1.47k likes | 2.29k Vues
DOLAŞIM SİSTEMİ. Prof.Dr . Ali OTLU. Öğrenme hedefleri - dolaşım sisteminin tanımı ve görevleri, - kalb, - arterler, kapillarlar,venalar, - lenf damarlarının - histolojik tabakalanmaları, - bulundukları yere göre yapısal ve fonksiyonel farklılıkları,
E N D
DOLAŞIM SİSTEMİ Prof.Dr. Ali OTLU
Öğrenme hedefleri - dolaşım sisteminin tanımı ve görevleri, - kalb, - arterler, kapillarlar,venalar, - lenf damarlarının - histolojik tabakalanmaları, - bulundukları yere göre yapısal ve fonksiyonel farklılıkları, - çeşitli doku ve organlardaki tanınma kriterleri, - arterio-venöz anastomozlar, vaso vasorum’lar, - portal sistem.
Giriş • Madde taşınması tek hücrelilerde sadece membran transportu ile sağlanır. • Çok hücreli canlılarda ve insanda ise bu işi kapalı bir dolaşım sistemi üstlenmiştir. • Vücudumuzun en uç noktalarına kadar uzanmış olan damar ağı ile içindeki kan adını verdiğimiz sıvı destek dokusunun damarlarda sürekli dolaşmasını sağlayacak gücü üreten kalb birlikte dolaşım sistemimizi oluşturur. • Ayrıca kan yapan organlar da (dalak,timus,lenf düğümleri,kemik iliği) bu sisteme dahil edilirler.
Kalbin pompalama gücü sayesinde kapalı damar sistemi içinde tüm doku ve organları dolaşan kan uğradığı her doku ve organa yerine göre ya bir şeyler bırakırlar ya da ondan birşeyler alarak başka doku ve organlara iletirler. Bu yönüyle baktığımızda, dolaşım sistemini bir taşımacılık sistemi olarak tanımlayabiliriz. • Dolaşım sisteminin genel görünümü ve fonksiyonlarını, doku ve organlarla ilişkilerini aşağıdaki şema üzerinde gözden geçirelim:
Kalb kanın iki taraflı pompalanması için özelleşmiş bir kan damarı yapısındadır. • Vücutdan sağ kalbe dönen kan buradan akciğerlere pompalanır. • Akciğerlerden sol kalbe dönen oksijenize kan buradan vücudun tüm organ ve dokularına pompalanır. • Kalp ve akciğerler arasında irtibatı sağlayan damarlar akciğer dolaşımı’nı (pulmoner dolaşım), • kalp ve diğer vücut bölgeleri arasındaki damarlar ise sistemik dolaşım’ı (periferik dolaşım) oluşturur.
Kalb-damar sisteminin değişik bölümlerinde kan basınçları değişiktir. Aortada yüksek bir basınç vardır (120 mm Hg sistolde, 80 mm Hgdiastolde). • Kan vena kava’dan sağ atriuma dönerken hemen hemen basınç 0 mm Hg’dir. • Kapillarların ; arteriyel yarımında 35 mm Hg, venöz yarımında ise 10 mm Hg basınç vardır. • Akciğerlerde ise düşük basınç bulunur; sistolik basınç 25 mm Hg, diastolik basınç 8 mm Hgdir. (R. Demir, Histoloji ve Hücre Biyolojisi, 2006, s.321).
- Kan damarları besin maddelerini, oksijen ve hormonları vücudun her tarafına taşır. Aynı zamanda hücre ve dokularda oluşan metabolizma artıklarını uzaklaştırır. • Kalbden çıkan damarlara arter adı verilir. Bunlar sürekli olarak dallanarak sayıca artarlar ancak çapları küçülür, arteriyel kapillar yataklarına ulaşırlar. • Kapillar damarlar kan ile hücre ve dokular arasında madde değişiminin yapıldığı yerlerdir. Bu nedenle dolaşım sisteminin fonksiyonel ünitesi olarak kabul edilirler. • Kanı kalbe geri getiren damarlara ise vena adı verilir.
Kalb ve çıplak gözle görülebilen tüm kan damarları makrovasküler sistem, • sadece mikroskopla gözlenebilen arteriol, kapiller ve venül’ler ise mikrovasküler sistem olarak anılır. • İnsan vücudundaki damarların %99’dan fazlası mikrovasküler sisteme dahildir.
Dokular içinde kör uclar şeklinde başlayan lenf damarları sistemi ise; lenf kapillarları ve çeşitli çaplardaki lenf damarlarından ibarettir. • Lenf damarlarının en büyükleri kalbe yakın yerlerde venalara açılarak içeriklerini (doku sıvısı, bazı hücreler, antikorlar vs) kalbe ulaştırırlar. • Çoğunlukla sinirler de seyirleri sırasında kan damarlarına (arter, vena) eşlik ederler. Bu üçü birlikte bulundukları zaman neurosvascular bantlar olarak isimlenirler.
- Kalb ve kan damarlarının ana yapısını epitel, kas ve bağdoku birlikte oluştururlar. Bu üç ayrı doku yerine göre kalınlıkları değişen üç ayrı katman halinde organize olmuştur: Epitel dokusu en içte intima katmanını, Kas dokusu ortada mediya katmanını, Bağ dokusu en dışta adventisya katmanını yapar. Bu üç tabaka kalbde ve değişik çaptaki damarlarda mekanik ve metabolik nedenlere bağlı olarak özel farklılaşmalar gösterebilir.
KALB Kalb kan damarları sistemine takılmış, • ritmik kontraksiyonlar yapan, • kalın duvarlı,kese şeklinde boşluklu bir organdır. • Organın boşluğu 4 adet odacığa bölünmüştür. Bu odacıklar birbirleriyle ve kalbe girip-çıkan damarlarla bağlantılıdır.
Kalb iskeleti • Kalın duvarlı olan kalbin asıl öğesini özel yapılıştaki kalb kası dokusu oluşturur. • Bu kalb kası ve kalb delikciklerini açıp-kapatan kapakcıklar kalb iskeleti adı verilen sıkı, fibrözbir bağ dokusuna yapışıktırlar. • Bu sıkı, fibröz bağ dokusunun atrium-ventrikulus geçişi ve kalbe giren-çıkan damarlar etrafındaki kısmı anuli fibrosiadını alır. Anuli fibrosi; kalın kollagen demetler, ince elastik ağlar ve az miktarda yağ dokusu içerir.
Anuli fibrosi’leri birleştiren kısımlara ise trigonum fibrosaadı verilir. • Trigonum fibrosa’lar elastik ağlar içermezler, kollagen demetler ve bunların arasına serpiştirilmiş bağ dokusu hücreleri içerirler, kıkırdak dokusu kıvamını anımsatan bir yapı gösterirler. - Kalb iskeletinin ventrikuluslar arasındaki kısmı ise septum membraneceumadını alır. Yapısı düzenli tabakalanmış kollagen demetlerden oluşmuştur (aponevrozlara benzer yapıdadır).
Kalbin duvarı üç tabakalı bir yapı gösterir. Bunlar içten-dışa doğru şunlardır: • Endokardium, • Myokardium, • Epikardium,
I.Endocardium: • Damarların intima tabakasına karşılık gelir ve ona benzer yapıdadır. • Endocardium’da şu üç alt katmanı içerir:
a. Endotelium: Bir bazal membran üzerine oturan tek katlı yassı endotel hücrelerinden ibarettir. b. Subendotelium: İnce bir bağ dokusu katmanıdır. Kollagen ve elastik iplikler, fibroblastlar, makrofajlar ve tek tük düz kas telleri içerir. Kan ve lenf damarı içermez.
c. Subendocardium: • Endocardium’umyocardium’a bağlayan gevşek bağ dokusu katmanıdır. • Ventrikulus’lar içinde; kalb içi uyarı iletim sistemine dahil özel kalb kası telleri (Pürkinje telleri), kan ve lenf damarları ve sinir telleri bulunur. • (Pürkinje lifleri; interventrikülerseptumun her iki tarafında subendokardiyum içinde uzanırlar, kalb kası tellerine göre daha geniş çaplıdırlar, myofibriler az sayıda ve periferik yerleşimlidirler, bol glikojen içerirler, asetilkolinesteraz için pozitif reaksiyon verirler).
(Kalb kapakçıkları: • Ortada sıkı fibröz bağ doku ile kuvvetlendirilmiş endocardiumkatlantılarıdır. • Fibröz iskeletin etrafı her iki taraflı endocardium ile örtülüdür. • Kapakcıkların tavanında endocardium kalbin diğer kısımlarındaki endocardium ile devam ederken, ortadaki fibroz bağ doku anulifibrosi’ler içine uzayarak kapakçıkların kalb iskeletine bağlanmasını sağlarlar. • Kapakcıklarda kan ve lenf damarları bulunmaz).
II.Myocardium: • Kan damarlarının tunika mediyalarına karşılık gelir, • kalb duvarının en kalın tabakasıdır. Sol ventliculus’ta en kalın, atrium’larda en incedir. • Ağ şeklinde tertiplenmiş özel bir cizgili kas dokusundan (kalb kası) oluşmuştur. • Kalb kası tellerinin oryantasyonu atrium ve ventrikuluslarda farklıdır. • Ventrikuluslarda ; içte longitudinal, ortada sirküler ve dışta oblik seyreden demetler oluşturmuştur.
Atriumlarda ise; içte transversal seyirli ve her atriumu ayrı ayrı saran bir tabaka ile , dışta her iki atriumu birlikte saran sirküler seyirli iki katman halindedir. • Kas telleri arasında kan ve lenf damarlarından zengin bir bağ dokusu (endomysium) bulunur. • Ayrıca, atrium ve ventriculus’ların kas ağları ayrı ayrıdır, bunları anuli fibrosi’ler bir arada tutar. • Anuli fibrosi’ler vasıtasıyla birbirinden ayrılmış bulunan atrium ve ventriculus’lar arasındaki tek kassel bağlantıyı atrioventriculer demet sağlar.
Myokardiyumu oluşturan kas telleri işlevsel ve yapısal farklılıkları göz önüne alındığında üç tiptir: 1) Kasılabilir kardiyositler; kasılarak kanı damarlara pompalarlar, 2) Myoendokrinkardiyositler (atriyalkardiyositler), Sağ atriyum duvarında bulunurlar, - bunlar gerildiklerinde başta atrialnatriüretik faktör (ANF) adı verilen hormon olmak üzere kardiyonatrin, kardiyodilatin adlı hormonlar salgılarlar. Bu hormonlar ; kan hacmi arttığı zaman böbreklerde glomerullerin süzme yeteneğini arttırırarak kan hacminin normale dönmesini sağlar, kan hacmi normale dönünce myoendokrinkardiyositlerin gerilmesi ortadan kalkar, ANF salgılanması durur, 3) Nodalkardiyositler ; Sinoatriyal ve atriyoventriküler düğümde bulunan bu tür kas telleri kalbin ritmik uyarımlarını üreten ve kontrol ederler.
( Myokard enfarktüsü: • Koroner arterlerdeki bir tıkanıklığa bağlı olarak, onun beslediği myokard bölümündeki kan desteğinin azalması sonucunda ortaya çıkar. • Klinik sonuç; etkilenen bölgenin büyüklüğüne, etkinin süresine göre değişebilir. • Kardiyositlerde geri dönüşümsüz hasar olayın 20 dakikadan fazla sürdüğü durumlarda gözlenir. Eğer kan akımı 20 dakikadan daha kısa sürede yeniden temin edilebilirse kardiyositlerin canlılığı devam ettirilebilir).
III.Epicardium : • Kalbin yerleştiği boşluğu kuşatan seröz zarın visceral yaprağı epicardium’u yapar. Parietal yaprak ise pericardium adını alır. • Perikardium kalb kesesinin dış duvarını oluşturduktan (parietal yaprak) sonra kalbe giren ve çıkan damarlar üzerinden kalbin üzerine geçer (visceral yaprak) ve epicardium’u oluşturur. • Her iki yaprak arasında bulunan dar boşluk içinde insanlarda yaklaşık bir çorba kaşığı miktarında bir seröz sıvı (likör perikardii) bulunur. • Epicardium’un alt katmanları şunlardır:
Mezotelium: En dıştadır, tek katlı yassı hücrelerden oluşmuştur. • Submezotelium: Kollagen ve elastik lifler içeren gevşek bağ dokusudur. • Subepicardium: Epikardium’u myocardium’a bağlayan gevşek bağ dokusudur. -Subepikardiyum kan ve lenf damarlarından zengindir. Burada kalbi besleyen koroner arterler*, sinirler ve gangliyonlar bulunur. Kalb yüzeyinde yağ birikiminin olduğu alanlar da burasıdır.
(*koroner arterler; adventisyaları daha kalındır. Kalbin sistol ve diyastol’lerine bağlı olarak tekrar tekrar kıvrıldıkları için bu damarların adventisya ve mediya’larında dairesel kollagen lif demetleri ve longitudinal düz kas demetleri vardır. Kollagen lif/elastik lif oranının yüksek oluşuna bağlı yüksek gerilme gücü sayesinde nispeten daha az gerilebilirler )
Kalbin uyarım üreten ve ileten sistemi • Kalb duvarında myocardium’dan ayrı olarak, kalb atımları için uyarım meydana getiren ve bu uyarımları ileten özel bir sistem bulunur. • Bu sistemi meydama getiren oluşumlar şunlardır: • Sinoatrial düğüm, • Atrioventriküler düğüm, • Atrioventriküler demet ve Pürkinje telleri.
Sinoatriyal ve atrioventriküler düğümler yapısal olarak birbirlerine benzerler. • Mekik şeklinde küçük kas tellerinden (nodal kardiyositler) yapılmışlardır. Çapları olağan kas tellerinin yarısı kadardır. • Birbirleriyle dik açılarla anastomozlaşırlar. • Bu lifler arasındaki endomizyum bol kapillar damar ve otonom sinir sistemine ait sempatik (kalb hızını artırır) ve parasempatik (kalb hızını yavaşlatır) pleksuslar içerir.
Sinoatrial düğüm; v. cava superior’un sağ atrium’a ağızlanma yerinde, sulcus terminalis’in üst ucunda, epicardium altında bulunur, 1 cm uzunluğunda, 3-5 mm genişliğindedir. • Atrioventriküler düğüm; atriumlar arası bölmenin arka alt kısmında sinus coronarius’un ağızlanma yerinde, endocardium altında yer almıştır, 0,5 cm uzunlukta ve 2 mm genişliktedir.
Atrioventriküler demet; atrioventriküler düğümden çıkar, önce aşağıya sonra öne doğru yönelir, trigonum fibrosum dextrum’u delerek ventriküller arası bölmede arkadan öne doğru ilerleyerek sağ ve sol iki dala ayrılır ve Purkinje demetleri şeklinde ventrikulus’ların subendocardium katmanında dallanarak yayılırlar ve myocard lifleri içine karışırlar. Atrioventriküler demette kas telleri aynı yönlü longitudinal demetler oluşturur. Bağ dokudan bir kılıfla sarılmıştır.
- Sinoatriyal ve atrioventriküler düğüm birbirlerine direkt olarak bağlantılı değildir. - Kalbin atım sayısını belirten uyarımlar ilk önce sinoatrial düğümden çıkarak atriumların myocard’ına yayılır ve atriumlar arası bölmeyi takiben atrioventriküler düğüm’e ulaşırlar. • Buradan atrioventriküler demet çıkar ve Pürkinje telleri aracılığıyla uyarımları ventrikulusların myocard’ına taşır. • Görüldüğü gibi atriumlar ve ventrikulus kasları arasındaki tek muskuler bağlantıyı atrioventriküler demet oluşturur.Bu demet kesilirse kalb bloke olur, yani atrium ve ventrikuluslar birbirlerine tabi olmaksızın bağımsız olarak çalışır.
DAMARLAR - Damarlar (arter,vena,lenf damarı) genelde üç tabakalı bir yapı gösterirler: a.Tunika intima veya sadece intima, b.Tunika media veya sadece media, c.Tunika eksterna veya adventisya,
Kan damarlarının; • adventisyası içinde Tip I kollagenler, • media’da düz kas telleri tarafından yapılan Tip I, Tip III kollagenler ayrıca aynı hücreler tarafından sentezlenen elastik lifler, fibronektin ve glikozaminoglikanlar bulunur. • Endotel altındaki bazal membranda Tip IV kollagenler bulunur.
Histoloji preparatlarında izlenen eş arter ve venalar arasında aşağıdaki farklara dikkat edilerek ayırımlar yapılır: ArterVena 1.Biçimi az deformedir 1.Biçimi deformedir 2.Kalın duvarlıdır 2.İnce duvarlıdır 3.İntima dürümlüdür 3.İntima düzdür 4.Media kuvvetlidir 4.Media zayıftır 5.Katmanlar belirgindir 5.Az belirgindir
ARTERLER • Arterler doğumdan itibaren ölüme kadar süren devamlı bir değişim gösterirler. • Normal gelişmenin ne zaman tamamlandığını ve gerilemenin başladığını söylemek çok güçdür. • Genel kanı, her arterin kendine özgü bir yaşlanma süreci olduğudur. • Kalb arterlerinde bu süreç erken başlar ( 20 yaşlar civarında).
Diğer arterlerde modifikasyon 40 yaş civarında başlar. • Arter yaşlanmasına neden olan sebepler arasında, arter bağ dokusundaki düz kas hücreleri ve makrofajlarda kolesterol birikimi sonucu gelişen ateroskleroz en başta sayılabilir. • Arter mediyası embriyolojik gelişim sırasında veya bir hastalık lezyonuna bağlı olarak zayıflamışsa dilatasyon görülür, süreç ilerlerse aneurizma gelişir.
Arterler kalbe veya kapiller sisteme yakınlıklarına göre şöyle sınıflandırılırlar: I. Büyük arterler (elastik tip arterler, iletici arterler, conducting arteries), II. Orta arterler (muskuler tip arterler, dağıtıcı arterler, distributing arteries), III. Küçük boy arterler, IV. Artercik (arteriol),
I. Büyük arterler (elastik tip arterler, iletici arterler, conducting arteries): • Aorta, a.subclavia, a.carotis communis, a. brachiocephalica, a. iliaca gibi arterler bu gruba örnek gösterilebilir. • Bunlar kanı kalbden orta büyüklükteki dağıtıcı arterlere iletirler. • Çapları 7 mm’den fazladır.
Büyük damarların ana ve alt katmanlarının yapısı şöyledir: 1.İntima: • Büyük arterlerin intima tabakası l00-l30 mikron kalınlığındadır. • Endotelium ve subendotelium olmak üzere iki alt katman içerir: a.Endotelium: • Tek katlı yassı , mezenşimal kökenli, endotel hücrelerinden oluşmuştur. • Endotel hücrelerinin uzun eksenleri kan akış yönündedir. • Endotel hücreler bir bazal membran üzerine oturmuştur.
*Endotel hücreleri; • bazal lamina için Tip IV (ayrıca Tip V ve TİP VIII ?) kollagen, laminin ve fibronektin sentezlerler. • Ayrıca angiotensin I’i angiotensin II’ye -vasokonstruktor-dönüştüren madde ile koagulan-plasminogen inhibötörü olan bradykinin gibi-ve antikoagulan bazı maddeler sentezlerler.
- Büyük, orta ve küçük arterlerde; endotel hücrelerinin ince sitoplazmik uzantıları bazal lamina ve diğer alt katmanları geçerek media’daki kas telleriyle gap junction şeklinde bağlantılar yapar. Bu bağlantılara myo-endotelial bağlantılaradı verilir. Bu bağlantılar media ile kan arasında bilgi alış-verişini sağlarlar.
- Kapillarlardan daha geniş çaplı damar endotellerinde faktör 8adlı protein içeren çubuk şekilli granüller bulunur ( Weibel-Palade granülleri ). Bu proteinin eksikliğinde hasarlanan endotele trombositlerin yapışması engellenir ve kanama uzar. Bu durum hemofili’ye sebep olur).