1 / 26

PLANLAMA PENCERESİNDEN YENİ ANAYASA TEKLİFİ TARTIŞMALARI

PLANLAMA PENCERESİNDEN YENİ ANAYASA TEKLİFİ TARTIŞMALARI. Sunum: 06-42 GÜL BAHAR ŞEKER. PLN 4 4 4 4 Mesleki Uygulama E sasları - 2012. Bu çalışmada yararlanılan kaynaklar: www.tr.vikipedia.org vikipedia özgür Ansiklopedisi www. Memurlar.Net www.yapı.com.tr

lindley
Télécharger la présentation

PLANLAMA PENCERESİNDEN YENİ ANAYASA TEKLİFİ TARTIŞMALARI

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. PLANLAMA PENCERESİNDEN YENİ ANAYASA TEKLİFİ TARTIŞMALARI Sunum: 06-42 GÜL BAHAR ŞEKER PLN 4444Mesleki Uygulama Esasları - 2012

  2. Bu çalışmada yararlanılan kaynaklar: • www.tr.vikipedia.org • vikipedia özgür Ansiklopedisi • www. Memurlar.Net • www.yapı.com.tr • www.sosyalpolitikalar.org • www.sondakika.com • www.tmmob.org.tr 1 PLN 4444Mesleki Uygulama Esasları - 2012

  3. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Tarihi Gelişimi • Osmanlı Devleti'nin 1. Dünya Savaşı'nda yenilmesinden sonra 16 Mart 1920’de İstanbul’un işgal edilmesiyle, Osmanlı Meclis-i Mebusan 18 Mart 1920 son kez toplandı ve çalışmalarına ara verdi. Damat Ferit Paşa 11 Nisan 1920’de Meclis-i Mebusan'ı feshettirdikten sonra, 23 Nisan 1920’de ilk Büyük Millet Meclisi, Ankara'da toplandı. • Meclis, 20 Ocak 1921 tarihinde Teşkilât-ı Esasîye Kanunu kabul etti. Türkiye Cumhuriyeti'nin tek yumuşak anayasasıolan Teşkilât-ı Esasîye Kanunu'nda yapılan değişikliklerle devletin rejimi, dini, dili, başkenti, başkanı gibi unsurlar belirlendi. 1876 Kanun-i Esasînin resmen ilga edilmeyişi, 1921 Teşkilât-ı Esasîye Kanunu'nun da yeni bir devletin ihtiyaçlarını karşılayacak derecede ayrıntılı olmayışından dolayı, ikinci dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi, yeni bir anayasa yapma sorunuyla karşı karşıya kaldı. • Yeni Teşkilât-ı Esasîye Kanunu (1924 Anayasası), 20 Nisan 1924 günü kabul edildi. 1924 Anayasası, güçler birliği (yasama, yürütme, yargı) bakımından 1921 Anayasası'na göre daha esnek ve parlamenter rejime yönelik atılmış önemli bir adımdır. 1924 Anayasası, 1961 yılına kadar yürürlükte kaldı. ANAYASANIN TARİHÇESİ 2 PLN 4444Mesleki Uygulama Esasları - 2012

  4. 27 Mayıs 1960 tarihinde, Millî Birlik Komitesi adında bir grup subay yönetime el koydu. Yeni bir anayasa yapılması için Kurucu Meclis kurularak, yeni anayasa bu meclise hazırlatıldı. 9 Temmuz 1961 tarihinde halkoylaması yapıldı ve oylama sonucunda % 61.5 ile 1961 Anayasası kabul edildi. Türkiye'de 1960’ların sonlarına doğru siyasal şiddet olaylarının artması ve bunların engellenememesi sonucu 12 Mart 1971 tarihinde Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları, dönemin başbakanı Demirel’i istifaya zorladılar. Demirel'in istifa etmesiyle ordu desteğinde bir “partiler üstü” hükûmet kuruldu ve anayasada değişiklik yapıldı. 12 Mart muhtırasının beklenen sonuçları vermemesinden dolayı 12 Eylül 1980 yılında ordu yönetime el koydu. 29 Haziran 1981'de çıkarılan kanunla bir anayasa yapmak için "Kurucu Meclis" oluşturuldu. Millî Güvenlik Konseyi ve Danışma Meclisi'nden oluşan bu meclis, hazırladığı anayasayı 7 Kasım 1982 yılında halkoyuna sundu.%91.37 ile anayasa kabul edildi ve yayımlandı. ANAYASANIN TARİHÇESİ 3 PLN 4444Mesleki Uygulama Esasları - 2012

  5. 2010 Türkiye Anayasa Değişikliği Referandumu Türkiye'de anayasada yapılan birtakım değişikliklerin 12 Eylül 2010 tarihinde halk oylamasına sunulmasıdır.26 maddelik bir değişikliği içeren paket, TBMM tarafından kabul edildikten sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından referanduma sunuldu. Referandum sonucunda %57.88 evet ve %42.12 hayır oyu çıkarak anayasa değişiklikleri kabul edildi. 12 Eylül 2012 tarihinde halk oylamasına sunulacak olan anayasa değişikliği paketi anayasanın 3’ü geçici olmak üzere 26 maddesini kapsamaktadır(10,20,23,41,53,69,74,84,94,125,128,144,145,146,147, 148,149,156,159 ve 15. maddenin yerine geçici 3madde). 2010 Anayasa Referandumu 4 PLN 4444Mesleki Uygulama Esasları - 2012

  6. 1921 'de hazırlanan "anayasa", tam anlamıyla kapsayıcı bir düzenleme yapmak üzere düşünülmemiştir. Anayasa hukukçuları arasında tartışılır olsa da, bu hukuk metninin, 1876 Kanun- ı Esasisi'ni tamamlamak üzere düzenlenmiş bir metin olduğunu belirtmek gerekir. Bu bakımdan, temel haklarla ilgili ayrıntılı düzenlemeler içermemektedir.1924 Anayasası ise, 1876 ve 1921 düzenlemelerini birleştirerek tek metin haline getirmiştir. Anayasa'nın 5.faslında 20 madde içinde özgürlükler toplanmıştır. Türklerin Hukuk-ı Ammesi başlıklı bu bölümdeki düzenlemeler, 1789'la ortaya çıkan hürriyet anlayışını yansıtmakta, sosyal devlet anlayışıyla ilgili gelişmelerden uzak görünmektedir.Bununla birlikte, 1924 Anayasası'nın 70. maddesinde çalışma hakkına yer verildiğini görüyoruz; "çalışma Türklerin tabii haklarındandır" denilmiştir.79.maddede,çalışma hakkının sınırlarının kanunlarla belirleneceği belirtilmekte, 73. maddede ise, angaryanın yasak olduğu ifade edilmektedir.1924 Anayasası'nın yürürlükte bulunduğu 1960 yılına kadar, anayasada ayrıca bir düzenleme yapılmamakla beraber kanun düzenlemeleriyle bazı sosyal hakların kabul edildiği görülmektedir. 1920 yılında kömür madeni işçilerine tanınan haklar, 1936 tarihli İş Kanunuyla getirilen iş kazaları, meslek hastalıkları ve analık sigortasıyla ilgili haklar, 1953 yılında tanınan konut yaptırma, 1954 yılında getirilen öğle dinlenmesi hakları bu cümleden sayılabilir.1924 Anayasası'nın yürürlükte bulunduğu 1960 yılına kadar, anayasada ayrıca bir düzenleme yapılmamakla beraber kanun düzenlemeleriyle bazı sosyal hakların kabul edildiği görülmektedir. Planlamanın Anayasadaki Yeri 5 PLN 4444Mesleki Uygulama Esasları - 2012

  7. 1982 Anayasası'nın 2.maddesinde de, önceki anayasada olduğu gibi "sosyal bir hukuk devleti" ifadesi kullanılmaktadır.Uluslararası anlaşmalar yoluyla da bazı hukuki düzenlemelerin Türk hukuk sistemine dahil edildiğini belirtmek gerekir. 1961 Anayasası:1961 Anayasası ile sosyal devlet kavramının Anayasaya girdiğini görmekteyiz. Anayasa'nın başlangıç kısmında, insan hak ve hürriyetlerini, milli dayanışmayı, sosyal adaleti, ferdin ve toplumun huzur ve refahını gerçekleştirmeyi ve teminat altına almayı mümkün kılacak demokratik hukuk devletinin bütün hukuki ve sosyal temelleriyle kurulmasının amaçlandığına dair ifadeler dikkati çekmektedir.Anayasa'nın 2.maddesinde, "Türkiye Cumhuriyetinin başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, milli, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti" olduğu ifade edilmiştir. Sosyal devlet kavramını ilk kez dile getirdiği için önemli olan bu maddenin gerekçesine değinmek gerekir. Buna göre, sosyal devlet, fertlere yalnız klasik hürriyetleri sağlamakla yetinmeyip, aynı zamanda onların insana gibi yaşamaları için zaruri olan maddi ihtiyaçlarını karşılamalarını da kendisine vazife edinen devlettir. Modern anayasa, asgari geçim şartlarından, sıhhi bakımdan, öğrenim imkânlarından ve hele barınacağı konuttan yoksun bir kişinin gerçek anlamda hür olamayacağını kabul eden zamanımızın hukuk ve siyaset ilmine ve devlet görüşüne uygun olarak fertlere ve vatandaşlara sosyal bir takım haklar tanımak zorundadır. Her sınıf halk tabakaları için refah sağlamayı kendisine vazife edinen zamanımızın devleti, iktisaden zayıf olan kişileri, bilhassa iş bu bakımdan başkalarına tabi olan işçi ve müstahdemleri, her türlü dar gelirlileri ve yoksul kimseleri himaye edecektir. Bu suretle, hem insan şahsiyetine hürmet etmek vazifesini yerine getirecek, klasik hürriyetlerin gerçeklerle alay edercesine bir mahiyet almasına mani olacak, hem de çalışan geniş halk tabakalarının refaha kavuşması sayesinde toplum hayatı için daha verimli olmaları hedefine de ulaşacaktır. . Planlamanın Anayasadaki Yeri 6 PLN 4444Mesleki Uygulama Esasları - 2012

  8. . . Anayasanın hazırlık çalışmaları sırasında, daha sonra 2. madde olarak kabul edilen düzenleme, öntasarıda "Türkiye demokratik, sosyal ve laik bir cumhuriyettir" şeklinde yazılmıştır. Daha sonra Temsilciler Meclisi Anayasa Komisyonu'nun hazırladığı metinde "Türkiye Cumhuriyeti demokratik ve laiktir, insan hak ve hürriyetlerine, çalışma ve sosyal adalet ilkelerine dayanır" şeklinde düzenlenmiştir. Son hali Meclis'te yapılandeğişikliklerle ortaya çıkmıştır .Sosyal devlet anlayışına dayanan düzenlemeler bundan ibaret değildir, anayasanın bütününe yansıyan bir anlayıştan söz etmek daha doğru olacaktır. 10. maddenin ikinci fıkrasında, "devlet kişinin temel hak ve hürriyetlerini fert huzur, sosyal adalet ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşamayacak surette sınırlayan siyasi, iktisadi ve sosyal bütün engelleri kaldırıp insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlar" denilmek suretiyle, sosyal devlet anlayışının temel hak ve hürriyetlerin gerçekleştirilmesi bakımından bir zemin olarak tasavvur edildiği gösterilmektedir.1961 Anayasası'nda sosyal haklarla ilgili müstakil düzenlemeler de mevcuttur. Bunları çok kısa zikretmek gerekir. Ailenin korunması, mülkiyet hakkı, çalışma hakkı, sendika kurma hakkı, toplu sözleşme ve grev hakkı, sosyal güvenlik hakkı ve planlama ile ilgili düzenlemeler 1961 Anayasası'nın getirdiği yeniliklerdir. Planlamanın Anayasadaki Yeri 7 PLN 4444Mesleki Uygulama Esasları - 2012

  9. Yürürlükteki Anayasa ve Sosyal Devlet Anlayışı 1982 Anayasası'nın 2. maddesinde de, önceki anayasada olduğu gibi “sosyal bir hukuk devleti" ifadesi kullanılmaktadır. 5. maddede ise "sosyal hukuk devleti" ibaresi tercih edilmiştir. "Sosyal hukuk" diye ayrı bir kavram bilinmediğine göre, bu ikinci kullanımın zuhulen olduğu düşünülmelidir. Sosyal devlet anlayışı ilke olarak anayasanın ilk maddelerinde ifade edilmiş olmakla beraber, içinin nasıl doldurulduğunun, sosyal devlet olma vasfının hangi surette kazanıldığının diğer maddelerde, özellikle "Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler" bölümündeki düzenlemelerde izlenmesi gerekir. Anayasadaki Temel Haklar ve Ödevler kısmının üçüncü bölümünde yer alan Sosyal ve Ekonomik Haklar, bazı anayasal belgelerde ve uluslararası anlaşmalarda, "ekonomik" kavramı öne alınarak düzenlenmekte, çoğu zaman "kültürel haklar"ı da içerecek şekilde ele alınmaktadır. Temel Hakların ilk bölümünde yer alan "kişinin hakları", kişileri topluma ve devlete karşı koruyan nitelikte haklar olduğu halde, sosyal ve ekonomik haklar, kişilerin toplumdan ve devletten talepte bulunmalarına imkan veren haklardır. Bu sebeple, bunlara nitelikleri itibarıyla "isteme hakları" denilmektedir. . ANAYASANIN TARİHÇESİ 8 PLN 4444Mesleki Uygulama Esasları - 2012

  10. . Sosyal Devleti Gerçekleştirmede Anayasanın Öngördüğü AraçlarSosyal devlet anlayışının uygulamada gerçekleşebilmesi için anayasada bazı genel araçların kullanıldığını görüyoruz. Bunlar çerçevesinde getirilen düzenlemeleri ele alırsak:1. Herkese İnsan Haysiyetine Yakışır Hayat Düzeyi Sağlamaya Yönelik Tedbirler: Sosyal devlet anlayışının temel hedefi bütün vatandaşlara insanca yaşanabilir, asgari bir hayat düzeyi sağlamaktır. Bu hedefin gerçekleştirilmesi bakımından değerlendirilebilecek düzenlemeler şunlardır: -çalışma ve sözleşme hakkı -adaletli ücret -sosyal güvenlik hakkı -sağlık ,konut ve çevre hakkı:Çalışma ve sosyal güvenlik haklarına ilave olarak sağlık, çevre ve konut haklarıyla ilgili düzenlemeler de anayasada yer almaktadır. Anayasanın 56 ve 57. maddelerinde, kişilerin sağlıklı ve dengeli bir çevrede, beden ve ruh sağlığı içinde hayatlarını sürdürmeleri için gerekli tedbirleri alma, konut ihtiyacının karşılanmasına yönelik planlama ve tedbir alma da devletin görevleri arasında sayılmıştır. . 9 PLN 4444Mesleki Uygulama Esasları - 2012

  11. -Eğitim ve öğretim: Asgari kültürel imkan ve hakların sağlanması insan haysiyetine yaraşır asgari bir hayat düzeyinin gereği olarak görülmüştür. Bu çerçevede, temel eğitim ve öğretimin mecburi ve parasız oluşu anayasada düzenlenmiştir. Eğitim ve öğretim, 42. maddenin başlığı göz önüne alındığında, sadece bir hak değil, bir "ödev" olarak da düzenlenmektedir. Temel ilke olarak, kimsenin eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakılamayacağı dile getirilmektedir. İlköğretimin kız ve erkek bütün vatandaşlar için parasız ve mecburi olduğu da anayasa hükmü olarak düzenlenmiştir. -vergi adaleti -kamu yararının korunması: Anayasa, 43, 44, 45, 46 ve 47. maddelerinde, "kıyılardan yararlanma"da; "toprağın verimli olarak işletilmesini koruma ve geliştirme"de; tarımın, hayvancılığın, tarımla ve hayvancılıkla uğraşanların, tarım ekonomisinin korunması ve geliştirilmesinde; gerekli olan hallerde kamulaştırma ve devletleştirmede, 1999 yılında yapılan değişiklikle de özelleştirmede kamu yararının korunması bakımından devlete görevler yüklemektedir. Anayasanın 1 69. ve 170. maddelerinde, ormanların ve orman köylüsünün korunması,1 71. maddede kooperatifçiliğin geliştirilmesi, 1 72. maddede tüketicinin ve 1 73. maddede esnaf ve sanatkarın korunmasıyla ilgili düzenlemeler de sosyal devlet anlayışıyla ilişkilidir. . ANAYASANIN TARİHÇESİ 10 PLN 4444Mesleki Uygulama Esasları - 2012

  12. Anayasa Mahkemesi de özelleştirme ile ilgili bir kararında, "devletçilik" ilkesi ve Anayasada öngörülen ekonomik anlayış ve devletin ekonomik hayata müdahalesi üzerinde durmuş, sonuçta özelleştirme ile ilgili 2983 sayılı kanunu anayasaya aykırı bulmamıştır. "... 1924 anayasasında 1937 yılında yapılan bir değişiklikle 'devletçilik' Türkiye Cumhuriyeti Devletinin niteliklerinden biri sayıldığı halde 1961 ve 1982 Anayasaları'nda devletçilik ilkesine yer verilmemiştir. Anayasa, liberal bir iktisadi politika takibine elverişli olduğu kadar karma bir iktisadi politika takibine de müsaittir. Devletçiliğin sosyal devleti gerçekleştirmenin tek aracı olmadığı vurgulanmalıdır." (AMKD:21,222). Mahkemenin, bir kararında, mülkiyet hakkı ile ilgili olarak dile getirdiği ifadeler de ilgi çekicidir: ".sosyal nitelik taşıyan mülkiyet hakkının toplum ve toplum yararıyla doğrudan ve yakından ilgili olması karşısında bu konuda, bireyle toplum yararının karşılaştığı durumlarda, toplum yararının üstün tutulması tartışılamayacak kadar açıktır.“ -Planlama: Ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı planlamak da devletin görevleri arasında sayılmıştır. Anayasanın 166. maddesindeki planlamayla ilgili düzenleme, 1961 Anayasasına göre daha fazla ekonomik amaçlı görünmektedir. 1961 'deki metin sosyal amaçlı bir planlamayı öngörmekteydi.Bir sonraki maddede piyasaların denetimiyle, özellikle tekelleşme ve kartelleşmenin önlenmesi suretiyle serbest rekabet ortamının sürdürülmesini sağlama görevi de sosyal devlet anlayışının bir yansıması olarak kabul edilebilir. ANAYASANIN TARİHÇESİ 11 PLN 4444Mesleki Uygulama Esasları - 2012

  13. -Sosyal Haklar: ailenin korunması(mad.166),gençliğin korunması(mad.58), sporun yaygınlaştırılması(mad.59), yurt dışında çalışan vatandaşların korunması, tarih-kültür ve tabiat varlıklarıyla sanat ve sanatçının korunması(mad.63 ve 64). TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASININ BAZI MADDELERİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUNKanun No. 5982Kabul Tarihi: 7/5/2010 MADDE 23 – Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 166 ncı maddesinin kenar başlığı “I. Planlama; Ekonomik ve Sosyal Konsey” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir. “Ekonomik ve sosyal politikaların oluşturulmasında hükümete istişarî nitelikte görüş bildirmek amacıyla Ekonomik ve Sosyal Konsey kurulur. Ekonomik ve Sosyal Konseyin kuruluş ve işleyişi kanunla düzenlenir.” ANAYASANIN TARİHÇESİ 12 PLN 4444Mesleki Uygulama Esasları - 2012

  14. - Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı - Mimarlar Odası -Şehir Plancıları Odası Eleştiriler ne diyor? 13 PLN 4444Mesleki Uygulama Esasları - 2012

  15. Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı (DOKA) Kalkınma Kurulu Başkanı Yrd.Doç.Dr.Hilmi Erdoğan Yayla, yeni anayasanın kalkınma için bir fırsat olduğunu bildirdi. Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı (DOKA) Kalkınma Kurulu Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hilmi Erdoğan Yayla, yeni anayasanın kalkınma için bir fırsat olduğunu bildirdi.Yayla, yaptığı yazılı açıklamada, çağdaş kalkınma modellerine uygun bir anayasaya ihtiyaç olduğunu, mevcut anayasanın klasik kalkınma modeli olarak nitelendirilebilecek merkeziyetçi kalkınma ve planlama anlayışına sahip olduğunu belirtti.Mevcut anayasanın 166. maddesinin, kalkınma planlarını ve ülke kaynaklarının değerlendirilmesini devletin görevi olarak nitelendirerek toplumun ve girişimcilerin kalkınmaya katkı sağlayabilecek teşebbüslerini kısıtladığını ifade eden Yayla, şöyle devam etti: Kalkınma ajansları ne diyor? 14 PLN 4444Mesleki Uygulama Esasları - 2012

  16. "Oysa ki günümüzde kalkınma devletin değil, sivil toplumun ve özel teşebbüsün ellerinde şekillenmektedir. Bu nedenle sosyal ve ekonomik gerçekliğin çok gerisinde kalmış olan anayasamız, sivil toplum kuruluşlarını ve girişimcileri teşvik edecek, onların kalkınma sürecine olan katılımlarını destekleyecek şekilde yeniden tasarlanmalıdır. Modern kalkınma modelleri, devletle toplum arasındaki sınırların zayıflamasını öngörmektedir. Türkiye'nin sosyal ve ekonomik potansiyellerinin harekete geçirilebilmesi için yerel ve bölgesel dinamiklerin önü açılmalıdır. Bizim anayasamız, bu anlayışın gerisindedir. Bu nedenle yeni anayasa hazırlanırken sadece parlamenter bürokrasiye ve merkezi otoriteye yakın aktörlerin değil, Türkiye'nin kalkınması ve refah seviyesinin yükselmesi için çaba sarf eden yerel ve bölgesel paydaşların da katılımı sağlanmalıdır. Bir başka ifade ile yeni anayasanın en önemli görevi, kalkınmayı toplumun tamamına mal eden bir anlayışı devletin merkezine taşımak olmalıdır."Yayla, sorun ve ihtiyaçları için bireyleri düşünmeye, birlikte fikir üretmeye ve bu çözümleri sahiplenmeye yöneltecek bir anayasa ile sürdürülebilir kalkınmanın mümkün olabileceğini vurgulayarak, şunları kaydetti 15 PLN 4444Mesleki Uygulama Esasları - 2012

  17. "Güçlü bireysel özgürlükler ve haklar olmaksızın ne ülkenin alt yapı sorunlarının giderilmesinden, ne rekabet ortamının etkin çalışmasından, ne de işsizliğin doğal seviyeye düşürülmesinden bahsedebiliriz. Bir ülkenin kalkınması ile yasalarının evrensel demokratik değerler ile donatılmış olması paralellik gösterir. Kalkınmışlık seviyesi yüksek ülkelerin anayasalarını veya anayasa yerine geçen belgelerini incelerseniz bireylerin tercihlerini, değerlerini ve girişimlerini koruyan insan odaklı bir alt yapı görürsünüz. Bunun tam tersi olarak, kalkınmışlık seviyesi düşük ülkelerin anayasaları ise devlete endeksli bir toplum ve merkezi otoritenin planlaması karşısında güçsüz bireyler öngörür."Yeni anayasanın kalkınma için bir fırsat olacağına dikkati çeken Yayla, sözlerini şöyle sürdürdü: "Toplumlarda demokrasinin kökleşmesi kadar, sosyal kalkınmanın sağlanması açısından da sivil toplum kuruluşların vazgeçilmez rolü bulunmaktadır. Özellikle soğuk savaş sonrası dönemde hak ve özgürlükler alanının gelişmesiyle sosyal projelerin gerçekleştirilmesinde sivil toplum kuruluşları önemli görevler üstlenmişlerdir. Yeni dünya gerçekliğine bağlı olarak ülkemizde de sivil toplum kuruluşlarının kendilerinin ve çevrelerinin kalkınmasına katkı sağlayacak alan anayasa tarafından belirlenmelidir. Yeni anayasa araştırma, geliştirme, yenilikçilik ve yüksek beşeri sermaye gibi konularda topluma vizyon kazandırdığı sürece ülkemizin kalkınmasına katkı sağlayabilir 16 PLN 4444Mesleki Uygulama Esasları - 2012

  18. Bilgi çağında yaşadığımız, toplumun bilgisayarlaşma eğiliminde olduğu, 7'den 77'ye herkesin cebinde taşıdığı aygıtlarla bilgiye ulaşabildiği ve bilgi üretebildiği unutulmamalıdır. Ülkemizi bilgi çağına konumlandırabilmek için yeni sosyal ve ekonomik değerler üretebilen, katma değeri yüksek bir sivil toplum ve piyasa ekonomisi inşa edilmesinde yapılması gündemde olan yeni anayasa büyük bir fırsattır." 17 PLN 4444Mesleki Uygulama Esasları - 2012

  19. ŞPO: Talan Düzenini Güçlendirerek Sürdürmeyi Hedefleyen Anayasa Değişikliklerine ‘Hayır' TMMOB Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu'nun yaptığı açıklama şöyle: Ülkenin bugün içinde bulunduğu karanlık tabloyu oluşturan olumsuzlukların önemli bir bölümünün sorumlusu 12 Eylül 1980 askeri darbesi ve darbe ortamında faşist müdahale ve zorlamalarla kabul ettirilen 1982 anayasasıdır. Geçen 30 yıl içinde, askeri darbenin olumsuz izleri silinememiş, darbe anayasasının antidemokratik yapısı değiştirilememiştir. 12 Eylül darbesinin otuzuncu yılında yapılacak "Referandum" ile, geçmiş yıllarda çok sayıda maddesinde değişiklik yapılarak varlığı korunmuş olan 1982 Anayasasının 26 maddesinde daha "amaca yönelik" değişiklik yapılarak darbe anayasasının varlığını sürdürmesi amaçlanmaktadır. Bugüne kadar Anayasada yapılan değişikliklerden hiçbiri 12 Eylül hukukunun yarattığı karanlığın ülkemiz üzerinden kalkmasına olanak sağlamadığı gibi, bugün toplumsal mutabakat aranmaksızın AKP iktidarı tarafından gündeğişiklikler de 12 Eylül Anayasasının gerici, faşist, anti demokratik niteliklerini ortadan kaldıramayacaktır. ŞPO NE DİYOR 18 PLN 4444Mesleki Uygulama Esasları - 2011

  20. Yapılmak istenen değişikliklere bakıldığında, iktidarın anayasal engeller nedeniyle henüz ele geçiremediği kurumları da ele geçirmeyi amaçladığı görülmektedir. İktidarın öngördüğü değişiklikler; halkın özlemlerine yanıt verecek, 12 Eylül dayatması antidemokratik yapının ortadan kaldırılmasını sağlayacak değişiklikler olmadığı gibi, 12 Eylül ile Türkiye‘ye yerleşen yeni liberal politikalar zemininde yürütülen, yargının mutlak şekilde iktidarın egemenliğine sokulmasını amaçlayan bir girişime karşılık gelmektedir. Yapılmak istenen anayasa değişiklikleri ile AKP iktidarının sürdürdüğü "kamu varlıklarının ve ülke kaynaklarının özelleştirme adı altında pazarlanması", "doğal ve kültürel değerlerin ölçüsüzce talanı", "kentsel rantların yandaş kesimlere aktarılması" politikalarının önündeki yargı engelinin kaldırılması, "bağımsız yargı" yerine "yandaş yargı" oluşturulması amaçlanmakta, Anayasa Mahkemesi ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu‘nun yapısı değiştirilmektedir. Bu nedenledir ki Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu üyeleri olarak bizler, bir yandan 12 Eylül Anayasasına HAYIR derken, diğer yandan "yandaş" ve "sadık" bir yargı yaratma arayışına karşılık gelen, iktidarın çıkar ve hedefleri doğrultusunda hazırlanan AKP Anayasasına da HAYIR diyoruz 19 PLN 4444Mesleki Uygulama Esasları - 2011

  21. Bunun yanı sıra, ülkemizde yıllardır süren özelleştirme, talan ve yağmalara karşı duyarlı kesimlerin yürüttüğü mücadelede yargı kararlarına anayasal dayanak oluşturan 125‘inci maddede "kamu yararı ve yerindelik ilkesi"ne dayalı karar verme yetkisini ortadan kaldırmayı amaçlayan değişikliği; ülkemiz, doğal ve kültürel değerlerimiz, kamusal varlıklarımız, doğal kaynaklarımız, madenlerimiz ve kentsel rantın ağır baskısı altındaki kent yoksulları ve kentsel dönüşüm mağdurları açısından büyük bir tehdit olarak gördüğümüz için AKP Anayasasına HAYIR diyoruz. Özellikle son yıllarda "darbe karşıtı söylem" ardına gizlenmiş biçimde yaygınlaşan, iletişim özgürlüğü, özel hayatın gizliliği ve adil yargılanma hakkı gibi en temel hakların sistematik biçimde ihlal edilmesine neden olan anlayışın, tek başına yapmak istediği Anayasa değişiklikleri kaygılarımızı daha da arttırmaktadır. Yargının yasama ve yürütme karşısında bağımsızlığını koruyamadığı bir ortamda, kişi hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması olanaklı olmadığından AKP Anayasasına HAYIR diyoruz. Referandumda oylanacak değişiklikler, demokratikleşme, özgürlükler, örgütlenme ve sendikal hakların önündeki engelleri, antidemokratik seçim barajını ve dokunulmazlıkları kaldırmadığı; kamu çalışanlarına "sözde toplu sözleşme" hakkı verirken bu hakkı işlevsel kılan grev hakkını tanımadığı ve "grevli toplu sözleşmeli sendika hakkını" öngörmediği için AKP Anayasasına HAYIR diyoruz. 20 PLN 4444Mesleki Uygulama Esasları - 2011

  22. Emekçilere saldırının kurumsal aracına dönüşen ‘Ekonomik Sosyal Konsey‘i anayasal bir kurum haline getiren değişiklik örneğinde olduğu gibi, 12 Eylül kurumlarının ortadan kaldırılması bir yana, bu kurumların yeni sömürü düzenini güçlendirmek için kullanılmasını amaçladığından AKP Anayasasına HAYIR diyoruz. Referandumda oylanacak değişikliklerle 12 Eylül ürünü YÖK ve benzeri kurumsal yapılanmalar koruma altında tutulduğu, üniversitelerimizi ve eğitim sistemimizi yozlaştıran çürümüş kurumsal yapılar ortadan kaldırılmadığı, üniversiteler özgür, bilimsel ve demokratik bir yapıya kavuşturulmadığı için AKP Anayasasına HAYIR diyoruz. Yapılmak istenen değişiklikler, başta eğitim ve sağlık hizmetleri olmak üzere, sosyal devletin gereği olan kamusal hizmetleri paralı olmaktan çıkarmadığı, ulaşım, enerji, su, barınma vb. toplumsal hizmetleri de "insan hakkı" olarak görerek, bu hizmetlerin toplumun tüm kesimlerine eşit ve ucuz sunulmasını güvence altına almadığı için AKP Anayasasına HAYIR diyoruz. 21 PLN 4444Mesleki Uygulama Esasları - 2011

  23. Toplu halde halkın onayına sunulan Anayasa değişiklikleri içinde yer alan Geçici 15. maddenin kaldırılmasına ilişkin düzenleme, zaman aşımı nedeniyle işletilemeyecek "sahte" ve "sözde" hesaplaşma anlamı taşıdığından ve "12 Eylül Düzeni" ile gerçekten hesaplaşmayan hiçbir Anayasa değişikliği ile uzlaşmayacağımız için AKP Anayasasına HAYIR diyoruz. Diğer yandan bizler; "12 Eylül düzeniyle gerçekten hesaplaşan", "gerçek anlamıyla özgürlükçü ve eşitlikçi", "insanca yaşama hakkını", "her türlü kültür ve kimliğin özgürce ifade edilmesini", "bir arada barış içinde yaşamayı güvence altına alan" yeni bir Anayasaya gereksinim olduğunun da bilincindeyiz. Böylesi bir Anayasanın da ancak demokratik katılımın bütün kanalları açılarak yapılabileceğinin bilinciyle, Anayasa değişikliklerine HAYIR derken, ülkemizin "demokratik, özgürlükçü ve eşitlikçi" yeni bir Anayasaya kavuşması için mesleki ve toplumsal sorumluluklarımız kapsamında, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da duyarlı toplum kesimleriyle birlikte örgütlü mücadele içinde yer alacağımızın bilinmesini istiyoruz. Bu nedenledir ki, başta üyelerimiz olmak üzere, toplumun tüm kesimlerini ülkemizde 12 Eylül‘den bugüne süregelen talan düzenini güçlendirerek sürdürmeyi hedefleyen Anayasa değişikliklerine HAYIR demeye çağırıyoruz. . 22 PLN 4444Mesleki Uygulama Esasları - 2011

  24. TMMOB ANTALYA İL KOORDİNASYON KURULU AKP‘NİN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE HAYIR DİYOR! Türkiye, sosyoekonomik yapı ve devlet yapısı itibarıyla, 24 Ocak 1980 ekonomik kararları ve 12 Eylül darbesinden bu yana, neo-liberal temellerde yeniden yapılandırılmaktadır. Bu yeniden yapılanma; emperyalist sömürü, yerli büyük sermaye, yandaş sermaye grupları ve ranta dayalı çıkarlar doğrultusundadır. Bu süreçte AKP iktidarı, hazırladığı Anayasa değişikliği paketi ile 12 Eylül‘ün yarattığı kurumları ele geçirme ve tekelci iktidarını pekiştirerek uzatma gayreti içindedir. AKP‘nin öngördüğü değişiklikler, 12 Eylül ile Türkiye‘ye dayatılan yeni liberal politikalar zemininde yürütülen bir yargı-yürütme operasyonudur. Türkiye‘nin 12 Eylül ile gerçekten hesaplaşan; parasız eğitim, sağlık, güvenceli çalışma ve insanca yaşama hakkını, her türlü kültür ve kimliğin özgürce ifade edilmesini, bir arada yaşamı güvence altına alan yeni bir Anayasaya gereksinimi olduğu herkes tarafından bilinmekte ve ifade edilmektedir. Ancak, kimse bize 12 Eylül Anayasası ile hesaplaşmanın yolu olarak onun devamından başka bir şey olmayan AKP Anayasası‘na "evet" demeyi göstermesin. Biz, 12 Eylül düzeni ile gerçekten hesaplaşmayan hiçbir Anayasa değişikliği ile uzlaşmayacağız. Ülkemizde siyaset, yürütme, yasama ve hukuk; artık "uyum yasaları" ve ilgili mevzuat düzenlemelerine hizmet eder duruma gelmiştir. Uzun AKP iktidarı bu yönelimin en tepe uygulamalarını gerçekleştirmiş; söz konusu Anayasa değişikliğini de bu doğrultuda gündeme getirmiştir Tmmob Ne diyor 23 PLN 4444Mesleki Uygulama Esasları - 2011

  25. Kısaca, AKP‘nin 12 Eylül ve onun düzeni ile gerçekte hiçbir sorunu yoktur, zira kendisi 12 Eylül sürecinin ve 28 Şubat müdahalesinin bir ürünüdür. AKP‘nin bugün "değişim" dediği "yeniden yapılanmanın" miladı 12 Eylül Darbesi‘dir. Özünde 24 Ocak Kararları‘nda ifade edilen piyasacılıkla, gerici akımların güçlendirilmesi olan bu değişimin, gelinen noktada AKP iktidarı ile temsil edilen piyasacı ve gerici diktatörlüğe doğru geliştiği açıktır. Öngörülen Anayasa değişiklikleri, söz konusu politikalar doğrultusunda yargıyı mutlak bir şekilde yürütme hakimiyetine sokmaya ve serbestleştirme-özelleştirme sürecinin üst yapısını otoriter faşizan bir egemenlik tarzı ile kurmaya yöneliktir. Oylanacak pakette 12 Eylül darbecilerinin yargılanmalarının önündeki yasal engeller ortadan kaldırılmamakta, Kürt sorunu, emeğin sorun ve çıkarları ile demokrasinin temel unsurlarına yönelik hiçbir ciddi unsur bulunmamaktadır. TMMOB, Türkiye‘nin yeni bir Anayasaya ihtiyacı olduğunu düşünmektedir. Bu Anayasa; katılımcı ve demokratik olmalıdır. TMMOB olarak talebimiz: 24 PLN 4444Mesleki Uygulama Esasları - 2011

  26. Katılımcı, eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik, sosyal, laik olan, •- Demokratik hak ve özgürlüklerin eksiksiz olarak tanımlandığı, •- Her türlü kültür ve kimliğin özgürce ifadesini ve bir arada kardeşçe yaşamı güvence altına alan, •- Yasama, yargı, yürütme ayrılığının demokratik bir çerçevede sağlandığı, •- Siyasetin tüm toplumsal dinamikleri kapsamasının önündeki seçim barajlarının kaldırıldığı, •- Emperyalizmden her türlü ekonomik, siyasal bağımsızlık ile planlama, sanayileşme, kalkınma, istihdam ve sosyal refahı bütünlüklü halde içeren, •- Emekçilere grev ve toplu sözleşme hakkını verecek, güvenceli çalışmayı sağlayacak, •- Kadına yönelik ayrımcılığın kaldırıldığı, kadınların tüm sosyal, siyasal haklarının güvence altına alındığı, •- Parasız eğitim, sağlık ve barınmayı kapsayan gerçek bir sosyal hukuk devletini öngörecek bir Anayasadır Kuşkusuz bu Anayasa toplumun tüm kesimlerinin, emekçilerin ve ezilenlerin mücadelesinin ürünü olacaktır. TMMOB olarak böyle bir Anayasa ve fiili kazanımlar için mücadelemizi sürdüreceğiz. Eşit, özgür bir ülke için; 12 Eylül Anayasasına da, AKP Anayasasına da HAYIR 25 PLN 4444Mesleki Uygulama Esasları - 2011

More Related