1 / 36

BAĞLAŞIMCILIK VE THORNDIKE HAZIRLAYAN: Savaş İLHAN

BAĞLAŞIMCILIK VE THORNDIKE HAZIRLAYAN: Savaş İLHAN. ÖĞRENME VE ÖĞRETMENİN KURAMSAL TEMELLERİ AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ. Edward Lee Thorndike (1874-1949).

matia
Télécharger la présentation

BAĞLAŞIMCILIK VE THORNDIKE HAZIRLAYAN: Savaş İLHAN

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. BAĞLAŞIMCILIK VE THORNDIKEHAZIRLAYAN: Savaş İLHAN ÖĞRENME VE ÖĞRETMENİN KURAMSAL TEMELLERİ AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ

  2. Edward Lee Thorndike (1874-1949)

  3. Thorndike ilk yazılarında, öğrenmenin temelinin, duyusal uyarıcılar (sense impressions) ile harekete geçiriciler arasında kurulan bir bağ olduğunu kabul etmektedir. Alışkanlıkların meydana gelmesini ya da yok olmasını bu duyusal uyarıcılar ile tepkiler arasındaki bağların güçlenmesine ya da zayıflamasına bağladığından Thorndike’ın kuramı “bağ” psikolojisi ya da “bağlaşımcılık” (connectionism) olarak adlandırılmaktadır.

  4. THORNDIKE’IN ÖĞRENMEYE İLİŞKİN TEMEL GÖRÜŞLERİ • Bağlaşımcılık • Seçme ve Bağlama (Selecting and Connecting) • Öğrenme Küçük Adımlarla Oluşur

  5. BAĞLAŞIMCILIK • Thorndike çağrışımı, duyusal uyarıcılar ile harekete geçiriciler arasında kurulan bir bağla açıklamaktadır. • Thorndike’ın ilgisi, sadece uyarıcı koşullar ve davranış eğilimleri değil, aynı zamanda uyarıcı ve tepkiyi birlikte tutan şeyin ne olduğunu açıklamaktadır. Thorndike uyarıcı ve tepkinin sinirsel bir bağla bağlandığına inanmaktadır. Bağlaşım, uyarıcı ve tepki arasında sinirsel bağın kurulmasına işaret etmektedir.

  6. SEÇME VE BAĞLAMA (SELECTİNG AND CONNECTİNG) • Thorndike’a göre, öğrenme temel olarak bir deneme-yanılma sürecidir. Thorndike bunu daha sonra seçme ve bağlama yoluyla öğrenme olarak adlandırmıştır. Öğrenici olan organizma (insan ya da hayvan), kafesten kaçma, bir yiyeceğe ulaşma, para kazanma gibi çeşitli amaçlara ulaşmak zorunda olduğu problemli bir durumla karşılaştırılılr. Bu durumda, organizma amacına ulaşmak için pek çok davranış yapar. Ancak bunlardan bazıları amacına ulaşmasına yardım eder bazıları ise onu amacına götürmez. Öğrenici olan organizma daha sonra aynı uyarıcı koşullarla kendisini amaca ulaştıran tepkileri seçer, amacına götürmeyen, başarısız olan tepkileri eler.

  7. Thorndike deneylerini köpeklerle, balıklarla ve maymunlarla da yapmakla birlikte esas olarak kedilerle yapmıştır. Bu seçme ve bağlama yoluyla öğrenme açıklamalarına ilişkin yaptığı deneylerde, kediyi dar, rahatsızlık veren bir kafese koymuş ve hayvanın kafesten kaçma çabalarını gözlemiştir.

  8. Kafesin kapısını açabilmesi için hayvanın bir pedala basması ya da bir zincir ipi çekmesi gerekmektedir. Ancak kafes öyle düzenlenmiştir ki hayvanı, kapıyı açmadan önce başka bir dizi tepkiyle uğraşmaya zorlar. Kedi kafese ilk konulduğunda rahatsızlık belirtileri ve sıkışıklıktan kaçma eğilimleri göstermiştir. Kafesin parmaklıkları arasından sıyrılarak çıkmaya çalışmış, pedalı ve demirleri tırmalayıp ısırmış, kafesin içindeki her şeye saldırmıştır.

  9. Ancak sonunda kedi, tesadüfen pedala basarak dışarı çıkabilmiştir. Aynı koşullarda ardışık denemeler yapıldığında kedi kendisini amaca ulaştırmayan tırmalama, ısırma vb. gereksiz tepkileri terketmiştir. Birkaç denemeden sonra kedi kafese konulur konulmaz zinciri çekme ya da pedala basma davranışını göstererek, dışarı çıkmıştır. • Sonuç olarak, kendisine haz veren, başarıya götüren davranış kalıcı olmuştur.

  10. ÖĞRENME KÜÇÜK ADIMLARLA OLUŞUR • Thorndike, problemi çözme süresi, ardışık denemelerin sonucunda yavaş yavaş kısaldığından öğrenmenin birdenbire içgörüsel bir şekilde değil, yavaş yavaş oluştuğuna karar vermiştir. • Kedi içinde bulunduğu durumu tamamıyla gözden geçirmemektedir. İlişkileri algılayıp, karşılaştırmalar ve yorumlar yaparak sonuca ulaşmaya çalışmaz. Çok daha az düşünerek ne yapacağına karar verir.

  11. Sonuç olarak Thorndike’a göre, öğrenmede doğrudan seçme ve bağlaşım vardır. • İnsanoğlu dahil bütün memeliler aynı yolla öğrenir. İnsan öğrenmesini açıklamak için farklı süreçlere ve yasalara gerek yoktur.

  12. THORNDIKE’IN ÖĞRENME KURAMININ TEMEL KANUNLARI • HAZIRBULUNUŞLUK KANUNU • TEKRAR KANUNU • ETKİ KANUNU

  13. Hazırbulunuşluk Kanunu • Berkay, yemekte tek başına yemeğini yemeye fiziksel, bilişsel ve duyuşsal olarak hazırdır ve bunu yaptığında yemek yemekten büyük haz duymaktadır. • Gülenay, yemekte tek başına yemeğini yemeye fiziksel, bilişsel ve duyuşsal olarak hazırdır fakat annesi üstüne dökülebilir diye yedirmeye çalıştığı için, çocuk yemek yemekten dolayı kızgınlık duyar. • Seda, yemekte tek başına yemeğini yemeye fiziksel, bilişsel ve duyuşsal olarak hazır değildir fakat annesi tek başına yemesi için onu zorladığı için, çocuk yemek yemekten dolayı kızgınlık duyar.

  14. Tekrar Kanunu Thorndike tekrar ve etki yasalarını 1930’dan önce farklı bir şekilde açıklarken 1930’dan sonra geliştirerek değiştirmiştir. 1930’dan sonra Thorndike tekrar yasasını tamamen değiştirmiştir. Sadece tekrar etme bağı güçlendirmediği gibi,kullanmama da bağın gücünü azaltmaz. Bununla birlikte tekrar etm, bağın gücünde az bir gelişme sağlayabilir, kullanmama da biraz unutmaya yol açabilir. Ancak, her tür amaç için tekrar yasası uygun değildir.

  15. Etki Kanunu 1930’dan önceki etki kanununa göre, tepkinin doğurduğu sonuç, uyarıcı ve tepki arasındaki bağın güçlenmesine ya da zayıflamasına neden olmaktadır. Thorndike, hem sıklık hem de bitişiklik yasalarını kabul etmekle birlikte, daha ileri giderek, uyarıcı ve tepki arasındaki bağın güçlenmesinde tepkinin doğurduğu sonuçların önemli olduğunu söylemiştir.

  16. Bir diğer eleştiri de, henüz daha tepkinin sonucu alınmadan uyarıcı ve tepki arasındaki sinirsel bağın meydana geldiğidir. “Tepkinin sonucu, sinirsel bağı nasıl güçlendirmektedir?” Thorndike bu soruyu “doğrulama reaksiyonu” (confirming reaction) kavramıyla açıklamaktadır. Doğrulama reaksiyonu nörofizyolojik bir olaydır ve organizma, bu reaksiyonu bilinçsiz olarak yapar. Eğer tepki tatmin edici bir durumla sonuçlanırsa, sinir sisteminde doğrulama reaksiyonu uyarılmaktadır.

  17. Thorndike 1930’dan sonra, daha önce önerdiği Etki Kanunu’nun yarı yarıya doğru olduğunu belirlemiştir. Bu durumda, uyarıcıya karşı yapılan tepki, haz verici bir durum yaratırsa, uyarıcı ve tepki arasındaki bağın gücü artmaktadır. Ancak, tepki tatmin edici bir sonuç yaratmazsa, yani cezalandırılırsa bağın gücüne hiçbir etkisi olmamaktadır.

  18. 1930’DAN ÖNCEKİ İKİNCİL İLKELER • Tepki Çeşitliliği (Response Variation) • Dikkat Çekici Uyarıcılar • Öğrenici Özellikleri • Benzetme Yoluyla Tepkide Bulunma • Çağrışımsal Geçiş (Associative Shifting)

  19. Tepki Çeşitliliği (Response Variation) Organizma (insan ya da hayvan) bir problemle karşılaştığında, bir tepkide bulunur, o çözüm getirmezse bir başkasını dener. Bu durum, çözüme ulaştıran tepki bulununcaya kadar devam eder. Çözüme ulaşıncaya kadar çok çeşitli tepki gösterme, deneme-yanılma yoluyla öğrenmenin bir gereğidir. Bu durumda çözüme ulaşma, yani öğrenme, organizmanın aktif olma eğilimini sürdürmesine bağlıdır.

  20. Dikkat Çekici Uyarıcılar Öğrenici, problem ya da uyarıcı durumdaki, dikkat çeken, daha baskın olan öğeleri ya da uyarıcıları seçerek onlara tepkide bulunur; diğer önemsiz öğeleri, gereksiz ayrıntıları eler. Bir uyarıcı durumda nasıl tepkide bulunacağımız, hem dikkat ettiğimiz uyarıcıların ne olduğuna, hem de bu uyarıcılarla ilişkilendirdiğimiz tepkilerin neler olduğuna bağlıdır.

  21. Öğrenici Özellikleri Thorndike, öğrenenin, öğrenme durumuna getirdiği özelliklerin önemini tanımaktadır. Davranışın genel yasası, herhangi bir dışsal uyarıcıya yapılan tepkinin, çevredeki uyarıcılara bağlı olduğu kadar, insanın koşullarına da bağlı olduğudur. İnsanın koşulları, iki başlık altında toplanmaktadır: kalıtım (değişmez) ve tutumlar (değişmeye açık).

  22. Benzetme Yoluyla Tepkide Bulunma Yeni karşılaşılan bir durumda yapılan tepki, daha önce benzer bir durumda gösterilen tepkidir. Karşılaşılan iki durum arasındaki benzerlik büyük ise tepkilerdeki benzerlik de büyük olacaktır. Kuramcılar daha sonra buna “uyarıcı genellemesi” adını vermişlerdir. Thorndike bunu “transferde benzer öğeler teorisi” olarak açıklamaktadır.

  23. Thorndike’a göre; genellikle düşünme yeteneği yüksek kişiler fizik, trigonometri, matematik vb. alanlarda çalışmakta, bu nedenle de bu alanlar iyi düşünür yetiştiriyor gibi görünmektedir. Sonuç olarak, okulda öğrenilenlerin, okul dışında okulda kullanılabilmesi için, eğitimcilerin transfer sorununu çözümlemesi gerekir.

  24. Çağrışımsal Geçiş (Associative Shifting) Çağrışımsal geçiş, bir uyarıcı durumda gösterilen bir tepkinin, duruma yeni uyarıcıların eklenmesi ve eski uyarıcıların derece derece çıkarılmasıyla, tamamen yeni uyarıcılara da eski tepkinin gösterilmesidir. Thorndike bu ilkeyi kediye “ayakta dur” emrini öğretirken kullanmıştır. Önce kediye bir parça balığı ortamdan çekmiş; sadece “ayağa kalk” komutunu verdiğinde de kedinin ayağa kalktığını görmüştür.

  25. Bu çağrışımsal geçiş ilkesini, özellikle reklamcılar kullanmaktadırlar. Saygı duyulan kişilik, anne, güzel kadın, yakışıklı erkek, sevilen sanatçı, güzel manzara gibi olumlu duygular meydana getiren uyarıcı objelerle kendi ürünlerini eşleştirirler. Bu iki uyarıcı birlikte verildikten sonra, orijinal uyarıcının meydana getirdiği olumlu duyguları, daha sonra reklamcının ürününün de tek başına meydana getirdiği gözlenir.

  26. 1930’DAN SONRA THORNDIKE’IN ÖĞRENME KURAMI Thorndike, 1930’dan sonra tekrar ve etki kanunlarını yeniden gözden geçirmiş ve düzeltmiştir. Ayrıca, 1930’dan sonra kurama yeni kavramlar eklemiştir. Bunlar: • Etkinin Yayılması • Ait Olma • Çağrışımsal Zıtlık tır.

  27. Etkinin Yayılması Pekiştirme, pekiştirilen doğru davranışın tekrar edilmesini sağladığı gibi, pekiştirilmeyen fakat pekiştirilen davranışla yan yana yer alan yanlış davranışın tekrar edilmesine de neden olmaktadır. Etkinin yayılması ile ilgili bir deneyde deneklere 1’den 10’a kadar sözcük öğretilmiş ve daha sonra deneklere sözcükler verilmiş, numaraları sorulmuştur. Deneyi yapan kişi anında cevabın doğru ya da yanlış olduğunu söylemiştir. Buna rağmen, ikinci denemede numarası yanlış söylenen sözcükler yine yanlış, numarası doğru söylenen sözcüklerse doğru olarak tekrar edilmiştir.

  28. Ait Olma “Zeynep öğretmendir.” “Ahmet iyi bir öğrencidir.” “Ayşe ev kadınıdır.” gibi birbiriyle ilişkili olmayan cümleler arka arkaya verildiğinde, çağrışım bir cümle içindeki birbirine ait olan sözcükler arasındadır. Böyle bir durumda Zeynep’ten sonra gelen sözcük sorulduğunda büyük ölçüde “öğretmendir” cevabı alınırken, “öğretmendir” den sonra gelen sözcüğün ne olduğu sorulduğunda doğru cevap alınamadığı gözlenmiştir.

  29. Çağrışımsal Zıtlık Bireyler alfabedeki harfleri harfleri ileriye doğru daha kolay tekrar ederken geriye doğru daha zor söyler. İngilizce sözcük öğrenen kişi İngilizce-Türkçe sözlüğe bakmaya alışmışsa, Türkçe-İngilizce sözlüğe bakmakta zorlanabilir.

  30. THORNDIKE’IN EĞİTİME İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ • Thorndike eğitimdeki uygulamaların bilimsel bir nitelik taşıması gerektiğine inanmaktadır. • Psikoloji alanındaki bilgi ve bunun eğitime uygulanması yetersizdir. • Öğretmenin söylemesi ya da göstermesi ile öğrencinin öğrenemeyeceğini vurgular. • Eğer ne öğretmek istediğini bilmezsen, hangi materyalleri sunacağını, hangi tepkileri bekleyeceğini, hangi tepkileri ne zaman pekiştireceğini de bilemezsin.

  31. THORNDIKE’IN ÖĞRENME KURAMININ EĞİTİM AÇISINDAN DOĞURGULARI • Eğitimin bilimsel bir nitelik taşıyabilmesi için çıktılarının nesnel olarak gözlenebilir, ölçülebilir özellikler olması gerekmektedir. Bu birim de DAVRANIŞ tır. • Hedef davranışları belirlerken, öğrencinin özellikleri, hazırbulunuşluk düzeyi dikkate alınmalıdır.

  32. Öğrenciye kazandırılacak davranışların öğrencinin ihtiyaçlarını karşılayacak, onda haz yaratacak davranışlar olmasına özen gösterilmelidir. • Öğrenme adım adım ve kolaydan zora doğru sağlanmalıdır. • Öğretme-öğrenme ortamında, seçilecek uyarıcıların dikkat çekici ve hedef davranışa yöneltici nitelikte olmasına özen gösterilmelidir.

  33. Doğru davranışlar hemen pekiştirilmeli, yanlış davranışlar da tekrar edilmeden hemen düzeltilmelidir. • Okuldaki koşullar, gerçek yaşamın bir temsilcisi, bir benzeri olabildiği ölçüde, okulda öğrenilenler, okul dışına transfer edilebilir; okul dışında da kullanılabilir. • Öğretme-öğrenme ortamında öğretmenin değil, öğrencinin etkin olması gerekmektedir.

  34. KAYNAKÇA Bacanlı, H. (2002) Gelişim Ve Öğrenme, 6. Baskı, Ankara: Nobel Yayınları. http://fates.cns.muskingum.edu/~psych/psycweb/history/thorndike.htm http://stu.inonu.edu.tr/~e040040002/ramazan-zulfiye.htm http://visor.unibe.ch/ws06/geschichte/files/20.%20Jahrhundert%20Teil%20Ib.pdf http://www.psych.umn.edu/courses/fall05/purvanovar/psy1001/lectures/learning_1.pdf http://www.psych.umn.edu/courses/fall05/petersong/psy3011/lectures%2001-02/topic02thorndike6.pdf Senemoğlu, N. (1998). Gelişim Öğrenme Ve Öğretim, Ankara: Özsen Matbaası. Yapıcı, Ş., M., (2005) Gelişim Ve Öğrenme Psikolojisi, Ankara: Anı Yayıncılık.

More Related