulamak için mitoloji ve din gibi bilim dışı yolları denemiştir. Fakat bu çabaların hiç birisi başarılı olamamış ve bilimsel metodun sağladığı güvenilir bilgiye ve olguları açıklama gücüne erişememiştir. • Özet olarak bilimin değeri, bir yandan teknoloji sayesinde hayata uygulanması ile faydaya yönelmiş icatlarda, diğer yandan nitelikleri belli bir kafa disiplini, rasyonel bir dünya görüşü ve evrenin insanoğlu için sır olan yanlarını ve işleyişini anlama ve açıklama metodu oluşturmasından kaynaklanmaktadır.

  35. BİLİMİN DEĞERİ • Bilimi değerli kılan bu iki önemli işlev aynı zamanda birbirini tamamlayıcı niteliktedir. • Çünkü insanoğlunun faydalanmasına yönelik teknolojik gelişmeler, temelde fayda gözetmeyen, insanoğlunun salt bilme ve anlama çabasına dayanan bilgi ve açıklamaları gerektirdiği gibi, bu tür bilgi ve açıklamaların kapsamını genişletmek, geçerlilik ve güvenilirliğini arttırmak bakımından da teknik araçlara ihtiyaç duyulmaktadır. • Yani bilim teknolojiye, teknoloji de bilime önemli destekler sağlar.

  36. BİLİMSEL AÇIKLAMA (Betimleme, Açıklama ve Öndeyi) • Bilim, dünyamızda olup biten olguları betimleme ve açıklama yoluyla anlama girişimidir. • Betimlemede amaç nedir? • Betimlemede amaç, araştırma konusu olguları ve bu olgular arasındaki ilişkileri saptamak, sınıflamak ve sonra da dile getirmektir.

  37. BİLİMSEL AÇIKLAMA (Betimleme, Açıklama ve Öndeyi) • Betimleme yaparken, “neden” ve “niçin” den çok “ne oldu”, “nasıl oldu” sorularını sorarız. Betimleme aşamasında, ele alınan olgunun nasıl olduğu (oluş süreci), nasıl bir gelişim kaydettiği ortaya konur. • Açıklama ise bir olgunun oluş biçimini değil, oluş nedenini gösterme sürecidir. Yani açıklama, olayların nedeniyle ilgilidir. • Açıklama, nedeni bilinmeyen olguların, nedeni bilinen olgularla ifade edilmesidir. Nedeni belirleyen teoriler ve yasalar birer açıklamadır. Açıklamalar aksi ispatlanana kadar ya da yeni bir teori ve yasa ile çürütülmedikçe varlıklarını sürdürürler.

  38. BİLİMSEL AÇIKLAMA (Betimleme, Açıklama ve Öndeyi) • Örneğin, bir ay tutulmasını veya yağmurun kara dönüşünü gözlemlemek ve gözlem sonuçlarını bütün ayrıntıları ile aşama aşama kaydetmek bir betimlemedir. • Bu bize, ay tutulması veya yağmurun kara dönüşümünün nasıl olduğunu anlatır fakat neden meydana geldiğini göstermez. • Ay tutulmasının neden yaşandığı veya yağmurun kara neden dönüştüğü araştırıldığında ve nedenler ortaya konulduğunda ise açıklama yapılmış olur.

  39. BİLİMSEL AÇIKLAMA (Betimleme, Açıklama ve Öndeyi) • Bir olguyu betimlemek için, o olgunun dışına çıkmaya gerek yoktur. Olguyu oluş süreci içinde gözlemlemek ve kaydetmek yeterlidir. • Oysa bir olguyu açıklamak için, o olgu dışında başka olgulara da başvurmak gerekmektedir. • Bu ise, iki olgu arasında ilişki kuran bir veya daha fazla genellemenin elimizde olmasına bağlıdır.

  40. BİLİMSEL AÇIKLAMA (Betimleme, Açıklama ve Öndeyi) • Betimleme ile açıklama arasındaki farkı belirginleştirmek için günlük yaşantımızdan bir örnek verelim: • Örnek bir olgu: “Cisimlerin suda yüzmesi” • Gözlem yapıyoruz ve bazı cisimlerin suda yüzdüğünü ve bazılarının ise battığını görüyoruz. - hangi cisimlerin yüzüp, hangilerinin battığının saptamamız, - yüzen cisimlerin ne ölçüde su içinde, ne ölçüde su dışında kaldıklarını ölçerek bulmamız, cisimlerin suda yüzme olgusunu betimlemekiçin gereklidir.

  41. BİLİMSEL AÇIKLAMA (Betimleme, Açıklama ve Öndeyi) • Fakat bu bilgiler, neden bazı cisimlerin yüzdüğünü, neden bazı cisimlerin battığını açıklamaya yetmez. • Ancak, cisimlerin özgül ağırlıkları hakkında bilgimiz varsa, daha doğrusu cisimlerin yüzmesi ile özgül ağırlıkları arasındaki ilişkiyi biliyorsak doğru açıklayabiliriz, cevaplandırabiliriz.

  42. BİLİMSEL AÇIKLAMA (Betimleme, Açıklama ve Öndeyi) • Bir örnekte iktisattan verelim: • Ülkede belli bir dönemde fiyat artışlarının gelişimini gözlemek, gözlenen fiyat artışlarını belirli bir düzene göre sınıflandırmak (örneğin ağırlıklı ortalamaya göre), belli bir yılı sabit kabul ederek endekslemek ve buna bağlı olarak fiyat artışlarının % kaç olduğunu söylemek betimleyicibir yaklaşımdır.

  43. BİLİMSEL AÇIKLAMA (Betimleme, Açıklama ve Öndeyi) • Betimleyici yaklaşımda, fiyatların % kaç arttığının yanıtı verilirken, fiyatların “neden-niçin” arttığı sorgulanmamaktadır. Çünkü fiyatların neden-niçin arttığının cevabı açıklama ile ilgilidir. • Fiyatların neden arttığını açıklayabilmek için, bu fiyat artışının nedeni olan olguyu tespit etmek ve fiyat artışı ile bu fiyat artışının nedeni olan olgu arasında ilişki kurmak gerekmektedir: fiyat artışı nedeni talep artışı veya maliyetartışı (I. olgu) (II. olgu) (II. olgu)

  44. BİLİMSEL AÇIKLAMA (Betimleme, Açıklama ve Öndeyi) • Acaba neden-niçin sorusunu neden sorarız? • “Neden” ile başlayan bir soru bir olup-biten karşısında şaşkınlığa düşmekten doğar. Her şey beklentimize uygun gitseydi, şaşkınlığa yer olmayacak, dolayısıyla neden diye sormayacaktık. Herhangi bir açıklamaya gitmeksizin, olup bitenleri betimleyecektir. • Oysa gözlemlediğimiz olgular her zaman beklentilerimize uygun gitmemekte, bazen bizi şaşırtıcı biçimlerde ortaya çıkmaktadır.

  45. BİLİMSEL AÇIKLAMA (Betimleme, Açıklama ve Öndeyi) • Örneğin: Kış aylarının soğuk, yaz aylarının sıcak gitmesinde beklentilerimize ters düşen bir durum yoktur. Bu nedenle bu olgu karşısında pek azımız hayrete düşer ve neden diye sorarız. • Oysa bir yıl bekleyişlerimizin tam tersine kış aylarının alışılmışın ötesinde sıcak gittiğini ya da yaz aylarının alışılmışın ötesinde soğuk gittiğini düşünelim. • Böyle bir gözlem hepimizi hayrete düşürür, merak uyandırır ve bizi bir açıklama bulmaya zorlar (örneğin küresel ısınma).

  46. BİLİMSEL AÇIKLAMA (Betimleme, Açıklama ve Öndeyi) • Demek oluyor ki açıklama çabası, bir anlamda şaşkınlığımızı giderme, beklentilerimizle olup bitenler arasında uygunluk sağlama gereksiniminden doğmaktadır. • Kısaca açıklama, beklenmeyen bir gözlemi beklenir hale getirmektir.

  47. BİLİMSEL AÇIKLAMA (Betimleme, Açıklama ve Öndeyi) • İktisat tarihinden bir örnek: 1929 büyük bunalımı beklenmeyen bir olgu idi. O zamana kadar, ekonominin kendi işleyiş mekanizması ile tam istihdamın sağlanacağı, işsizliğin olmayacağı ve dolayısıyla devletin ekonomiye müdahale etmesine gerek olmadığına inanılıyordu. • Ancak bu kriz beklentilere uygun düşmeyen yeni bir durumdu ve acaba neden ortaya çıkmıştı? • Keynes bu durumu yetersiz talep olgusu ile açıkladı ve devletin talep yaratarak ekonomiye müdahale etmesini önerdi.

  48. BİLİMSEL AÇIKLAMA (Betimleme, Açıklama ve Öndeyi) • Tüm bu örneklerden görülüyor ki açıklamanın amacı; beklenmeyen bir gözlem karşısında kişinin içine düştüğü hayret veya şaşkınlığı giderme, çevresinde olup bitenlerle beklentileri arasında uygunluk sağlamaktır.

  49. DOĞAL BİLİM – SOSYAL BİLİMAYRIMI • Doğal Bilim - Sosyal Bilim • Bilime ilişkin genel özelliklerin belirlenmesinden sonra, doğal bilimlerin; • Aynı bilimin birer alt dalı mı? Yoksa, • Yöntem ve işlevleri farklı, kendilerine özgü birer bilim mi? oldukları sorusu gündeme gelmektedir.

  50. DOĞAL BİLİM – SOSYAL BİLİMAYRIMI • Doğal Bilim - Sosyal Bilim • Doğa da, insan müdahalesi dışında bir düzenin olduğu ön kabulüne çok fazla itiraz edilmediğinden, doğal bilimcilerin bu düzeni ortaya çıkarma arayışları problem olmamaktadır. • Doğal bilimciler, araştırma nesnelerinin kendilerinin müdahalesine olanak tanımayan istikrarlı bir düzenlilik gösterdiğine yürekten inanmaktadırlar.

More Related